ESPRİSİ VE SEVECENLİĞİYLE YOLDAŞLARIN EN NARİNİ (2.BÖLÜM)
1989 yılının haziran ayında Besta’nın Kani Botki mıntıkasında-sonradan meşhur olan Kani Botki-toplantısı yapılır. Bu toplantı da yapısıyla birlikte 550 arkadaş hazırdır. Harun-Şexmus Yiğit-yoldaş önderlik sahasından yeni müdahale olarak gelmiştir. Yeni düzenlemeler yapılır. Bu düzenlemede o Gabar’a verilir. Şiyar-Kazım Kulu-yoldaş Cudi’ye atanır.
O-Enver-orada terfi edecektir. Ve o artık Garisa sorumlusu olacaktır. Yanına da Zeydin Omyanis'li Saide Heyştani arkadaşlar–1991 Garzan da şehit düşecektir-takım komutanı olarak yardımcı siyasi komutan olarakta Dr. Kemal-sonra GAP eyaletinde şehit düşecek-arkadaşlar verilecektir.
Bu toplantıdan sonra ben hareketli birliklerde takım komutanı olacağım. Bölük komutanımız Munzur-sanırım Dersimli bir yoldaştı-olacak, Erdal Heyştani birinci takım komutanımız olacaktır. Garisa güçleriyle eyleme gideceğiz.
Kaniya Kaymakam mevkiindeki düşmanı vuracağız. Burası Şırnak ile Mıle Kere arasında bulunuyor. Sonra da şehit düşecek olan Şoreş-Konyalı-eylemimizi kameraya alacaktır. Ki Şoreş yoldaş bizim ilk kameramancılarımızdan biri olarak tarihe geçecektir. Eylem öncesi Enver hep güleç yüzlüğü ve atikliğiyle Erdal Heyştani yoldaşla Botan halayını gür türkülerle söyleyerek oynayacaklardır.
Düşman mevzilerine yaklaştığımızda bizim seslerimizi-yer sarptı, onlar altımızda kalmışlardı-fark etmiş olmalıdır ki komutanları “köy korucuları dikkat teröristler geldi” diyerek bağıracaktı. Bizde bu bağırmayla birlikte tüm hışmımızla roketlerle vuracağız ve düşmanı tarumar edeceğiz. Size tuhaf gelebilir ama bende böylece ilk Türkçe sözcüklerimi öğrenecektim.
Yerimiz uygun olmadığı için savunmada kalan Erdal ve Enver yoldaşlar BKC ve M G-3’le bizi kollayarak geri çekiliyoruz.
Bundan sonra hareketliğimiz devam edecek. Onun, Enver Omyanis'i arkadaşın, sorumlu olduğu sahadayız. Onunla birlikteyiz. Gelen bilgiler arasında Hot köyünde bir kol Şırnak Siirt yoluna doğru kendisini bırakıyordu. İlk yapılan vurmak olacaktı. Hemen planlama yaparak ben görevlendirildim takımımı alarak düşman kolunun önüne pusuya yattık. Erdal’da savunmada elinde BKC’yle bekliyor. Gelen düşmanı vurduk. Henüz sabah saat dokuzdu. Ancak yanımda bulunan henüz bir aylık yeni katılmış genç Seyfi Gurdeli arkadaşı 17–18 yaşında-acemilikten ve tez canlılıktan isabet alıyor. Ağır yaralanıyor. Hatırlıyorum o zaman yaralı yoldaşı yaklaşık iki kilometre sırtımda taşıyacaktım ancak yine kurtaramayacaktık.
Bizde ilkeydi hiçbir yaralı yoldaşımızı ve şehidimizi düşmana bırakmıyorduk. Şehit düşecekti. Ben yaralı yoldaşı taşırken Erdal BKC’yle düşmana aman vermeyecekti. Ertesi gün görkemli bir şehit töreni yaparak saklayacaktık yoldaşımızı. Ve o saklandığı yeri halen bir ben biliyorum. Geri çekilerek Bestaya geliyoruz. Yapılan toplantıda düşmanın elinde tepeyi tekrar alan Saidi Heyştani arkadaş ve dört başka arkadaş ödüllendirilecektir. Enver arkadaş bir bölük komutanı olarak, bellinden tabancasını çıkararak bizatihi kendisi Saidi Heyştani yoldaşa ödül olarak verecektir.
