SİSTEM ÇALIŞMAMIZ TARİHTE İLKTİR
KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, “Kadın kurtuluş ideolojimiz, kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik çizgimiz temelinde gelişen sistemleşme çalışmalarımız tarihte ilktir” dedi.
PKK’nin ‘terör listesi’nde olmasının insanlığın en büyük ayıbı oldugunu belirten KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, PKK’nin mücadelesi, eylemleri ve ideolojisiyle bir özgürlük hareketi olduğunu vurguladı. PKK’nin hiçbir örgütte, devlette olmayacak bir biçimde kadın özgürlük çizgisini temsil ettiğini kaydeden Erzincan, sadece egemen erkek sistemin kadına karşı şiddetini durdurma, bitirme mücadelesi değil, aynı zamanda özünde yeni ve özgür yaşamı yaratmayı hedeflediklerini söyledi.
KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, ANF’nin sorularını yanıtladı.
PKK’nin kuruluşunun 43. yıl dönümü çeşitli eylem ve etkinliklerle kutlandı. PKK’nin kuruluş yıl dönümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürt kadınlar olarak çok önemli bir mücadele dönemi içindeyiz. Kadınların, halkımızın özgürlük davası birbirini güçlendiren bir temelde gelişerek büyümeye devam etmektedir. Kadın özgürlük mücadelemiz, yeni ve özgür yaşamı yaratım çalışmalarımız geliştikçe toplumsal özgürlük mücadelemiz de büyümektedir.
İçinde olduğumuz günler PKK’nin 43. kuruluş yıl dönüm günleridir. 27 Kasım PKK’nin kuruluşunu ve diriliş bayramımızı başta Rêber Apo olmak üzere, Medya Savunma Alanları’nda savaşan gerillalara ve zindanlarda direniş içinde olan tüm yoldaşlara, gazi arkadaşlarımıza, şehit ailelerimize, kadınlara, gençlere, halkımıza ve tüm dostlarımıza kutluyorum. Bu temelde eylem ve etkinliklere katılan tüm kadınları, gençleri, halkımızı, dostlarımızı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Gerillalar, Medya Savunma Alanları’nda 23 Nisan’dan bu yana olağanüstü bir direniş içerisindedir. Halkımızın, kadınların özgürlük umutları en çok da gerilla tarafından temsil edilmektedir. 27 Kasım PKK’nin kuruluş bayramı vesilesiyle gerillanın direnişini selamlıyor ve dönem şehitlerimizi saygı ve sevgi ile anıyorum.
PKK’nin 43. kuruluş yıl dönümü içindeyiz. Rêber Apo, PKK’nin kuruluşunda kadın özgürlük çizgisinin temsiline büyük bir önem verdi. Bu temelde kadın özgürlük mücadelesini PKK içinde sürekli büyüttü. PKK’yi bir kadın partisi haline getirdi. Kadın özgürlük çizgisinin, örgütlülüğünün gelişimi için PKK’ye sürekli hamle yaptırdı. Günümüze kadar getirdi. Önderliğimiz PKK’nin kuruluşu ile kadınların özgürleşmesine en büyük stratejik katkıyı sunmuştur. Kürdistan’da örgütlenen kadın hakikati Başkan Apo öncülüğünde PKK’de yaratılmıştır. Kadınlar PKK’ye katılarak kendi özleri ile buluşmuşlar, potansiyellerini, öz güçlerini tanımışlardır. Kürt kadınlarının şahsında Sakine Cansız ile başlayan bu özgürlük mücadelemiz binlerce şehidi, milyonlarca çalışanı, sempatizanı ile bugün Ortadoğulaşmış, evrenselleşmiştir.
Günümüzde Kürt kadınlarının ulaştığı düzey Rêber Apo’nun yaratmış olduğu bir düzeydir. Bu anlamı ile PKK’nin doğuşu, kuruluşu kadınlar açısından da yaratılış ve doğuş günüdür.
21. yüzyılın bir kadın yüzyılı yapılmasında, kadın hareketimizin ulaşmış olduğu şimdiki düzeyde Önderliğimizin öncülüğünü, PKK’nin kuruluşunu bu anlamda verilen emeklerini ne kadar değerlendirsek yetersiz kalmaktadır. PKK aynı zamanda bir şehitler partisidir.
Kürt Halk Önderi üzerinde 22 yıldır ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. Son olarak 6 ay daha aile ve avukatları ile görüşme yasağı getirildiği ortaya çıktı. Tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için neler yapılmalıdır?
Rêber Apo’nun uluslararası bir komplo ile yakalanıp İmralı’ya gönderilmesinin en temel nedenlerinden biri, kadınları kölelikten çıkarma çalışmalarıdır. Özgür kadın, özgür insanı yaratma çabaları nedeni ile Önderliğimiz insanlık tarihinin eşi benzeri görülmeyen mutlaklaştırılmış ağır bir tecrit içine alınmıştır. Bu bağlamda Önderliğimizin İmralı’da göstermiş olduğu özgürlük ve direniş duruşunu bir kez daha selamlıyoruz.
Önderliğimizin kadın özgürlük çizgisi, egemen erkek sisteminin büyük öfkesine, tepkisine ve korkusuna yol açmıştır. Egemen erkeklik, en faydalı ve vazgeçilmez kadın kölesini kaybetme ihtimalinin tepkisi ve öfkesi ile Önderliğimizi esaret ve tecrit altında tutmaktadır. Önderliğimiz kadınlara özgürleşmenin yol ve yöntemlerini gösterdi. Bugün Önderliğimizin kadınların özgürleştirilmesi konusundaki çabaları ve başarıları herkesçe kabul edilmektedir. DAİŞ’e karşı büyük bir fedailikle savaşan, direnen Kürt kadının yaratılması Başkan Apo’nun eseridir. Bu herkesçe bilinmektedir. Önderliğimiz, özgürleşen kadın hakikatini yaratmış, 21. yüzyılın en radikal devrimini, kadın devriminin öncülüğünü yapmıştır. İdeolojisi, örgütlülük modeli, yaşam düzenlenişi ile farklı bir yaşamın yaratılmasının yollarını açmıştır. Geliştirmiş olduğu özgürlük tezleri, perspektiflerinin ne denli isabetli olduğu yaratılan Kürt kadın hakikati ile binlerce kez ispatlanmıştır.
Karanlıkta kalmış insanlığın, kadınların özgürlük arayışlarına en büyük cevap Önderliğimizin İmralı’da yazmış olduğu savunmalarda mevcuttur. Bu bağlamda Rêber Apo özgürleşmek isteyen tüm kadınların, halkların, inançların önderidir. Kürt kadınları olarak böylesine bir öndere sahip olduğumuz için şanslıyız. Önderliğimize minnettarız. Rêber Apo ile aynı dönemde yaşamak, birlikte mücadele etmek, onun yol arkadaşı olmak bizim en büyük şansımızdır.
Kürt kadınları, Önderliğimiz üzerindeki 22 yıldan beri süren tecridin kaldırılması, özgürleştirilmesi mücadelesinde başat bir rol oynadı. Kürt Kadın Hareketi olarak Önderliğimizin fiziki özgürlüğünün geliştirilmesi, düşüncelerinin tüm dünyaya yayılması noktasında öncülük etmekteyiz. Önderliğimizin özgürlüğü bizim temel gündemimizdir. Önderliğimizin özgürlüğünde kadınlar olarak biz kendi özgürlüğümüzü görmekteyiz. Önderliğimize son olarak 6 ay görüş yasağı verilmesinin nedeni Önderliğimizin özgürlük duruşu, tavrı nedeniyledir. AKP-MHP faşist iktidarı sıkıştıkça Önderliğimize daha fazla baskı ve tecrit politikası uygulamaktadır. Buna karşılık Önderliğimiz büyük bir direniş içindedir. Halkımızın, gerillanın, kadınların da özgürlük mücadelesi ile beraber faşist Türk iktidarı bu anlamda sonuç alamayacaktır.
Avrupa, Önderliğimizin üzerinde Türk devletinin uygulamış olduğu insanlık dışı ağırlaştırılmış tecride, hukuksuzluklara karşı hep gözünü kapadı. CPT rolünü hiçbir zaman oynamadı. Avrupa Parlamentosu bu anlamda son derece etkisiz kaldı. Bu anlamda Avrupa’nın tavrı bellidir. Kürt sorunun barışçıl çözümünü istememektedir. Zayıf bir Türkiye gerçeği her zaman Avrupa’nın işine gelmiştir.
Önderliğimizin özgürlük kampanyalarına Avrupa halklarından milyonlarca insan katılmaktadır. Önderliğimizin özgürlük öğretisi bir çığ gibi dünyada yayılmakta, benimsenmektedir. Bu yönüyle aslında Önderliğimiz üzerinde geliştirilen tecrit anlamsız kılınmaya çalışılmıştır. Önderliğimiz evrensel bir önderlik haline gelmiştir.
Temel olan bizim öz direnişimiz, örgütlülüğümüz ve mücadelemizdir. Bu anlamda hamlelerimiz güçlü bir şekilde yürütülmeye devam edecektir. Enternasyonal dostlarımızla, arkadaşlarımızla birlikte başarılı sonuçlar elde etmenin yaklaşımı içinde mücadelemizi yükselteceğiz.
Son süreçte PKK’nin ‘terör listesi’nden çıkarılmasına ilişkin geliştirilen eylemlilikler, kampanyalar söz konusudur. Bu konuyu ve gerçekleşen eylemlilikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
PKK’nin ‘terör listesi’nde olması insanlığın en büyük ayıbıdır. PKK bir özgürlük hareketidir. Mücadelesi, eylemlilikleri, ideolojisi bellidir. DAİŞ’in yenilgiye uğratılmasında PKK büyük bir rol oynamıştır. PKK hiçbir örgütte, devlette olmayacak bir biçimde kadın özgürlük çizgisinin temsilini yapmaktadır.
Başta İngiltere, Fransa olmak üzere Avrupa ve Amerika en çirkin planlama ve anlaşmalarla Kürdistan’ı dört parçaya bölmüşlerdir. Günümüze kadar da Kürtler halen uluslararası sömürge statüsünde tutulmaktadır.
Kürt halkının Ortadoğu’da statüsüz bırakılmasının sorumlusu da bu güçlerdir. Halen Kürtlerin ana dil, kültür hakları bile Türkiye’de tanınmıyor. Kürtlerin özerk yönetim, öz yönetim hakları görmezden geliniyor.
NATO özünde bu devletlerin yalanlarının üstünü kapatan, hırsızlıklarını koruyan, güvence altına alan bir örgüttür. Ortadoğu’nun en mazlum ve ezilen halkı olan Kürt halkına karşı, NATO’nun tüm gücü ile Türk devletine destek vermesinin, PKK’yi ‘terör listesi’ içinde tutmasının kaynağı da budur. İş birlikçi, ihanetçi Kürtlük ile her türlü ilişki geliştirilirken kendi öz gücüne dayanan, özgür Kürtlüğe karşı her türlü şiddet politikası reva görülmektedir. Ancak PKK’nin ‘terör listesi’nde tutulmasına dünyadaki birçok aydın, filozof, yazar, gazeteci, politikacı karşı çıkmaktadır. Dikkat edilirse halklar, kadınlar nezdinde PKK’nin büyük bir itibarı vardır. PKK halklar nezdinde meşru bir hareket olma özelliğini kazanmıştır. Halklar tarafından kabul edilmekte, desteklenmektedir. Dolayısıyla devletlerin almış olduğu bu haksız, ahlaksız ve vicdansız karar kaldırılmalıdır. Bunun için de başta kadınlar olmak üzere en etkili ve güçlü bir mücadeleyi hep birlikte ve her alanda yürütmek gereklidir. Bu bağlamda temel bir gündemimiz de PKK’nin ‘terör listesi’nden çıkarılmasıdır.
Bu yılki 25 Kasım eylemlilikleri ve mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
25 Kasım eylem ve etkinlikleri, bu yıl tüm dünyada güçlü gelişti. Bu eylemliliklere katılan, direnen tüm kadınları selamlıyoruz. Mirabel kardeşler faşist devlet terörü sonucu katledilmişti. 25 Kasım eylemlilikleri, devlet-erkek hegemonyasına karşı bir çıkıştır. Dünyada kadınların bugünü sahiplenmeleri, aynı zamanda kadın kırımları ile toplum kırımını hedefleyen egemen erkek sistemini reddetme gerçekliği ile bağlantılıdır. Bu temelde kadına yönelik şiddete karşı, kadınlar ortak mücadelelerini geliştirmektedirler. Bu kadın eylemlilikleri 21. yüzyılın bir kadın yüzyılı olacağını gösteren somut işaretler olmaktadır.
Kürt kadınları da Ortadoğu’nun en faşist ve kadın düşmanı rejimi olan AKP-MHP ittifakına karşı 25 Kasım kitlesel eylemliliklerini güçlü bir şekilde geliştirdi. Rojava’da görkemli yürüyüşler gerçekleşti. Her alanda kadın platformları, birlikleri temelinde bir mücadele anlayışı söz konusuydu. Yansıyan da bu oldu.
“Dem dema azadiyê ye” ve “Kadın kırımına karşı özgür kadını ve özgür toplumu savunma zamanı” hamleleri temelinde Kürt kadınlarının etkili öncülüğü ve katılımı gerçekleşti.
Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi Rêber Apo öncülüğünde siyasette, öz savunmada, yaşamın her alanında gerçekleşen örgütlenmelerle kendini ispatlamış. Kadın kurtuluş ideolojimiz, kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik çizgimiz temelinde gelişen sistemleşme çalışmalarımız, tarihte bir ilk olma özelliğine sahiptir.
Bu yönüyle eylemlerimiz, çalışmalarımız sadece egemen erkek sistemin kadına karşı şiddetini durdurma, bitirme mücadelesi değil. Aynı zamanda özünde yeni ve özgür yaşamı yaratmayı hedeflemektedir. 25 Kasımlarda kadınlar için yeni bir yaşam nasıl gelişir, sorusuna cevap verildiği bir gündür artık. Alternatif yaşamın yaratımları devletçi yapılan dışında kendi öz yönetimini, sistemini, savunmasını geliştirme gerçekleşebilir.
Rêber Apo’nun kadın özgürlüğü, ekoloji ve demokrasi temelinde geliştirdiği demokratik konfederalizm, demokratik ulus modeli insanlık için hayati önem taşımaktadır. Bu modelin gelişimi kadınlar açısından da son derece hayatidir. Demokratik ulusun yaratılması, kadınların özgürlük ve eşitlik anlayışı temelinde yaşamın tüm boyutlarının yeniden yaratılması anlamına gelmektedir. Toplumun özgürlük, demokrasi, ekoloji temelinde yeniden inşa edilmesidir. 25 Kasımlar bu yönüyle kadına yönelik şiddetin bitirilmesi yanında yeni ve özgür yaşam yaratımlarının temel mücadele günü haline gelmektedir.
Dikkat çeken önemli bir husus da son yıllarda 25 Kasım eylemliliklerine katılan belirgin erkek katılımıdır. Kadın özgürlük mücadelemiz gelişip, örgütlendikçe bir güç haline geldikçe, toplumda büyük bir değişim-dönüşüm yaratmaktadır. Kadınların özgürlük için verdiği bedeller, emek ve öncülüğü ister istemez tüm toplumu ve erkekleri de özgürlük mücadelesine çekmektedir.
Başkan Apo’nun özgürlük çizgisinde kadın özgürlüğünü kabul etmek savunmak yurtseverliğin temel bir ilkesi olmaktadır. “Özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur” ilkesi hem Kürdistan’da hem de dünyada giderek kabul görmektedir. KJK olarak erkeklerin kadın eylemliliklerine katılmasını bu temelde egemen erkek özelliklerden kurtulma mücadelesi yürütmelerini büyük anlam biçmekte, değer vermekteyiz. Bunun daha da geliştirilmesi kadınların bunu teşvik etmesi önemlidir.
Bu anlamıyla kadınların özgürlük mücadelesine, eylemliliklerine katılım gösteren, destek veren erkek yoldaşları da selamlıyoruz. Özgür yaşam ancak özgürleşen kadınlar ve erkeklerle birlikte gelişebilir. Bu temelde egemen erkeklik özelliklerinin aşılması ve erkeklerin katılımıyla özgürlük mücadelemiz daha fazla büyüyüp güçlenecektir. Gençlerin de bu anlamıyla kadın özgürlük mücadelesine katılımı çok anlamlıdır. Önemlidir. Gençliğin özgürlük mücadelesine katılımı kadın özgürlüğü, eşitliği temelinde gelişmektedir.
Kadın özgürlük mücadelemiz toplumsal bir mücadeledir. Kadın köleliğinin ortadan kaldırılmasıyla hakiki toplumsal özgürlük gelişmektedir. Dolayısıyla 25 Kasım 2021 kadın eylemlilikleri önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek olan kadın özgürlük mücadelemizin özelliklerini şimdiden güçlü bir şekilde yansıtmaktadır.
Genel olarak kadın özgürlük mücadelesinin durumu ve yapılması gerekenler konusunda neler belirtebilirsiniz?
2021 itibarıyla toplumların devlet ve iktidarlara inancının en çok zayıfladığı bir süreç içinde yaşamaktayız. Egemen erkek zihniyeti ve uygulamaları, küresel salgınla birlikte en vahşi ve çirkin yüzünü ev yaşamları içinde gösterdi. Kadınlar eve kapatılarak şiddet ve tecavüze dayalı bir sistem içinde tutuldu. Koronanın gelişmesi ile birlikte yükselen kadın özgürlük mücadelesinin bastırılması, geriletilmesi hedeflendi.
Eşitsizliğe, adaletsizliğe, tüketime, iktidara dayalı olarak gelişen cins, ulus, sınıf, ekolojik çelişkiler bu süre içinde derinleşti, krize dönüştü. Derin bunalımlar insanları arayışa götürür. Bu bunalımlı ve krizi en derin yaşayan kadınlardır. Dolayısıyla günümüz itibarıyla kadın özgürlük mücadelesinin giderek gelişmesi, örgütlenmesi, eylemliliği de anlaşılırdır.
Bu bağlamda kadın özgürlük mücadelemiz bugün çok önemli bir aşamaya gelmiş durumdadır. Rojava somutunda gelişen kadın devrimimiz tüm Kürdistan’da, Ortadoğu da yayılmakta ve dünyaya mal olmaktadır. Kadın devrimimiz insanlığın en büyük ve radikal devrimi olarak bir güneş gibi ısıtmakta, aydınlatmaktadır. Kadın devrimi demek, aynı zamanda beş bin yıllık egemen erkek sistemden kopuş demektir.
Tarihe bakıldığında egemen sınıfların yükselen halk mücadelelerini, devrimleri bir biçimde etkisizleştirip kendi sistemine benzeştirdiğini, eklemlediğini görüyoruz. Devlet ve iktidar araçlarının alternatifinin yaratılamaması, kadın özgürlüğüne öncelik verilmemesi, demokratik ilkelerin pratikleştirilmemesi devrim yapan güçlerin de mücadele ettikleri yapılara dönüşmesini beraberinde getirmiştir.
Kadınların da giderek gelişen, sistemi tehdit eden muhalefeti kapitalist modernist sistem tarafından değerlendiriliyor. Kadın özgürlük mücadelelerini, direnişini boşa çıkarmak için çok yönlü kadın düşmanı politikalar üretiliyor. Örneğin; kadın özgürlük çelişkisini, cins çelişkisini görünmez kılma, saptırma, reforme etme yöntemlerini kullanıyorlar. İdeolojik saldırılar temel saldırı yöntemi olarak sürekli uygulanmıştır. Kadın özgürlük ideolojisinin bulanıklaştırılması, saptırılmaya, özünden boşaltılması içinde yoğun bir çaba içindedirler. İnsanlığın köleleşmesinde, egemenlikli sistemin inşasında toplumsal cinsiyetçiliğin inşası en temel olgu olmaktadır. Kadın özgürlük mücadelesi verili sistemin en hassas noktasıdır. Bu nedenle kadınların sistem içinde tutulmasına büyük önem vermekteler. Bunun için özel de medya, spor, kültür, moda, kozmetik vb. araçlar yetkince kullanılıyor.
Kadınların özgürlük mücadelesinin dinamiklerini, enerjisinin radikalleşmesi engelleniyor ve bir biçimde sisteme eklemleniyor. Bu nedenle kadınların özgürlük bilinci, örgütlülüğü, kadın birliğinin geliştirilerek hedeflerinin kapsamlı ve radikal olması son derece önemli olmaktadır.
Diğer yandan dikkat çekilmesi gereken bir husus da son dönemde sürekli artan bir şekilde devlet kademelerinde, parlamentoda görev alan kadınların durumudur. Bu durum elbette kadın özgürlük mücadelelerimizin olumlu bir sonucudur. Başarısıdır. Ancak erkek egemen sistem, kadınları sistem içine alarak kendine benzeştirme, kendi sistemini güçlendirme yaklaşımı içindedir. Kadının radikal özgürlük çizgisini saptırmak, zayıflatmak istemektedir. Bireyci, kendi cinsinin sorunlarından kopuk bir kadın şekillenmesini geliştirme amacındadırlar.
Kadınların nerede, hangi alanda ve görevde olurlarsa olsunlar kadın özgürlük çizgisini kendisine ilke edinip bu temelde yaşamın tüm alanlarındaki çalışmalara katılmaları gerekmektedir. Kadın örgütlerinin, istem ve talepleri tüm kadınlarca dikkate alınmalı ve uygulama için tüm kadınlar hep birlikte bir çaba ve yaklaşım içinde olmalıdırlar. Kadın özgürleşme karşıtı, egemen erkekliğin istem ve taleplerine göre hareket eden kadınlara karşı da mücadele yürütülmeli bu tip kadınlar kabul edilmemesi de önemli bir mücadele biçimi olmaktadır.
Yine günümüzün hegemonik dünyasında medya üzerinden algı yaratmak için verilen büyük bir savaş var. Özelde kadınların, insanlığın özgürlük mücadelesi medyada görünmez kılınıyor. Küçültülüyor. Etkisiz kılınıyor. Ancak her bireyin kendisinde ve çevresinde yaşadığı eşitsizlikler, adaletsizlikler egemen sistemin bu çabalarını etkisizleştiriyor. Egemen sistemin bu saldırılarına karşı alternatif basın çalışmalarını daha da geliştirerek hakikatleri olduğu gibi yansıtma görevi hayatidir.
Bu bağlamda kadın örgütleri olarak önümüzdeki süreçte çok daha derinlikli planlamalar içinde olabilmeliyiz. Sürekli olarak kadın gündemlerinin oluşturulması, toplumun tüm sorunlarına karşı duyarlı olma, toplumsal mücadelelere öncülük yapma, katılma diğer yandan ekolojik krizlere cevap olma için mücadele yaklaşımı içinde olunabilmelidir. Kısa, uzun vadede eğitim, örgütlenme, eylem hedeflerimiz olmalıdır. Bu hedeflerin hangi strateji ve taktiklerle hayata geçireceğimizi kolektif kadın yönetim gerçekliği temelinde yaratmalı ve planlamalıyız. Kadınlar olarak kendi kendini yönetme, örgütlenme, savunma çok önemli olmaktadır. Yaşanan tüm insanlık sorunlarından kadınlar kendini sorumlu görmelidir. Bütünlüklü mücadele anlayışı içinde olma, dönem mücadelesi açısından çok hayatidir. Kadınlar bütünlüklü mücadele yürütme konusunda da öncülük yapabilmelidir.
Bu bağlamda kadın birliğinin ve mücadelesinin her alanda geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Kadına yönelik şiddetin sonlandırılması için öz savunma anlayışını öncelikle kadınların kendisinin kazanması ve toplum içinde bu anlayışın örgütlenmesi gerekmektedir. Kadın özgürlük mücadelesine yönelik saldırılar karşısında kadın kurtuluş ideolojisi ilkelerinde derinleşmesi, kendini eğitmesi, kadın özgürlük felsefesinin güçlü sahiplenilmesi, örgütlülük çok önemli olmaktadır.
Kadın kurtuluş mücadelemiz özgün örgütlülükler, irade, söz ve eylem gücümüzü büyütme ile gelişecektir. Artık sadece bazı kadın haklarının elde edilmesi için değil. Daha büyük hedefleri önümüze koymalı, bunun için mücadele etmeliyiz. Bu bağlamda bizim açımızdan bakıldığında yaşamın yeniden ele alınmasına, düzeltilmesine, yeniden yapılanmasına ihtiyaç var.
Bu da çok kapsamlı kadın eğitimleri, örgütlenmeler, mücadeleler temelinde gelişebilir. Alternatif kadın sistemimizi yaşamın küçük ayrıntılarından başlayarak tüm alanlarda geliştirmeli, özgür ve eşit yaşamı inşa çalışmalarına dönüştürebilmeliyiz. Ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durma, öz savunmayı geliştirme anlayışı önemlidir. Kadınların kooperatifler kurması gerekir. Kadınlar olarak kendi öz yönetim sistemlerimizi yaratma, karar alma ve uygulama biçimlerini geliştirme, kadının demokratik konfederal sistemini giderek geliştirebilmeliyiz. Özgürlük hayalleri, amaçları, ancak araçlarını yaratmakla mümkün olur.
Çürümüş faşist AKP-MHP iktidarı Kuzey’e, Rojava’ya, Güney’e saldırarak ömrünü uzatmak istiyor. Ancak bitmiş tükenmiş, toplumu köleleştiren bu gerici zihniyetin ayakta kalması imkansızdır. Türkiye toplumu ekonomik sorunlar nedeniyle ciddi bir kriz ve çöküşü yaşamaktadır. Toplum artık bu iktidarın ekonomik politikalarını kaldıramaz noktaya gelmiştir. Bölgede yeni bir Osmanlı devleti hayalleri ile yaşayan bu diktatörlüğün ömrü sona ermiştir. Önemli olan muhalefetin duruşudur. Belirleyici olan budur. Türkiye de muhalefet topluma karşı samimi olur, ortak bir mücadele temelinde bu faşist iktidara karşı durursa kesinlikle kazanır. Kadınlar bu muhalefetin etkin, aktif öncülüğünü yapacaklardır.
Kürt kadınlarına karşı devletlerin geliştirdiği özel savaş politikaları, zindanlara atmalar, işkenceler, yoksullaştırma, şiddet ve göç ettirme politikaları sıkça değerlendirilmektedir. Kürt kadınları şahsında Ortadoğu kadınlarının, halklarının özgürlük umutları bitirilmek istenmektedir. Bunları boşa çıkarmanın yolu bilinçlenme, örgütlenmedir. Halkımız, kadınlar bilinçlenmedikçe, örgütlenmedikçe ve yaşananlara tepki vermedikçe düşman kendini daha fazla örgütlemektedir.
Bu bağlamda Kürt kadınları olarak önümüzdeki süreçte de Türkiye’de, Suriye’de, İran’da, Irak’ta demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin öncülüğünü daha güçlü ve iddialı bir şekilde yürütme göreviyle karşı karşıyayız. Ortadoğu’da yaşayan tüm halklar ve inançlar ile birlikte faşizmi yıkmak, yeni ve özgür yaşamın inşasını geliştirmek zorundayız.
Kürt kadınları olarak çok önemli bir özgürlük tarihimiz ve tecrübelerimiz var. Kadınların, halkımızın en bilinçli olduğu bir dönem içinde yaşamaktayız. Bu çok önemli bir avantajdır. TC faşist iktidarı zorla ayakta durmaktadır. Önemli olan biz kadınların, özgürlük isteyen halkların, inançların, emekçilerin, gençlerin kendi rolünü anlaması ve mücadeleyi ortaklaşarak inatla, kararlılıkla sürdürmesidir.
Kadınların özgürlük arayış, istem ve tutkularının önünde artık kimse duramaz. İçinde olduğumuz zamanlar, aynı zamanda yeniyi, güzeli, doğru olanı yaratma günleridir. Bu temelde herkesi özgürlük mücadelemizi büyütmek için tüm gücüyle çalışmaya, rol oynamaya ve özgürlük hamlelerimize güçlü bir katılım gerçekleştirmeye çağırıyorum. Doğru ve yeterli mücadele yöntemleri geliştirilip uygulanırsa başarı kesinlikle kadınların, halkların olacaktır.
ANF (BEHDİNAN)
YORUM GÖNDER