KAYALARDA KÖK SALMAKTIR GERİLLACILIK (2.BÖLÜM)
Gerillacılık Şehitleri Her Anda Yaşamaktır Yaşama yok oluşun dayatıldığı bir coğrafya olan Kürdistan’da yaşamı yeniden kazanmak gerillanın büyük mücadelesinin eseridir. Sömürgecilik tarafından iyice çoraklaştırılmış olan Kürdistan coğrafyasının tekrar yeşermesi, yaşamı var kılmak için yaşamla bedel verilmesi düzeyinde bir savaşı gerektirmiştir. Kürdistan özgürlük mücadelesinde verilen şehitler yaşamı her yönüyle yeniden kurabilecek güçte, yetenekte ve güzel duygularla dolu insanlardır. Kürdistan’da özgür yaşam koşulları olsaydı her birinin Kürdistan ve insanlık tarihine damga vurabilecek yaratımları olabilirdi. Fakat soykırım kıskacındaki bir halkın evlatları olarak öncelikle bu soykırımı kırmak gerekmekteydi. Soykırım kültürü ya teslim olmayı ya da imhayı dayatmıştır. Buna karşı yapılacak olan en keskin bir mücadeleye başvurmaktır. Kürdistan dağlarına çıkan her gerilla halkına güzel bir yaşam kurmanın hayaliyle dağlara yönünü döner. Gerillacılık ölümden özgürlüğü süzmektir. Gerillacılık geleceğin umudunu, özgürlüğün hayalini sırtlayıp yürümektir. Gerillaya geliş yaşamın anlamına ermektir ve gerilla yaşamında geçen her gün anlam deryasında yol almaktır. Her gün tarihle iç içe yaşamaktır, geçmiş ve geleceği anda verilen mücadeleye sığdırmaktır. Tüm bir toplumu yüreğine yükleyip her gün ve anda onlarla, onlar için yaşamaktır. Anlamıyla yaşanan bir yaşamın getireceği şahadet ise her gerillanın onurla karşılayacağı bir hakikattir. Gençtir oysa gerillanın yüreği, uzun bir ömür vardır normal koşullarda bir insan ömrü hesabına vursak. Oysa gerillanın felsefesi ya anlamlı bir yaşam ya da sonuna kadar direniş anlayışındadır. Yaşam olacaksa anlamlı yaşanmalı özgürlüklü yaşanmalıdır. Her gerillanın yüreği bir yiğitlik destanıdır özlemini kurduğu yaşamı kurma yolunda. Asıl zoru kendi şahadetine yürümek değil yoldaşlarının şahadet haberine dayanmaktır. Yaşamı ölüm sınırında paylaşmak ve yaratmaktır yoldaşlık. Yoldaştan ötesi yoktur bu yüzden gerilla için. Yoldaş tüm acıların ortağı, güzelliklerin yol arkadaşı, kurulacak gelecek hayalinin ortak emekçisidir. Yoldaşlık uğruna ölünecek kadar birbirine bağlılıktır. Bu yüzden kısa ömre kısa birlikteliklere ömürlere bedel paylaşımları sığdırmaktır yoldaşlık. Gerilla tarihi yoldaşının şahadetini önlemek için mermilerin önüne atılan, yaralı yoldaşını kurtarmak için, yoldaşının cenazesinin düşmanın eline geçmemesi için şahadete yürüyen fedakârlık abideleriyle doludur. Başka hangi insan ilişkisinde bundan daha derin birbirine anlam veriş vardır? Yaşam birlikte bu kadar anlamlıyken diğer taraftan her an gelecek şahadet haberi bilinciyle yaşamaktır gerillacılık. Gerillanın özgürlük özlemleri ve mücadelesi kısa anlara büyük paylaşım ve yaratımları sığdırmayı getirdiği gibi her an ayrılık, her an şahadet gerçeğine hazır olmak da anlam ve paylaşım gücünü derinleştir. Diğer taraftan ölüme inanmaz gerilla. Her an ölümle çarpışan ölüm sınırında yaşayan insanlar için ölümü kavramamak, inanmamak belki de bir paradoks. Ama aslında gerillanın gerçekliği tam da burada gizlidir. Aslında ölümle savaşmaktır gerillacılık, ölümle savaşanlar ölüme inanmazlar, ölümü kanıksamazlar. Yaşamın anlamına ulaşanlar ölüm sınırını aşmışlardır zaten. Onlar artık uğruna savaştıkları özgürlüğün tarihine yazılacaklardır. Özgürlüğü için mücadele ettikleri halklar onları hiçbir zaman unutmayacaktır. Ve özgürlük kavgasını birlikte paylaşan yoldaşlar onları her anlarında yaşatacaklardır. Atılan her adımda, ulaşılan her yeni dağ parçasında, karşılaşılan her yeni yoldaşta, kavga adına yapılan her pratikte onlar yoldaşlarının yüreğinde ve aklında olacaklardır. Hem nasıl yaşanması ve yapılması gerektiğinin yol göstericisi olacaklar, hem de yapılan her şey onlar anısına olacaktır. Yaşam onlardan miras alınmıştır, yaratılan her özgürlük değeri şehit kanıyla yaratılmıştır. Şahadet bedellerin en ağırıdır. Bu yüzden gerilla en küçük bir yaşam ayrıntısına şehitlerin mirası değerinde anlam verir ve sahip çıkar. Gerillanın yaşam ve mücadele tarzı şehitlerin ölümsüzlüğünün ifadesidir. Gerilla onların anılarına bağlı kaldıkça, yarım bıraktıkları hayalleri kaldıkları yerden yaşatmaya devam ettikçe şehitler ölümsüzdür. Gerilla Fedailer Ordusunun Mirasıdır Kürdistan dağlarına tutunmak büyük bir fedakârlığın ve iradenin ürünüdür. İradesi güçlü olmayan fedakârlık yapamaz. Zorluklara dayanma gücüdür irade. Yerinde, doğru ve keskin kararı verebilmektir irade. Başkalarının etkisinde kalmadan, verili olanın peşinde sürüklenmeden eğriyi doğruyu ölçüp hakikate ulaşmak ve ulaşılan hakikate göre tavır koymak, eyleme geçmektir irade. Gerillada, fedakârlık, fedailik deyince elinde olanlardan feragat etme, vazgeçme anlaşılmaz. Gerillada fedakârlık, fedailik, irade sahibi olmak ve kararlılık demektir. Geniş ufuklu ve politik öngörülü olmak, duygu derinliğine sahip olmak ve tüm bunların sonucu olarak yerinde zamanında doğru kararın, tavrın ve eylemin sahibi olmaktır. Kemal Pir yoldaşın deyimiyle “yaşamı uğrunda ölecek kadar sevmektir” fedailik. Mazlum Doğan yoldaşın eylemiyle başardığı gibi üç kibrit çöpünden bir halkı aydınlatacak kadar büyük bir ateş yakabilmektir fedailik. Hayri Durmuş yoldaşın bedenini damla damla eritirken “mezar taşıma ülkesine borçlu yazın” demesidir fedailik. Newroz ateşini bedenlerinin ateşiyle gürleştiren Dörtlerin, ateşlerini söndürmek isteyenleri ihanetçilikle suçlamasıdır fedailik. Özgürlük ateşini Amed surlarından İzmir Kadifekale’ye oradan Avrupa’ya kadar bedenlerinin ateşiyle büyüten Rahşanların, Zekiyelerin, Ronahilerin, Berivanların aydınlığıdır fedailik. Bu yoldaşlar gerillayı dağlarda yaşamasalar da fedai duruşlarıyla PKK’yi yoktan var etmişlerdir ve gerillanın dağlara yürümesinin zeminini yaratmışlardır. Halkın yüreğine özgürlük inancını ekmişlerdir. Gerilla bu öncü yoldaşların çizdiği fedailik geleneğinin mirası üzerinden örgütlenmiştir ve bu geleneğin sürdürücüsüdür. Kahraman fedai çıkışıyla Zilan yoldaş tarihin akışını değiştirmiştir. Komplonun yok oluşun dayatıldığı süreçlerin hassas karakterini çözerek eylemleriyle bu durumu tam tersine çeviren kahraman fedailik geleneğinin öncüsüdür Zilan yoldaş. Zilan yoldaş eyleminin planlayıcısı ve uygulayıcısı olarak Kürdistan, gerilla ve kadın tarihinde yeni bir dönem anlamında bir milat olmuştur. Kürdistan özgürlük mücadelesinin öncüsü Rêber Apo’ya karşı gerçekleştirilen komploya karşı gerillanın nasıl cevap vereceğinin eylem keskinliğinde yanıtı olmuştur. Gerillanın artık tıkandığı, sonuç alamayacağı anlayışının iç ihanetle dayatılarak inançsızlığı geliştirme çabalarına karşı gerillanın eylem gücünün göstergesi olmuş ve bir taktik açılım yapmıştır. Bir kadın gerilla olması itibarıyla da kadının gizli gücünün açığa çıkması anlamında bu eylem değerlidir. Zilan yoldaş gerillada fedailik geleneğinin öncü kişiliğidir. Onunla yoldaşlığı ve dağları paylaşan yoldaşları Bermal ve Rewşen yoldaşlar eylemleriyle Zilan yoldaşın başlattığı fedai eylem çizgisini gelenekleştirmişlerdir. Ve 9 Ekim, 15 Şubat Komplolarına karşın Berwar, Şahristan, Rojbin, Rozerin, Binewş, Zin yoldaşlar gerilla fedailik çizgisinin Önderlik etrafındaki keskin duruşunun ifadesidir. Derwêş yoldaştan, Eriş ve Andok yoldaşlara ve Jin yoldaşlara kadar fedailik geleneği Önderliği hedef alan yönelim ve komplolara karşı gerillanın eylem kararlılığı olarak devam etmektedir. Bir de duruşu mücadelesi ve öncülük karakteriyle fedakârlık geleneğini yaratan yoldaşlarımız vardır. Nuda ve Nucan yoldaşlar emekçi duruşları, keskin çizgi mücadele anlayışları ve içten dürüstlükleriyle PKK çizgisine melek temizliğiyle katılmışlardır. Viyan yoldaş alevlerle yarışan bir iradedir. Erdal yoldaş yiğit bir komutan olarak gerillanın, halkçı karakteriyle halkın yüreğinde yer etmiş, mütevazı bir görkemin simgesidir. Gerçek bir Apocu gerilla olarak tüm devrim görevlerini yüksek bir ustalıkla gerçekleştirme gücüdür Erdal yoldaş. Sorxwin, Yıldız ve Rojin Gewda yoldaşlar Kürdistan toprakların özüne denk, bir tanrıça yürekliliğiyle gerillacılığa katılmış ve kadın komutanlığı geleneğinin simgesi olmuşlardır. Rüstem Cudi, Mehmet Goyi, Alişer Koçgiri, Çiçek ve Rozerin yoldaşlar gerillada yaşanan ömürlerin direniş destanlarıdırlar. Ve söze sığmaz nice kahraman, gerilla tarihini kanlarıyla yaratmışlardır. Gerilla tarihi adsız kahramanların unutulmaz kahramanlık destanlarının ürünüdür. Ad yoksa kahramanlık nasıl unutulmaz denebilir. Gerillacılık kendi adına değil halk adına bir yürüyüş ve mücadeledir. Halk adına kahramanlıklara yürünür. Kahramanlık destanları gerilla adına yazılır. Gerilla yaşadıkça zafere yürüdükçe yaşanacağı bilinerek kahramanlığa yürünür. Gerilla kahramanların ortak adı, ortak kimliğidir. Kadın, Kürdistan Gerillasının Öncü Gücüdür Gerillanın klasik ordulardan temel farklarından biri de salt erkeklerden oluşan bir örgütlenme olmadığı gibi kadın ordulaşmasının gerillanın öncü gücü misyonuyla gerilla pratiğine katılmasıdır. Ordu örgütlenmeleri iktidarın ve devletin temel güç odağıdır. İktidar ve devletin gelişmesiyle tüm toplumsal değerleri gasp edilen ve toplumun tüm kurumlarından atılan kadına ordularda yer yoktur. Ordu sistemin, dolayısıyla gasp ve tekelin garantisidir, bu nedenle kadının en son girebileceği kurum olabilir. Rêber Apo tüm toplumsal kurumları yeniden tanımladığı ve alternatif inşalarının nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Ordular topluma hiçbir faydası olmayan tam tersine toplumun kanını emen, sırtından beslenen kurumlar olduklarından toplum yaşamında yeri asla yoktur. Ancak egemenliğin hakları sömürü ve soykırım kıskacında tutmasına karşı halklar kendilerini savunma temelinde meşru savunma hakkına sahiptirler. Ve kendi öz savunma güçlerini örgütlemeleri en doğal haklarıdır. Diğer taraftan klasik ordu zihniyetinin yansımalarına zemin vermemek için tedbirlerini de güçlü örgütlemeleri gerekmektedir. Askeri örgütlenmeler şiddet karakteri gereği otoriterleşmeye ve toplum üzerinde bir baskı unsuruna dönüşme potansiyeline yatkındırlar. Erkek egemen zihniyet baskı ve zorla topluma yönelme eğilimindedir. Bu zihniyeti kırmak için alternatif bir bakışın bu zihniyetle mücadelesi gerekmektedir. Erkeğin, egemen zihniyetin bin yılların getirdiği alışkanlıkla bunları kendi başına çözmesi ve aşması çok zor bir ihtimaldir, alışkanlıkların peşinden gitme eğilimi daha baskındır. Bu noktada kadınların gerillaya katılımı erkek egemenliğine karşı bir tedbir oluşturmaktadır. Klasik ordu anlayışında orduya girmesi en büyük tehlike olarak görülen kadın, PKK gerillası için yaşamda özgürlüğün, savaşta adaletten kopmamanın garantisi rolünü oynamaktadır. Kadın, erkek egemenliğine karşı bir mücadele misyonuna sahip olmakla birlikte öncelikle kendi öz iradesini yaratma gibi bir sorunla karşı karşıyadır. Egemenlik zincirinde varlığının anlamı bile kafasında muğlaklaşmış bir kadın gerçekliği vardır. İktidar ve egemenliğin temeli kadın üzerinde geliştirilen egemenlikle başlamaktadır. Bu nedenle en eski sömürge olan kadın üzerindeki kölelik zincirleri kırılmadan yaşamın hiçbir alanında özgürlük mümkün olmayacaktır. Bu nedenle kadın özgürlüğü ve toplumun özgür eş yaşam ekseninde yeniden inşa edilmesi Kürdistan gerillasının toplumsal alanda ilk hedefidir. Toplumsal yaşamın tüm kurumları özgür eş yaşamın geliştirilmesine hizmet etmek zorundadır. Özgür eş yaşam, erkek cinsinin iktidarını geliştiren cinsiyetçi toplum paradigmasının aşılması ve toplumu oluşturan kadın ve erkek cinsinin yaşama ve topluma eş düzeyde ve özgür iradeleriyle katılımıdır. Burada bahsedilen cinsleri oluşturan bireyler değil, bireyleri inşa eden toplumsal cins anlayışıdır. Cinslerin toplumsal inşaları aşılmalı, özgür ve eş koşullarda yeniden geliştirilmelidir. Toplum yaşamını geliştiren kurumlar olan bilim, sanat, ahlak, inançlar, sosyal ve siyasal kurumlar hepsi özgür eş yaşamın korunmasına hizmet etmek durumundadır. Yaşam cinsler arasında özgür ve eş düzeyde yaşanmaz ve paylaşılmazsa bu kurumlaşmaların da toplum özgürlüğünde bir anlamı kalmayacaktır. Kadının toplumdaki konumu o toplumun durumunun ifadesidir. Bir toplumda kadın ne kadar zor şartlara mahkûm, yaşam alanlarının dışındaysa, o toplum o kadar derin bir köleliği ve yaşamdan kopuşu yaşıyordur. Kürdistan’a dayatılan ise yaşamın bitişi, toplumun bitişidir ve kadının durumu bunun en açık ifadesidir. Bu nedenle Kürdistan gerillasının ilk hedefi kadın üzerindeki kölelikle savaştır. Toplumsal özgürlük için bu kadar belirleyici olan kadın özgürlüğünü geliştirmek için öncelikle kadının kendi gerçek gücünü açığa çıkarması, iradesini oluşturması, kendine güven kazanması, kendi örgütlülüğünü oluşturarak kadının özgürlük değerlerini oluşturması gerekmektedir. Önce kendi olmadan hiçbir gerilikle mücadele edemeyeceği gibi bu geriliklere zemin olmaktan kurtulamayacaktır. Gerillalaşan kadın özüne dönen kadındır. Kadının özü ise özgürlükle yoğrulmuştur. Kadın özgür tarihin öncüsüdür. Doğal toplumun öncüsü olan kadın özgürlük ruhunu ve kültürünü tüm egemenlik dayatmaları ve devlet zihniyetine inat yaşamayı