KDP 21. YÜZYILDA UTANÇLA KÜRT İHANET TARİHİNİ YENİDEN YAZIYOR (1.BÖLÜM)
Tarihin yeniden yazıldığı Ortadoğu’daki bu kaos aralığında kitlelerde yaşanan eylemsel ve düşünsel ataletin yol açtığı vurdumduymazlıkla birlikte düşmandan beklentili ruh hali özgürlük düşmanlarını cesaretlendirmişe benziyor. Kürt işbirlikçiliği, ruhsuzluğu, öz güven yoksunluğu, hamidiye çeteciliği, Hizbul-Daiş kontralığı, özel savaş basını ve ideologları, ENKS-Roj peşmergeleri ve kuzeyde işbirlikçi parti inşası ihanet bataklığının bileşkesini net bir fotoğrafa kavuşturuyor. KDP, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi karşıtı tüm ihanet nifak tohumlarını etrafında toplayan tasfiyeci bir özel savaş merkezi rolünü oynuyor.
KDP’nin Kürt halkında yarattığı referandum manipülasyonu kırılması, Bağımsız Kürdistan özlemi ve Kürt dil hassasiyetleri gibi ulusal değerlerin arkasına saklanıp buna tam karşıt ihanetçi rolünün kitlesel sosyolojisini oluşturuyor. Kürt ulusunun varlığına kasteden ve tüm tarihi kazanımlarını tehdit eden bu zehirli ihanet damarıyla artık yürünmüyor.
Kürt siyaset yapıcıları dört parça Kürdistan içinde KDP’yi ulusal risk stratejisinin en başına almalı. Bu ihanet sosyolojisinin tarihsel arka planını güncelle buluşturmalı ve acilen teşhis ve teşhir edilmelidir. Kürdistan kamuoyunda ihaneti cezalandıracak caydırıcı bir toplumsal mekanizmaya ihtiyaç var. İhaneti ve ihanetçileri yaşatan anlayışın Kürdistan dokusundan tümden sökülüp atılması gerekiyor.
Geçmişte birçok uluslararası gözlemcinin tanıklığında yapılan KDP-PYD Duhok görüşmeleri ile Erbil’de KDP-KCK arasında yapılan Ulusal Kongre toplantılarına tanıklık edenler KDP heyetinin sık sık mola vererek telefonlarla bir yerlerden direktif aldıklarını ve oyalamacı bir mantıkla işi yokuşa sürdüklerine tanıklık etmişlerdir.
Basına düşen son ENKS-PYD görüşmelerine ABD ve Fransa’nın arabulucu olduğu ve önemli mesafe alındığı bilgilerine temkinli yaklaşmakta yarar vardır. Zira Türkiye hamisi ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in şüpheli varlığı bile bize temkin konusunda önemli gerekçeler sunuyor. Bugün Avrupa ve ABD‘nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki siyasi istikrara siyasi özgürlüklerden daha fazla öncelik verdiğini kabul etmek gerekir. Otokratlarla yapılan bu işbirliği, demokratikleşme için ortaya çıkan kitle hareketlerini desteklemelerine engeldir. Bu bağlamda oynanan oyun büyüktür fakat şu da nettir; Rojava devrimini canıyla yaratanlar masa başında emeklerini ihanetçi çizgiye teslim etmeyeceklerdir. Stratejik ve taktik adımlar atmaktan da çekinmeyeceklerdir.
Uluslararası işbirlikçi KDP ve şaibeli kontralar topluluğu ENKS ve çatısının Efrin, Gré Spi ve Serekaniyé’de oynadıkları ihanetçi rolü hangi onurlu Kürt unutabilir ki? Yine her hamlesine temkinli yaklaşılması gerektiğinide. KDP’nin içinde olduğu gelişmeler Kürt halkının zararınadır. Çünkü KDP ihanet sosyolojisi ve tarihsel işbirlikçi misyonu tekçi-aşiretçi ve bölen bir çizgidedir. Asla ulusal çıkarlar lehine birleştiren değildir. Kürdistan’ı dört parçaya bölen uluslararası projenin Kürt halkının sırtındaki kanatan bir hançeridir.
Devrimci emeği ve emsalsiz bedelleri gasp etmeye dönük ihanetçi hesaplar ve fırsatçılığın her daim pusuda bekledikleri bir an bile akıldan çıkarılmamalıdır. Kanla yaratılan değerlere masa başında el koyma hesapları ters tepmeye mahkûmdur.
Rojava petrolünün Türkiye’ye aktarılmasını amaçlayan girişim özünde IŞİD petrol ticaretinde rol oynayanların yeni girişiminden başka bir şey değildir. IŞİD ile petrol ticareti yapanlar, rehine paralarını tahsil edenler, silah sağlayanlar, antika talanını paylaşanlar ve IŞİD’e son model yüzlerce pikap satanlar kimlerdir sahi? Yine Şengal ve Kerkük’ü soykırımla yüz üstü bırakıp kaçanlar kimlerdi? Bugün de Şengal-Maxmur ve Kandil işgalini meşrulaştıran ve brakujiyi dayatan aynı KDP ihanetçiliğidir.
Rojava’nın özel bir statü karşılığında Güney‘e entegrasyonu temelinde Türkiye’nin bunu tanıması masa başı tartışmaları ve klasik strateji egzersizleri büyük tehlikelere de kapı aralıyor. Devrimci direniş çizgisiyle Kürt ihanetçi işbirlikçiliğin aynı potada uzlaştırma çabaları iyiye işaret değildir. Kötülerle iyi bir antlaşma yapmak iyi değildir, kokuşmuş politik uzlaşma yarattığı çürümeler toplumsal ahlakı zehirler. İlkeli uzlaşılara ve demokratik birliğe kimsenin diyeceği olmaz ve bu her onurlu Kürdün arzusudur da. Fakat bu arzuyu kirli tasfiyeci emelleri için araçsallaştıranlara karşı ise tavizsiz bir karşı koyuş kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Ortadoğu yeniden şekillenirken bu sanılandan çok daha sancılı olacak. KDP mevcut konumlanmasıyla Ortadoğu’da var olan sorunlarının derinleştirilmesinde kilit bir role sahiptir. Dört parça Kürdistan’ın özgürlüğü önündeki en büyük engel de yine KDP’nin bu özel kurgulanmış sorunlu varlığıdır. Yakın tarihteki tüm Kürt ayaklanmaların bastırılmasında ve sonrasında yaşanan soykırımlarda başat rol yine KDP’nindir. KDP ve TC’nin ortaklığının yegâne günah keçisi de her zaman olduğu gibi PKK’nin direnişçi varlığıdır. Blöfler, restler ve sahte jestlerle aldanmadan kararlıca yola devam etmek en sağlıklı yoldur.
Kuzey‘deki öz savunma fedai direnişlerinde ve tüm seçimlerde AKP’ye fiilen destek, özgürlük mücadelesine ve Kürt halkının mücadelesine ise köstek olan KDP’nin ta kendisidir. Rojava‘yı Apocu çizgiden koparıp TC ve emperyalist destekçileri ile birlikte el koymak isteyen de yine KDP’den başkası değildir. KDP ve TC’nin ortak saldırganlığı işte bu planın bir parçasıdır. Detaylar, ayrıntılar, bahaneler işin kamuflajıdır. KDP Türk mandacılığını kabul etmiştir. Askeri, kültürel, istihbari, ekonomik yönden tam bir entegrasyon söz konusudur.
TC’nin tarihi Musul-Kerkük emellerine sadakat ve işbirliği taahhüdünde de bulunmuştur. Bu işbirliğine dönük gizli ikili antlaşmaların olduğu da artık sır değildir. KDP, TC oluruyla Musul-Kerkük-Rojava ve Kandil hattıyla birlikte Kuzey‘de de kendi çizgisini örgütleme ve denetleme fırsatını yakaladığına inanıyor. Bu utanç verici Kürt soykırım işbirlikçiliğinin hesapları önündeki tek engel de PKK’nin fedai varlığıdır. IŞİD fatihi Kürt özgürlük mücadelesine duyulan büyük öfke de bundan kaynaklıdır. KDP fraksiyonculuğunun tarihi derin kinini ve düşmanlığını bilmeyenler kolay kolay bunu anlayamazlar.
Yine PKK geleneği halkların, toplulukların, ötekileştirilenlerin, her türlü azınlık kültürlerin ve inançların temsiline ve de güç-destek verme noktasında ilkeli bir tutuma sahiptir. Bunu tarihi boyunca fedaice temsil etmiştir. En son Şengal soykırım girişimi karşısında sergilediği tutum insanlığın saygısını kazanmış ve gönülleri feth etmiştir. Halkların demokratik önderliklerini ortaya çıkarma noktasında da takdire şayan bir tutumun sahibidir.
KDP, Şengal’de Ezidi halkının demokratik halk önderlik timsali Mam Zeki Şengal suikastinde ve Soran bölgesinin demokratik halk önderlerinden olan Helmet arkadaşın şehadetinde de şaibeli olan taraftır. KDP kendisine alternatif olabilecek demokratik halk önderlerinin ortaya çıkmasını istemiyor ve onları yaşatmıyor. Rojava’ya dönük de bu temelde kirli hesaplar içinde olduğu aşikardır. KDP’nin bu kirli işleri organize eden adamları her yerde konumlandırılmıştır. Ailesel çıkar ve iktidar gaddarlığı tıpkı Osmanlı’daki iktidar için kardeşlerini yok eden anlayışla birebir örtüşüyor. 21. yüzyılda Kürt ihanet sosyolojisinin karanlık tarih yazıcısının adıdır KDP.
Kürt Halk Önderliğine dönük yapılan uluslararası komployu Washington’dan isteyenlerle, Şengal, Heftenin, Zini Werté, Maxmur-Şehit Rüstem kampı ambargosu ve saldırıları planlayanlar, MİT’çi konsolos olayından tutuklanan Kürdistanlılara idam ve işkence kararları alanlar da yine Kandil‘i yok etmek isteyenler de, PKK Önder kadrolarına dönük imha konseptinde direk parmağı olan KDP ihanetçi çizgisinden başkası değildir. KDP ustaca ihanet sosyolojisinin temel ayaklarından olan şantaj ve komplo politikalarını adım adım hayata geçiriyor.
Ortadoğu‘da çoğunlukla evdeki hesap çarşıya uymaz. KDP şunu da hesaba katmalıdır; bölgesel ihanet politikaları Arapların ve Farsların da büyük tepkisini çekiyor. IŞİD’in yeniden diriltilmesi ile birlikte mevcut Güney statüsü de tehlikeye girecektir. Yine yeniden PKK’nin mertlik kapısına muhtaç olmak da var işin içinde. Burası Ortadoğu ve bu komplolar dehlizinin gizlerini en iyi bilenlerden biri de Barzani derin hanedanlığının kendisidir. Kimin, kimi, ne zaman ve ne karşılığında sırtından vuracağı ise Ortadoğu’da hiç belli değildir.
Devamı gelecek…
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER