GÜZELLİĞİN İÇERİĞİNDE TOPLUMSALLIK VARDIR, KOLEKTİVİZM VARDIR
Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir diyoruz...
Bugün Kürt yaşamı romana, edebiyata sinemaya, sanata, ressamlığa dökülmeye çalışılıyor, ama bunlar bizim istediğimiz gibi olmaktan uzak, bizim karikatürümüz bile olamazlar. PKK'deki ilişki, PKK'deki olgunluk, PKK'deki yaşam nedir sorusuna tam ulaşmış olduğumuzu sanmıyorum. PKK'de öngördüğümüz yaşamdan ziyade, PKK'de her gün mahvolan, mahkûm edilen bir yaşam var. Belki de PKK her gün sizin yaşamınızla çarpışıyor. Ve yerine neyin konulacağını tam kesinleştirememişsiniz. Bunu da yadırgamayacaksınız. Yapacağınız şey ağır bir biçimde düşmanı yaşarsa olmaz. Mesela S. arkadaş ileride güzel bir şey yazabilir. Yaşama değer verme, sevgiye değer vermeyi olumlu gördüler, ben bunu ilke olarak uygun buldum ve hatta çoğuna göre bu iyidir de, fakat adına yaşam dediği, sevgi dediği öyle bir olay ki, ne kadar düşmanlık teşkil ettiği, kendisinin bile inanamayacağı boyutlarda ortaya çıktı ve ilerde daha çok kavrayacak. Yani "umduğum ile bulduğum" veya "uğruna savaştığımla yaşadığım bu çelişki nereden doğdu?" diyecek. Onu zaten çok kapsamlı ele alması gerekir.
Bir tartışmayı geliştirirken, önce şunu soralım; hangi ilişki en sevilir ilişki olmalıdır? İlla bir kişilik somutlaştırması gerekiyorsa; hangi kız en çok sevilen kız olmalı, hangi erkek en çok sevilen erkek olmalıdır? Bu konuda yarış yapın, seminer verin, broşür ve kitap yazın, örnek alın. Sanıyorum ki, tespit edeceğiniz ilk saptamalar şunlar olacaktır; sanatın, edebiyatın görevi de budur güzelliği yakalayabilmek! Senin yalnız kendine kul köle ettiğin birine, biz güzel diyebilir miyiz? Bir erkeğin veya kadının kaprisleri altında boğulan bir ilişki, güzel bir ilişki olabilir mi? Olmaz!
Güzelliğin içeriğinde toplumsallık vardır, kolektivizm vardır.
Yani halkın genel beğenisini kazanmalı. Halkın genel beğenisini kazanmak için de, halkın özgürlüğünü doğurabilmeli. Halkın özgürlüğünü doğuran ise savaştır. Dolayısıyla militan ilişki, savaşı biraz ilerleten ilişkidir. Onu yakaladıysanız ilişkileriniz güzeldir ve sevilir. Bunlar önemli ölçüler. Ama herkes bu ölçüyü kendine uygulamalıdır. Eskiden "paşa izin vermiş" denildiği gibi, bugün de "otorite oldum, sevdim ve sevildim, aldım ve sattım" demek olmaz. Bunlar yanlıştır.
Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir diyoruz.
Evet, doğru bir formüldür. Bu formülün gereklerini yerine getiren kazanır. PKK'de işler müthiştir. Size açıkça söylüyorum, işinize geliyorsa benimle yürüyün, işinize gelmiyorsa kaçın. Bizimle yol almak kolay değil, PKK'de sevmek kolay değil. Ben okumadım, ama okuyan vardır. Bazı arkadaşlar bizim değerlendirmelerin benzerinin "Nasıl Yapmalı" kitabında olduğunu söylediler.Sanırım bizim pratiğe çağrışım yaptırıyor.
Veya bizim yaptığımızın kendisi onu andırıyor. Onu karşılaştırmalısınız biraz. Bu konuda bazı arkadaşların kafasında epey soru işaretleri var. İddialı arkadaşlar olabilir, uğraşmak açısından söylüyorum. PKK kesinlikle görkemli ilişki, güzel ilişkiyi kovmaz. Kadın da olur, erkek de olur.
Yiğit olan güzel olan, cesur olan, fedakâr olan PKK'de vardır.
İşte size büyük özellik! Yarının sanatı da bunun üzerine kurulur. Devrimin kişilikleri toplum olur, bu PKK'de var. Bunu görmeden, böyle basit takıntılarda seyretmek PKK'yi hiç anlamamak demektir. Aşağılık düzeylerde seyretmeyin. Ulaşamadığınızı da kötülemeyin. "Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek" derler, işte PKK'de de güçlü bağlar vardır, onlara saygılı olmak gerekir. Diğer yandan sırf bireysel tutkularınıza uymadı diye, bize kin ve öfke duymayın. Bazılarının benim varlığımı neyle karşılaştırdığını biliyorum. Bunlar ister örgüt, ister parti, ister birey, ister kadın, ister erkek olsunlar, sırf onların özleminin önünde durduğum için, bana müthiş diş biliyorlar. Sanki ben olmasam, dünyayı alacaklarmış gibi. Partimizin içinde bile böyle ne kadar diş bileyen var? Şu son olup bitenlere bakın. Dönüp dolaşıp bir bana, bir de partiye bakıyor. Ona göre olmasam birinciliği kapıp, çalıp çırpacak. Birinci adam sevdasında! Biz Önderlik pozisyonunu sürdürürken, aslında birçok saldırıyı bu konuda da göğüslüyoruz.
Türk ordusuna kazara bir bayan girdiğinde olabilecekleri düşünebiliyor musunuz? Ruken arkadaş şehit düştüğünde, bakire mi, değil mi diye kontrol ettirmişler. Bakire olduğu anlaşılınca, bir binbaşı "sekiz yıldır bunların arasında böyle kalabilmiş, bizim askerler arasında değil sekiz yıl, sekiz gün, hatta bir saat içinde neye çevirirdik" demiş. Türk ordusunda bir bayanı böyle özgür yaşatmak imkansızdır. Herhangi bir ordu içinde de öyledir. Sanıyorum bunu Amerika'da da denemişler. Ağızlarına gözlerine bulaştırmışlar. Onun için bizdeki deneme çok büyük bir değere haiz. Kadın savaşamaz, kadın bizimle yaşayamaz, yürüyemez dersek hakaret olur, egemen anlayış önünde boyun eğmek olur. Bu konuda büyük bir direnme ve fedakârlık göstermeliyiz. PKK'deki ilişkiler böyle anlaşılmalıydı.
Bazı erkeklerin veya bazı bayanların bunun tersine kendi tutkularını esas alıp partiye savaş açmaları yanlıştır. Burada kesinlikle özgürlük ilişkileri kurtarılıyor, bazı kişilerin özel ilişkileri kurtarılmıyor. Kurtarılan özgür ilişkilerdir ve buna gereken değeri vermelisiniz. Çünkü çığır açıyoruz. Bugün burada kazanılan değerler, burada kazanılan sistem milyonlarca kadını ayağa kaldırıyor. Bu da biricik namustur. Onları dillendiriyor, onları yüreklendiriyor, onları meydanlarda savaştırıyor.
Güzellik burada ortaya çıkar. Başka yerde güzellik aramayın.
HALKLAR ÖNDERİ
(1991 çözümlemelerinden)
YORUM GÖNDER