Çalışmalarımız devam ediyor. Biz Şavare-Şukale köyünü silahsızlandırmaya gidiyoruz. Gittiğimizde köyün dışında düşman pusuya yatmış. Bizi gördükleri halde ses çıkarmıyorlar. Geri dönüşte zomlarda bulunan köylülerle toplantı yaparak ve birkaç genç alarak geri dönüyoruz.
Noktaya gençlerle geliyoruz. Düşmanda bizi görmüş. Yarın muhtemelen renkli bir gün olacak. Yine çatışacağız. Geceden mevzilenmedik. Yerimizi de değiştirmedik. Ancak arkadaşlar olası bir durumda nasıl konumlanacaklarına dâhil bir plan yapmışlar. Ben yorgun olduğum için yatıyorum. Gıre Meşe civarındayız. Sabah erken düşman araziye çıkıyor. Beni uyandırıyor Erdal arkadaş. Ve takımımı alıp mevzilenmem gereken yere mevzileniyorum. Ve çatışmalar başlıyor. Çok şiddetli geçiyor. Bu arada Erdal elinde BKC’yle koşarak diğer uzak tepeden yanımıza geliyor. “Aşağıdaki tepemiz düştü planımızı değiştirmemiz ya da tekrardan o tepeyi almamız gerekiyor” diyerek ağır silahıyla elimizden çıkarılan tepeye doğru harekete geçiyor bile.
Henüz tepeye yetişmeden Enver Omyanis'i yoldaş bir grup arkadaşla tepeyi tekrar düşürüyor bir M G–3 namlusunu almış rahat rahat bize doğru gelirken onu göreceğiz.
Her zaman soğukkanlı olan Enver burada da hiç istifini bozmadan elimizden çıkarılan tepeye yönelecek ve tepeyi geri bizim elimize alacaktır. Ve tekrar güvendeyiz. Ancak ondan önce tepe düştüğünde dört yoldaşımız şehit düşecektir. Şehit arkadaşlar Zınar-Mardinli, Haki-Şırnaklı, Talan-Şırnaklı ve Mazlum-Kobanili. Onları hızla saklayarak geceden yararlanarak çemberlerden çıkmamız gerekiyor. Üç dört çember üst üstü atan düşmanın içinden susuzluktan, açlıktan ve önemlisi o kadar barut kokusundan çıkmak ve uzun yol almak önemlidir. Neyse ki sağlam çıkıyoruz. Bir iki pürüz dışında bir şey yoktur.
Bu arada Gundik Mele köyüne ait bazı köylülerin kontralarca kaçırılıp katledilmesi ardından köy Şırnak yolunu keserek oturma eylemi yapacak ve silahlı mücadele tarihimizde serhildanların ilk adımı atılacaktır.
Yine aynı döneme denk gelen bir serhildan daha vardır. Tahta Reş toplantısından dolayı Cudi de hazır çok deneyimli komutanlar yoktur. Adil Bilika arkadaşın grubu pusuya düşecek 9 yoldaş şehit düşecektir. O zamana kadar olmamış bir olay yaşanır. Halk şehitleri üstlenerek köylerine
Götürür. Ardından Silopi Gıre Çulya da 5000 kişinin katıldığı bir oturma eylemiyle kapsamlı bir serhildan başlatılmış ve genel anlamda da Kürdistan da serhildanlara start verilmiş olacaktır.
Bundan sonra biz kendi alanımıza gideceğiz Enver arkadaşlarda kendi çalışmalarını yürüteceklerdir. Bu arada-hoş olmasa da-Enver yoldaşla Dr. Kemal yoldaşların arası açılacak ve verimli yürütülen çalışmaların hızı kesilecektir.
