KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI
KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI
0 Yorum
309
05-09-2022

Yaşamın  yeniden anlamına ulaşması için çıktığımız yolculuğumuzda kadınla yaşam arasındaki bağın  oluşturulmasında kadın enerjisini anlamlandıracağız bu yazıda.

Enerji maddenin ruhudur. Maddenin ruhu ne kadar toplumsallığa dönüşürse yaşamın özgür yanı daha çok açığa çıkar. Bu daha çok kadında kendisini gösterir. Çünkü kadındaki enerji daha akışkandır. Enerjinin eğilimi akışkanlıktır, sürekli olarak oluşmak ister. Akışkanlık ise her daim kendisini yeniye açık hale getiren bir zamanı ifade eder. Eğer kadın enerjisi bir kapalı alana kapatılmazsa yada tuzağa düşmezse sürekli bir üretim içerisinde olur ve  toplumsallığı da geliştirir. Esasında doğayla bütünsellik, uyum, ahenk, çeşitlilik ve farklılıklarla bir aradaki yaşam kadın enerjisinin özgür akışıyla bağlantılıdır.

Evrende her an bir hareket ve oluş vardır. Bu açıdan  evrendeki her oluş, enerjinin akışkan olmasıyla birlikte kendi zaman-mekan aralığında  gerçekleşir. Diğer önemli bir yön evrendeki tüm oluşların toplamının insanda bulunması. Bu açıdan mikro kozmosu (insan) ne kadar çözersek makro kozmosu (evren) o kadar çözebiliriz belirlemesi önemli.  Canlılığın oluşum aşamaları incelendiğinde anlama ve anlamlandırma  özellikle evrim zincirinin  gerçekliğinde saklı.

Acaba doğadaki enerji ile uyum halinde olan kadın enerjisini kök enerji olarak ele alabilir miyiz? Diye sorulduğunda, mümkündür cevabını verebiliriz.  Çünkü kadın yaşamın oluş kaynağıdır. Önderlik bunu ontolojik ( varlık bilimi) gerçeklik olarak tanımlar.  “Her madde formunun enerji payı farklıdır. Zaten bu enerji farklılığı maddi formların, yapıların farklılığını belirlemektedir. Kadın maddesindeki, formundaki enerji ile erkek maddesindeki enerji farklıdır.”  Kadını esas aldığımızda erkeği de tanımlayabiliriz. Her varlığın enerjisi farklıdır.  Bu biyolojik olarak ta bilim tarafından tanımlanmıştır.

İnsanlarda 23 çift kromozom bulunmaktadır. Her bir kromozom çifti , anne ve babadan eşit bir şekilde gelir. Daha da açacak olursak 22 çift kromozom her iki cinste de X’tir. Son kromozom çifti kadında  XX, erkekte XY’dir. Şöyle yorumlanabilir, kadında kromozomların tümü X iken, erkekte 45’i X, en son olan ise Y’dir. Kromozomların şekilleri X ve Y harflerine benzediği için bu harflerle adlandırılır. Erkek cinsiyetini belirleyen Y kromozomudur. Bu kromozom üzerindeki tek bir gen ‘SRY’ genin ( cinsiyet belirleyen bölge) etkisiyle  anne karnındaki embriyo erkeğe dönüşüyor.  Bu gen sayesinde erkek üreme organları şekilleniyor , erkeklik hormonu salgılanmaya başlıyor. Cinsiyetçi toplumda şekillenen algı erkek çocuğun cinsiyetinin kadın tarafından belirlendiğine dairdi. Bu oluşturulan algı ve zihniyet yapısı şimdiye değin ne kadar kadının yaşamını yok ettiği, kaç kadının yaşamını zehir ettiğinin( kimi yerlerde kuma getirilmesine sebep, kimi yerlerde sokağa atılması) hesabını acaba cinsiyetçi bilim verecek mi diye insan sormadan edemiyor. Adından da belli cinsiyetçi bilim. Bunun hesabını ancak jineoloji ve iktidarın kirliğine bulaşmamış dürüst ve vicdanlı bilim kadınları ve bilim insanları sorar ve hakikati açığa çıkarmaya çalışır.

Beş bin yıllık ataerkil  zihniyetin yaşamı erkek merkezli iddia etmesi ve özellikle biyolojik olarak ta yaşamı erkek etrafında şekillendirmesini vicdanlı ve adaletli bilim insanları çürütmüş durumdadır. Bilim tarafından Y kromozomunun X kromozomunun mutasyonu sonucu gerçekleştiği ispatlanarak kabul edilmiştir.  “Y kromozomunu oluşturan DNA’nın önemli bir kısmı kullanılmayan DNA’dan oluşmaktadır ve Y kromozomunun %95’ini oluşturan bu bölgenin X kromozomunda eşleri bulunmaktadır. Bu da Y’nin X orijinli olduğunun bir göstergesidir.” Kadının biyolojik olarak ta erkeği kapsadığının bilimsel olarak ispatlanmasıdır. Buradan da anlaşılacağı gibi erkekten yola çıkılarak kadının tanımlanamayacağı, ortaya çıkmıştır.

Yine yapılan bilimsel incelemeler ve araştırmalar sonucu Y kromozomu üzerinde yaşanan  ve Y kromozomuna ömür biçilmesine neden olan bozulma ve tahribatlar yaşanmaktadır. Mevcut yaşanan tahribatlar X kromozomu üzerinde oluşan değişimlerle telafi edilmektedir.  Diğer bir yön ise Y kromozomunun zamanla küçülmeye başladığı ve bu kromozomu oluşturan genlerin işlevlerini yitirmeye başladığı tespitidir.  Bu açıdan farklı farklı ömürler biçiliyor Y kromozomuna. Bir değerlendirmede yaşanan her tahribatın ve bozulmanın babadan oğula geçmesinden dolayı yaklaşık beş bin kuşak yani birkaç milyon yıllık bir süreden sonra Y kromozomunun yok olabileceği belirtilmekte.  Cinsiyetçi bilim şimdiden itiraf etmese de kadın nüfusunun ,erkek nüfusunu geçmemesi için bazı tedbirler sunuyor egemenlikçi-iktidarcı devletlere. Örneğin Çin gibi nüfusu çok fazla olup ta  çocuk sayısında sınırlama getiren ülkelerde anne karnındaki ceninin cinsiyeti kız ise hemen müdahale edip aldırtıyorlar( anne-baba bir şekilde ikna ediliyor). Dünya genelindeki nüfus dağılımında kadın ve erkek oranlarına göre de bazı tedbirlerin alınmış olması olası dahilindedir. Cinsiyetçi bilim tarafından belki de toplumla paylaşılmayan birçok araştırma, deney ve buluş vardır.

Diğer önemli bir husus ise X ve Y  kromozomlarının taşıdığı enerji miktarının ve yoğunluğunun da farklı olmasıdır. Form olarak daha büyük olan X kromozomu yaklaşık olarak üç bin genden  ( kişilik oluşturan şifreler) oluşurken, Y kromozomu ise 114 genden oluşmaktadır. Bu genlerin 80’inin işlevi bilinmektedir. Kromozom formlarındaki bu farklılığın nedeni, sahip olunan enerji miktarıdır. Bu bilimsel verilerden de anlayacağımız gibi kadın formundaki enerji miktarının ve niteliğinin fazla ve   farklı olduğudur. Bu enerji farklılıklarının  yaşamı nasıl etkilediklerini biraz daha irdelemeye çalışalım.

