ÜLKEMİZE, GEÇMİŞİMİZE, SEVDİKLERİMİZE
Öncelikle 6 Şubat’ta Pazarcık merkezli meydana gelen depremde yaşanan büyük kayıplar için üzüntülerimizi belirtiyor, depremde yaşanan büyük acıları kendi acılarımız olarak görüyoruz. Bir kez daha gördük ki doğal afetlerden çok devlet insanlarımızı bile bile ölüme terk etti. Bizler özgürlük mücadelesini yürüten Kürt kadınları olarak halkımızın yanındayız, tarifi olmayan acılarını yüreğimizde hissediyoruz. Devlet zihniyetli tüm iktidar güçlerinin olduğu yerlerde ne zaman bir afet yaşanırsa yaşansın kadın ve çocuklar mağdur konumda bırakılıyor. Onun için de biz bu yaşamın emekçileri olan kadınlar olarak depremde sevdiklerimizi, geçmişimizi, geleceğimizi göçük altında bırakan faşist iktidar bloğunu hiç affetmeden hesap sorma cesaretini göstermeliyiz. Vicdanını yitirmemiş olan halkın dayanışmasını hazım etmeyen faşist TC iktidarı halka gelen yardımları da gasp ederek adeta ‘kurtulanlar niye kurtuldu’ siyasetini hayata geçirmeye çalışıyor. Yine depremden çıkarılan yüzlerce çocuğu hiç kayıt altına almadan kendi yandaş cemaat ve tarikatlarına vermektedirler. Deprem bölgesinde yaşayan halkları göçe zorlayarak bu coğrafya üzerinde demografya değişikliğini hedefleyen faşist anlayışları boşa çıkaracak olan yine biz kadınlarız. Şunu unutmamak gerekiyor başka bir zaman ve başka bir ülkede yani ABD’nin New York kentinde tekstil fabrikasında grev yapan kadınların mücadelesi dışarıya taşmasın diye üzerlerine fabrika kapıları kilitleniyor. Kilitlenen bu fabrika ateşe veriliyor. Ateşe verilen fabrikada 120 kadın işçi ölüme terk ediliyor. Bugün yaşanan depremle göçük altında bırakılan halkı kurtarmak yerine dağlarımızı bombalayan, halklara özellikle de Kürtlere saldıran AKP-MHP faşist zihniyeti arasında hiçbir fark yoktur. Acılarımızın büyüklüğünün farkındayız ama düşman bu felaketi bile iktidar çıkarları için kullanma çabası içindedir. Biz kadınların toprak-ülke sevgisini nasıl ele aldığı biliniyor. Onun için de Ülkemize, geçmişimize, sevdiklerimizin anılarına, kaçırılan çocuklarımıza sahip çıkma zamanıdır. Ortadoğu halkı ve kadını bilmeli ki özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yalnız değiller, eril zihniyet karşısında acılarımız ortak olduğu kadar mücadelemiz de ortaklaşacaktır.
8 Mart kutlamaları Ortadoğu kadını açısından ilk bir araya gelişlerimiz, ilk isyan çığlıklarımız, ilk kolektif özgürlüğü haykırdığımız, ilk kimlik arayışlarımızın olduğu örgütlenme alanlarıdır. Buna da özgürlük mücadelesiyle öncülük eden Kürt kadınıdır. Her geçen yıl sayımızı ikiye katlayarak yüzbinlerce kadının aynı anda aynı duyguları hissettiği meydanlar özgürlük alanlarımız oldu. Yılda bir gün bir araya gelen kadınlar o günün özgünlüğünü ve önemini hiç unutmadan bütün günlerin kendisinin de olduğu özgür ve eşit bir yaşam mücadelesinin öncülüğünü yapmaya başladı. Rojava devrimi kadın devrimi olarak gerçekleşti. Bunun kökeninde yatan güç Kürt kadının yıllardır bedel vererek yürüttüğü özgürlük mücadelesinden gelmektedir. Rojava devrimine tanıklık yapan dünya halkları bu özgürlük mücadelesinde Kürt kadının öncülüğünü ve misyonunu da görmüştür. Önderliğimizin 21.yy’ın “Kadın Yüzyılı” olacak belirlemesi gittikçe daha fazla anlam kazanıyor. Gittikçe genişleyen bir mücadele ağı ile dünyada yaşanan kadın kıyımına karşı bütün dünya kadın hareketleri ile beraber özgürlük çığlığı olmaya devam ediyoruz. Başta Ortadoğu’da yaşayan kadınlar olarak önderliğin bizlere biçtiği misyonu yerine getirerek daha fazla örgütlenerek daha fazla özgür yaşayabileceğimiz yaşam alanlarını yaratma azmi ile mücadelemize devam edeceğiz. Bu özgürlük çağırısı Kürt kadının öncülüğünde Ortadoğu’da gün geçtikçe büyümektedir. Bu da özgürlüğümüzün talebini büyüttüğümüz alanları da çoğaltmaktadır.
PKK’de kadın mücadelesi, önderliğimizin en çok üzerinde çalıştığı, heyecan duyduğu projedir. Sistem içinde paramparça duruma getirilen kişiliklerimizi büyük bir sabırla bütünleştiren, bizi kendi ayakları üzerinde duracak duruma getiren, özgür bir irade ile mücadele içinde yer almamızı sağlayan önderlikten hep güç aldık, güç almaya da devam ediyoruz. Önderlik bu süreci adeta ilmik ilmik ördü ve en son 8 Mart 1998’de kadınlara hediye edilen kadın kurtuluş ideoloji ilkeleri ile bu mücadeleyi zirveleştirdi. Önderlik sadece Kürt kadınları için değil bütün dünya kadınları için bir özgürlük felsefesi oluşturarak, erkek akıl ile kurulan, kadını insan olarak görmeyen kapitalist modernite sistemin ancak kadının güçlü mücadelesi ve özgürlüğü ile olabileceğine inandı. Bunun yanında kadının akışkan enerjisi ile çok daha çabuk değişebileceğine ve dönüştürebileceğine de inandı. Büyük bir mirasa sahip olan mücadele gerçekliğimiz teslimiyeti ihanet olarak gören heval Beritan’ın uçurumdan atlarken ki çığlığını ve tililisini haykırmaya devam edeceğiz. Önderlik üzerinde gerçekleştirilmek istenen büyük komployu gören ve iç ihanetlere geçit vermeyen, ‘Keşke canımdan başka verecek bir şeyim olsaydı’ diyerek düşmanın ortasında fedai eylem gerçekleştiren ve tanrıçalaşan heval Zilan’ın başarı çizgisinin takipçisi olacağız. Zindan da iç ihanete karşı ‘gökyüzünde iki güneş olamaz’ diyerek bedenini ateşe veren heval Sema’nın özgürlük tutkusu olmaya devam edeceğiz. Önderliği anlama ve uygulama, Önderlikle bütünleşme çabası içinde olan Kürt kadın özgürlük mücadelesi partileşerek, dört parça Kürdistan’da örgütlenerek, Ortadoğu ve bütün dünya kadın hareketlerine ulaşarak Önderliğin projesini hayata geçirme gayreti içinde oldu. 2023 yılının 8 Mart’ı ile önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlayarak bu yılı zafer yılı olarak tarihe geçirme iddiasındayız. Şunu da belirtelim dünyada özgürlük tutkusu kadar çekici ve bulaşıcı başka bir tutku yoktur. Yeter ki örgütlü gücümüzün farkına varalım. Attığımız her adımda yalnız olmadığımızı bilerek kadının örgütlü gücünü arkamızda hissederek daha sağlam yürümeye devam eden bir mücadele ile bizi yok sayan, yok etmeye çalışan eril zihniyetli sistem ile mücadeleyi zirveleştirelim.
Rojhılat’ta Kürt kadını olan Jina Emini’in İran rejimi tarafından vahşice katledilmesinden sonra başlayan ve aylardır devam eden serhıldanların sloganı durumuna gelen ve biz Kürt kadınlarının yıllardır haykırdığımız ‘JIN JIYAN AZADI’ ile özgürlüğe yürüme zamanının geldiğini biliyoruz. İdam gibi insanlık dışı bir muamele ile karşı karşıya olmasına rağmen aylardır özgürlük tutkusu ile alanlarda olan kadınların direnişini selamlıyorum. Bunun bedelini yıllardır veriyoruz. Özgürlük tutkusu ile nefes alan mücadeleci kadınlar sadece bir gün ile değil bütün günlerini mücadele ve özgürlüğe dönüştürebilmeliler.
PAJK ÜYESİ AXİN BATMAN
pajk.org
YORUM GÖNDER