bilmiş, özgürlüğü toplumsal hafızası olarak kadınlık bilincinde korumuştur. Bu nedenle kadının özgürlük arayışı çok daha köklüdür. Gerillada özgürlükle buluşan kadın kendi özüne dönen kadındır ve kadın şahsında özüne dönen Kürt gerçeği ve giderek tüm insanlıktır. Kadın gerilla nice kahramanlarla kendi geleneğini geliştirmiştir. Direniş, fedakârlık, yurtseverlik, halka ve doğaya bağlılık, mücadele keskinliği, yoldaşa bağlılık kadın gerillasının direniş kültürünün temel özellikleri olmuştur. Her biri bir destan olan ve kadının direniş kültüründe her birinin ayrı bir yeri olan yüzlerce kadın kahraman ilmek ilmek kadın özgürlük kültürünü inşa etmişlerdir. Bêrîtan Yoldaş Gerillada Kültürleşen Onurdur Güney savaşında, işbirlikçi güçlere teslim olmamak için kendini kayalıklardan atarak direniş sembolü olan Bêrîtan yoldaşın eylemi; yaşam özgürlükle anlamlıdır, özgürlük yoksa anlamı yoktur ve özgürlük uğruna kayalıklardan atlanacak kadar güzeldir, anlamını taşımaktadır. Bêrîtan yoldaş kadın ordulaşmasında kadının özgürlük tutkusunun kendini kayalıklardan atma düzeyinde keskin olduğunu ispatlamıştır. Ondaki bu özgürlük tutkusu ve inancı özgürlük için kadının kendi özgün ordusunu kurabileceği aşamaya geldiğinin ifadesi olmuştur. Kadın artık ordulaşarak kendi gerilla kültürünü sistemleştirecektir. Ve kadın ordulaşmasının öncü ruhu olarak Bêrîtanlaşmak, Bêrîtan gibi savaşmak, Bêrîtan gibi yaşamı sevmek, tüm kadın gerillasının özgürlük arayışı, kültürü olmuştur. Bêrîtan’la filizlenen özgürlük çiçeği binlerce Bêrîtan’da çiçek açmıştır. Bêrîtan’ın izinden yürümeyi hedefleyen yüzlerce gerilla gibi, çocuklarının Bêrîtan gibi özgür yaşamasını isteyen yüzlerce yurtsever çocuklarının ismini Bêrîtan koymuşlardır. Bêrîtan kendisi de bir geleneğin takipçisidir. Kürt kadınının sömürgeci güçlere sergilediği direniş kültürünün bir halkasıdır. Bese ve Zarife, Onun Kürt kadınının tarihteki direnişten aldığı örnekler olduğu gibi Berivanlar, Binevşler özgürlük hareketi içinde örnek aldığı kadın kahramanlardır. Kendisi direniş geleneğinin devamı ve zirvesi olduğu gibi ondan sonra da bu gelenek ondan aldığı güçle daha da büyüyerek sürmüş ve nice kahramanlar yaratmıştır. Bêrîtan yoldaş direniş kültüründeki keskin duruşuyla sömürgeciliğe karşı Kürt’ün özgür duruşunun nasıl olması gerektiğinin sembolü olmuş ve Rêber Apo’nun deyimiyle Kürt halkının özgürlük onuru olmuş. Gerilla Yaşamı Demokratik Toplum Ölçülerinin Yaşamsallaşmasıdır Gerillacılık öncelikle yaşama saygıyla başlar. Yaşam evren tarafından insana bahşedilmiş en değerli armağandır. Ve evren insana yaşamı sunarken kendi ifadesini insanda somutlaştırmıştır. İnsan evrenin anlam arayışının sonucunda ulaştığı bir oluşumdur. Bu anlamıyla insan evrenin bir özetidir, evrenin bütünselliği, oluşum seyri insanda ifade bulmaktadır. Evren ve insan bu yüzden bu kadar iç içe olgular oluyorlar ve evren kendini insanda ifade ediyor. İnsanlık kendisini birinci doğadan ayırdığı günden itibaren yaşama anlam aramaktadır. Belki tüm canlılık bir anlam arayışıdır, fakat insanda toplumsallaşmayla gelişen anlam arayışı, ne aradığını bilen bir arayıştır. Bilinçle yapılan bir arayıştır. Fakat buna rağmen insan ararken sıkça yolunu kaybetmekte ya da yanlış yollara sapmaktadır. Bu bazen bilinçsizlikten