Önderlik “Toplumsal doğada erkek enerjisi iktidar aygıtlarına dönüştüğünde maddi formlar, biçimler halini alır. Biçimler tüm evrende soğumuş enerji olarak tutucudur. Toplumda egemen erkek olmak, iktidar biçimlenmesi haline gelmektir. Bu haliyle taşıdığı enerji ağırlıklı olarak form kazanmıştır.” Alıntıdan da anlaşılacağı gibi  iktidar aygıtları egemenlikçi erkek zihniyeti tarafından şekillenir.  Bu da erkek enerjisinin iktidar aygıtlarında donması ve betonlaşmasıdır. Canlılığın ölümüdür. Bu sistemde zihinler donmuş, duvarlar örülmüş, yaratıcılık ölmüş durumdadır. Her şey tek tipleştirilerek farklılıklar, çeşitlilikler yok edilmeye çalışılır. Bu durum evrenin, canlılığın oluşum mantığına terstir. Unutmamak gerekir ki, bu iktidarcı sistem erkeği  de kandırarak, onun özgür olduğu ve bu oluşan sistemin erkeğe ait olduğu algısını ve bilincini oluşturarak erkeği de, kadını da egemenliği altına alarak her türlü sömürmektedir.

Önderlik kadın enerjisi için “Kadında ise enerji ağırlıklı olarak form haline, biçimselliğe gelmez. Enerjisi akışkan halini korur. Erkek formunda, kafesinde tutuklanmazsa, yaşam enerjisi olarak akışkanlığını sürdürür. Dondurulmamış kadındaki güzellik, şiirsellik, anlam potansiyeli, ağır basan bu enerji haliyle yakından bağlantılıdır” diye belirtir. Kuşkusuz kadın enerjisinin akışkanlık özelliği erkeğin iktidar aygıtlarından birine takılmadığı sürece özgürlük arayışını sürdürür. Bunu da kendi varlık bilincini, özgürlük  amacını doğru oluşturarak mücadelesine akıtarak süreklileştirir. Amacını netleştirdiği oranda ideolojik, örgütsel olarak sisteminin ayaklarını da oluşturur. Şunu çok iyi bilir iktidar onun için köleliktir, kafese kapatılarak hapsedilmedir, üretimsizlik ve ölümdür. Ne iktidar sahibi olmak ister ne de iktidar aygıtlarının, formlarının eline düşmek ister. Her türlü örgütlenme tedbirlerini ve anlam bilincini güçlendirerek özgürlük yolunda gürül gürül akar. Engel tanımaz. Yaşamın güzelliğine, şiirselliğine ve anlamına sonuna kadar inanır. Bunu  tuzağa düşmeyen kadın enerjisiyle gerçekleşeceğini bilir ve her türlü tedbirini alarak pratikleştirir.

Altını yeniden çizmek gerekirse, kadın hem biyolojik olarak erkeği kapsadığından, hem de ontolojik olarak formlaşmayan enerjisinden kaynaklı merkez olma, çekim gücü olma özelliğini doğru kullanarak hem erkeği özgürleştirir hem de toplumu özgürleştirir. Yaşamın anlamına kavuşur ve yaşamı anlamla buluşturur.

RONAHİ MALATYA

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (1. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (2.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (3. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (4. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (5.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (6. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (7.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (8.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (9.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (10. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (11. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (12. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (13. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (14. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (15. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (GİRİŞ)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (3.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (4.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (6.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (3. BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (4.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (8.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET 2.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (9.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (10.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (11.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (12.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE DOĞRU SOSYOLOJİYE ADIM ATMAK

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 14.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 15.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 16.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 18.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (19.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (20.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (21.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 22.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 23.BÖLÜM (SON)

KADINLA FELSEFİ İLİŞKİLENMEYİ ERKEK NASIL ELE ALMALIDIR?

JİNEOLOJİ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ZİHNİYET KODLARINI YIKIYOR

JİNEOLOJİ YAŞAM ALGISIDIR

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (6.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (8.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (9.BÖLÜM)

JİNEOLOJÎ ALTERNATİF SUNUYOR

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (1.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (2.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (3.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (4.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (5.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (6.BÖLÜM)

KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI

ÖZ SAVUNMA İLE KADINCA YAŞAMAK

JİNEOLOJÎ KAMPLARI: KOLEKTİF BİLMELERİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ

DEMOKRATİK MODERNİTENİN BİLİMİ JİNEOLOJİ