FAŞİZM TOPLUMU ŞİDDETLE YÖNETMEK İSTER
“En kötüler tutkunun gücüne sahip/ en iyilerse kanaatlerinden emin değil.” İrlandalı Şair W.B. Yeats.
Sömürgeleştirilen ülkenin ruh hali ve dünya gerçeklerinin farklı mecralarda akması arayıştaki sömürge insanını radikal kopuşlar, onarılmaz kırılmalar eşliğinde devrimci çıkış yollarını bulmaya sevk ediyor. TC faşist rejimine ahlaki ve vicdani bir sorgulamalar ışığında karşı çıkma yükümlülüğü insanın sahip olduğu güçlü etik değerlerle orantılıdır. Sürekli olarak bu sorgulama bilincini canlı tutmak ve onu büyütmek devrimci dip dalganın oluş evresidir.
Hiçbir ahlaki pusulası olmayan yürürlükteki faşizmin doğası kötücüldür. Anti toplumu önceleyen çıkar ve güç hiyerarşi inşası toplumu adım adım dibe çekiyor. Biyoteknolojik gelişmelerin odağında ki virüsler, iklim değişiklikleri üzerinden büyük gözetim ve denetim mekanizmalarının yardımıyla da faşizm toplumları yeniden biçimlendirmeyi amaçlıyor. Bu kaotik ortamda kitlesel etik körlük salgını insanın en baştan kendisini nesneleştirmesiyle başlıyor. Hırs ve hız delisi bu çağın ruhu hızlandırılmış çiğ zamanda sefilleri oynuyor. Faşizm aynı zamanda toplumun güncel travmatik bellek üretimidir. Türkiye’nin tutucu faşizan ve sakatlanmış algı ikliminde demokrasi adına yol almak ondandır bu kadar zordur.
Yinede hiç durmadan halkların yürekli devrimcileri canları pahasına Türkiye’nin faşizan suç tarihini tartışmaya açtılar. Resmi tarihin kat be kat karanlık katmanlarında ve köhne temelinde kendisini sürekli çürüme ile yenileyen bir canavardan söz ediyoruz. Cezasızlık cüretiyle kendisini saklayan bu barbarlık tarihi dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi ortak yalanlar anlatısından güç devşiriyor. Vicdanı ve bilinci uyuşturan örseleyen örgütlü faşizme karşı toplum olarak bir bilinç berraklığı yakalamak gerekiyor. Soyut söylem çağı veya tekno paradokslar labirentinde kapitalist modernitenin yarattığı ortak iletişim-etkileşim dijital ağlarını devrimci çıkışların aracı haline getirmek önem kazanıyor. Faşizm gürlediği her yerde çağın ruhuyla eşzamanlılık yakalamak şarttır.
Faşizm rejimlerinde seçimler sadece tebaa ve kölelerin özgürlük hayallerini oyladıkları prangalarla sonuçlanan aldatılar zinciridir. Faşizm varsa Devrim de haktır ve faşizm en cesur özgürlük aşığı insanları yok etme ayinidir. Faşizm zaman, mekan ve insan belleği üzerinde korkunç bir dezenformasyon savaşı yürütüyor. İçeriğinden yoksun kof kavramlarla toplumları teorize ederek apolitikleştiren bir görünmez leviathan yaşamı teslim almış. Bu korkunç soykırıma karşı yaşamın her anını devrimcileştirerek onu yeni devrimci çıkışların gücüne dönüştürmek gerekiyor.
Apocu devrimci ideolojinin değişim dönüşüm gücü sürekli bir genç arayış eylemselliğine dayanıyor. Apocu devrim ondandır hep genç ruhludur ve gençliğin devrimidir. Faşizme karşı hakikat temsilini yapıyor bu genç direnişçi ruh. Bu hakikatin esarete ve inkara başkaldırma özgürlüğüdür. Devrimci yaşamın iyimserliğini milyonlara taşırmak ancak bu sarsılmaz Apocu itikadın gücüyle mümkündür.
Apocu demokratik devrim tarihsellikle günceli aynı ana sığdırıyor. Tarihi güncelleştirerek ve günceli tarihselleştirerek şimdi ki devrimci oluş anını anlama kavuşturuyor. Böylelikle dejenere ve çürümeye dayalı statik bir kadercilik anlayışından beslenen faşizm çürümüş zihniyetinin ipliğini pazara çıkarıyor. Apocu devrimci dil bu toplumcu özünü yatay bir çağcıl söylemle doğrudan vicdanlara seslenerek pratikte yapıyor.
Çağın kurtuluş umudu Apocu ideolojinin yarattığı bu ahlaki politik dilin çağrısı Hz.İsa’nın evrensel insancıl mesajını kat be kat aşıyor. Kapitalist faşizan cenahta post-hümanizm tartışmaları sürerken Apocu devrimci hümanizma insanlık için yeni bir Ahlaki tutkunun zirvesini temsil ediyor. Ahlaki tutkuya sahip sosyalist insanın temsilini yapan ve süreklilik kazanan bu Apocu devrimci pratik ve Apocu etik şeffaf bir insanlığın kurtuluşunu herkese müjdeliyor.
Serdem Amed
YORUM GÖNDER