“SEÇİMLERE ENDEKSLENMİŞ ÇÖZÜM BEKLENTİLERİ ÜZERİNE”
Peşinen şunu çok net olarak söyleyelim; Kürt sorunun demokratik çözümü için atılacak her adım ve gösterilecek her çaba çok değerlidir. Çözümün tarzı, yöntemi ve güvencesi şeffaflık ilkelerine tabi olursa ikna ve kalıcılığı sağlam bir zemine oturur. Kürt sorununa dönük kapalı kapılar arkasında yürütülen yoğun görüşme trafiğine rağmen dışarıya sızan elle tutulur bir enformasyon yok. Ama şurası kesin; eğer çözüme dönük iyi niyetli bir irade oluşmuşsa zaten HDP’nin tüzük ve programı Türkiye’nin demokratik anayasası olabilecek ve tüm sorunlarını demokrasi çerçevesinde çözebilecek bir toplumsal barış manifestosudur. Türkiye’nin Kürdü yok sayan hassasiyetleri üzerinden ılıman seçenekler formülü üzerinde çalışan çevreler Kürdün tarihsel hassasiyetlerini de iyi gözetmelidirler. Onurlu barış zemininde muhataplık küresel garantörlerin denetimine ve desteğine sahip ise bu daha da anlamlıdır. Lakin aldatma ve hile üzerine kurgulanan kumpasların merkezi Ortadoğu’da insanlar tarihsel tecrübelerle kazandıkları mantıklı şüphelerini bir öz savunma silahı olarak hep akıllarında tutmakta haklıdırlar!
Küresel kapitalizmin yeni Ortadoğu politikalarının izdüşümünü Irak seçimleriyle startını aldığı ve Türkiye ile Suriye seçimleriyle de sürecek sahte demokrasicilik hinliği üzerinden piyasaya sürülen örtük mesajlar üzerinden anlamaya çalışıyoruz. Kangrenleşmiş sorunlar; Halkın sembolik seçmenlik dışında tümden siyasetten dışlandığı, halksız demokrasi ve halkın adaylarından yoksun temsil aldatmacası yürek burkuyor. Rus ruletinde hep aynı oyun, hep aynı trajedi halklara ağır faturalar çıkarıyor.
Kürt sorununu inkar ve soykırımla bastırmayı seçen ve demokrasinin “d” sinin bile olmadığı ülkelerde şaibeli seçimlere demokratik çözümlerin anahtarı misyonunu biçenlere iyi niyetli bakmak bile yetmeyebilir. Yakın gelecekte sırasıyla; Irak’da, Suriye’de, Türkiye’de Kürt kazanımlarını “seçimler” -”referandumlar” üzerinden meşrulaştırma karşılığında küresel güçler Kürt siyasetçilerine hangi tavizleri şart koşuyorlar? Tabi ki PKK ve Önder Öcalan’ın devre dışı bırakılmasını istiyorlar. Kürt diplomasisinin tüm dış temaslarında gündeme getirilen en temel başlıklar bu oluyor. Kürt halkının haklı davasını ve kazanımlarını imkansız isteklerle sabote eden bu güçlere karşı nasıl bir yaratıcı ve sonuç alıcı strateji geliştirmeliyiz? Ortadoğu satrancında asıl belirleyici olan bu stratejik hamlelerin başarısıdır!
PKK, Önderliğine ve Kürt halkına karşı TC faşizminin tecride, soykırıma ve kimyasal silahların kullanılmasına ses çıkarmayan ve destek sunan bu güçler neden bu kadar korkuyorlar ve neyi amaçlıyorlar? Yine KDP-ROJ-ENKS gibi kukla Kürt işbirlikçilerini de TC faşizminin bu planlarına destek amaçlı sahaya süren ve teşvik eden bu güçler neden başarılı olamıyorlar? Güneyli politik güçler bu soykırım konseptine ve kullanılan kimyasal silahlara karşı neden seslerini çıkarmıyor? YNK’de iç bölünme yaratmaya dönük kirli politikaların bu tasfiye konseptiyle ilişkisi nedir? Kürt-Türk barışının zeminini makbul gördükleri kimi çoklu Kürt muhataplar üzerinden yaratılacağını savunup, esneklik-taviz talep edenlerin bunca acı tecrübeler ortadayken Kürt halkına somut olarak verecekleri güvenceleri nedir? Bugün basına yansıyan Masrur Barzani’nin: PKK olmasa Türkiye ordusu buraya gelmezdi. PKK buraya kimi kurtarmaya geliyor? Kurtarılmış bir ülkenin PKK’nin kurtarmasına ihtiyacı yoktur.” Demecindeki imalar ve Bahçeli-Desici faşistlerinin Kürt sorununa dönük panik atak çıkışları büyük paralellikler içeriyor. Faşizm cephesi ve Kürt işbirlikçi cenah Erdoğan iktidarında dağılıyor-dağıtılıyor mu? Asıl çelişkiler hangi noktalarda yoğunlaşıyor kestirmek hiç kolay değil.
Daha yeni Erdoğan-Putin surpriz görüşmesinin perde arkasında yine PKK başat gündemdi. İdlib eksenli yeni gelişmeler de bekleniyor. PKK artık bir aktör olarak global dengeleri etkiliyor ve sıcak gündemleri de belirliyor. Rojava demokratik devrim modelinin yaygınlaşmasının önünü almaya dönük dört parça Kürdistan da geliştirilmek istenen yeni Kürt kapanının hedefinde ne var? Yine başarılı Maxmur ve Şengal özerklik- özyönetim deneyimleri neden ortadan kaldırılmak isteniyor? Kürt halkına ait trilyon dolarlık gelirlerini talan eden Küresel güçlerin bu sömürünün zengin muhteber işbirlikçi Kürt tayfasına bu kazanımları masa başlarında teslim etme müzakereleri ne kadar başarılı olabilecek? Çok bilinmeyenli denklemlerin yarattığı sorulardan ve sorunlardan sağlıklı cevaplar çıkarmak hiç de kolay değil!
Dejenere ve yoz Kürt işbirlikçilik koalisyonu durmaksızın PKK ve Önderliğinin Kürdistan halkını özgürlüğe taşıyan emeğine ve özgürlükçü çizgisine savaş açıyorlar. PKK’yi tasfiye etme koşuluna tüm bu sahte gerekçeler dayanak yapılıyor Irak’taki seçimlerde Kürtler arası ittifaklar, bloklar PKK lehine ve aleyhine tartışmalarla yol alıyor. Muhataplık tartışmaları da yine bu değişken çerçevede bir seyir izliyor.
Bu kritik süreçte ihanetin fay hatlarının izini de sürmeye devam ediyoruz. Biliniyor Erbil defalarca tarihi ihanetler yaşamış ve bu ihanetler silsilesinin ruhunu taşıyan bir kent. Küresel güçler için bir cazibe merkezi olmasının bir nedeni de bu komplike ihanete olan yatkınlığıdır. Erbil ihanet politikalarının üretildiği bir laboratuvardır. TC destekli İslami Birlik Partisinin Güney Kürdistan’da PKK’ye karşı taban çalışması yürüttüğü sır değil. Erbil ve Süleymaniye de “nur toplantılarında” konuşmacı olanların kimlikleri çok şeyler anlatıyor. Hüda-Par tetikçileri ile geliştirdikleri ilişkiler soru işaretleri barındırıyor. Güneyde basılan ve ücretsiz dağıtılan PKK ve Önder Öcalan’ı karalayan özel savaş materyallerinde patlama yaşanıyor. S.Çürükkaya unsurunun özel savaş aracı iftira ve fitne safsatalarıyla dolu kitabını Güney Kürdistan da basıp Sorancaya çeviren ve ücretsiz dağıtan gücün neyi amaçladığı iyi biliniyor. KDP-TÜRKMENLER açık seçim ittifakı hangi saldırı konseptine yeni alan açacak, Türkmenlere alan açılarak; Rojava ve Güneyi ilhak ve işgal gerekçesi olarak hazırlayan küresel oyunu nasıl okumalıyız? Küresel ölçekli bir Ortadoğu Kürt projesinin yarattığı fırsatlar ve getirdiği handikaplar nelerdir? Asıl buna kafa yormak gerekiyor!
KCK Eş başkanı Sayın Cemil Bayık’ın basına yansıyan şu çarpıcı tespitleri aslında herşeyi özetliyor: Kürt gençleri destanlar yazıyor, Türk devletinin bir ay içerisinde 157 kez kimyasal silah kullanmasına ve araya koyduğu KDP’ye rağmen sonuç alamadı. AKP’nin ‘Çöktürme Planı’nı boşa çıkarttık. Hedefimiz, bu iktidarın sonunu getirmek” Özcesi: Apocu demokratik devrim halklar demokrasisini yerelden kurumlaştırarak halkları siyasetin öznesi haline getiriyor. Küresel bir aktör olarak alternatif olma ideasını da çok net olarak pratikte ortaya koyuyor. Apocu paradigma her yerde ve her koşulda hayati tedbirler geliştiriyor mütevaziliği ise asla elden bırakmıyor. Zamanın ruhuyla uyumlu reelde geliştirdiği politik stratejilerle hiçbir çözüm fırsatını da kaçırmıyor. Bunca saldırılara ve yönelimlere karşı ondandır destekçisi halkta-halklarda milim bir inanç kırılması gelişmiyor. Kürt halkı Önder Öcalan ve PKK’nin engin tecrübesine güveniyor. Ne mutlu o insana ve halka ki Apocu siyasi kültürle kendisini fethedebilmişse ve Apocu paradigmayı bir yaşam gerekçesine dönüştürebilmişse!
Serdem Amed
YORUM GÖNDER