FEDAİ EYLEM LİBERAL GAFLETİ NETLEŞTİRMİŞTİR
“Özgürlük için mücadele eden halk, çoğunlukla karşısında yeni efendiler bulur. “ L. Halifax
Taktiksel nükleer ve kimyasal silahların Kürt halkına karşı kullanıldığı hayati bir süreçte Mersinde ki fedai eyleme birçok açıdan bakmakta yarar vardır. Ölümsüz Kürt kadın fedailerinin bu tür tarihsel süreçlerde bu varoluşsal refleksleri açığa çıkaran eylemlerle verdikleri mesajlar mücadelenin seyrini değiştirmiştir. Dersim’de fedai Zilan’ın ve Batman’ da fedai Şaristan’ın eylemleri buna sadece birer örnektirler. Düşmana olduğu kadar gaflet içinde bulunan kesimlere de ideolojik bir müdahaledir bu fedai eylemlerle verilen mesaj. Tarihsel önem de ki bu fedailik; dostu da, oportünisti de (ortayolcu) ve düşmanı da netleştiren bir boyuta sahip. Zira HPG’nin Mersin fedai eylemine dönük yaptığı açıklamasının satır aralarında da herkese bu yönlü çok kapsamlı göndermeler var!
Zap’dan Mersine ulaşan APOCU fedailerin mesajı Türk ırk faşizmine verdiği gözdağı ile birlikte Kürt halkına da önemli sorumluluklar yüklemiştir. Devrimci öncülerin belirttiği gibi; “Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun kölelerdir.” Türk faşizmine karşı kora kor süren bu varoluşsal savaşa dar neden sonuç mantığıyla bakan liberal siyasi cenaha da bu eylem önemli dersler vermiştir. Şimdi de bu kesimlere özgürlük mücadelesine iman etmiş Kürt halkı siyasi gafleti aşın, omurgasız tutumlardan vazgeçin çağrısında bulunuyor. Yine bu korkak ve vicdansız tutumda ısrar eden liberal gafleti kınıyor ve onları mücadeleye iman tazelemeye davet ediyor. Hiç kimse Kürt halkının kırmızı çizgilerini ve ideolojik reflekslerini sınamasın yoksa Politik meftalara ve siyasi ötanazi yapmış içi boş kadavralara dönüşürler!
Biliniyor devrimci sosyalizm netleştirici eylemlerle kendi karşıtlarını belirginleştirir ve netleştirir. Kürdistan’ı işgal edenlere karşı Kürt halkının içinde uyandırılmış öfke ve mücadele yöntemlerin tümü meşrudur. Kürt halkına karşı özel savaş politikalarına hizmet eden, örgütlendirilmiş ve körüklendirilmiş kin ve nefretin her türü ise gayri vicdanidir. Toplumun sürü içgüdüsü manevi çöküntünün kaynağıdır. Durağan ve nötr bir toplum yaratmayı amaçlayan politikleşmiş dogmaları yıkmanın zamanı gelmiştir. Kendisine devrimci misyon biçen herkesin dürüstlüğünü zihinsel ve pratik bir çabayla birleştirmesi gerekiyor. Politik kuşkuculuğu esas alan bilinçli ve kararlı bir kamuoyunu yaratmak için koşullar son derece uygun. Özgür ruhları yaratma ve kurtarma adına bozguncu kuşkuculuğa yol vermemek gerekiyor. Kürt devrimci kitleselliğinin dinamik enerjisini boğuntuya getirmek için dogmatik kanılarla hareket edenleri de bu süreçte mücadelenin zihinsel politik dürüstlük çizgisine de çekmek gerekiyor.
Türk toplumu demokratik yaratıcılığa karşı husumet besleyen ve inanç çürümesi yaşayan bir sefalet toplumu profili çiziyor. Zihinsel yozlaşma yaşayan kimi siyasi figürler ise hala bu kokuşmuş düzenden bir İsviçre modeli çıkarmaya çalışıyorlar. Türk özel savaş politikaları direngen Kürt özgürlük mücadelesinin tabanını dağıtmak için devrede olduğu iyi biliniyor. HDP’nin oyları ve toplumsal desteği bugün sahadaki mücadele sayesinde artıyor. Fakat bu muazzam emeği görünür kılacak vizyona sahip olmayan temsil eksikliği ise son dönemde bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Her kritik süreçte kendisini konuşturan, yine sahadaki diri devrimle halkın buluşmasını engelleyen ve gönülden bağlantıyı kopartmak isteyen bir anlayışın varlığı sezinleniyor. Halkla mücadele arasındaki bağlantıyı koparıp mücadeleyi salt dağa sıkıştırmak isteyen bu tasfiye konsepti geçmişte sonuç vermediği gibi şimdide sonuç alamayacaktır!
Artık parlamentolar ve ülkeler ekonomik gücü elinden bulunduran oligarklar tarafından yönetiliyor. Halkın çıkarları yerine kendi sermayelerini büyütme yoluna gidiyorlar. Halk seçimlerde kullandıkları oylarla onları meşrulaştırıyor sadece. TC, 21. Yüzyılda yığınsal kitleleri bir yönetim biçimi olarak Ortaçağ insanlarının toplumsal değer yargıları olan dogmalar, önyargılar ve cehaletle motive ediyor. Türk ırk faşizminin Kürt halkına karşı oluşturduğu savaş dayanağı ve motivasyonu dinsel milliyetçiliktir. Dayattığı ihanet ise gaflet, biat ve teslimiyettir! Güncel siyaset üzerinden sömürge psikolojisi ve Stockholm sendromu karışımı bir ruh halinin Kürt halkının özgürlük bilincinin ele geçirmesi imkansızdır. Türkiye örneğinde yaşandığı gibi; Düşük karakterli insanların güç zehirlenmesi felaketlere yol açıyor. Faşizm bununla toplumsal direniş belleğini gasp etmek istiyor. Koşulsuz bir zihinsel sömürgecilik amaçlanıyor. Adeta Ortaçağ karanlığından fırlamış ve yeniden hortlamış bu cehalet salgınına karşı Kürdistan özgürlük devriminin yarattığı kazanımları korumak hayati bir gereksinime dönüşüyor!
Siyaseti dizayn eden ve yönlendiren örgütlü klikler, anlayışlar ve simsarları halkın siyasete katılmasını ve siyaset yapmalarını imkansız hale getiriyor. Kürt halkının varoluşsal meşru özgürlük mücadelesinin yol ve yöntemini tartıştırarak, karalayarak ve terör imasında bulunarak bir yere varacağını sanan gafletin varacağı nihai yer ihanet çıkmazıdır. Bu anlayıştaki hiçbir liberal gaflet kişiliği Kürt halkı adına siyaset yapamaz. Biran olsun kendinizi bu fedai eylemleri yapan ailelerin yerine koyun vicdanlarınız varsa! Çocukları halkı için canını feda ederken siz onları provokatör, süreci baltalayan tarzda itibarsızlaştırmak istiyorsunuz ve Kürt halkına hakaret ediyorsunuz bu haddinize mi? Politik körlük ve siyasi intihar değil de nedir bu? Son 5 aydır başlarına tonlarca bomba ve kimyasal yağdırılan Kürt özgürlük fedailerine bir özür borcunuz yok mu? Son bir haftadır mücadele değerlerine bunca bariz saldırılar yapılırken ideolojik refleks göstermesi gerekenlerin pozisyon alan, bekleyen bir orta yolcu duruş pratiği dikkatlerden kaçmadı. Zap fedailiği Mersin eylemiyle tüm tasfiyeci klikleri de birlikte TC faşizmini de ölüm komasına soktu. Tarihi ihanet projesi KDP kalemşor trolleriyle ortaklaşan eylemi kınama furyası herkese çok şeyler anlatıyor.
Özgürlük mücadelesi değerlerinden kopuk popülist sloganlara sığınanlar ve bu halkın emsalsiz bedellerle yarattığı mücadele değerlerine saygı göstermeyenler asla halka öncülük edemezler. Yine üçüncü ittifak adı verilen kimi bileşenlerin Kürt halkını rencide eden mesnetsiz suçlamaları ve kınamalarını Kürt halkı aynen kendilerine iade ediyor. Faşist ve inkarcı Türk üstenci zihniyetiyle Kürt halkına taktiksel yaklaşanların da maskesini düşürmüştür bu eylem. Devrimci halk savaşı mücadelesi veren PKK tabanı üzerinde geliştirilmeye çalışılan böl, parçala ve yönet politikaları boşa çıkmaya mahkumdur. Popülist siyasetin direngen taban üzerindeki yıpratıcı etkisi de uzun ömürlü olmayacaktır.
Sözün özü: Hiç kimse kişisel popülaritesine güvenerek büyük deneyimlere ve bedellere sahip onurlu Kürt siyaset tarihini kendinde başlatmaya kalkmamalıdır. Kürt halkı adına bugün siyaset yapanlarda Kürt halkının varlığı için direnen PKK’nin haklı ve meşru mücadelesini geçmişte de “terör”izmle yaftalama dayatmalarına karşı Hatip Dicle ve arkadaşlarının büyük bedelleri göze alarak sergiledikleri onurlu duruşu devam ettirmekle yükümlüdürler. PKK’yi kınama, silah bırakmaya çağırma Türk ırk faşizminin söylemleridir herkes kendisiyle Türk faşizminin söylemleri arasına mesafe koymalıdır ve zemin olmamalıdır. Ve şu hakikatte asla unutulmamalıdır; son kertede her insan özgürlük bilinci ve iradesi kadardır.
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER