İKİ KİŞİYİ BİR ARAYA GETİREMEYEN İKTİDAR
İşin özü iktidarın artık topluma, halklara söyleyecek sözü kalmamıştır. Onları harekete geçirecek bir gelecek hayali ortaya koyamamaktadır. İstanbul’dan yansıyan, AKP’nin sona geldiğinin resmidir.
Daha birkaç yıl önce devletin her tür kaynağını, gücünü, teknolojisini arkalarına alıp Kürtlerin barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesine ömür biçip HDP’nin iki kişiyi bile toplayamayacak hale geleceğini iddia ediyorlardı.
Ama o bekledikleri gün asla gelmedi.
Ha bu yaz ha bu kış, ha bu bahar “bitirdik” diye diye sonunda kendileri oyunun sonuna geldi.
Kürtler, kadınlar, gençler ve tüm ezilenler her türlü tehdit, baskı ve zorbalığa rağmen sokakları asla terk etmemişken; gözaltılara ve tutuklamalara rağmen alanları her zaman doldurmuşken…
Bugün kendileri her türlü iktidar imkanına rağmen neredeyse iki kişiyi bir araya getiremez hale geldiler.
Ard arda gelen krizler ve bu krizler karşısında iktidarın yönetememe hali sonucu iktidar bloğunun toplumsal desteğindeki büyük erozyonun artık iktidar yandaşları tarafından bile üstü örtülemez bir gerçek haline gelmesinin paniği ile iktidar bloğu tekrar toplumsal bir hareketlilik yaratma, kendi tabanı üzerinde kaybettiği hegemonik konumunu tekrar geri kazanmak için tekrar sahaya indi.
Sahaya indiler inmesine ama gördükleri pek de onları memnun etmişe benzemiyor. Köprünün altından çok su akmış; artık ne onların çağrılarına karşılık veren ne de onlara kulak veren bir toplum var karşılarında.
Bizzat Cumhurbaşkanı’nın katıldığı tören ve mitinglere dönük ilginin cılızlığı ve daha da önemlisi bir şekilde o alana gelen veya çeşitli nedenlerle gelmek durumunda kalanlardaki coşkusuzluk çok şey anlatmaktadır.
İktidar artık insanları, maaşa bağladıkları bir avuç trol hariç, ne zihnen ne de bedenen harekete geçirebiliyor. AKP ve çevresi açısından önemli bir politik mobilizasyon günü olan 15 Temmuz’da, eskiden büyük kalabalıklar toplamayı başardıkları İstanbul’daki Yenikapı Meydanı yerine o meydana göre çok küçük olan Saraçhane Meydanı’nda yapılan mitingde bile çok az sayıda insan toplamaları, topladıkları insanların yüzlerine, hareketlerine sinmiş bitkinlik hali aslında işin özetidir.
Aynı şekilde yine İstanbul’da AKP ilçe teşkilatları tarafından ”Yüz yüze 100 gün” adı altında bizzat ve bakanların ve milletvekillerinin katılımıyla gerçekleştirilen halk toplantılarına halk namına neredeyse tek bir kişi bile katılmamıştır. AKP’nin İstanbul’daki oy deposu olan ilçeler de bile AKP’li bakanları ve milletvekillerini dinlemeye giden neredeyse olmamıştır.
İşin özü iktidarın artık topluma, halklara söyleyecek sözü kalmamıştır. Onları harekete geçirecek bir gelecek hayali ortaya koyamamaktadır. İstanbul’dan yansıyan, AKP’nin sona geldiğinin resmidir.
Ama artık önemli olan AKP gerçeğini anlatmak değil onu değiştirmek olduğundan, HDP ve dostlarını bir yana koyarsak muhalefetin büyük bir kesimi de aslında yeni bir şey söyleme konusunda iktidardan çok da farklı değildir. İktidar karşıtlığının ötesinde gerçekçi, somut bir proje ile toplumun karşısına çıkamamaktadır. Dahası, en son İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nde barış akademisyenlerinin işten çıkarılması, aslında zihniyet olarak aralarında pek de bir fark olmadığını ortaya koymaktadır.
Ama bu coğrafyada sözü olanlar da var.
İktidar kesiminin tükenmişliği, CHP ve İyi Parti çevresinde toplanan muhalefetin Türkiye’nin Kürt Sorunu başta olmak üzere gerçek sorunları hakkındaki suskunluğu ve ezberi karşısında HDP’nin “Çözüm Biz’de Savaş ve Sömürüye Hayır!” şiarıyla 1 Eylül’e kadar gerçekleştirecekleri mitingler büyük önem taşımaktadır.
Sahada kimin güçlü olduğunu, kimin kitlelerde bir umut ve heyecan oluşturduğunu göstermenin ötesinde, güçlü geçecek bu mitinglerde ortaya çıkacak sinerji, hem iktidara, hem muhalefete ama en önemlisi de kendisine dayatılan siyasi ikiliğin ötesinde bir arayış içinde olan toplumun geniş kesimlerine bir mesaj olacaktır.
Bu mitingler ile “Çözüm Biz’de” mesajı ne kadar güçlü bir şekilde haykırılırsa, Türkiye’nin barış demokrasi, özgürlük sorunlarının çözümünün gerçek adresinin neresi olduğu da o kadar güçlü bir şekilde dosta düşmana gösterilecektir.
CİHAN DENİZ
YORUM GÖNDER