APOCU MİLİTAN KİŞİLİK (51.BÖLÜM)
POLİTİKLEŞMEK YÜCELMEK VE ÖZGÜRLEŞMEKTİR
Bütün Çabalarımız Trajik Sonlarınızı Önlemek İçindir;
Hareketimizin ilk adımlarından birisini Dersim sahasında atmak istediğimizi herkes bilir. Bunun uzun tarihçesine değinmeyeceğim. Hemen her eyalet ve alan özgülünde yaşandığı gibi, burada da çizgiye gelememe ve bunda ısrar çok inatçı bir biçimde yaşandı. Bu suçu tek bir kişiye yüklemiyorum, genel ortak özellikler epey çizgi dışıdır. Dersim, örneğin bir Botan köylü özelliklerinden, bir Mardin ağalık özelliklerinden uzaktır, değişik bir Kemalist asimile süreci ve dolayısıyla bunun yol açtığı bir kişilik yapılanması söz konusudur. Tarihi gerçeklikten biraz kopukluk, sosyal özelliklere oldukça yabancılaşma, ama bir isyancılığı da olan toplumsal zemini teşkil ediyor. Kürdistan’da Darağaçları ve Kışla Kültürü kitabında bunu ana hatlarıyla ortaya koymuştuk, bir kez daha tekrarlamayacağım. Dersim ekseninde buna benzer birçok değerlendirme yapıldı ve gerekirse bunlar tekrar incelenebilir. Dersim kişiliği halen kendini arayan bir kişiliktir. Hem katliama uğramış, hem ihanete uğramış, hem de oldukça ihanete bulaşmış karmaşık bir durumu yaşıyor, aynı zamanda da isyan etmek istiyor.
Böylesine karmaşık bir durumdur. Biraz ağlamaklıdır, çok duygusaldır, sosyalizme ilgisi vardır, ama çok küçük burjuvadır. Ulusal özellikleri itibariyle oldukça Türkleşmeye uğramıştır, Kürt özelliklerinden korkar, onlardan çekinir. Siyasileşmeye bir isyancı gibi son derece fanatik yaklaşır. Kişilikte oldukça karmaşık, çelişkili, kendine göre bir duygusal şekillenmesi, yine mantık tarzı söz konusu, fakat düşman karşısında genelde olduğu gibi kendini yenilgiden kurtaramayacak bir durumu yaşar. Bu zeminin örgüt saflarına, Önderlik tarzına yansımaması düşünülemez. Bütün çabalarımıza rağmen itiraf etmeliyim ki, bu tarzın içimize yansımamasını tam başaramadık. Hepsi de genç bir devrimci gibi katılmak istiyor, başarabilirlerse ne mutlu. Bu bir gerçeği ifade eder. Yirmi, yirmi beş yıldır içimizde olan Dersim‟li arkadaşlar var, ama yaşadıkları halen aslında kocaman bir çocukluktur, cüceliktir. Sosyal, siyasal, ulusal çözümleniş açısından inanılmaz bir isyancı eridirler.
Bu kişiliğin çözümlenmesi kesintisiz bir şekilde yapılmıştır. Çok arkadaş canlısıdırlar, fakat özgürleşmeye, resmileşmeye, siyasileşmeye güç yetiremiyorlar. Cesaret ve fedakarlıkları çok, ama bu cesaretleri onları ancak bir anda ölüme götürebilir. Onun da fazla bir değeri yoktur. Tabii istisna kişilikler de olabilir. Aynı zamanda aşiret kalıntıları vardır, fazla sosyalleşemedikleri, ulusallaşamadıkları, siyasallaşamadıkları için bireycileşiyorlar ve bireycileşmenin üzerindeki Kemalist etki onları komploculuğa kadar götürebiliyor. Halen aşiretçiliğin kalıntıları olduğu için, bazıları uluslaşmaya hiç gelemiyorlar; kendini çok seviyor, yakınını çok seviyor, akrabasını çok seviyor, ama örgütü sevemiyor, geneli sevemiyor, genelden hep uzak durmak istiyor. İşte özgür örgütlenme anlayışı da burada karşımıza çıkıyor. Tabii bunu yapan düşmandır, katliam ve ardından beyaz terör bunun alt yapısını müthiş hazırlamıştır. Demagogları, birçok bakanı, işbirlikçisi, gizli ajanları var ve en önemlisi de kazanmış, zafere ulaşmış bir Kemalizm var. Bütün bunları görmeden, çözümlemeden Dersim‟i çözmek ve o noktada da direnen kişiliğe, örgütlenen kişiliğe, giderek ordulaşan kişiliğe ulaşmak çok zordur. Dersim‟de bazı sivri örgüt temsilcilerimiz de ortaya çıktı. Hatırlıyorum, bir kısmı Avrupa‟ya kaçtı, bir kısmı da halen duruyor. Bunların ağır suç teşkil eden davranışları oldu. Eskiden de aşiret çelişkileriyle birbirlerine düşürüldüler. En son isyanda Alişer‟i katleden Seyit Rıza‟nın yeğeniydi. Seyit Rıza‟yı bile yakalatan odur. Orada yaşanan katliamlar, yenilgiler iç yapıyla da oldukça bağlantılıdır. Palu isyanının karşıtı Dersim, Dersim isyanının karşıtının da Palu olması yine bu iç yapıyla bağlantılıdır.
Bütün bunları da görerek oldukça bilimsel yaklaşımı, doğru yurtseverliği, doğru örgütsel yaklaşımı uygulamak istedik. Fakat bunu çözmesi gereken arkadaşlarımız çok çocuk kaldılar ve daha sonra da bu fazla aşılamadı. İster çok liberal olanı, isterse çok sekter olanı olsun hep aynı zararı verdiler. Düşmana karşı açılım, çözümleme, kendini yetiştirme fazla geliştirilemedi, tam tersine, kendi içinde birbiriyle hesaplaşma yaşandı. Bu toplumsal karmaşıklık, hata üstüne hata yaptırdı. Bizim gönderdiğimiz çok değerli bir arkadaş vardı. Gönderdiklerimizden bir kısmı kaçtı, sanırım o arkadaş da katledildi. Aslında değerli bir şehittir, doğru iş yapmak istiyordu, başaramadı. Yine kendi aralarında çok sakat bir yaşamları var. Çok ahbap çavuş, çok dedikoducu, çok birbirlerinin aleyhine körüklenen bir yaşam, fazla siyasi değeri olmayan bir yaşam; düşmanı hesaba katmayan tartışmalar, ucu sınırı belli olmayan tartışmalar... Bir yerde bu, çizgiden, pratik gerçeklerden kopmuş bir duyudur, bir yaşamdır. Olağanüstü bir duygusallık durumu yaşanıyor, gerçekler adeta göz ardı ediliyor ve sonuçta pire deve yapılıyor. Karmakarışık, çelişkili bir ruh hali. Ama yine de ayakta kalmaya çalışan bir kişiliktir ve dikkate değer durumdadır. Dr. Baran‟nın intiharı, büyük ihtimalle aynı değerlendirmelerle izah edilebilecek bir durumdur. Tanıdığım ve davranışlarına yakından tanık olduğum bir arkadaştı. Bizim yanımızda da oldukça iş yürütmeye çalıştı, aslında bağlılıkta kusur etmeyen bir kişilikti. Bu davranışının altında art niyetlilik olduğunu sanmıyorum. Onunki, kendine göre bir bağlılıktı. Bunu tam proleter veya siyasi temellerde bir bağlılık haline getiremedi, ama oldukça duygu yüklü, olağanüstülük arz eden bir bağlılıktı. O bağlılığı politikleştirecek, örgütsel, askeri seviyeye getirecek güçten yoksundu. Sanırım onu yıkan da bu oldu. Ona egemen olan kişilik yapısı zayıftı, bu da çelişkili bir durum; çok şey yapmak istiyor, ama yapamıyor. Büyük bağlılığı var, ama gereklerini hiç yerine getiremedi, kendisini fazla doğru da veremedi.
Diğerleri de yardımcı olamayınca kendisine yönelik eleştiriler geliştirildi. Zaten o kış genele ilişkin eleştiriler yoğundu. Bu eleştiriler, bölge üzerine de gelişti. Çevrenin de fazla ustalıklı olmayan yaklaşımları onu böyle trajik bir sona götürdü. Bu kişinin yapısında dolaylı da olsa uzlaşmacılık olabilir, fakat gerillayı geliştirememe, politikayı, örgütlenmeyi sağlıklı götürememe bu kişiliğin doğal bir sonucudur. Bu da yanlış tarzda bir bağlılıkla birleşince, çelişkiye yol açar ve bildiğiniz gibi gittikçe ezik bir ruh hali, gittikçe sıkışan bir kişilik ortaya çıkar. Sonuç; böyle trajik bir sonun ortaya çıkması demektir. Bu durumu nasıl aşabilirdi? O bağlılık düzeyini, oldukça sabırlı, oldukça politik, örgütsel, yine oldukça askeri tavra dönüştürebilseydi aslında kendisi de, benzerleri de büyük rol oynayabilirdi. Fakat o gücü gösteremiyorlar. Şu anda mevcut olan kişilikler de çok benzer bir durumu yaşıyorlar, hatta bu sadece bu alana özgü değildir, ülke genelinde de yaşanıyor. Bağlılıklar fanatizm düzeyindedir, ama onun askeri, siyasi, örgütsel anlamını vermeye gelince çok zayıfsınız. Ve bunun birçok olumsuzluğa yol açtığı biliniyor.
Hepinizde yaygın olan bu geri ulusal düzeyi biraz açmaya çalıştım. Bu anlamda sizin benzer özellikleri çok yaygınca yaşadığınızı söyleyebilirim. Geri ulusal düzey, klan, kabile artıklarından kalma kişilik özellikleri, oldukça gelişmemiş bir sosyal kişilik halen siyasal, askeri olmaya da anlamlı katılamıyor, çok duygusal. Biliyorum ki, çoğunuzun üzerine gitsem, kendinizi bırakacaksınız. Size ortamın daha başarılı olması için, büyük esneklik gösteriyorum. Sert yöntemleri tercih etmem. Bu çözümlemeler yaşadığınız bu trajik durumları önlemek için geliştiriliyor. Aslında biraz yüreğiniz olsaydı da, biraz insanı anlayabilseydiniz. Size göre durumların farkında değiliz. Hayır, farkında olmayanlar kendilerini böyle kaybedenlerdir veya duygu gücü yetmeyenler, kendini politikleştiremeyenler ve örgütleştiremeyenlerdir. Bana göre bu arkadaşların dürüst olduğu tartışma götürmez, ama dürüstlüklerini sağlam bir parti çizgisine gelmekle, onunla bütünselleşmekle göstermelidirler. Eleştirilecek birçok yön ve tutumunuz var. Bunları aşmanın en doğru biçimi örgüte bağlanmaktır, özellikle askeri çizgiye mükemmel düzeyde bağlanmaktır. Eleştiri budur, bunun dışında eleştirinin hiçbir değeri olamaz. O duygusallık başka türlü aşılamaz, o sekterizm, liberalizm, bireycilik başka türlü aşılamaz. Bunlarda ısrar ederseniz sizi boğuntuya götürür.
Diğer sahalar için de aynı şeyleri söyledim, söylüyorum. Mardin kişiliğini biraz çözümledik. O kişiliğin savaşım sonucunun başarı olması şurada kalsın, bir bitiştir. Bu çok iyi bilinmektedir. Botan köylü kişiliği eşkıyadır. Tilki Selim zaten tepkisel, çaresiz ve o noktadan da öteye gidemeyen bir kişilik, halen yoğun iftiralarıyla uğraşıyoruz. BarzaniTalabani kişiliklerinin eleştirilerini niçin yaptık? Çoğunuz incelemeyi bilmiyorsunuz. Kendinizi bilinçli sanıyorsunuz. Belki bilinçli olabilirsiniz, ama sonuç çıkarmada, kişiliği dönüştürmede çok zayıfsınız, kişilik eski kişilik, birkaç bilgi monte etmişsiniz o kadar. Bilgi monte etmeyle hiçbir yere varılmaz. PKK‟nin birkaç doğrularıyla monte edilmiş kişiliğiniz eskiyi esas alıyor. Dönüşmekten korkuyorsunuz. Korkmasaydınız düzeyiniz böyle olur muydu? Yıllardır parti içindesiniz, mücadele ettiğinizi sanıyorsunuz, ama insan sizin kişiliğinizle karşılaşınca devrimciliğinizden şüphe duyar. Ben bir sorunu kapsamlı olarak ele almaktan çekiniyorum. Çünkü anlama gücünüz yok. Aslında size güç vermek gerekiyor.
İddianızı sürdürmek istiyorsanız, partinin derinliğine ulaşın. Özellikle gerilla çizgisinde de ısrarlıysanız, görmeniz ve dönüşüm sağlamanız gereken birçok husus var. İddiası güçlü olana da söylüyorum. Gerçekleri, ağır duygusallıkla, yoğun bireysel kestirmecilikle, suçu şuna buna yıkmakla aşamazsınız, bana göre en doğru tutum yukarıda örneğini verdiğimiz pratikleri dönüştürmek, bunlara bir daha yol açmamaktır. O gücü gösterseydiniz, daha iyi ederdiniz. Ben eleştirilmez demiyorum, ama eleştiriyle birlikte durumları kurtarmak daha da olumludur.
Yarın bunlar gibi birçok pratik ortaya çıkabilir. Öyle bir derinlik, esneklik, yine çizgiyi uygulama keskinliği yakalayın ki, o uzlaşmaya mı gitti sen radikalizmi; o liberalizme mi gitti, sen yine radikalizmi dayat. O yapamıyorsa sen yap. Bunu her zaman söylerim; birisi bir bölgede öncülük etsin, yaşanan olumsuz pratiklerin panzehiri olabilir dedim. Benim bütün bu dediklerimi acaba kaç kişi anlıyor? Toplumun çelişkilerini başka türlü çözemezsiniz. Yaratılan büyük değerler var, o değerlerin tekrar yaşama geçirilmesi gerekiyor. Duygulu olmalıyız, ama bu olumsuz özellikler de kesin aşılarak tutkuda ifade edilmelidir. Bunun politik derinliğine, örgüt derinliğine ulaşılabilir. Biz çözümlemelerimizle bu derinliği yakalama fırsatını veriyoruz. Objektif değerlendireceksiniz ve köklü bir dönüşümü yaşayacaksınız. İşte ülkenin, ulusal savaşın geldiği düzey, PKK‟nin içeriği, sınıf mücadelesi ortada. Gerilla, ordu sorunları, her gün yaşanan birçok kayıp, yine kazanımların değerlendirilmemesi sizi nereye götürür? Kesinlikle PKK‟nin çizgi gereklerini tam yerine getirecek güzide kadro olmaya götürmelidir. Sizden beklenen budur, başka ne isteyebilirsiniz? İsteseniz de bunun dışında yaşam mümkün mü? Zorlukları ne olursa olsun, eskiden kalma aşılacak ne varsa aşın.
Onlar size bir şey kazandırmıyor. Demagogluğu, hayalciliği, ucuz duygusallığı aşın. Bunların fazla değeri yok, sizi iyi bir asker haline getirmezler. Birçok davranışınız sekterdir, apolitiktir, onları eğitin, derinliğini, tarzını yakalayın ve gerçekten kendinize saygıyı kazanma imkanını sonuna kadar yakıştırın. Bu, en iyisidir. Ben her şeyi vermeye hazırım. Ama siz almasını bilmiyorsunuz, siz devrimciliğin kıymetini bilmiyorsunuz, özgür yaşamın şeref ve onurunu doğru değerlendirmiyorsunuz. Bunda çok ciddi hatalarınız var. Halen bazılarınız ısrarla hatalı yaşamda diretiyor. Bu çabalarımızın değerini kesinlikle takdir edin. Her yerde sizden mutlak başarı isteyen yok. Tarihe kalsın, size kalsın ve biz kendi çabalarımızla kendimizi biraz yaşatırız. Bütün ricam, kendinizi yaşatacak bir çabanızın olmasıdır; düşman karşısında kolay boyun eğmeyen, kolay tasfiye olmayan bir kişiliktir, onun devrimciliğidir, onun başarısıdır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN (51.BÖLÜM)
YORUM GÖNDER