Parti tarihimizde her zaman aydın köylü çatışması olagelmiştir. Kimisi kendisini çok bildik bilmiş, kimisi de kendisini çok pratik yetenekli bilmiş, kimisi de olup bitene karşı kendisini geri çekerek çalışmalara lakayt kalmıştır. Diğer böyle feodal toplum kökenli devrim hareketlerinde de böylesine örnekleri görmek mümkündür. Teoriyle pratik yeteneklerin karşılıklı birbirini güçlendirmesi yerine karşıtlaşma, zıtlaşma, anlaşmamayı doğurarak epey de talihsizlikler olmuştur. Hâlbuki büyük Önder Başkan Apo her zaman beyin ile pratik yeteneği birleştirmek için çok uğraşmıştır. Pratik yeteneği olupta teorik ideolojik yönü zayıf olana aydın arkadaşları yanına vermiş, teorik düzeyi güçlü olana ise askeri pratik tecrübesi bol olanı vermiştir. Dediğimiz gibi tüm bu çabalara rağmen bu sorun her zaman ortada kalkmamıştır. Maalesef bugünde bu sorun şöyle ya da böyle varlığını korumaktadır. Komple kişilik olunamıyorsa bireyin kendisini tamamlayacak öğelere yer vermesi her sosyalist insanın görevi olmalıdır. Aksi takdirde yaşanan sadece ve sadece bir bireyciliktir. Başka da anlamlandırmak olamaz.
Tahta Reş toplantısına Enver ve Dr. Kemal yoldaşlar gidecek ancak dönüşte Sarı Hüseyin yoldaş alan sorumlusu olarak dönerken Enver de yardımcısı olacaktır. Dr. Kemal yoldaşta sonra dan GAP denen alana gidecektir.
Bundan sonra bir müddet Herekol da takılı kalma aşılacak ve gerçekten yine Garisa ya ineceklerdir. Rubarya denen bir köyde toplantı yaparken bir ihtiyar “elimden gelse hepinizi şu ağaçlara asırım” diyecek arkadaşlar yönelmek isterlerken büyük ve mütevazı insan Sarı Hüseyin bırakmayacak ve gülüp geçecektir.
O dönemlerde kaçıp oldukça fazla zarar veren Mustafa Çimen adındaki hain yurtsever birçok insanı tutuklattığı için çok değerli ailelerimiz perişan olmuştu. Sarı Hüseyin yoldaş Enver'le birlikte bu aileleri ziyaret ederek maddi yardımlarda bulunarak destek sunmaya çalışacaklardır.
Sarı Hüseyin-Süleyman Aslan yoldaşın ayrı bir güzelliği vardır. Hem fiziki güzellik hem de ruh güzelliği onda birleşmişlerdir. O sade, mütevazı, yumuşak, her zaman iknacı, rahat, içiyle dışı bir, sevecen, emeğiyle bir sosyalist. Sözün tam anlamıyla o bir insandı. Bunun içindir ki o nerede olursa olsun hep sözü dinlenen biridir.
Aynı yıl Osman Ağa ve köylüleri-çete olmamasına rağmen-çifteleriyle düşmanla birlikte arkadaşların üzerine gelecektir. Üstelik ”bugün Müslümanlarla gâvurların savaşıdır” diye nara atacaklardır. O kadar uyarılara rağmen işbirlikçi tutumundan vazgeçmeyeceklerdir. Sonraları 1990'larda evine yapılan baskında Osman Ağa vurulacak ve eylem sonrası gelinen Bire Xerxol noktasına Derye Osman Ağa denilecektir. Bu öyle bir ailedir ki köylüleri tehdit, işkence ve zulüm yapmaktan çekinmeyen bir işbirlikçi ailedir aynı zamanda. Buna rağmen evi basılırken-ev yakılacak-içeride ihtiyar Osman Ağa’nın babası var, o da alınacaktır. Alınırken ihtiyar “nereye götürüyorsunuz beni” dediğinde sonra dan şehit düşecek olan Salman Kobanili arkadaş “bir şey yapmıyoruz, sadece yerini, noktanı değiştiriyoruz” diyerek dışarı çıkararak inceliklerini göstereceklerdir.
89’un son aylarıdır. Bir ara Enver arkadaşlarla Gıre Dem’de operasyona çıkan düşman koluna vurarak 2 G–3 kaldıracaklardır. Arkadaşlar Kemaloko da bir araya geleceklerdir. Çok sayıda arkadaş hazırdır. Toplantı olacaktır. Şehit Gazi, Şehit Kara Ömer, şehit Sarı Hüseyin, şehit Kawa, Şehit Mahmut Aforof ile Ahmet Rapo arkadaşlarda vardır. O güvenlik sorumlusudur. Toplantı sonrasında birlikte Ramuran alanına kayacağız.
