KUANTUM FİZİĞİNİN SİYASET BİLİMİNE UYARLANMASI (SONUÇ )
YENİ BİR SOSYAL BİLİMİN YAPILANDIRILMASI: Mevcut uygarlık sisteminin, özellikle dünya çapında iki büyük savaşın yaşanmasına sebebiyet verdiğinden beri, giderek artan dozda eleştirel bir bakışta bilimi ele alış tarzına, hakikat rejimine, epistemolojik temellerine yönelik çok esaslı eleştiriler yönetildi. İki dünya savaşının yarattığı tahribatlar, travmalar, katliamlar, soy kırımlar, açlık ve sefalet gibi küresel yıkımlar, başta sosyal bilim olmak üzere tüm bilim dallarının iktidar ile olan ilişkilerini sorgulamasına yol açı. Bu durumun ortaya çıkması temelinde, savaşın yıkıcı tüm sonuçlarında bilimin öncülük ettiği teknoloji ve sosyal kuramların neden olması yatıyordu. Bu durum ve sosyal sorgulamalar Dionys Mascolo’nun “genel hassasiyetin böylesine sarsılması yeni düşünce düzenlemelerine gidilmesine yoksun olamazdı”. Sorgulayıcı yaklaşımlar, zamanla büyük ilerlemeler kaydederek mevcut uygarlığı felsefi, sosyal bilimsel ve epistemolojik temellerine yönelik her tür eleştirel düşünceyi geliştirdi. Daha ileri gidilerek sosyal bilimin kuruluşundaki sakatlıkların- yanlışlıkların iktidarlar tarafından yapılandırılışı, özne-nesne biçimindeki keskin ayrım gibi konular yoğun biçimde tartışılmaya başlandı. Kuantum fiziği atom altı parçacıkları sosyal bilimi yeniden analiz etmemizi sağladı. Bilhassa sosyal bilimin, evrenselciliği temsil ettiğine iddiasına yönelik ciddi eleştiriler yapıldı. Bu bağlamda sosyal bilimin gerçekte yerelci-yerel görüşler olduğu, Avrupa merkezcilik temelinde eril yönetimli olarak yapılandırıldığı eleştirileri dillendirildi. Öte yandan pozitvizim engelinden ve Avrupa merkezciliğinden kurtulma yolunda hakikat araştırmaları daha olumlu bir seyir izledi, çünkü atom altı parçacık modeli bir merkez değil bir çok merkezin olması gerektiğini göstermişt Daha önce pozitivist bilim anlayışında bir tek merkez vardı. Her şey o merkeze bağlı olarak şekilleniyordu: Pozitivist bilim anlayışı. Böylece pozitivist bilim anlayışının gerilemesi ve hatta kısmen terk edilmesi, sosyal bilimin tarihsel yıkıcı deneyimler sonrasında sorgulanmasına yok açtı. Feminist, ekolojik, yerel-kültürel hareketlerin, kimliklerin başkaldırısı, kapitalist modernite dünyasına ait bir çok öğenin yapı söküme uğratılması, yeni düşünce dünyalarının gelişimine verimli zeminler sundu. “Descartes’in klasik bilim anlayışı, dünyayı determinist ve doğa yasaları denilen, bütünüyle nedensel inançlarla açıklanabilen bir otomata benzetmekteydi. Bugün ise bir çok doğa bilimci dünyanın bundan çok farklı biçimde betimlenmesi gerektiğini savunuyor. Dünyanın çok daha istikrarsız çok daha karmaşık, dalgalanmaların büyük rol oynadığı ve kilit sorulardan birisi bu karmaşıklığın nerden kaynaklandığını açıklamak olan bir yer olduğunu düşünüyor. Çoğu doğa bilimci artık, makroskopik olanı, ilkece daha basit bir mikroskobik dünyada çıkarsana bileceğine inanmıyor. Pek çoğu karmaşık sistemlerin kendi kendilerini örgütlediklerine, dolayısıyla doğanın artık edilgen olarak düşünmesinin mümkün olmadığına inanıyor.” Bilim toplumdan ve iktidar yapılarından bağımsız kendi başına yürüyen, bir kutsal olarak ele alındı. Bilimin belli bir uygarlık rengine büründüğü, kıtalaştığı, yerelleştiği, iktidarlaştığı gerçeği çoğunlukla inceleme dışı bırakıldı. Mevcut sosyoloji, iktisat ve siyaset bilimi daha çok devlet merkezli olup hepsi nomotetik eğilimlere sahiptir. Siyasal ve hukuksal yapıların arkasında toplumsal farklılıklardan ziyade iktidarların çıkarlarına göre düzenlenmiş bir bilim anlayışı mevcuttur. Bugün artık çok daha iyi biliyoruz ki toplumsal yapı çok değişik aidiyetler içerir ve çok farklı düzeylerde hakikat anlayışları ile örülüdür. Çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Mikro-Makro evrensel ve tekil dünyalar, hakikatler iç içe ve ilişkili bütünlük içinde cereyan etmektedir. Toplumsallığım her bir yapısı, bireyi ve parçacığı özerk birer özne yapısına sahip olmasının yanı sıra, evrensel bir işleyiz içerisinde anlamını bulmaktadır. O halde eleştirilmesi gerektiği şey dünyadaki işleyişin doğal yapısı olan her bir şeyin ya da her bir canlıyı birer egemenlik aracına dönüştürme eğilimi taşıyan sistemler veya anlayışlardır. Kuantum fiziği bu anlamda bize egemenlikli merkez çevre ilişkisini ortadan kaldırmıştır. Bir merkez değil birçok merkez vardır. Her şeyden önce insan yaşamının anlamalaştırılması, özgürleştirilmesi, farklılıkların kabulüne eriştirilmesi, iyi, güzel, doğru ve özgür olanın inşasının farklı yolları olduğunun kabulü için, mevcut modern kapitalist modernitenin (uygarlığın) bilimler üzerindeki sömürgeciliğine ve tekelciliğine son verilmesi gerekir. Bu son verme eyleminin kendiliğinden gerçekleşemeyeceği karşısında sosyal bilimin iktidar merkezli olmayan yapıda yeniden düşünülmesi inşası gerekmektedir. Kuşkusuz yeni hakikat rejimi yaratmak, mevcut kapitalist uygarlığın alternatif bir sistemini inşa etmek, demokratik bir zihniyete ve uygarlığa akan fikir ve girişimlere katkıda bulunmak temel hedeflerimiz arasındadır. Bu yapılırken pratik olarak yaşanan sorunların sosyal bilim metotlarının uygulanmasıyla analiz edilmeye ve anlamlandırılmaya çalışılacaktır. Bu nedenle bilim ve teknoloji kültürel insan odaklı ekolojik çoğulcu temelli bir anlayışı etrafında örülmediği taktirde uçlaşmayı, çatışmayı, şiddet kültürü haline getirmeyi, hegemonik olmayı yayarak toplumsal sorunların daha da ağırlaşmasına sebebiyet verir. Dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan bir sorunun, tekil olarak yaşanmadığı ve oluşmadığı kanaatindeyiz. Yaşanan sorunların bir yanının yerel varoluş koşulları, diğer bir yanının ise küresel varoluş koşulları tarafından belirlendiğini ve bul şekilde ortaya çıktığını düşünüyoruz. Sosyal bilim temelli ve perspektifli araştırma, yorum ve analizlerde ne evrenselcilik düşüncesine kapılıp toplumların yaşanan mevcut sorunlarına acil gerekli çözümleri erteleme niyetindeyiz; ne de tekillikleri dünyanın akışından, evrensel bütünlüğünden soyutlayarak ele alma niyetindeyiz. Atom altı parçacık modeli yerel evrensel açmazını giderir. Çünkü atom altı parçacık modeli karşılıklı etkileşim içindedir. Bu karşılıklı etkileşim birbirini yok etmez. İnsan mikro evren olarak tanımlarsak kuantumdaki “Dolanıklık İlkesi” bu gerçeğin ifadesidir. Bu ilkeye göre, bir elektron ve karşıt maddesi olan pozitron çarpıştığında ortaya iki foton çıkar. Bu fotonlardan her biri evrenin farklı yönlerine doğru hareket etseler de bunlardan herhangi birine yapılan bir müdahaleyi diğeri farklı bir mekanda olmasına karşı olduğu gibi hisseder. Her ikisinin kaynağının aynı oluşu, hislerinin de aynı olmasına neden olmaktadır. Buna göre evrendeki her şey birbirine bağlıdır etkileşim halindedir. Bu bağlamda özne-nesne ayırımı evrensel- yerel anlamını yitirecektir. SÖZLÜK KUANTUM FİZİĞİNİN TEMEL TERİMLERİ: (KAYNAK: Bu Terimler Bilim ve Ütopyanın 3. Sayı nisan 96 Alınmıştır. ) Çekirdek: Bir atomun tüm kütlesinin, tüm artı yükünün toplandığı, elektron kabuğu altındaki, yaklaşık 10^13 boyutlu parçacık. Dalga: Kendisini zamanca ve uzayca düzenli olarak yineleyen ve bir ortamda değişmeyen hızla ilerleyen bir salanı katarıdır. Dalga Denklem:Bir-iki yada üç boyutlu uzayda yapılan dalgaları açıklamaya yarayan nicelikleri, zaman değişikliğine bağlayan ikinci basamaktan kısmi diferansiyel denklemi. Dalga Fonksiyonu:Dalga denkleminin çözümü olan ve dalgalı devinimin özelliklerini açıklayan matematiksel fonksiyon. Diferansiyel:Türevsel hesapta bir fonksiyondan belirli kurallarla uyarınca üretilen başka bir fonksiyon. Düşünce Deneyi:Uygun aletlerin ve düzeneklerin üretimi mümkün olmadığı için gerçekte yapılamayan deney. Düşünce deneyinden çıkarılan sonuçlara bir teorinin olası sonuçları değerlendirilir. Örneğin hiçbir gerçek mikroskop heisenberg’in mikroskop deneyi için uygun değildir fakat bir mikroskobun çalışma prensibi kuantum mekaniğinde bazı fikirlerin açıklanması için kullanılabilir. Elektron: Negatif elektrik yüklü (1, 6. 10^-19)Coulomb) noktasal bir tanecik . Atomda çekirdek etrafında yörüngeler döner. Kütlesi; 9, 1. 10^-31kg )dir. Fonksiyon:bir kümedeki değişimin başka bir kümedeki yol açtığı değişimi belirleyen bağıntı. Fotoelektron: Fotoelektrik olay sonunda metal bir levhayı terk eden elektrondur. Foto:ışığın ya da genel olarak elektro manyetik ışınların enerji birikimi. Momentum:Bir cismin hızı ile kütlesinin çarpımıdır. Vektörel bir büyüklüktür. S1 birim sistemindeki Newtonx saniye veya kgxmetre /saniyedir. Bunlar aynı birimin değişik isimleridir. Nedensellik: Olaylarla ve bu olayları oluşturan nedenler arasındaki bağıntıdır. Operatör: Kuantum mekaniğine koordinatlar devinirlik enerji gibi fiziksel nicelikler üzerindeki işlemleri gösteren simge. Parçacık: Atom ve atom çekirdeği boyutlarında, bağımsız nitelikli, evrenin temel taşlarını oluşturan atom altı tanecikler:Foton, elektron proton, nötron v. b. Proton: Atom çekirdeğinde bulunan pozitif elektrik yüklü tanecik. elektrik yüklü elektronlar zıt ve eşit büyüklüktedir. Kuantum: Enerjinin ve kütlenin olabilecek en küçük miktarı. Bir kuantumun büyüklüğü değişik değerler alabilir. örneğin elektro manyetik dalgalar foton denilen kuantumlarda oluşur. Her fotonun taşıdığı enerji ışığın frekansına bağlıdır fakat verilen frekanstaki ışık o frekanstaki ışık bir kuantumdan daha az miktarda enerji taşıyamaz ve kuantumların sayısı her zaman tam sayı olmalıdır. Kuantum sayısı: Bir sistemin farklı hallerinden birini tanımlayan sayı. Örneğin bor atom modeline göre hidrojen atomunda bir elektronun farklı olası yörüngeleri farklı kuantum sayılarına sahiptir aynı şekilde bir elektronun olası iki spin durumu farklı kuantum sayıları ile temsil edilir. Kutuplama:Doğal ışığın, titreşimleri bir düzlemde olan ışığa çevrilmesi. Ya da bir molekülün artı eksi yük merkezine ayrılması. MÜRSEL YILDIZ SONUÇ
|
YORUM GÖNDER