KENDİNİ ÖRGÜTLEYEN İNSAN BİR ORDU GÜCÜNDEDİR-5.BÖLÜM
Sonuç olarak, halen kendinize biraz saygınız var, sanırım bunu tümüyle yitirmediniz. İlkel de olsa bazı duygularınız da var. Onlara baş vurun. “Ey can, ey ben, sen yaşamak istiyor musun”, “ey vicdan, ey cılız duygu, sende bir kıpırtı gelişecek mi” deyin. Ama nasıl? En azından düşmanına göre direnecek kadar güçlendirmeye çalışacaksınız; bir yaşam kabulü ise en azından başa bela olmayacak kadar değerli ise “yürek, bunun için çalış” diyeceksin. Biraz beyin varsa, ona da “ey beyin sen de biraz çalış” diyeceksin. Gerisi için örgütten yardım isteyebilirsin. Bu anlamda örgütümüz de, şehitlerimiz de, halkımız ve Önderlik de herkese yardımcıdır. Yeter ki, sen böyle dürüst ve gerçekten ölçülerine göre kararını ver. Gerisi gelir.
Bütün bunlarla acaba bir daha kendinizi, dolayısıyla beni de aldatacak mısınız diyorum. “Nasıl Yaşamalı” sorusuna olduğu kadar, savaşa başlangıç konusunda da, fazla rica gibi kelimeleri kullanmam, ama aldatmazsanız çok iyi olur. İğne ucu kadar bir aklınız varsa, lütfen ona biraz saygılı olun. Gerçekten biraz duygularınız varsa, ona da saygılı olun. Ama bana bu yapmacık kişilikleri dayatmayın, çünkü sizin adınıza üzülüyorum. Ben kendimi yine yürütürüm. Son ana kadar herhalde benim gidişim, beni idare edecek kadar sağlam olur. Ama siz nasıl böyle yürüyeceksiniz? Ailelerinize gidin desem herhalde çok ayıp olur. “Gidecek bir yerimiz yok” diyeceksiniz. Hiçbir şey kazanmadan ölüme gidiyorsunuz. Bu, müthiş bir acı doğurmuyor mu? Kendi lanetli tarzınla yaşama, savaşa başla desem pat diye düşeceksiniz. Bu durumda vicdan nasıl kıyamet koparmasın?
Yani sizi bu halinizle ne yapalım? Eğitime de yeterince ilgi yok veya sizi sarmıyor. Tabii ki bu çok sakıncalıdır. Çünkü sen ölüm kalım süreci içerisindesin. Gereken yanıtı veremezsen, belki iki, üç ay sonra büyük bir kısmınız can verir. Yaşam, sizi mutlak bir yanıt vermeye zorluyor. Yaşayacaksanız da yanıtınız güçlü olacak. Görev alıp da bana ikide bir şikayet iletemezsiniz. Çünkü ben her gün en benim diyen arkadaşı, sözümona en eski, biraz en saygılı olmam gereken arkadaşı gerçekten çok ağır bir söylem altında yürütüyorum. Artık kırk, elli yaşına gelmişler, titriyorlar veya nasıl yaşayacaklarını kestiremiyorlar. Daha da amansız olmayı dayatacağım. Zamanında gerekeni yapamadığı için bu hale gelmişler. Ben ne yapabilirim, çünkü zamanında iyi yap dedim. Yani yaşasa da, yaşamamasından daha tehlikeli. Önderlik söylemi çok amansızdır. “Ben kaçarım” dersen, kaçmanın da sınırı iyi çizilmiştir. O daha da dehşetlidir. En kolayı “ucuz ölüm”; “bunun elinden kurtulmak için, ucuz ölelim” diyeceksiniz Bu konuda kendimi şöyle tatmin ettim: Artık üzülme Apo, bu adam bile bile kendini ucuz öldürdü, buna bir sinek kadar üzülmene gerek yok. Çünkü yaşam hakkını, savaş hakkını doğru kullanmadı. Üzülmüyorum, dolayısıyla hiçbir ölüm bana kar etmez. Bir de yerini katbekat dolduracak tedbirler aldım. Ölse, yerine on tanesi rahat gelir. Bu da beni rahatlatıyor. Bütün bunlar benim kendimi örgütlememdir. Dolayısıyla yaşadığım müddetçe hiçbir şey kar etmez. Bu benim sözüm, benim kendimi onurlandırma anlayışımdır.
