AHLAKİ VE POLİTİK GÖREVLER
AHLAK;gelenek ve görenekler yoluyla taşınan yazılı ya da yazılı olmayan davranış, yaşam kuralları, ölçüsü olarak bilinçli seçilen yaşam değerleri, tasarımlar, görevleriyle bir toplum içinde bir arada yaşayan insanların kendileriyle, birbirleriyle, kurumlarla ilişkilerini düzenleyen, ilklerin diğerlerin ve kuralları bütünüdür.
Önderlik tanımı: ahlak toplumun ortak vicdanıdır. Ahlak ve demokrasi özdeştir. Toplumsal olan her şey ahlakidir. Ahlaki olan her şeyde toplumsaldır. Gelenek, töre ahlakın diğer adlarıdır. Ahlak zihinsel bir çalışmadır. Ahlak en orijinal demokrasidir. En iyi iş nasıl yapılırda, nasıl’ı ahlak demektir. Ahlak felsefede de bir dal olarak ele alınmış ‘etik’ adını almıştır. Yani ‘ahlak bilimi teorisi’
Etik’in uğraşı alanları
Yaşam amaçları
Ahlak salt teorik bir olgudan ziyade, bir eylem durumudur. Zihninse bir eylem olduğu kadar yaşamsal bir eylemdir de. Anlam gücünü kendimde oluşturamayanlar ahlaklı olamazlar.
Ahlak kendini üçayağa dayandırır.
1. Bilgi
2. Duygu
3. Davranış
Bilgi: ahlakın içinde barındırdığı ölçüleri bilmek ‘neden hırsızlık kötü’
Duygu: ahlakın ihlali karşısında etkileme, suçluluk duyma, vicdanen kabullenmeme
Davranış: ahlaki ölçüleri yaşama yansıtma, hırsızlık yapmamam
Ahlak olgusunda inanç temel gereklerdendir. Bilerek inanma!
Toplumda yaşanan bozukluk ve aşınmalar, ahlak’ta yaşanan aşınmalarla birebir bağlantılıdır. Ahlak iktidar günlerinin saldırdığı temel değerlerin başında gelir. Ahlak ilk günden bu yana devletli uygarlığın temel saldırı hedefindedir. Aksi halde toplum, toplum olmaktan çıkarılmaz, seks, spor, sanat.
Doğal toplumda inanç sistemi, animizm yaşam kuralları, ana, kadın, ahlak çerçevesinde belirlenmiştir. Aborjinlerin sonsuzluğun mesajı-ekonomi, üreme, beslenme, toplumsallar ilişkiler, din vs hepsi ahlaki kurallar dâhilinde, kadın tarafından belirlenmiştir. Ahlak kuralları yaşamın idamesinde hayatidir. Herkesin hırsızlık yaptığını, tecavüz vs düşünün, mitolojilerde tufanlar yahut lanetler (Agadenin lanetlenmesi vs) toplumsal anlamda ahlaki çöküşlere vurgu yapar. Hz. Eyüb’ün öyküsü buna başkaldırının da adıdır. Kapitalist modernite’nin ahlaksızlık bombardımanı had safhada, neolitiğin kutsal evliliği, TV programlarında rezalete dönmüştür. Devlet ve iktidar olguları, karakteri gereği ahlak karşıtı, anti-ahlakçıdırlar. Yani esasında bunlar ahlaksızdırlar. İktidarın olduğu yerde hırsızlık yalan, fitne, farz vs tüm ahlak karşıtları vardır. Hırsızlık ahlaksızlıktır demiştik. İktidar devlet sistemleri de kurumlaşmış hırsızlıklardır. Hırsızlığı kurumlaştırırlar. Savaş yoluyla insanların katledildiği bir yerde ahlak, adalet hattı yaşamdan hırsızlığın örtüleme çabasındadır. Hırsızlanan ilk değer kadınındır. Sümer, kadın tarihinin, kadın değerlerini çalmıştır. Bu nedenle ilk karşı devrimdir. Sonrasında dincilik, cinsiyetçilik, bilimcilik vs yoluyla kendini örtülenmiş ve meşrulaştırmıştır. Ancak tüm saldırılara rağmen halen de günümüzde toplumlar ahlaka dayalı yaşamaktadırlar. Aksi halde toplum diye bir şey kalmazdı. Sümerlerden bu yana insanlık, toplumlar ahlaksızlık dayatmasına karşın güçlü direnişler sergilemişlerdir. En güçlü ahlaki direniş ve mücadeleler Mezopotamya da verilmiştir.
ZERDÜŞT ÖĞRETİSİ:
Sistemin ahlaksızlık dayatmasına karşı, güçlü bir ahlaki öğretinin öncüsüdür. Zerdüştlükte insan tanrıyla diyalogdadır.’ SEN KİMSİN’ özgür, sorgulayıcı insan iradesi öndedir. Mutlakıyet yoktur öğretisinde, sorgulayıcılık ve bunun getirdiği tercih iradesi vardır. Hakikat birdir ama ona giden yollar engebelidir. ‘Aşayla’ ‘ruhsal temizlik yoluyla hakikate ulaşılabilir’ der. AŞA, saflık ve doğruluk anlamına da gelir. Hakikate ARMAİTİ yoluyla ulaşılır. Yani sadakat ve sevgiyle. Toprağa büyük önem verir. Zerdüşt ün ahlakı öğretisi tüm kapitalist kesimleri kapsar. Kadına da kutsallık atfeder. Öğretisinin ahlaki temellerini üç esasa dayandırır. İyi düşün, güzel konuş, doğru yap!
KONFİÇYUS ÖĞRETİSİ:
Evrende denge vardır. Toplumda da uyum ve denge olmalıdır. Evrendeki denge eşsizdir. Bu denge dünyadaki tüm erdemlerin çıktığı eşsiz yoldur. İnsan öğretmeninden öğrenmeli ve çevresine öğretmeli örnek olmalı. Bu felsefede de insan öznedir. Yönetici, yönetim gereklerini yerine getirmeli, iyi yapmalıdır. Kadın eş olmanın gerekleri iyi yapılmalıdır. Oğul babasına tam bağlılığının gereklerini iyi yapmalıdır. Küçük kardeş büyük kardeşe karşı gereklerini iyi yapmalıdır.
BUDA ÖĞRETİSİ:
Buda aslında bir prens’tir. Acıyı anlamak için aynı acıyı çekmek lazım. O nedenle dervişane yaşar. Maddi yaşamdan vazgeçmeyi öğrenir. Nirvana bu öğretiden acıların dinmesi ateşin sönmesi anlamındadır. Nirvanaya ulaşmanın şartları, insan bireysel benliğini genel içinde eritmesidir. Bu en yüksek yoğunlaşma aşamasıdır. Burada ruh, beden birbirinden ayrılır. Acılar son bulur. Mutluluğa erişirler. Nirvana da nefse hâkimiyet, hakikati arama yaşama aktif katılım, dinginlik, bahtiyarlık, yoğunlaşma nefsin yücelmesi, insan iradesine büyük önem atfeder. Ve şöyle der. Nilüfer çiçeğinin saflığı dipteki bataklık çamurunda kök salar. Toplumda dört doğru vardır der.
1. Acı
2. İstek, insan isterse acıyı hisseder. İstemezse olmaz.
3. Acıyı ortadan kaldırmak eşittir tüm isteklerinden vazgeçen acıyı ortadan kaldırabilir.
4. Acıyı ortadan kaldırmanın sekiz yolu vardır. Saf irade, saf inanç, saf söz, saf eylem, saf araç, saf çalışma, saf bellek, saf düşünce, katıksız. Kötülük ateştir. Her şeyi ortadan kaldırır yok eder. Bu tutku ve istemin ateşidir. Nirvana bu ateşi söndürmenin adıdır. Doğulu öğretiler insanlar arasına fark koymaz. İnsanı esas alır. Kötülük karşıtıdırlar. Batıda felsefe antik çağda ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Etik, yunancadır. Toplumsal ilişkilerde toplumsal ilişkilere uyularak davranış normları akıl yürüterek tartışarak geliştirilmesi anlamına gelir. Ahlak felsefeyi yoğunlukta insan davranışları üzerine durur. Kaynağını neolitikten alsa da bu dönemde isme kavuşmuş sistemli hale gelmiştir.
Yunan filozofları ahlak üzerine yoğun durmuşlardır. İnsan nasıl mutlu olura cevap aramışlardır. Hepside öğretilerde kadın ve köleleri muaf tutmuşlardır. Sofistler ise herkesi kapsamışlardır.
SOKRATES: mutluluğun kökü bilgidir. ‘Kendini bil’ öğretisinde insan doğrudan uzaklaşmamalıdır. Her şeyin bir telafisi vardır. Ama gerçek felaket ruhun çürümesidir. Kötülük bilgisizlikten gelir. Kimse bilinçli kötülük yapmaz. Sokrates oğlancı, yani cinsiyetçidir. (öyle olduğu söyleniyor)
PLATON: Devletçidir. Devlet olmadan toplum olunmaz der. Öngördüğü devlet modelinde kadın ve köleye yer yoktur.
ARİSTOTALES: erdemin iki uç arasındaki dengede görür. Cimrilik ile cömertliğin ortası gibi. İnsan ancak toplumla mutlu olabilir. Tek başına mutluluk yoktur der.
TEK TANRILI DİNLERDE AHLAK:
Tüm tek tanrılı dinler, ahlak konusuna özel önem vermişlerdir. İbrahim’de insan iradesi öne çıkar. Musa Yahudiler için ahlak kuralları belirler. İsa da öyledir. Müslümanlık Arap yarım adasındaki cehalete karşıdır. Ancak hukuk öne geçmiştir. Din iktidar haline gelmeden önce demokratik rol oynamıştır. İktidarlar eline geçince ahlak karşıtlığı yapmışlardır. Musa da yozlaşmaya karşı ona emir, İsa’da barış, sevgi, saygı fedakarlık, İslam da ahlakla vicdan ön plandadır. İnancı vardır. Toplumsal sorumluluk vardır. Gönüllük vardır. Benimseme vardır. Dini kurlarda Allah korkusu vardır. Allah 99 sıfatında hem cabbar, hem de rahmandır. Bu çok kuantumik ya da çok sahtekârcadır. Din iktidarlar eline geçince ahlak karşıtlığına tırmandırılmıştır. Hâlbuki ahlak araç olarak kullanılmaz. Mezhepler yozlaşmanın hem ürünleri hem de sonuçlarıdır. Tarikatlar yozlaşma karşıtları olarak ortaya çıkmışlardır.
TASAVVUF:
İslam tarihinde önemli bir evredir. Bu felsefede insan özünü bozan tüm şeylerden uzak yaşamayı esas alır. Sofistler hakikat arayıcılarıdır. Öze ulaşmayı amaçlarlar( ne ararsan insanda ara)temel felsefeleridir. Sadece bilmek bilgiyle hakikate ulaşılmaz. Eylemede olmalıdır. Nefs savaşı en zorlu savaştır. Bu savaşta düşünce ruh ve duyguda arınmış olmak şarttır. Bu en büyük irade savaşıdır. Acılara anlam verilmeli, onlar hayatın parçalarıdır. Acıdan korkmamak değil, dayanmayı bilmeyi gerekir. Bu nihayetinde arınmaya götürür. Arınma nirvana, fenafillah, enel- hak, vs hepsi anlamdaştır. Ve özgürleşme anlamına gelirler.
MANİ:
Işık felsefesi, seçkin insan, üç mühre bağlı olmak
1. Ağız
2. El
3. Gönül
Ağız, kötü konuşma, yemeklerden uzak durmak. El, evrene ışık veren varlıklara eziyet etmemeli İlkeleri:
1. Tarihe inanmalı, tarih bilinmeli
2. Çok tanrılığa inanılmalı
3. Yalandan sakınmalı, o zalimin sömürgecinin, kölenin dilidir.
4. İnsan kötü olmamalıdır. Maddiyat insanı kötü kılar.
5. Et yenmemeli, insan doğasında şiddet yoktur.
6. Kadına kötü gözle bakmamalıdır. Doğru arkadaşlık geliştirilmelidir.
7. Hırsızlık yapmamalıdır. İşgalcilerin işidir bu insan doğasında yoktur.
8. Okumalı, herkes hakikate ulaşsın diye.
9. İnsan inançlı olmalıdır. İnsanın gücüne inanmalıdır.
10. İhmalkâr, disiplinsiz olmamalıdır. İnançsızlar ihmal edeler. ( içinizdeki ışık güzellikle, bilgiyle beslenir, onu sürekli besleyiniz, sadece bedeni doğurmakla yetinmeyiniz. Evrende iki dünya vardır. Karanlık ve aydınlık dünyası) Kadının giysileri benim göçebe kral’lığımın sınırlarını oluşturur. Bize ısıveren soylu güneş ve yine sığındığımız gölgeyi veren salkımlarla, başakları olgunlaştıran güneş, şenliklerle… Deliliklerimizi, taşkınlıklarımızı hoş gören güneş ve yine bir gün sonra bir gün öncesi gibi aynı cömertlikle beliren güneş. Bizden ne şükran bekler ne de baş eğme. Doğarken soyludur güneşimiz. Batarken de öyle.
HALLACI MANSUR:
Iraklı, esasta Fars’tır. Şeriat karşıtıdır. İnsanı, özne bilir. Tanrının insanda yoğunlaştığını tezahür ettiğini söyler. İnsan tanrının yeryüzündeki biçimidir. Tanrının tüm özelikleri insanda vardır. İnsan gülen, ağlayan, seven vs tanrıdır. Allah haktır der. Tanrıya ulaşan insanda hakka ulaşır. Birleşir o zaman insan hak olur.
ENEL-HAK:
Söylemini buna dayandırır. Cinslere eşitlikçi yaklaşır. Herkesi kapsar. Hakikat aşk düzeyinde sahiplenilmese (enel-hak) ben hakkım, Mertebesine ulaşılmaz. Abbasiler döneminde yaşar. İşkencelere uğrar, Şiilerinde aşk ve bilgelik, üzerinde durur. Buda öğretisinin derin etkilerini yaşar. Enel-hakka ulaşmanın basamakları vardır. Amaç kendi bildiğinden sıyrılıp tek bene, ilahi bene ulaşmaktır.
SÜHREVERDİ:
Işık felsefesini savunur. Bilgi ve ışığı birleştirir. (roni u ronakbiri) nur envai halacı Mansur’un aşık-maşuk’una benzer. (insan tanrı) sadece bilgiyle hakikate ulaşılmaz. Sezgi de gereklidir. Felsefesinde beden ve ruhu birbirinden ayırmaz. Sühreverdi, cisim yoğun bir karanlıktır. Işığa doğru gittikçe aydınlanır. Ruh ve beden öz ayrılığı değil, derece ayrılığıdır. Biri madde diğeri enerjidir der. Anlamanın âlemi, âlemin anlamı anlatılmakla anlaşılmaz. Yaşamak gerekir. Her şey ışık ve karanlık arasındadır. Tercihini hangisinden yana yaparsan ona doğru gidersin.
MEVLANA, CELLALETTİN RUMİ:
Tanrısallığı ulaşmak aşk işidir. Tanrıya sevgiyle ulaşılır. Tüm canlılarda sevgi vardır. Ama bedeni, belleği, ruhuyla sevebilen tek varlık insandır. İnsan en yüksek varlıktır der.
HACİ BEKTAŞ VELİ:
Aleviliğin oluşumunda önemli bir rolü vardır. Horasanlıdır. 13 yy da Moğolların istilası nedeniyle horasandan Anadolu’ya geçer. Felsefesini insan sevgisi, dostluk ve barış üzerinden şekillendirir. Kural değil insan esas alınmalıdır. Hiddeti ortadan kaldırmak için nefse hakim olunmalıdır. Bunun için 4 kapı, 40 makam vardır. İyiliğe iyilik, her kişinin kararıdır. Ama kötülüğe iyilik er kişinin kararıdır. Söz ettiği dört kapı, şeriat kapısının makamları ( anadan doğmak) iman etmek, ilim, ibadet, haramdan kaçınmak, aileyi fayda verme, çevreye zarar vermeme, peygamber emrine uymak, şefkatli olmak, temiz olmak, faydasız şeylerden uzak durmak. Tarikat, yol, eşittir ikrar etmek. Makamları tövbe etmeli temiz giyinmeli, iyilik yolunda savaşmak, çizmek etmeyi, sevmek, haksızlık yapmaktan korkmalı, umutsuzluğa düşmemek, ibret almak, nimetleri dağıtmak, özünü fakir görmek. Marifet, (nefsini bilmek) makamları 1. Terbiyeli olmak, nefret ve bencillikten uzaklaşmak, perhiz, sabır, cömertlik, hoşgörü, özünü bilmek, arif olmak. Hakikat; (hakkını özünde bulmak) makamları mütevazı olmak, kimsenin ayıbını görmemek, iyiliği esirgememek, insanları eşit görmek, birlik oluşturmak, doğruyu saklamamalı, manayı bilmek, tanrısal sırrı öğrenmek, tanrısal varlığa ulaşmak. İyiliğin özünde insan sevgisi saklıdır.
ŞEYH BEDREDDİN:
Bilgiyi esas alır, toplumsallaşmalı der. Bilgi yoldaşlığı tüm dostluklardan ilericidir. Yine düşüncelere açık olunmasını savunur. Bunlar filozoflar aynı zamanda politik toplumunda öncüleridir der önderlik. Bunların her biri en az haklar kadar savaşmışlardır der. Ahlaki ve politik yönleriyle, demokratik modernite’nin miraslarıdır. İslam’a karşı birçok batini, mistik hareket gelişmiştir. Alevilik bunlardan biridir.
ALEVİLİK:
Ali’den gelmiş denilse de Mezopotamya’daki halkçı kültürlerin sentezidir. Hoşgörü insancılık ve kardeşliği esas alır. Zulme karşı tavır sahibidir. Eşitlik mücadelesi verir. Ortadoğu’nun birçok yerinde yaşam kültür olarak varlık bulmuştur. İnsan tanrının yeryüzündeki yansımasıdır derler. Tanrı gerçekliği yaşamda saklıdır. Aramayı bilmek lazım. İnsan tanrı evren birbirinin devamıdır. En kutsal kitap insanın kendisidir. Diline, eline, beline hâkim ol, temel öğretisidir. Yemin kutsaldır. Sözün neyse odur der. İnsancıldır, yetmiş iki millet’e bir nazarla bakılmalı der. Kapitalist modernite Aleviliği özünden uzaklaştırmıştır. Harici, müntezile, karmati, hürremiler, babakiler, mazdekiler vs birçok tarikat vardır. Ortadoğu tarihinde önemli mücadeleler vermişlerdir.
HUKUK VE YOL AÇTIĞI SORUNLAR:
Roma kanunu hukuku bu gün dahi ülke anayasalarının özünü oluşturur. Ancak özünü Sümer ve mısır tapınaklarından alır. Mevcut hukuk idari konumlar ve halk arasındaki ilişkileri düzenler. Önderlik: hukuk, ticaret, Pazar vs ilişkiler üzerinde durur. Hukukun olduğu yerde ahlaki aşınma vardır. Hukuk toplumsal problemler yaratır, ya da ahlak yerine geçer. Tekel, devlet, ataerklilik, milliyetler, cinsiyetçiliğin meşrulaştırılması için vardır ve araçtır. Devlet tekliğinde olduğu için adil olamaz. Sorun çözme değil, derinleştirme ve meşrulaştırma aracıdır. Egemenlerin çıkarları gereği kutsallaştırılmıştır. Hukuksuz toplum olabilir ama ahlaksız toplum olamaz. Ahlaki prensipler hukukta yer edinmelidir. Önderlik, savunmada ahlaki görevleri sekiz madde biçiminde sıralamıştır. Dine siyasal yaklaşımları aşmak bizim açımızdan da önemlidir. Siyasal İslam’a karşı kültürel İslam esas alınmalıdır. (sivil Cuma namazları) bu gün Ortadoğu da ahlak en çok da din eliyle yozlaştırılıyor.
POLİTİK GÖREVLER:
Politika Arapçada siyaset, siyaset hep iktidar ve devletin bir parçası olarak ele alınmıştır. Önderlik, devlet ve iktidarın siyasetle ilgileri yoktur der. Devlet idari işlerle uğraşır, ahlak iyi iş yapmaksa siyaset iyi iş icat etmektir. Siyaset özgürlük sanatıdır. Özgürlüğün kendisidir. Neden? Siyasetin olduğu yerde iradi bir güç kendisini ifade etme gücü gösterir. Yahudi toplum en yalın özgürlüğü yaşayan toplumlardandır. Çünkü örgütlülük düzeyleri ve iradeleri güçlüdür. Siyaset yapmak özgürlük ve eşitlik demokrasiyi uygulamaktır. İyi iş yapmak için güçlü düşünmek ve ahlak sahibi olmak demektir. Bunun için güçlü bir yoğunlaşma düzeyi şarttır. Siyaset aynı zamanda güçlü yoğunlaşmaktır. Güçlü yoğunlaşmayla özdeş güçlü uygulama politik toplumu ortaya çıkar. Politik olmayan toplumun özgürlüğü yoktur. Kürt toplumu politik olma yoklunda ilerleyen bir toplumdur. Bu nedenle siyaset, özgürlük arasında sıkı bir ilişki vardır. Uygarlık karşıtı tüm güçler ve mezhepler, tarikat, mistik akımlar öğretiler vs politik duruşların öncüleridir. Kişiler de bu konuda tarihi roller oynamışlardır. Özleri toplumun özünü korumasını beraberinde getirmiş, uygarlığın, suni toplumun hedefine karşı direnmişlerdir. Demokratik özerklik ve demokratik konfederalizmin temel hedeflerinden biride siyasal toplumu yaratmaktır. Önderlik, politik görevleri savunmalarında on beş madde biçiminde sıralıyor.
Önderlik: politika kavramı özünden boşaltılıp saptırılmıştır der. Devletin idare biçimi politika olarak halklara sunulmuştur. Demokratik konfederalizm demokratik modernite’nin politik sistemidir. Genel olarak kitaba ilişkin: Önderlik, mevcut sosyoloji bilimi pozitivist bakışı nedeniyle toplumsal sorunları görmek yerine, yarattığı parçalılıklar nedeniyle sorunları daha da derinleştirmiştir. Yeniden bir sosyoloji bilimine ihtiyaç vardır. Topluma pozitivist, idealist, postmodernist vs bakışlar parçalılığı derinleştirmiştir. Real sosyalistlerde çözüm olamamışlardır. Sosyoloji ahlak, politika, demokrasiyle her ne kadar ilgilenmişse de yine de başarılı olamamışlardır. Özgürlük sosyolojisi denemesiyle Marksı tanımlamaya çalıştım diyor önderlik. Bu çalışmayla önderlik mücadeleyi yahut savaşın iktidarla egemenler arasında değil, demokratik modernite ile uygarlık güçleri arasında olduğunu söylüyor. Yani değer sahipleriyle değer hırsızları arasında uygarlık karşıtı güçlerin araçlarını kullandıkları için başarılı olamamışlardır. Kitabın amacı sistem oluşturmaktır. Demokratik modernite kendini demokratik komin halinde ekoloji, endüstri, demokratik ulus üzerinden inşa edebilir. Ulus-devlete karşı demokratik ulus alternatif olabilir. Demokratik özerklik bu anlamda hayatidir. İki şey üzerinde çok durdum. ‘Kendini bil’ insan evrenin özetidir. Kendini tanıdıkça evreni de anlar. Sokratesin cin’inin adı doymanati, “benim de cin’lerim dedi ki ‘ne ararsan kendinde ara’”. Zerdüşt tanrıya “sen kimsin” dedi. Bu bir hesap sormadır. Ahlak devrimini böyle gerçekleştirdi. “Bu beni çok etkiledi. Ben de bize saldıranlara ‘siz kimsiniz’ dedim”. Özgürlük sosyolojisi bunlardan hesap sormanın adıdır. Özgürlük sosyolojisi adeta ruhumu temsil ediyor.
DERLEME
YORUM GÖNDER