Ondan önce Tahta Reş'te yapılan ülke içi konferansı önderlik feodal çizgi ve gerilladan uzak duruşundan dolayı ret edecek ve yeniden konferansın toplanması için Sınata geçeceğiz.
Enver o kış–89–90 kışını-Besta da geçirecektir. Baharın yine birleştiğimizde o tekrar Garisa sorumlusudur. Sarı Hüseyin yoldaş Cudi’ye atanacaktır.
Bu arada Oysan ve Pervari arasında bulunan Çemekare mevkiinde arkadaşlar yol yapan düşman güvenliğine vuracaktır. Dozerlerin önünde gelen panzeri vurarak imha edeceklerdir. Sonra dozerleri de yakacaklardır. Burada bir yüz başı öldürecektir. Düşman eyleme müdahale edecektir. Gelişen çatışmada iki helikopter darbe alacaktır. Arkadaşlar eylem ve çatışma sonrası sağlam yerlerine döneceklerdir.
Bir grup arkadaş Garzan’a geçmek için keşif amaçlı hazırlık yaparken, Tahta Reş’te bulunan yoldaşlara düşman yoğun yüklenecektir. Bunun için hızla bir şeylerin yapılması gerekiyor. Arkadaşlara yönelimi azaltmak gerekiyor Arkadaşları o saldırılardan korumak gerekiyor. . Pılıng Kıçi arkadaşın koordinesinde bir eylem yapılacaktır. İşte bunun için Pervari de köye toplantı yapmaya gelen binbaşıya pusu atarak vurulacak, 9 G–3 kaldırılacak ve binbaşının telsiziyle bir sürü malzemesine el konulacaktır. Bu pusuda Cabar Mardin yoldaş şehit düşecektir.
Birçok eylemde olduğu gibi o hep önde olan biriydi. Cesareti ve soğukkanlılığı onun arkadaş yapısına güven aşılamasına yol açıyordu. O oldu mu moral demek oluyordu. Çünkü yanınızda dayanacağız bir kaya bulunuyor demekti. Bilinen atik ve girişkenliğiyle birleştiğinde doğalında bu positiv enerji yayma yaşanıyordu.
Bir seferinde bir köye gireceğiz. Köy yurtseverdir. Ama bilgide düşmana kesin gideceğinden “gidin düşmana geldiğimizi siz söyleyin ki size zarar gelmesin “diyerek yükseklere çıkacaktık. Yüksekler Herekol’du. Yani ulaşılması güç olan dağlar. Yüksek ve sarp dağlar. Hani var ya başı dik dağlar. Aynen öyledir bu dağlar.
Erkend köyünden çıktıktan sonra Gezenge'ye gelecekler. Düşmanda araziye çıkacak. Qıre Kere noktasına geçtikten sonra çatışma çıkacak bir teneke helikopter darbe alarak kaçacaktır. Derya Agidan'a geçtiklerinde düşmana 500 metre mesafede bir konumdalar. Daha üst düzey bir komutan saldırılmasını istediğinde, onlara yakın duran düşman gücü "en az 8 km uzaktayız" diyerek korkularını göstereceklerdir. Arkadaşlar ise düşmanı her tarafı karla kaplı Herekol’da bekleyeceklerdir. Bu çatışmalarda toplam üç değerli yoldaş şehit düşecektir. Hasan, Haki ve başka bir arkadaştır şehit düşenler.
Bu arada çeteleri çetecilikten caydırmak için girişimlerinin yanı sıra mayınlamalarda bulunacaklardır.
Yine Ormane Beşan'da düşmana pusu atıyorlar. Düşman gelmiyor. Enver arkadaşlar üç gün bekleyeceklerdir. Düşmana gelen erzaka el koyarak kendileriyle götüreceklerdir. Götüremediklerini yakacaklardır. Eylem yerinde bırakacakları bir mayın düşmanda patlayacak ve 5 asker ölecektir.
Devrimcilikte önemli olan ısrardır. Söküp almaktır. Sabırdır. Tahammüldür. Bu topraklar yüz yıllarca düşmanın zulmüne maruz kalmışken onun intikamını almak için inat ve sonuç alan tarzdan dayatmak olmazsa olmaz kabilinde bir ilkedir bizler için.
Artık 90'ların sonlarına geliyoruz. Biz Haftanin'in Şive-Meze de buluştuğumuzda biz önderlik sahasına 17 arkadaşla yola çıkarken o kongreye katılarak sonradan önderlik sahasına gelecektir. Hem de 4.Kongre grubuyla!
Önderlik sahasında yine birlikte olacağız. Orada erkenden göze batacaktır. Özelde girişimciliği, sevecenliği ve güleçliği onun sevilmesine yol açacaktır. Birçok askeri dersi akademide komisyon olarak verecek ve yılların birikimini arkadaşlarına aktaracaktır. Bunun yanı sıra o akademinin genel cephanecisi olarak pratik emekten kopmayacak gittiği her yerde olduğu gibi bir şeylerle uğraşacaktır.
Onun önderlikle de diyalogları olacaktır. Bizden daha kıdemli biri olarak önderlik zaman zaman ona dokunarak eleştirecektir. Avare asi pratiği değerlendirirken doğalında bizi önderlik içerisine alarak ele alacak ve bize gerillanın daha iyi nasılına cevap aramaya götürecektir. Hepimiz bir arayış içerisindeyiz. Önderlik bu arayışlarımıza ışık olacak ve aydınlatacaktır.
O akademide göze batan birisidir. Sessiz değildir. Tartışmacıdır. Her zaman olduğu gibi katılandır. Bir keresinde özeleştiri raporları yazılacak o da kendi raporunu sonra da 1998 yılında şehit düşen Dr. Dara yoldaşa yazdıracaktır. Ne var ki rapor okunduğunda raporda özeleştiri az olmuştur, kendini görme yerine deyim yerindeyse biraz da övgü vardır. Önderlik sahasında eğitim almış hangi bir militan böylesine bir raporu kabul edecektir ki! Böyle olunca çok yoğun eleştiriler gelecek ve Enver yoldaş söz alarak "bu rapor eğer böyleyse ben böyle söylemedim. Bu benim raporum değildir" diyecektir. Herkes gülecek ama en az Dara yoldaş gülecektir. Çünkü neredeyse Dara yoldaş yanlış ve eksik rapor yazmadan dolayı tutuklanacaktır. Şansı vardır ki o akademide yenidir. Yeniliğine bağışlanacaktır.
Enver yoldaş belli bir gelişmeyi yaşarken, Ağustos 1991 yılında, o, akademi yönetimine alınarak önderliğin onunla daha fazla ilgilenme zemini doğacaktır. O yönetimdedir. Daha fazla katılacaktır. Devrede 400 arkadaş vardır. Ama o şunu bilmektedir ki; PKK'de eğitim sahalarındaki yöneticilik daha fazla çaba ve daha fazla kendini çözerek açma ve aşma yerleridir. Bunu bilerek hep emek sarf ederek kendisini donatacaktır.
Onun yer aldığı devrelerde çok değerli arkadaşlar bulunacaktır. Başta Ahmet Güler, Serhat'ın ölümsüz komutanı Erzurum-Hınıslı büyük komutan Şükrü, Karakoçanlı Cihat, büyük kadın komutanı Azime Muş ve nice değerli halk evladı da hazırdır orada.
O önemli gelişmeler kayıt ederek ülkeye yönelecektir. Ben o’nu ekim ayında Osman Ağa'da-Herekol da-yeniden göreceğim. Tüm sıcaklığıyla, moraliyle ve dopdolu coşkusuyla onunla karşılaşacağız. Bizde önderlik sahasında yeni gelmişiz, ancak bir sürü zorluklardan geçmişiz yine. Anlayacağınız hafiften yıpranmışız. O, Garzan eyalet komutan yardımcısı olarak gelmiş ve enerji doludur. Onun enerjisinden yararlanacağız.