Bütün bunlar size artık fazla hata yapma şansı, yaşamda yanlış yapmaya fırsat vermiyor. Savaşta hakeza, hiç vermez. Hiç beklenmedik ölüm nedir? Belki üzerinizde bir silahımız var, o düşmana gidebilir, onların da onda dokuzunu alıyoruz, belki onda biri düşmana gider. Kaldı ki telafisi zor değildir. O zaman, kendinizi acıklı bir gerilla adayı olarak noktalıyorsunuz. Herhalde bunun sorumlusu ben değilim. Yaşayanlar için de tekrar vurgulayalım: PKK’ye dayanarak yaşamak, gerçekten aslanın sırtında yürümeye benzer. Bu benim için de geçerlidir. Aslanın yelesini tuta tuta kollarımda güç kalmamış. Bu, tam da aslanın sırtında yaşamak gibi bir şey. Yaşama sımsıkı sarılmazsan, aslandır, düşersen seni parçalar. Lenin, “Devrim bisiklet yürüyüşüdür” der. Hayır, bisiklet kolaydır. Bisikletin pedalına basarsın, yavaş da, hızlı da gidebilirsin. Bizim gerçeğimizde devrimci yaşam aslan gibidir. Ama tabii, aslana binerek sırtında yaşamak da yiğitçedir, hangi düşmanın üzerine gidersen o da aslandır. Aslanın üstünde bir aslan gibi yürürsen, hiçbir şey ona dayanmaz. Bu, PKK’nin militanlık tarzıdır. Belli bir aşamaya kadar bu böyle gidecek. Bu, aynı zamanda çok zordur, ama yenecek olan bir yürüyüştür. Bana göre bu biraz gerçekleşmiştir. Sizi biraz alıştırdık, yani sizler de aslanın sırtında biraz yürüyorsunuz. Sadece dikkat edin diyorum. Çünkü dikkatsizler düşüyor, parçalanıyor. Buna razı olmalıyız, çünkü başka seçeneğimiz yok. Aslanlı yürümeyi bilemezsek, karşıdaki düşman panter gibidir. Zaten kendisine bozkurt diyor. O da parçalar. Bozkurtu yenmenin yolu, aslanla üzerine gitmekten geçer.
İnsan bu temelde sonuna kadar kendine güvenebilir. Bizim yaşam ve savaş felsefemizde en temel slogan, insanın gerektiğinde en büyük güç olduğudur. Teknik söz konusu olursa, en büyük teknik insandır. Atom bombası kadar patlayabilir. Diğer şeyler; irade, ideoloji de en güçlüsüdür. Yeter ki kendisini örgütlesin, o bir ordudur. Düşünce gücünü kullansın, hiçbir düşman ona ulaşamaz. Bizim mücadelemizde insan böyle bir tanıma sahiptir. “Bunlar çok zor” diyeceksiniz. Başka türlü sen insan olamazsın. Sen insanlık dışına itilmişsin, mevcut faşizmle tarihten silinmişsin. Dünyada en ilkel kabile bile bu yaşamı kabul etmiyor. Mevcut faşizm karşısındaki yaşam bu kadar tehdit altındadır. O zaman yaşamak istiyorsan, yaşamın bu insanca tanımını kabul edeceksin, bu tanım için gerekli olan aslan yürüyüşünü bir savaş tarzı olarak benimseyeceksin, bunun için çok gerçekçi olacaksın ve her türlü tedbirliliği eksik etmeyeceksin.
Dolayısıyla bu temelde yaşamı gerekçelendirip, tanımlayıp onun da savaşını verdiysen, sen en yiğitsin. Yiğitlerin yaşamı da, savaşı da değerlidir. Önderlik gerçeğinde, bu az çok gerçekleşmiştir. Bunu en büyük kazanım olarak paylaşabilirsiniz. Bu anlamda da gerçekten abartmaksızın, ama oldukça da mütevazıca diyebiliriz ki, yaşama bu temelde doğru bakabiliriz, artık yaşamda insan toplumuna göre sınırsız özgürlük düzeyi diyebiliriz. Onun kadar varız. Nasıl ki bir aslan, hayvanlar aleminde en üstündür ve hepsini yenme gücündedir, savaşta da bizim tarzımız o kadar zaferlidir. Burada bunu öğreniyorsunuz. Bu temelde yaşamı da, onun savaşımını da öğreniyorsunuz. Ne kadar yanılgılarınız olursa, başlangıçta önemsemiyoruz. Hatta art niyetli birisi olsanız da, yeter ki tövbe edin, onu da kabul ediyoruz. Ama gerisini de siz böyle özlüce, yüreklice alacaksınız. Bununla sonuna kadar “Yaşamda Özgürlük, Savaşta Zafer” sizin olsun diyoruz.
21 Mayıs 1998
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER