MAZLUMU DEĞİL ZALİMİ DURDURUN!
Tarihsel ve toplumsal mücadelelerde ideolojik, stratejik bakış ve duruşlar işin esasıdır. Siyasi, askeri taktikler ve eylemler bunlara bağlı olarak gelişirler, diğer bir söylemle siyasi askeri eylem ve taktikler ideoloji ve stratejinin pratik uygulamalarıdır.
Siyasi, askeri taktik ve eylemler strateji ve ideolojiden kopuk olduklarında görünürde başarılı görünseler de özünde kaybettirirler. Toplumsal mücadeleyi yürütenler hem kendi hareketinin hem de düşmanın ideolojisini ve stratejisini iyi bilmeliler. Bu alanda yaşanacak bir yetersizlik veya eksiklik tüm iyi niyet ve çabalarına rağmen insanı tasfiyecilikten ve düşmanın hizmetine girmekten kurtaramaz.
Varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesini veren Kürtler olarak hem Kürt özgürlük hareketini hem de faşist Türk devletini iyi tanımalıyız. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin ideolojisi ve stratejisinin, Kürt özgürlük hareketini tasfiye ederek Kürt soykırımını tamamlamak olduğunu sağır sultan bile biliyor. Kürt halkının stratejisi ise devrimci halk savaşı ekseninde varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlamaktır. Türk devletinin de özgürlük hareketinin de tüm ideolojik, siyasi, askeri, diplomatik faaliyetleri stratejilerine bağlı olarak gelişmektedir. Türk devleti yürüttüğü savaşla Kürt halkının direnişini zayıflatarak, direnişi tasfiye ederek sonuca gitmeyi hedefliyor.
Kürt özgürlük hareketinin de tüm çabaları devrimci halk savaşını örgütleyip direnişi güçlendirerek tasfiye konseptini boşa çıkarmak ve özgürlüğü sağlamaktır. Bu konuda kıran kırana bir savaşın yaşandığı herkesin malumu. Faşist Erdoğan-Bahçeli ikilisi uluslararası komplocu güçlerin desteği ile ve KDP’yi de yanlarına alıp PKK’yi tasfiye ederek Kürt soykırımını tamamlamaya çalışıyor. Özelikle son yedi yıllık savaş pratiğine bakıldığında bu işi başarmak için hiçbir insani ilke ve kural tanımadığını rahatlıkla görüyoruz. Askeri alanda gerillaya ve halka karşı NATO’nun öldürücü tekniğinin tümünü fütursuzca kullandığı yetmiyormuş gibi gerilla güçlerine karşı kimyasal-biyolojik silahları da kullanmaktan geri durmuyor. Salt askeri savaşla direnişi kıramayacaklarını ve sonuç alamayacaklarını kendileri de biliyorlar. Bundan hareketle ideolojik, siyasi, ekonomik, psikolojik boyutlarda özel savaşın bin bir yöntem ve taktiklerini devreye sokarak savaşı yürütüyorlar.
Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin baş vurduğu temel bir özel savaş yöntemi ise manipülasyon, yönlendirme ve saptırma ile kafaları karıştırma yöntem ve taktiklerdir. Faşist rejim ‘Önder Apo ile ailesi görüşecek, yeni bir çözüm süreci başlayacak’ söylemini kamuoyunun gündemine koyarak Kürt halkı ile demokratik çevrelerde sahte ve tehlikeli bir umut yaratma ve böylece de direniş saflarını zayıflatmayı hedefliyordu. Bu tutmayınca bu sefer Kürt siyasetçisiyim, demokratım, faşizme ve soykırıma karşıyım diyen bazı kesim ve çevreler; “PKK tek taraflı ateşkes ilan etmeli, siyasi çözüme imkan tanımalı” vb. mahiyette düşünceler ileri sürmektedirler. Bunu söyleyenlere şunu sormak lazım, Kürt özgürlük hareketi mücadele tarihinde kaç kez tek taraflı ateşkes ilan etti, siyasi çözüm için ne kadar çaba sarf edip bedeller ödedi? Bunun karşılığında sömürgeci soykırımcı Türk devleti ne yaptı?
Bu soruyu kendilerine sorup ahlaki ve vicdani olarak cevap versinler. Faşist şefler Erdoğan-Bahçeli liderliğinde sömürgeci soykırımcı Türk devleti uluslararası komplocu güçlerin tam desteğini alarak PKK öncülüğündeki direnişi kırmaya, özgürlük hareketini tasfiye ederek Rojava ve Başûr’u da ilhak ederek Kürt soykırımını tamamlamaya çalışıyor. Türk devleti 2023 yılını hedef olarak belirleyerek hayatının savaşını yürütüyor. Böylesi bir soykırım savaşı karşısında Kürt halkına, dostlarına, demokratik çevrelere kalan tek çare her türlü yol ve yöntemle direnişi örgütleyerek büyütmektir. Kürtler için direnişin dışında hiçbir seçenek yoktur. Direnişteki en ufak bir tereddüt direnişi zayıflatacak, bu eksende her yaklaşım, söz ve eylem Kürtlere kaybettirip düşmana kazandıracaktır. Bunun aksini söyleyenlerin niyetlerine bir şey söylemiyoruz, Marks’ın de söylemiş olduğu gibi “cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.”
Kendine demokrat, yurtsever, anti faşist diyen her kes bir kez daha İmralı’ya bakmalı ve oradaki direnişi esas almalıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi de Kürt sorunun çözümü de İmralı direnişidir.
CAHİT HASAN
YORUM GÖNDER