bir savrulma olsa da, uygarlığın gelişmesiyle birlikte bilinçli dayatılan bir sapmadır. Öyle ki insanlar daha eski çağlarda, daha doğru bilgilere ulaşırken, kendi bilgisini tüm tarihin zirvesi sayan Kapitalist çağda insan zihniyeti tamamen yanlış bilgilerle doldurulmuştur. Bilinç çarpıtmalarına karşın tarih boyunca sürekli hakikat arayışçıları direniş göstermişlerdir. Bilinç ne kadar çarpıtılsa da insanlık hakikat arayışının peşini hiçbir zaman bırakmamış ve hakikat hiçbir zaman tamamen insanlıktan çalınamamıştır. Gerilla da içinde bulunduğumuz çağın hakikat arayışçısıdır. Bu anlamda gerilla bir ideolojik örgütlenmedir. Gerillanın temel güç kaynağı dayandığı ideolojidir. Çoğu zaman gerilla elinde silah dağlarda gezen insanlar olarak algılanır. Oysa ideolojik bilinci olmayan kişi, bir gün bile gerillacılık yapamaz. Ya dağların yaşamına dayanamaz ya da elindeki silahın gölgesinde bir despot, eşkıya olur gider. Oysa gerillacılık elindeki silahın anlamını, onu neden taşıdığını bilmektir. Dünya bu kadar insanlık aleyhine kılınmış olmasaydı, bugün gerilla olan insanların hiçbiri belki de asla silaha dokunmayı istemezlerdi. Silahların var olmasını istemezlerdi. Kaldı ki gerilla, savaşları ve silahları sonsuza kadar yeryüzünden kaldırmanın mücadelecisidir. Gerillalar karıncayı bile incitmekten çekinecek kadar yaşama saygıyla ve sevgiyle bakan ve anlam veren insanlardır. Bir tohumun patlamasından, nergizlerin uçurumlardaki salınışından, bir dağ keçisinin uçurumlarda yürüyüşünden ilham alan, yaşam sevinci toplayan insanlardır. Gerilla çağımızın hakikat arayışçılığı olarak yola çıkmıştır. Tanımladığı hakikati pratikleştirerek salt bir arayışçı olma aşamasını aşmış hakikatin yaşamsallaşması olmuştur. Gerillanın hakikat tanımı demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü ideolojiyi yaşamsallaştırarak ahlaki politik toplumu geliştirmektir. Gerilla demokratik ekolojik ve cinsiyet özgürlüğü temelindeki özgürlük ideolojisinin yaşamsallaşmasının örgütlü gücüdür. Bu hedefi öncelikle gerilla kendi yaşam alanlarında pratikleştirir. Gerilla özgür insan ve toplum modeli olarak ahlaki politik toplumun pratikleştiği yaşamı ifade eder. Gerillanın, ideolojiyle önüne koyduğu hedefleri, sadece gelecek ütopyası ya da toplum için öngörülen yaşam tarzı değildir. Gerilla ideolojik bilincini günlük kendi yaşamında uyarlar, kendi sistemini demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlüğü ekseninde kurumlaştırır. Komünal yaşam kültürü gerillanın tüm yaşam alanlarında temel bir karakterdir. Yaşamı oluşturan her şey gerillaların ortak emeğinin ürünüdür. Yaşamı yürütmek için gerekli olan maddi imkânlar kadar, zihniyet ve maneviyatta ortak emeğin ürünüdür, hep birlikte yaratıldığı gibi hep birlikte paylaşılır. Gerillada yoldaşlarından ayrı yemek boğazdan geçmez, su insanın içini serinletmez. Kahkaha yürekten kopmaz. Gerilla güzel olan şeyleri yoldaşı için düşünmek ve istemektir. Gerillada birey daha fazla emek verme, pratiğe eyleme katılma üzerinden bireysel talepte bulunur, ısrar eder, birbiriyle yarışır. Fakat güzellikleri yoldaşları için ister, ortaksa güzeldir yaşam. Gerillacılık kendinden çok etrafını, yoldaşını, halkı düşünmek ve onlar için çalışmalara yönelmektir. Yapılan tüm işler ortak yürütülen tartışma ve ulaşılan ortak kararla planlanıp yürütülür. Yapılan çalışmalar sürekli birlikte değerlendirilir ve nerede eksik var, nasıl daha iyi örgütlenebilir ortak akılla gözden geçirilir. Politika, günlük tartışma, ihtiyaçları ortak belirleme ve kararları ortak alma olarak yürütülür. Günlük yaşamın her anı, yürütülen her çalışma politik tartışmayla örgütlenir, demokratik kararla planlanır. Gerillada yönetim ortak belirlenen yaşam ihtiyaçlarını ve kararlarını birebir örgütler ve yürütür. Bu anlamda üstten ya da farklı olmaktan çok her işe öncülük etme herkesten çok emek vermektir gerillada yöneticilik. Karşısındakinin görüşlerine saygıdır gerillada yoldaşlık ilişkilerinin temeli. Demokrasinin başlangıcı da budur. Herkes kendi gücü yeteneği ile çalışmalara katılır. Gücü az olanı yermek gerillada en büyük ayıptır, zayıf olanı güçlendirmek için herkes yardımcı olur. Mütevazılıkte dile gelir gerillanın emeği. Gerilla asla kendi yeteneğinden emeğinden kendine pay çıkarmaz. Bunlardan bahsetmek bile ayıptır. Çünkü göz önündedir gerillanın emeği, herkes görür. Yine övmeden ya da söze yansıtmadan emekle değer verilir emeğe. Eleştiri-özeleştiri gerillanın en temel kültürlerinden biridir. Eleştiri-özeleştiri geriliklere karşı çevrilmiş bir silah, açılmış bir savaştır. Gerilla, uygarlık sisteminin kişilikteki yansımalarıyla günübirlik mücadele eder. Savaşı öncelikle kişilikte kazanmayı hedefler. Kişilikte kazanılan zafer düşmana vurulan en büyük darbedir. Savaşı savaşmadan kazanmadır. Kişiliğe sinen düşman özellikleri içten fethedilmiş kale gibi düşmanı kendisiyle gezdirmektir. Mevzide düşman yenilse bile, zihniyette yaşayan yanlarıyla uygarlık alışkanlıkları ve düşman özellikleri atılacak her adımda yansıyacak ve düşmana hizmet edecektir. Bu nedenle çizgi mücadelesi en temel mücadele alanı, eleştiri özeleştiri ise değişim ve dönüşümün temel yöntemidir. Birbirine değer vermenin, emek vermenin ölçüsüdür eleştiri. Yoldaşın gelişmesi için çaba kafa yormak, çaba sarf etmektir. Gerillanın samimiyetinin temelidir aynı zamanda eleştiri-özeleştiri. Yaşadığı yetersizlikleri, yükünü yoldaşlarla paylaşmak gibi hafifletir gerillayı ve yoldaşlardan alınan güçle daha güvenli güçlü adımlar atılır. Yoldaşının zayıflığını onu incitmeden ama acımadan dile getirmedir eleştiri. Ayrı gayrısı yoktur gerillanın birbirinden. Kim neyse kendi söyler, dile getirdikçe kurtulur zayıf yanlarından, kendisinin göremediği yanlarınıysa yoldaşları düzeltir. Egemen zihniyet bilgiyi sadece birilerine mal etmiş, herkes anlayamaz bilemez gibi bir yargı oluşturarak toplumun elinden bilme hakkını almıştır. Bu, doğruyu arama arayışına set çekmenin en kurnazca yöntemlerinden biri. Çağımızda ise bilgi güçtür anlayışıyla egemenliklerini bilgi üzerinden sağlamlaştırmaktadırlar. Oysa Rêber Apo egemen zihniyetin uygarlık boyunca geliştirdiği tüm kurnazlıkları deşifre ettiği gibi, bilgiyi tüm topluma sunmuştur. Uygarlık tarafından anlamaz, kafası almaz ilan edilen toplumun zihni Rêber Apo’nun çözümleme ve savunmalarıyla aydınlanmıştır. Gerillanın en temel esaslarından biri de aydınlanma ve bildiklerini yaşama geçirmektir. Eğitim, dünya görüşünü, toplum bilincini, politik öngörüyü güçlendirmek temelinde entelektüel yetkinleşme olduğu kadar kendi kişiliğini inşa etme alanıdır. Değişim dönüşüm için eleştiri özeleştiri ile zayıflıklar tespit edilirken, eğitim bunların aşılması ve özgür bireyin kişilik şekillenmesini netleştirme açısından gerillanın temel tartışma kültürüdür. Eğitim bir kendini yaratma alanı olarak yaşamın sürekli devam eden bir yönüdür. Okuyup araştırarak, hayata daha geniş bir pencereden bakmaya zihniyet dünyasını geliştirmeye çalışır gerilla. Fakat okuduklarını alıp ezberleme, zihinde bir köşeye yerleştirme değil, doğruluğunu yaşamda ölçme ve ulaştığı doğruyu yaşamda uygulamaya koyma, gerillanın bilgiye yaklaşımıdır. Gerillanın Yürüyüşü Devam Ediyor Türkülü bir yürüyüştür gerillacılık. Hep akan bir türkü. Bir türkü nasıl çarparsa insanın yüreğine, gerillacılık da öyle çarpan bir yürek işidir. Bir türkü nasıl hem hüzün, hem umut, hem huzur verirse, gerillacılık da hem hüzünlü bir yürektir, hem yorulmadan, yılmadan umuda koşan bir çılgınlık, hem aranan yaşam huzurudur. Bir türkü nasıl dile gelmeyenleri dile getirirse, gerillacılık da söylenmekten korkulanları söyler, isyan eder, ölümüne kavga eder. Türkü nasıl alıp uzaklara götürürse gerilla da gidilmez, ulaşılmaz sanılan yarınları yaratır, uzaklardan alıp yakına, yarınlardan alıp bugüne getirir. Türküler özlemlerin direnişidir. Gerilla, özlemleri gerçek yapandır. Akışkan bir enerjidir gerilla. Zapt edilmez, durmak-yorulmak bilmez. İnancın yarattığı enerji patlamasıdır gerillanın yürüyüşü. Yoktan var eden bir yaratıcılıktır gerilla. Acıyı bal eylemek, tüm acıları zorlukları yüreğine doldurup inadına gülümsemektir gerilla. Rüzgâra karşı savaşanların hikâyesidir gerilla. Rüzgâra karşı savaş mı olur diyenler çoktur. Rüzgâr görülmez, tutulmaz. Hayatta rolü nedir diyenler de olabilir. Oysa rüzgârlar alıp sürükler hayatı. Ekinleri büyütür, ama çiçeklerin körpe yapraklarını alıp savurur aynı rüzgâr. Tarlada çalışan köylüye serin bir nefes, ama ağaçları deviren evleri yıkan bir hiddettir rüzgâr. Yaşamda aldırış edilmeden geçilse yaşamın kaderini belirler akan hava. Havasız ne su, ne yaşam, ne insan olurdu. Madem yaşamsalsa neden karşı savaşılsın? İşte, yaratmak kadar yıkmak da rüzgâra has, alıp yanlış yerlere sürüklemek de rüzgâra has. Görünmez bir dost ve bazen düşman. Biz insanlar ne kadar esen yellere takılıp gider, savrulup kayboluruz. Görünmez düşmanlar, yönsüz yanlarımızdır. Yönümüzü bilemezsek, bulamazsak rüzgârlar alıp savurur bizi. Aklıdır, insanı sürükleyen rüzgârı. Yanlış düşünceler, akıllar alıp kaybeder bizi. Çığırından çıkan akıl, nerelere savurur insanlığı, neler getirir başına. Aklı bilinçle donatırsak serin bir bahar yeli gibi yeşertir yaşam umudunu akıl. Böyle bir savaştır gerillanın rüzgâra açtığı savaş, yaşamı yıkmayı yanlış yerlere savuran akla karşı, yaşamı yeşerten can veren olmasını istemektir. İnsanlığın, evrenin ona bahşettiği anlamsal aklını, toplumsallığın öz ahlakıyla buluşturarak yaşamı yaratmanın savaşıdır gerillacılık. Ayrı bir dünya yaratma kavgasıdır. Ayrı bir dünya, farklı bir yaşamdır gerilla. Ve söze sığmaz gerillanın yüreği, yaşamı. Yaşayan bilir, yaşamak gerekir. Ve gerilla onu gerilla yapan en temel geleneğine devam ediyor. Yürüyor. Kavgayla yürüyor. Sevgiyle yürüyor. Özgürlükle yürüyor. HALKLAR ÖNDERİ SOSYAL BİLİMLER AKADEMİSİ |
YORUM GÖNDER