NEWROZLAŞAN HALKIN ÖYKÜSÜ-6.BÖLÜM
Newrozlaşan halkın zamanı…
Kürdistan boydan boya Serhildandır, coşkudur, heyecandır. Binlerce Kürt gencinin dağlara akın ettiği tarihi demdir. Ve bir yükseliştir başlayan. Hem de ölümüne tutkular, sevdalar ve bağlılıklar temelinde bir yükseliş…
Sindirilen, sesi kesilen ve kendisine karşı zoraki ihanete zorlanan halk bu ihanete ve boyun eğdirilişe başkaldırıyor. Öncelikle kendisinden hesap sorarak onu bu hale getirenlerden hesap soruyor. Ve bunu öncelikli olarak Serhildanlarla, mitinglerle ve giderek kendisini siyasal ve sosyal sahada kendisini partileştirerek, örgütleyerek yapıyor.
Önceleri cenazelerine sahiplenmekten korkan halk artık kendisi için ölenlerin cenazelerini sıradan kaldırmıyor, her cenazeyi kaldırırken ayaklanmalar yaratıyor. Artık kutsallık düzeyinde kendisini feda edenler ‘şehidim’ diye bağrına basıyor.
Ve ölüm perdesini yırtmaya aday bir halk olduğunu adım adım herkese gösteriyor. En değerli evlatlarını da çekinmeden dağların doruklarına, ilk şişeden çıkanların yanlarına gönderiyor. Ve artık şişeden çıkan ‘cin’ olmak onur oluyor, kutsallık oluyor. Herkes bir ‘cine’ sahip olmanın onurunu yaşamak için evlatlarını kendi elleriyle yola koymanın zamanlarını yaşıyor. Ve öyle oluyor ki bir evladı ya dağda ya da bu toprakları sulamak için düşmemiş ise o kendisini eksik halde hisseder oluyor.
Ve dediğimiz gibi coşkulu geçen devrim yıllarını bu halk görkemli yaşıyor. Ve daha ileriye gideceğini de dost düşmana gösterirken cümle cemaat kan emmiciler, vantuzlar, vampirler ve onların yaratıcıları olan sömürgeciler ve emperyalistler başka ülkelerin deneyimlerinden yola çıkarak bu kutsallaşmaya doğru giden halkın başına yeni Dehaklar gönderirler. Öyle ki Farqin, Nusaybin, Antep, Muş, derken Amed ve öncelikli olarakta Batman’da faili meçhul cinayetleri Hizbullah daha doğrusu Hizbull-Kontra eliyle gündeme getirirler.
Ve tarihin yeniden bir karanlık sayfası bu mazlum, cefakâr ve çilekeş insanlarına yaşatılır. Perslerin Magomonisine benzer bir katliam devreye konulur. Binlercesi katledilir. Binlercesinin cenazeleri yakılır, kuyulara atılır ve kaybedilir. Sokak ortalarında, meydanlarda polislerin, askerlerin gözleri önünde sıradan ya da ileri düzeyde yurtsever olanların enselerine bir kurşun sıkılarak ya da çok vahşice saturlarla doğrayarak bir bir katlederler bu halkı. Kimine göre tam 17000 günahı olmayan, suç işlememiş özge can. Şişeden çıkmış, kendisine gelmiş, korku perdesini yırtmış, deli gömleğini çıkarmaya başlamış olan bir halkın başına yeniden Asurların insan kellelerinden kaleler yapma sanatının çok ilerisinde bir insan öldürme sanatıyla kutsallık yoluna giren bir halka saldırıdır yapılan. Bir halka geri adım attırmak için en büyük insanlık suçudur yapılan. Ve bunu terörist faşist devlet yaparken ‘devletin yer yer rutin şeylerin dışına çıkabilir’ gerekçe gösterilerek 20. yy. da Hitler faşizminin Yahudilere yaptığını Kürt halkına yaparlar.
Ama unuttukları bir şey vardır; bu halk artık Newrozlaşmaya adım atmış bir halktı.
Bu halk ölüm perdesini yırtan bir halktı.
Bu halk gladyatörlere ve onun önderliğine inadına bağlanmış ve umutla, aşkla, sevdayla bağlanan bir halktı.
Ve bu halk artık eski günlere dönmek istemiyordu, istemeyecekti.
Ve bu halk artık yeniden yaratılışının bayram günlerini kutlarken geri çark etmeyecekti.
Dağlarda türküler ve halaylar daha gür söylenip ve çekilirken, ovalarda, şehirlerde de türküler ve halaylar daha cesaretlice söylenmeye ve çekilmeye başlanacaktır.
Emperyalistler, sömürgeciler ve işbirlikçiler Newrozlaşmanın yoluna giren halkın önünü tutamayınca bu kez daha sert yönelimlere başlayacaklardır. Öyle ki dünyanın ta öbür yakalarının bir yerinde yaşayıpta bizim tanımadıklarımızı da yanlarına alarak, komploların duyulmamışına imza atacaklardır. Uluslar arası çeteciliğin en ileri düzeyiyle ele alınacak olan bir komployla gladyatörleri ve ölümsüzleşen halkı yaratan ve ilk şişeyi kırarak şişeden çıkan Newrozlaşmaya aday halkın önderliğine kalleşçe kuşatarak esir alacaklardır.
Artık sıra ölümlerde ölüm beğenmenin zamanıdır. Artık sıra sömürgeciler için intikam alma zamanıdır. Ve sıra artık kendilerince hesaplaşmanın zamanıdır.
Ve sıra emperyalistlerin de intikamlarını alma zamanıdır. ‘Nasıl olur da bizi dinlemeden kendi başına işler çevirirsin ve sen kimsin ki bizimle işbirliği yapmasın’ diyerek öç almanın zamanıdır.
Evet, sıra intikam almanın zamanıdır. Sıra cümle cemaat insanlığa ders verme zamanıdır. Ne de olsa onlar emperyalist ve dünya onların babalarının çiftliği. Ne de olsa onlar bu dünyanın sahipleri. Biz ise, yani ezilenler, horlananlar, sesi kısılmış olanlar, bilumum yoksullar onların hizmetçileri, onları doyurmak için emeklerine zoraki el konulanlar.
Ama emperyalistler, sömürgeciler, statükocu güçler, cümle dünyanın gerici şer cepheleri ne, nerede ve nasıl bilsinler ki gladyatörleri yaratan, şişede ilk çıkan ve ölümsüzlük perdesini yırtan halkın önderliği, bu halkla bir olmuş ve bu halk onun için her türlü acıya katlanabilsin.
Ve nerede bilebilsinler ki bu halk bu önderlik için kendisi cayır cayır yakmaya hazır olsun. Ve kendisini yakabilenlerin başkalarını nasıl yakacağını…
Ve dirilişin tamamlanacağı an gelip çatmıştır. Sıra artık kurtuluşun tamamlanma anıdır çatan. Ve şişeye hapsedilipte şişeden çıkan halk Kürdistan’da, Avrupa’da, Rusya’da ve dünyanın öbür ucunda olupta bizim bilmediğimiz duymadığımız mekânlarda kendisini yakmaya başlamıştır. İlk kez Kürtler parçalanmayı bu düzeyde yırtarak ulusal çapta bir eylemliliğe geçeceklerdir. Ve bu halk artık Med'leşen ve Med'leşmeye doğru gitmeye aday olduğunu yarattığı ulusal birlik ruhuyla herkese ama herkes göstererek kendisine dokunan elleri nasıl kıracağını da göstermiştir. ‘Güneşimizi karartamazsınız’ şiarıyla halk önderliğini sönmeyecek güneş haline getireceklerdir.
Ve tarih kutsallaşmanın yaşandığı bir anı gösteriyor. Bir halkın yeniden küllerinden yaratılmasının anlarını.
Ve sıra artık Newrozlaşan bir halk olmanın zamanını…
Ve sıra güneşli bir halk olma zamanı…
MAZLUM RAHŞAN
Devam edecek…
YORUM GÖNDER