Bizde önderlik diyalektiği hep böyle işlemiştir. Önderlik bireyleri en üst düzeyde moralle hazırlayıp gönderecek ve gittikleri alanlara da bu morali aşılayarak biraz moral eksikliği yaşayanları harekete geçireceklerdir. Ve tabii yer yer de ciddi zorlananları önderlik yanına alarak, taptaze gençler olarak tekrar özgürlük dağlarına gönderecektir. Özcesi önderlik sistemi tam bir dinamizmdir. Canlılıktır. Harekettir. Coşkudur. Değişerek dönüştürmedir. Böyle olunca kimsenin anlamayacağı ve yüzyıllarca da çözemeyeceği enerji potansiyeli yaratan bir kaynaktır. Ne zaman ki bu kaynaktan yararlanılmışsa başarı sağlanmış ve ne zaman ki kaynaktan uzaklaşılmışsa orada kayıp edilme yaşanmıştır. Bu bir ilke hem de Önderliksel bir ilkedir!
Gelen grupta Serbeste Kıçi, zindan çıkışlı Soro, Cizreli Dılxwaz ve birçok arkadaş bulunuyor. Toplam 40 arkadaş önderlik sahasında gelip Garzan'a geçeceklerdir.
Bizim pratiğimiz o zaman çok başarılı olmadığı için moralimiz bozuktur. Gelen yoldaşlar bize moral aşılayacaklardır. Metine Akeri, Xebat Derik ve birçok başka arkadaş toplam 150 arkadaş olmuşuz. Şehit Kemale Zorava Şırnak’ta yaklaşık iki yıllık erzak çıkarmıştır. O kadar güç bir araya gelmişken, eylem yapmamak olmaz. İki eylem planlaması yapıyoruz. Bir Tal karakolunu vuracağız, bir de Eşet karakolunu hedef almışız. Biz Tal'ı, Pılınge Kıçi, Delil ve Metin'e Akeri, Emin-Omyanis’i yoldaşların komutasında Eşet karakolu hedefleyeceklerdir.
Gruplar ayrılmadan şehit Pılıng Kıçi benim önderliğe bireysel raporumu yazacaktır.
Bizde ilkedir rapor yazmak. Belki karardır da. Ancak bir militan hem kendi pratiğini, hem olup biteni, hem genel gelişmeleri hem de düşmanın durumuna ilişkin önderliği bilgilendirir. Her yerde akan bilgi önderliğin sağlıklı analiz yapmasını sağlayarak dönem talimatlarının oluşmasına yol açacaktır. Eğer bu ilke işletilmezse-ki tüm ihanetçi ve provokatörlerin yaptığı ilk iş-talimat rapor-sistemini felç etmek olmuştur, ya da bunun için caba sarf etmişlerdir. Bu ilkenin uygulandığı alanlarda önderlik örgüt adına her zaman sağlam pratiklerin oluşmasını sağlamış ve eksik pratikleri erkenden çözerek deşifre etmiştir. İşte böylesine bir raporu o zaman Pılıng arkadaşa yazdıracaktım.
Biz karakol keşfimizi yapacağız. Ancak yağmurlardan dolayı birkaç gün sonra eylemi yapma kararı alıyoruz. En son tekrardan keşfi yapacağız Enver yoldaşlar, birkaç gün içinde yola çıkacaklardır.
Biz keşifteyken düşman sabah erkenden araziye çıkacaktır. Enver Gerzenge'ye grup çıkaracak, düşman Gerzenge’yle Derya Qure Kere arasına asker çıkaracaktır. Yani bizimle Enver arkadaşların arası kesilmiş olacak bu durumda. O bulunduğu yerde herkesi mevzilendirdikten sonra, Gerzenge boğazına doğru yola çıktığında görevlendirdiği grubun gitmediğini görecek, o durumun daha büyük tehlike yaratacağını bildiği için hızla "haydi gelin boğazı tutalım" diyerek öne fırlayarak, önden gidecektir. Sırt sırt ilerleyerek düşmanın çıkan bir kolunu vurarak geçecektir. Hedefi Gerzenge boğazıdır. Çünkü orası tutulursa bir çember oluşmuş olacaktır. O hızla devam ederken, Gerzenge boğazında düşmana rast gelecek burada silahına sarılarak tarayacaktır. O daha fazla ilerlerken bir kurşun kafasına isabet alarak talihsizce yere düşürecek ebediyete veda edecektir.
Biz sonra da buluştuğumuzda, onun, yani Enver yoldaşı şahadetini öğreneceğiz. Biz yerle bir oluyoruz. Tam bir moral bozukluğudur yaşanan. Önderlik sahasında geçmek için gelmiş, yılların pişmiş militanı bir kurşunla gidecek ve o giderken bizde onunla gideceğiz. Çünkü o hepimiz üzerinde etkisi olan güleç ve sevecen olandı. Herkese bir şeyler katan biriydi. Herkesin gönlünde taht kurmuş eski bir Botan cengâveriydi.
Biz üzgün üzgün Bira Hınceye çekildikten sonra Enver yoldaşın anısına bir toplantı yapıldı. Onun yaşamı anlatıldı, hepimiz ağlamaklı olsak ta asıl içimize düşen kin bilemekti. Ve bu olay kinimizi daha fazla bileyecekti.
Biz ay ışığından dolayı eylemi iki gün ertelesekte eylemimizi Tal karakolu üzerine yapacaktık. Bir esir asker, 1 M G–3, 5 G–3 ile birçok malzeme kaldırdık. Karakol yanmıştı ancak bir yeraltı mevzisi düşmeyecekti. Bu düşmeyen mevziden dolayı Kahramane Heyştani, Zerdeşt Navyana Şexhan ve Garzanlı Kendal arkadaşlar şehit düşeceklerdi. BBC bu eylemde 8 asker ve bir astsubayın öldürülmesinden bahsi edecekti. Bu Kemal ismindeki esir askeri sonradan 6 esir askerle birlikte serbest bırakarak kızıl haça vereceğiz.
Biz burada edindiğimiz tecrübelerimizi Çatak gücümüze yazılı olarak ileteceğiz, onlar da kendi karakollarını vurarak 1 M G–3, 3 G–3 ile başka askeri malzemeler kaldıracaklardı. Karakolda etkili vurulmuştu. Bu eylemlerle bir nebze de olsa Enver yoldaşın intikamını almış olacaktık.
Enver yoldaşın şahadetinden sonra 1995 yılında küçük kardeşi Bestaya gelecek ve yıllarca çok büyük emek sarf ederek çalışacaktır. O zaman Besta da Serki Memedi Uso da onunla Cemal arkadaş çağırıp konuşacaktır. Gelen büyük bir komutanımızın kardeşidir. İlk elden onun gibi olunmasını isteyecekti. O, zindanda kaldığı için devrimi az çok tanıyan biri olarak büzük olma yerine oldukça bizimle çok rahat konuşacaktır. Hatta Cemal arkadaş bu rahatlığı için “belli bir birikimin ve tanımışlığın var arkadaşları küçümsemeden iyi tanıman gerekiyor” diyerek geleceğe dönük mesajlar vermek isteyecektir.
Terörist devletin Güney Kürdistan’a yaptığı hava saldırılarında o yani küçük Enver arkadaş 16 Aralık 2007 yılında şehit düşecektir. Buda şunu gösteriyor ki düşman ne kadar yönelirse yönelsin, bir Enver gitse de yerine her zaman onlarca Enverler gelecektir. Kürdistan Özgürlük Hareketinin sönmeyen dinamizminin kaynağında yatan bir neden ise işte budur. Şehitlerinin yarattığı gelenek!
Güzel yoldaş, seni bugün yıllar sonra da anıyoruz. Seni sıcaklığınla, yoldaşlığınla, emekçiliğinle, sevecenliğinle, coşkunla, ince esprilerinle anıyoruz. Seni gözü pekliğinle, cesaretinle ve bağlılığınla anıyoruz. Seni içiyle dışı olan biri olarak, mütevazı, sade kişiliğinle anıyoruz. Seni Enver olarak, seni yoldaşların en parlak olanlarından biri olarak anıyoruz. Seni hep önde yürüyen ve yürüdüğünde de yorulmayan yapılanla birlikte her zaman bir şey yapmak isteyen duruşunla anıyoruz.
Güzel yoldaş, seni yıllar önce de “her ne ser kar” ilkesini uygulamanla anıyoruz. Seni hep böyle de anacağız.
Herekol’lara yaraşan militan, seni mutlaka ama mutlaka Herekol’a abide olarak dikeceğiz. Orada her geçen seni görecek, seni anacak ve o geçmiş günlerin anılarını tazeleyerek geçecektir.
Ruhun şad olsun güzel yoldaş, ruhun şad olsun.
CAFERİ SORİ
YORUM GÖNDER