TANRIÇA STAR'DAN YJA STAR'A KADIN TOPLUMUNU SAVUNUYOR -2-
Öz Savunmanın İlk Ortaya Çıkışı, Ana Tanrıça Öncülüğündedir, Varlığını Korumak Amaçlıdır Toplumun ilk oluştuğu klan toplumunda, insan birikiminin ilk kültürleşmesi olan Neolitik toplumu aşamasında, toplum varlık yokluk sınırındadır. İnsan doğada tutunup var olabilecek mi, yoksa narin varlığı nedeniyle vahşi doğa içinde yem olup yok mu olacak. Vahşi hayvanların saldırılarına karşı, kaçarak, ağaçlara tırmanarak, taşla odunla kendini savunmaya çalışmak kendini korumak için yetmez. Sadece hayvanlar değil doğanın her şeyi tehlike ve zorluklarla doludur. Beslenmek başlı başına bir sorundur. Beslenemeyen toplum yok olur. Ot ve meyveler doğadan ilk yararlanılacak şeyler, fakat hangisi yenir, hangisi öldürücü zehirlidir. Bunu ayrıştırmak dahi toplumu korumak için büyük bir çaba demektir. Bu bilgi bile yıllardan bu yana süzülmüş olmalı, belki de zehirli bitkileri yiyen birçok insan bu uğurda öldü. Toplumsal doğaya bakarak öz savunmanın kökenini aradığımızda kadın öncülüğüyle karşılaşmaktayız. Kadın toplumsallaşmanın öncüsü. Toplumu kuran, bilgeliğiyle toplumsal hafızayı geliştiren, toplumun maddi manevi tüm kültür yapısını inşa eden kadın. Kadının ilk toplumsallaşma aşamasında kutsal görülmesini sadece insanların varlığının devamını sağlaması ile sınırlı ele almak çok yarım bir bakış olur. Kadın çocuğu sadece doğurmamış, beslemiş, giydirmiş, korumuş, bildiği her şeyi ona öğretmiştir. Dünyaya gelen her çocuk toplumun devamı için kutsallıkla karşılandı. Fakat bu çocuğu insan yapmak kadının göreviydi. Asıl kutsallık da buydu. Çocuğu beslemek, giydirmek, soğuk ve sıcaktan, vahşi doğadan korumak, aklını kullanan bir insan olarak büyütmek kadının topluma karşı en büyük hizmetiydi. Toplumu korumanın en temel ayağı toplumsal hafızayı yeni nesle aktarmaktı. Topluma katılan her yeni insan şahsında kültürü inşa etmekti. Varlık koşullarını sağlamak toplumu korumanın ilk ayağıydı. İnsan olmanın farkı olan aklını kullanmayı, kültürü, dili, toplumsal yaşamı ona öğretmiştir. Toplum bunlarsız var olamazdı. Olsa da insan olmanın farkı açığa çıkmazdı. Bu özellikler insan olmanın farkı olmakla birlikte kadının toplumu savunma yöntemidir. Kadın, etrafında topladığı insanları, akıllarını kullanmayı öğreterek korumuştur. Konuşup anlatarak, paylaşarak, toplumu harekete geçirerek, bildiklerini aktararak korumuştur. Bilgeliği yaşamın sürmesinin ve korumanın en temel gereği olmuştur. Kadının kurduğu icat ettiği her şey toplumsal hafızaya kaydedilmiş, toplumsal kültür olmuş, insanlığı hep daha iyiye güzele taşımış ve insanlık bunlarla korunmuştur. Tanrıça Star zamanından bahsediyoruz. Savaş ve aşk tanrıçası olarak mitolojide Tanrıça Star’ın adından bahsedilir. Toplumu korumak, beslemek ve yönetmek, bunları sağlayarak toplumun varlığını sürdürmek insanlık için dönemin en evrensel görevidir. Tanrıça-ana, evrensel işler yaptığı için yıldızlarla bir tutulur. Evrenden karanlık geceye süzülerek karanlığı parçalayan yıldız ışığı gibi insanlık yaşamını aydınlatan bir ışıktır O. İnsanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır. Bunu yaparken evrensel kurumlar kurmuştur. Ve bunlar hala toplumu yürüten koruyan kurumlardır. Toplumsallık, ekonomi, tarım, ahlak, politika, bunlardan temel bazıları. Bu gün toplumsal kültürler uygarlıklar ne kadar farlılıklarla kendini ifade ediyor olursa olsun, hiçbir insan toplumu bu temel olgular olmadan varlığını sürdüremez. Sürdürse de ya tamamen köleleşmiştir, ya da insanlık özünü kaybetmiştir. Tanrıçanın klanı ilk toplum biçimidir. Bu günkü aile bireyini hem mülkleştiren hem de kendine bağımlılaştıran ailenin ve toplumun tam tersine, paylaşan, öğreterek var eden, insana insan olma özelliği veren toplumsallıktır. Toplumun ahlakı ve politikasının belirlendiği ortamdır. İlk toplum klan, ilk öncü anadır. Ana tanrıça etrafında oluşan toplum eşitlikçi komünal ve yapılan her iş toplum lehine, toplumu savunma temelindedir. Aile, toplum bu gün ana tanrıçanın klanının özünden ne kadar uzaklaşsa da hala kişinin ilk ahlak terbiyesini aldığı kişiliğinin oluştuğu ortamdır. Toplum hala bireyi korumaktadır. Ama sistemin kendi mikro kurumu haline getirdiği aile insanı köleleştirmenin temel kurumu rolünü oynamaktadır. Ekonomi toplumun beslenmesi temelinde bir kadın icadıdır. Ev yasası olarak somutlaşır tanrıça zamanında. Bu gün ekonomi topluma sömürünün en fazla dayatıldığı, sistemin insanları en fazla kendine bağımlı kıldığı bir kuruma dönüşmüştür. Ama beslenme barınma elbette ki insanlığın olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. Tarım bunun en doğal sağlandığı alan olarak insan doğa ilişkisinin temelidir. Ahlak ve politika tüm bu kurumlaşmaların ilkelerini, yürütülme tarzını ifade etmektedir. Tüm bu kurumlar insanlık tarihi boyunca hep var olmuşlar, dünyanın neresine gitseniz hala toplumun varlığı için temel kurumlardır. Ana kadının kurduğu toplumsal kurumlar, bu gün egemen uygarlıklar tarafından özünden uzaklaştırılmıştır. Ama gerçek özleri anlamıyla insanlık için hala yaşamsaldırlar, insan olmanın farkının sürmesinde belirleyicidirler. Tanrıça Star insanlığın ilk aşaması olan toplumsallığı kurduğu ilk kurumlarla korumuştur. İnsanlık Ona sadece varlığını değil, yaşamını sürdürmek için gerekli olan her şeyi borçludur. Aşk tanrıçası olması toplumu korumasından, toplumla olan birlik ve bütünlüğünden gelmektedir. Tüm sevginin merkezidir. En sevilendir. Herkesin yanında yakınında olmak istediği, gücünden güç alınan anadır O. Toplumu koruyandır. Topluma verdikleri nedenliyle inanılandır. İnanç aşkın zirvesidir. En derin sevgi inanmaktır. Tanrıca emeğiyle yarattıklarıyla insanların inancını kazanandır. EMİNE ERCİYES |
YORUM GÖNDER