SOYKIRIMA KARŞI YENİLMEYEN STRATEJİ
Kürt halkının stratejisi kendini tümüyle soykırıma karşı örgütlemektir. Bu başarılırsa yenilmeyen dağların yanında Önder APO’nun dediği gibi, “yenilmeyen kentler” de oluşturabiliriz. Klasik askeri strateji, düşmanın ana kuvvetlerinin savaş alanında imha edilerek yenilmesini öngörüyordu. Savaş sanayi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelere paralel yeni stratejiler geliştirildi. Bu yeni stratejiler askeri-politik-ekonomik-psikolojik boyutların iç içe olduğu; düşmanı savunmasız halde yakalama ve direncini kırma üzerine kuruludur. Öngörülemez olması bu stratejilerin en önemli özelliğidir. Öngörülebilen her tutum savunmayı teşvik eder ve düşmanın hazırlıklı olmasına fırsat verir. Esas olan, düşmanı savunmasız yakalamak ve ilerleyen aşamalarda da savunma olanaklarını elinden almaktır. Bu tür stratejiler tarih boyunca siyasetten ticarete yaşamın her alanında uygulanmıştır. Hitler faşizminin “yıldırım savaşı” adını verdiği savaş tarzı bu stratejinin en hızlı şekilde ve şok edici düzeyde uygulanmasıydı. Bugün adına özel savaş denilerek tüm stratejileri kapsayacak hale getirilmiştir. Yine de devletlerin rezervleri bellidir ve tümüyle öngörülemez değildir. Buna karşın gerillacılık baştan itibaren öngörülemezlik üzerine kurulu olduğundan, stratejik açıdan her zaman bir adım öndedir. Kürt soykırımına karşı sergilenen gerilla direnişi bunun en açık kanıtıdır. Devletin teknik güce dayanarak kentlere ve tepelere girmesi, hava destekli arazi-toprak işgalini geliştirmesi gerillacılık karşısında bir başarı değildir. Çünkü gerilla savaşı sabit yer tutmaya dayalı bir mevzi savaşı değildir. Savaş tünelleri ve çevresindeki direniş ise, düşmanın aylarca oyalandığı, darbelendiği, yıpratıldığı bir taktik olmuştur. 2021 yılı büyük ölçüde bu savaşla geçmiştir. Türk ordusu gerillanın timler şeklindeki savaş tarzı karşısında istediği sonucu alamamıştır, alması da mümkün değildir. Bunun siyasi sonuçları daha büyük olmuş; AKP-MHP faşist iktidarı her an yıkılacak duruma gelmiştir. Bu gibi tanımlamalar üzerinden gerilla mücadelesine bakıldığında, onu tamamlayan toplumsal-siyasal mücadelenin nasıl olması gerektiği de ortaya çıkıyor. Halkımız stratejisiz değildir, ama tümüyle bu stratejiye göre örgütlenme sorunumuz vardır. Kürt halkının stratejisi kendini tümüyle soykırıma karşı örgütlemektir. Bu başarılırsa yenilmeyen dağların yanında Önder APO’nun dediği gibi, “yenilmeyen kentler” de oluşturabiliriz. ‘Her şey savaşa göre örgütlenmelidir’ diyoruz, ama neden ve nasıl olması gerektiğini göstermek de hepimizin sorumluluğundadır. Bu konuda bilinç oluşmazsa, ikna düzeyi gelişmez ve insanlar bunu iliklerine dek hissetmezse ne tehlikeyi, ne de avantaj ve fırsatları yeterince görebilir… Dağlarda ve zindanlarda 24 saat direniş esastır. Halkımızın da bu ruhla örgütlenip daha sonuç alıcı düzeyde harekete geçirilmesi mümkündür. Halk eylemi yenilmez stratejinin özüdür. Eylem ruhu bir kez oluştu mu, onu engelleyebilecek bir güç yoktur. Bu bir özgür yaşam kararıdır. Özgür yaşamak isteyenin eylemsiz durması mümkün değildir! Soykırımcı TC’nin yaptıkları karşısında, halk içinde eğitim ve örgütlenmeye biraz yüklenilirse, düşman bilincinin yeterince gelişmesi ve savaşçı ruhun açığa çıkması sağlanacaktır. Tüm eğitim ve örgütlenme devrimci halk savaşı için olmalıdır. Bunu anlamaya yanaşmayan ve geriye çeken tutumlarla mücadele edilmelidir. Kürdistan’daki somut durumla bağını kuramayan bir siyaset, teori, ajitasyon ve propagandanın faydadan çok zararı vardır. Çünkü durumumuz soykırımla karşı karşıya olma halidir. Soykırıma karşı yurtseverliğin fedai ruhla yükseltilmesi, her örgütlenme girişiminin eylemci ruh yaratması, düşmana darbe vuran bir düzeyin geliştirilmesi gerekiyor. Bugün buna ihtiyaç vardır, yarın başka şekilde de olabilir ama bugün başka tutumların stratejik değeri yoktur. Buna göre Yaşlıların yapabileceği işler vardır. Fiziki gücü yoktur ama evde, sokakta, pazarda konuşur, halkı bilinçlendirir, kafalarda soru işaretleri oluşturur, uyarır, direnişe teşvik eder. Çocukların yapabileceği yığınla iş vardır. Bugüne dek oynadıkları roller az mıydı? Boşuna onlara küçük generaller denilmedi. Bugün daha fazlasını da yapabilirler. Kadın ve gençlik zaten bu direnişin öncü gücüdür. Eylem yapma cesaretini kazandığı anda, her birinin gerilla kadar rol oynayacağından kuşku yoktur. İşin özü soykırımın tüm boyutlarıyla görülmesi ve yaşamın soykırımı boşa çıkaracak şekilde örgütlenmesidir. Tarihte nice örnekle kanıtlanmıştır ki, halka dayalı stratejileri yenebilecek bir güç yoktur. Gerilla komutanlığında halka dayalı savaşın adına “Stratejinin Stratejisi” denilmiştir. Bu tanım, stratejinin esasının halk eylemi olduğunu ve bunun önemini çarpıcı şekilde ifade etmektedir. Soykırım varsa bizim de yapabileceklerimiz vardır; tavır, tutum ve eylem bunun içindir. Herkes böyle düşündüğünde bu soykırımın ne hükmü kalır ki? NURETTİN DEMİRTAŞ |
YORUM GÖNDER