FEDAİ BİR RUH, BÜYÜK BİR FEDAKARLIKLA TARİHİ BİR SAVAŞ YÜRÜTÜYORUZ (1.BÖLÜM)
Öncelikle son zamanlarda çok değerli şehit yoldaşlarımızın şehadetleri ilan edildi. Aynı zamanda yeni şehit düşen yoldaşlarımızın da isimleri açıklandı. Başta Heval Şervan Erkendi, Heval Rêzan Amed, Rêzan Cawid, Heval Ebu Zeyd Abdullah, Heval Delal Nurhak bu arkadaşların tümü de devrimimizde büyük emeklere sahiplerdi. Şehit yoldaşlarımızı saygıyla anıyorum. Bugün yine Zap, Avaşîn, Metîna ve Bakurê Kurdistan’da önemli bir savaş yürütülmektedir. Bu direnişte yer alan şehitleri öncelikle anıyorum, şehitlere verdiğimiz sözü bir kez daha tüm kahraman şehitler için tekrarlıyorum. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız ve şehitlerimize verdiğimiz söze sonuna kadar bağlı kalacağız.
Türk işgaline karşı fedai bir direniş sergileniyor
Bizim için geçen 5 aylık süreç çok önemliydi. 5 aylık süre üzerinden bugün bir hafta daha geçti. Yani 5 ay bir haftadır Zap, Metîna, Avaşîn’de sürekli ve geniş kapsamlı bir savaş yaşanmakta. Kürdistan Tarihi’nde ve mücadele tarihimizde bu yeni bir durumdur. Yani ilk defa 5 aydan daha fazla bir zamanda aynı mevzide Türk işgaline karşı duruluyor, direniş gelişiyor ve Türk devleti durdurulmuştur. Bu sıradan bir durum değildir. Dediğim gibi halkımızın tarihinde, mücadele tarihimizde yeni bir durumdur. Türk devletinin içten ve dıştan aldığı desteğe ve çağın tüm modern silahlarını kullanmasına rağmen, sadece bunlarla sınırlı kalmayarak uluslararası devletlerin yasalarına göre yasak olan farklı farklı ve dar alanlarda etkili olan özel yapımlı kimyasal silahlar, taktik nükleer, termobarik, fosfor kullanılmaktadır. Türk devleti buna rağmen istediği sonuca ulaşamamıştır. Yani şu an çok kapsamlı bir savaş yürütülmekte. Başta Girê Amediyê, Girê Hakkarî, Girê FM, Girê Cudî, Şikefta Brîndara, Karker, Werxelê ve şu an da en şiddetli savaş Çemço Bölgesi, Sîda ve tüm bu silsilede gece gündüz devam ediyor. Herkes bilmeli ki bu savaş yeni bir şeydir. Yani bir taraftan büyük, sayısı fazla ve tüm çağın teknolojisi elinde olan bir güç diğer bir taraftan ise inançlı, cesaretli, uzman, araziye hâkim, taktik bilime sahip olan bir güç birbirlerine karşı savaşıyorlar. Yani biz bu savaşta çağın modern teknolojisine, yasaklı silahlara karşı insanın iradeleşmesini geliştiriyoruz. Tüm bu saldırılara karşı insanın inancını, iradesini, Önder Apo’nun fikir ve felsefesi ile yaratılan zihniyet, kararlılık, gelişen cesaret ve insanın çalışkanlığı ile bu savaşı yürütüyoruz. Bunun yanında taktikte uzmanlık gelişiyor. Bu yöntemlerin hepsi düşmanı şaşırttı. Belki düşman da bu kadar derin, zengin taktik ve hakimiyetin koordineli bir şekilde birlikte yürütüleceğini ummuyordu. Önemli bir savaş performasyonu sergileniyor. Belirttiğimiz gibi bu fedai bir ruh ile yapılıyor. Büyük bir fedakârlık sergileniyor. Bugün Kürt kadınlarının, erkeklerinin ve dostlarının, bunun içerisinde Araplar’da var, sergilediği cesaret gerçekten de insan iradesinin yüceltilmesinde büyük bir örnektir. Biz inanıyoruz ki savaşta geliştirdiğimiz yeni yol ve yöntemler herkes için özellikle büyük ordulara ve çağın silahlarına karşı teknik imkânları olmayan güçlerinin Devrimci Halk Savaşı perspektifi çerçevesinde, gerilla yöntemleriyle özgür topraklarını ve kendilerini savunabilmeleri için örnek olacak. Bilindiği gibi önceleri tarihte kaleler vardı. Halklar büyük ordulara karşı kendilerini kaleler ile savunuyordu. Şimdi yeryüzündeki kaleler olmuyor. Çünkü büyük silahlar var ve bunlarla vurarak yıkıyorlar. Kürdistan Özgürlük Gerillası şimdi yeraltı kaleleri yaptı ve yeryüzünde ise uzman tim tarzını geliştirdi. Yeryüzünde her bir ağacı düşmana karşı mevzi yaptı. Yine yeraltını da öyle yaptı. Mesela Türk devleti eskisi gibi ordusuyla arazide rahat hareket edemiyor, gidip işgal edemiyor. Eğer bir tepeden diğer bir tepeye geçmek istiyorsa örneğin bir kilometrelik bir mesafe gitmesi gerekiyorsa karadan gitmeye korkuyor ve gidemiyor da. Çünkü karadan giderse birçok engelle karşı karşıya kalacak. Bu yüzden gitmek istediği yere öncelikle uçaklarla, roketlerle ardından kobrada gelip vuruyor, bu bombardıman sonucu çıkan tozun altında Skorsky helikopteriyle indirme yapıyor. Türk devletinin şimdiki işgal yöntemi bu şekildedir. Yani eskisi gibi bir yere girecek ve ilerleyecek, bunu yapamıyor, yapamaz. Havadan geliyor. Türk ordusu bize karşı havadan ve yasaklı silahlarla savaşıyor. Biz onlara karşı insanın iradesi, cesareti ve çalışkanlığı ile savaşıyoruz. Bugün alanlarda çağın tekniği ve gelişmiş insanın iradesi ve eğitilmiş insan birlikte savaşıyor. Bunun için bu büyük bir örnektir.
Hedefleri Misak-ı Milli’dir
Türk devleti önceleri Türkiye için belirlenen sınırlar içerisinde bize karşı savaşıyordu. Bazen sınırları dışında saldırı gerçekleştiriyordu ama tekrardan geri dönüyordu. Yani stratejisi içeriye dönüktü. Fakat DAİŞ savaşı sonrası, Rojava Devrimi gerçekleşti ve orada statü elde edildi, Kürt halkı Rojavayê Kurdistan, Başûrê Kurdistan, tüm Kürdistan’da ve Ortadoğu’da ön plana çıktı. Türk devleti bundan korktu. Rêber Apo ile o süreçlerde İmralı’da diyalog da yürütüldü. Bu diyaloglar Dolmabahçe Mutabakatı’na dönüştü ve bunlar dünyanın gözleri önünde gelişti. HDP milletvekilleri ve Türk devleti temsilcileri tarafından imzalandı. Artık Kürt ve Türkler anlaşmaya varacaktı. Devleti tam bu süreçte bahsettiğim korku sardı. Tayyip Erdoğan devlet adına bu mutabakatı reddetti ve Türk devleti kendileri için yeni bir strateji, konsept inşa etti. Devletin beka sorunu var dediler. Kürtler irade ve güç oldular, zaten yabancı güçleri de arkalarına almışlar Türkiye’yi parçalamak istiyorlar ve biz de bu tehlikeyi ortadan kaldırmamız gerekir dediler. Artık sadece Türkiye sınırları içerisinde değil Başûr ve Rojavayê Kurdistan sınırlarına da müdahale edelim, başta savaşan PKK ve ardından da elde edilen kazanımları özellikle Başûr’un statüsünü kabul etmekte de hata yaptık diyerek -zaten Rojava’nın statüsünü kabul etmiyorlar- bunu ortadan kaldırmak istediler. Bu şekilde yeni bir konsepte ulaştılar, devlet bu konuda anlaştı. Bu temelde 2015’te bize karşı savaş ilan etti. Açık bir şekilde yaptıkları şey ise “devlette terör olmasın” diye tabii bunu onlar söylüyor, kendi sınırlarımız içerisinde 30 kilometre Efrîn’de Xakurkê-Sideka’ya ulaşmak. Bunu resmi bir şekilde dile getiriyorlar. Ama resmi ve yarı resmi kendi tartışmaları içerisinde hedefleri Misak-ı Milli’dir. Fakat biraz politik yaklaşıyorlar. Güvenlikleri için tampon bölge inşa etmek istediklerini söylüyorlar. Amaçları budur; Misak-ı Milli sınırlarını işgal etmek, Kürdistan’ın 3 parçasında kontrolü sağlamak. Belki bazıları der ki Başûrê Kurdistan’da bu kadar ilerleyemez ama bakın geldiler. Hem ajanlığı geliştirmek istiyor hem de ekonomik, siyasi, askeri ve birçok yönden kontrolü ele geçirerek Misak-ı Milli sınırlarında egemenliğini sağlamak istiyor.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER