SİYAJIN İLE ŞİYAR(18.BÖLÜM-SON)
İREMDE NUR’U BEKLEMEK
Ülkemde en çok çocuklara kıyılır. Daha doymamışken yaşamın tadına, ya kurşunlara kurban olur, ya zindanlara atılır ya da yakalandığı bir hastalık onu aramızdan götürürdü. Bunları düşününce yüreğim daha bir acıdı. Ve ben, seni on üçünde kaybettim güzel gözlüm. Bu ülkenin en ‘büyük’ kentinde bile çocuklar ölüme terk edilir, hem de ‘insanlık yüz yılı’ denilen 21. Yüz yılda! Ama ben bunu bilmiyordum, ta ki seni yitirene kadar. O güne kadar ne savaşta vurulanlar ne de duyarsızlıktan yaşama veda edenleri bilirdim. Ben de ayrılışınla olgunlaştım. Ve olup bitenlere anlam verdim. Kimileri dağ yolunda kaybeder geleceğe dair olan umutlarını, kimisi zindan kapılarında hayata sitem eder ve kimisi de benim gibi hastane bahçelerinde umut arar sen yaşayasın diye. Ama olmadı. Olmayınca soldu yüreğimdeki çiçek bakışlı gözlerin. Önce yaşama küstüm, sonra sen geldin aklıma. Hep gülüyordun. Anladım ki aslında ölen bizdik. Yaşamı gülümsemende aradım ve buldum. Sonra Kızılderilileri düşündüm: “Biz bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç almışız” diyordu bir önderleri. Modern dünya ise, “biz miras bırakıyoruz” diyor. Anladım ki miras bırakılan bir dünyanın anlamı olamazdı. Ama paylaşmak gerekiyordu seni. Böyle yaşatırdım seni ancak. Ve bir akşamüzeri aynen gülüşüne benzeyen bir gülümseme gördüm bir çocuğun yüzünde. Ona yanaştım ve gülüşlerinden öptüm. Sonra gelip mezarına çiçekler bıraktım. Sen istedin diye yaşama sarılacaktım. Aynen şöyle yüreğimin solmayan çiçeği:
Bir yanım yangındır Kavrulur yüreğim Sensiz geçen günlerin Yalnızlığında. Bir yanım ağlıyor Bahçesinde Aden’in Sen yokken gezintilerimde.
Bir yanım sana geliyor Hayatı daha yaşanılır Kılmak için. Ve Ben buradayım Nur yüzlü Özge’m Yani Özgenur’um.
Ben seninle sevdim baharları, Çiçekleri toplarken Nisan yağmurları altında.
Gözlerim gülümsemelerine Takılı kalır Zülüflerin güzelliğinde.
Sen yokken Daha çok anladım Yokluğun esaretini.
Sen yokken anladım Kardeş olmanın önemini. Sen yokken Yaşayarak anladım Yokluğun zorluğunu. Ve Ben on üç’ünde öldüm Daha doymamışken tadına Kavgasına hayatın. Anladım ki On üçünde Ölmek de varmış Hayatta . Ve Ben Kalbinde tanıdım Güzel olanın Ne olduğunu .
Ama Bir kalp bulamadım Gülümsemene Uzak kalmayayım diye .
Yüzüncü günden önce Verdim kalbimi Gözlerinin güzelliğine .
Ellerim yanaklarında gezerken Ve Perçemlerini avuçlarken Yüreğimin solmayan çiçeklerinde .
Ve Düşündüm Bir kalp aramakmı ?
Yoksa Bulmakmı zor diye .
Ve Sen Kalbimizin en ulaşılmaz Yerin de yaşayarak gittin .
Gitmeseydin olmaz mıydı Nur ’lu Özgem, Senle büyürdük, Yaşam kokardık Kardeşçe, Arkadaşça. Zorluklarını birlikte Göğüslerdik hayatın. Sen bir yanından tutardın Ben bir yanından bağlanırdım Senli yaşama. Ama olmadı. Özge’m, On üç’ün de çocuklar da Ölüyor ülkemde duyarsızlıktan. Ve Ben onüç’ün de kahroluyorum Yokluğuna. Senle ölüyorum Her günün akşamında Seni yüreğimde saklarken.
Sensiz gecelerin tadı yok Buralarda. Penceremden bakınca gökyüzüne Yıldızların arasında Seni görüyorum, Gülümsemene geliyorum Sonra Bir yıldız kayıyor Sen sanıyorum Ve Yine tüm benliğim Acıyor yokluğuna. Özge’m, Sen mi gittin Biz mi gelemedik sana. Ne kadar da Soru biraktın gidişinle . Ama çocuk gülüşlü Demlerin de dolaşıyorsun İçimizde . Duvarda k i resmine Ta kılık alır yaşamımız Ve Gözlerin anlatır Yüreğinin güzelliğini. Özge ’m, Ablanım ben Bak ellerim de kalbimdir Sana getirdiğim . Hadi bak gözlerime Yalnızlığımı gidermek için . Çiçekler getirdim annemden Gözyaşlarıyla suladıklarından . Ardından akıttığımız Tüm yaşların toplamıdır Annemin gözpınarlarından Suladıkları güller. Kokla bak Dönersin bize . Özlemimizi gider Biran için, İsteğimiz bu Özgenur ’um . Ablanım ben, Kalbini sana vermek İsteyen . Her abla Bir annedir Özge ’m, Saçlarını taradığım demler Geliyor aklıma, Ne kadar da Güzeldi onlar. Özledim saçlarını taramayı Ve Gözlerinde yeniden Yaşama sarılmayı. Ben yağmurun her Damlasında aradım Çiçekli bakışlarını. Birde geriye Bıraktıklarında arıyoruz seni, Gidermek için Yalnızlığımızı. Özledik senli olan Günleri. Sen bizsin Özge’m, Seni saklıyoruz Benliğimizin en ulaşılmaz Hücresinde. Sensiz günlerde Küstük hayata, Sonra sen Hayatın kendisi oldun Küskünlüğümüzde. Bundan sevdik hayatı, Çünkü Sen hayattın Ve Biz seni sevdikçe Yaşama sarıldık Ve Anladık ki Yaşmın kendisi Sensin Bundandır ki Yaşama sarıldık Sana sarılır gibi. Ve Sen koktuk yaşamın her anında . Özge ’m, Özledim gülüşünü, Gülen gözlerini. İrem ’in güzel misafiri, Hoşgeldin Yüreğimizin solmayan çiçeği. Rahat uyu Özgenur ’um, Özlemlerimizde büyütüyoruz seni.
Ve Gülüşlerinden öpüyoruz, Yaşam kokan gülüşlerinden.
Bak, Bende seviyorum Artık yaşamı Ve Sarılıyorum sen Yerinede .
Ve Bende Yaşam kokuyorum artık Sana olan Sevgimden .
O Sevgimle sarılıyorum,
Benden uzak kaldığın Demlerin hasretinden.
Ve Öpüyorum saçlarının Tellerinden.
Güzel sensin, Özlem sensin Ve Ben Özlemime geliyorum.
Her akşamın serinliğinde.
Uzat ellerini sen Bir adım ötendeyim, Başını kaldır bak Ne kadar sevdiğimi göreceksin.
İrem’im ben, ablan yani. Ellerinden tutuyorum,
Ve Sarılıyoruz Yaşama olan sevdamızla...
NİZAR ZANA
YORUM GÖNDER