KATILANLARIN ANLATIMIYLA 27 KASIM 1978 FİS KÖYÜ
ABDULLAH ÖCALAN
Karar tarihiydi, doğruydu;
O zaman Ağrı Dağı’nın tepesine bir mezar yapılır ve orada “Kürdistan burada meftundur” diye bir karikatür yayınlanır zamanın gazetelerinde. Ondan sonrası malumdur. Karşılarında herhangi bir gerçekliğin olduğunu kabul etmezler. Halkımız sadece sömürülmesi gereken bir yığındır. Sadece zenginlikleri alınmıyor, insan yığınları da yer üstü servetleri gibi bir servettir. Hani bulursun, satarsın. Aynen öyle. Diğer sömürgelerin okulları olur, dili olur. TC sömürgeciliğinde bunlar yok. Türk burjuva sınıfının hamalları olarak görülür. Çok değişik bir olayla karşı karşıyayız. Zorla kılıçla kesse insan katlanabilir. Türk devletinin halkımıza biçtiği yaşam bu.
“Meseleyi hallettik, gömdük” diyorlardı. ‘Hayır’ dedim; Kürtleri gömemezsin. Yürüttüğüm savaş herhalde bunu kanıtlar. O mezarları parçaladık.
İşte, o bizi yutmaya çalışan kentte, varlığımızı darağacına çeken kentte halkımız için verdiğimiz tarihi bir karardı. Kimse başlangıçta şans vermiyordu bize. Ne bizi tanıyan, bilen bir halk ne dostlar, ne maddi imkan ne de kendimizi doğru dürüst savunacak bir gücümüz vardı. Ama karar tarihiydi. Karar doğruydu. Mutlaka yapılması gerekiyordu. 1978’in 27 Kasım’ında Fis köyünde toplantı yaptık. “Taş çatlasa diyordum, bu tarzda yaşamamız birkaç ay sürer.” 1978’in sonu 1979’un başlangıcında artık sonuna kadar zorlanmıştım. Partiyi de ilan ettik.
DURAN KALKAN
Evin yapımında çalıştım;
Sisli yağışlı bir gündü. Akşam üzeri araçlarla arkadaşlar götürüldü. Toplantı yapılan ev Amed-Lice asfaltının altındaydı. Evin yapımında çalıştım ben. 26 Kasım sabahı herkes toplanmıştı. Hilvan’da mücadele yürüten arkadaşlar gelemediler. Kritik bir süreçte olduklarını belirttiler. 24 delegenin katılması planlandı. Mehmet Karasungur ile o sırada tutuklu olan Kemal Pir katılamayınca, 22 kişi ile kongre toplandı.
Önderlik kongrede, “Örgüt büyüdü, hareket büyüdü, halk hareketi haline geldi. Şimdiye kadar bunun sorumluluğunu taşıdım. Ama artık bir kişi taşıyamaz. Ancak örgüt bu sorumluluğu taşır. Örgüt olmalıyız, ortak sorumluluk üstlenmeliyiz” demişti.
Bir gündem dahilinde kongre sürdü. Program, tüzük, manifesto tartışıldı. 9 maddelik tüzük kabul edildi. Örgütlenme sorunları üzerinde durdu Önderlik. Kabul edilip parti olmaya karar verilince bir görevlendirme yapılmak istendi.
Ama Kürdistan’da parti kurmak kolay bir iş değil. Bir parti olabilir miyiz? Olamaz mıyız? Hazır mıyız değil miyiz? Bundan da çok endişeliydi Önderlik. Sonuç konuşmasında, “Artık resmi bir parti olduk. Şimdiye kadar amatör çalışıyorduk, gönüllülüğe dayanıyordu çalışmamız. Şimdi profesyonelleşiyoruz. Bir tüzüğümüz var. Resmen görev, sorumluluk üstleniyoruz. Rapor talimat düzenine göre çalışacağız. Yaptığımız işlerin hesabını vereceğiz” diyordu.
CEMİL BAYIK
Ya tamam ya devam;
Haki yoldaşın katledilişinin ardından Ankara Türk-İş bloklarında Önderliğe karşı başarısızlıkla sonuçlanan suikast girişimi sürecin nasıl planlandığını, devletin neyi amaçladığını çok net ortaya koymuştu. Önder Apo, tüm bunların yaşandığı bir süreçte; Haki Karer’in şahadetinin nasıl bir kalkışa dönüştürülebileceği ve düşmanın gelişen imha planlarının nasıl boşa çıkarılabileceğinin arayışı içerisine girerken, artık Ankara’da kalınamayacağı ve buradan hareketin yönetilemeyeceği, çalışmaların sürdürülemeyeceği sonucuna vardı. Çünkü hareket “ya tamam; ya devam” demekle karşı karşıya gelmişti.
Kongre hazırlığını Önderlik yürüttü. Pratikte de Mazlum Doğan ve Seyfettin Zoğurlu arkadaşlar vardı. Kongreye gelen arkadaşlar mıntıkalardaki sorumlu arkadaşlardı. Kongrede üç yaklaşım vardı. Önderlik ve Mazlum arkadaşların yaklaşımı, artık parti oluyoruz, sorumlulukları farklıdır. Çoğu arkadaşın yaklaşımı ise “Kongreye katılıyoruz. Parti oluyoruz” anlamındaydı. Sevinç duyuyorlardı. Fakat kongre, parti nedir? İnsanlardan ne istiyor? Parti devrimciliği nasıldır? Bu konuları fazla bilmiyorlardı. Şahin Dönmez parti kararının alınmasını istemiyordu, eskisi gibi çalışalım diyordu.
Önderlik, “Merkezde yer almak isteyenler kendini önerebilir. Arkadaşları önerebilirsiniz” dedi. Önderlik, Mazlum arkadaşa, “Yapabilir misin” dedi. Arkadaş da “Mecburum yapmaya. Arkadaşlar öyle bir vazife önüme koyuyor” dedi. Merkezde Önderlik, ben, Şahin Dönmez, Baki Karer, Mehmet Karasungur, Mazlum Doğan ve Hayri Durmuş arkadaştı. Yürütmede ise Önderlik, Karasungur ve Şahin’di.
A.Haydar Kaytan
Divan’da Hayri Durmuş vardı;
Temel çalışma alanlarımızda ikişer delege toplantıya katılıyordu. Örneğin Dersim’de iki, Bingöl’de iki, Amed’de iki, Antep’te iki, Urfa’da iki, Mardin’de iki, Batman’da iki, Elazığ’dan ikişer delegeyle toplantıya katılım sağlanmıştı. Toplantı tek kişilik divanla başladı. Divanda Hayri Durmuş arkadaş vardı. Hayri arkadaş, Mazlum arkadaşlar merkez komiteye önerilenler arasındaydı. Pratiği omuzlayan arkadaşlardı. Karasungur arkadaş da önerildi.
SAKİNE CANSIZ
Büyük bir heyecan vardı;
Elazığ’dan Cuma arkadaş, Hüseyin Topgider ve ben delege olarak gittik. Tabii büyük bir heyecan vardı… Ben ve Cuma arkadaş Başkan’ın kaldığı eve gittik. Günaydın apartmanı… Yemek yendikten sonra yola koyulduk. Kesire, ben, Başkan ve Cuma arkadaş taksiyle gittik. Karanlık çökmüştü. Bu şekilde gittik Fis köyüne. Gittiğimiz ev dört yol ağzındaydı. Taştan örülü bir evdi. Bir salonu ve iki odası vardı. Hem sıvası hem yapısı yeniydi. Misafir odasında sedirler vardı.
Kongre’den dönmüştük. Onun hem heyecanı vardı, hem yüklediği görevler ve sorumluluklar vardı. Çok yaymadık böyle bir Kongre’nin olduğunu, gizli tutuldu. Beraber çalıştığımız arkadaşlar, belli bir kadro gücü biliyordu.
İlk karşılaşmalar:
A.HAYDAR KAYTAN
Yıl 72
Başkanın cezaevinden çıktığını biliyordum. “Geçmiş olsun” dedim. Tanışmam böyle oldu. Bana, “Biraz konuşabilir miyiz” dedi. “Olur” dedim. Ondan sonra Cebeci’de okuldan çıktık Sıhhıye’ye doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 2.5-3 saatlik bir süreydi. O güne dek ilk defa böylesine sistemli bir düşünce bütünlüğünü bir devrimciden duyuyordum. Sonra beni çağırdı, Kemal arkadaşların kaldıkları eve. Ben 72 yılında Kemal ve Haki arkadaşlarla da tanıştım.
DURAN KALKAN
Kitap almaya gitmiştik;
Önderlikle ben 73 Ekimi’nde Emek ile Bahçelievler arasında bir evleri vardı. Haki ve Kemal arkadaşlar kalıyorlardı. Cuma arkadaşla kitap almaya gitmiştik. Sağdan soldan kitap arıyorduk. Buldukça alıyorduk. Cuma arkadaş, oradan alabileceğimizi söyledi. Kendisi Kemal arkadaşı tanıyordu. Gittik, Haki arkadaş vardı. Bizim okuldandı. Önderlik de oradaydı. Bağdaş kurmuş kitap okuyordu. Sadece tanıştık. Ev sessizdi, bir düzen ciddiyet vardı. Herkes okuyordu.
MUSTAFA KARASU
Öfkeyle Urfalı Apo’nun yanına gittim;
Önderlikle ilk karşılaşmam çok farklı oldu. 73 kışında okulda öğrenci temsilciliği vardı. 4-5 aday vardı. Bir arkadaş bana, “Sen kime oy vereceksin” dedi. “Devrimcilere oy vereceğim” dedim. Bana aynen şöyle dedi: “Onlar gençliği tekrar maceraya sürüklemek istiyorlar. Başlarında Urfalı Apo var. Kürtçü!” Öyle bir söz söyleyince çok tepki duydum. “Nasıl oluyor” dedim. Kimdir bu?” “Apo ileride dolaşıyor” dedi. Öfkeyle gittim o zaman. Gittim Başkan’a selam verdim. “Biz sosyalistiz, devrim yapacağız. Türk de kurtulacak, Kürt de. Bu Türk-Kürt nereden çıktı” dedim. Başkan o zaman bana “Biz devrimcileri Mahirlerin, İbrahimlerin, Denizlerin izinde yürütmek istiyoruz. Bizim dışımızdakiler ise anıyı unutturmak, gençliği reformist bir hareket içine koymak istiyorlar. Biz devrimci çizgideyiz. Aramızdaki fark budur’ dedi. Ondan 4-5 ay önce cezaevinden çıkmıştı. Böyle bir görmüştüm.
CEMİL BAYIK
“Heval Abdullah” dedi, öyle tanıştık;
Beni Başkan’la tanıştıran Kemal Pir arkadaştır. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde birbirimizi tanıdık. O da birinci sınıftaydı, ben de. Okulun başlangıcıydı. Faşistlerle bir kavga oldu. O kavgada Kemal Pir’i tanıdım ve arkadaşlığımız öyle başladı. Bir gün Kemal Pir, “Bazı arkadaşlar var, seninle tanıştırabilirim, onlar da Kürt’tür” dedi. Ben de “Madem sen görmemi istiyorsun hazırım” dedim. Kemal Pir, Başkan’ın Emek’te yaşadığı eve götürdü. Bir apartman altıydı, bodrumdu. Başkan yoktu, Haki arkadaş vardı. Oturduk, sonra Başkan geldi. Kemal Pir arkadaş, “Sözünü ettiğim arkadaş budur” dedi, “Heval Abdullah”. Öyle tanıştık.
Fis’teki o 22 delege
Abdullah Öcalan, M. Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Seyfettin Zoğurlu, Abdullah Kumral, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Sakine Cansız, Baki Karer, Kesire Yıldırım, Ali Gündüz, Hüseyin Topgider, Ali Çetiner, Abbas Göktaş, Faruk Özdemir, Ferzende Tağaç, Mehmet Cahid , Şener, Mehmet Turan, Şahin Dönmez, Resul Altınok, Suphi Karakuş.
DERLEME
YORUM GÖNDER