ÖNDERLİK GERÇEĞİ-53.BÖLÜM
Bir şeyi daha dile getirmek istiyorum. Mesela özeleştiri nedir? Eskiden biraz daha farklı ele alırdım. Özeleştiri nedir? Hata esnasında yaptığın şeydir. Yatanı bilince çıkarıp onu aşma çabandır. Bu tarz bir özeleştiri duruşu kesinlikle sakattır. Yetersizdir. Çok basit ve sıradandır. İşte ben özeleştirimi veriyorum der. Sanki özeleştiri vermek ile her şey bitiyor. Oysa özeleştiri neydi? Önderlik özeleştiriyi nasıl tanımladı? Nefs savaşıdır. Nesf savaşı nasıl bir şeydir? Herhangi bir anda verilen savaş mıdır? Nefs savaşı sürekli bir savaştır, asla kesintiye uğramayan bir savaştır. Nefs savaşı bir duruş biçimidir. Yaşam duruşudur. Nefs savaşı bir donanım halidir.
Mesela Orta çağda süvarileri düşünün. Nasıl ki zırhı ve atı ile her an için hazır duruyorsa, yemek yerken bile zırhı üzerinde ise, mızrağı ve kılıcı yanında ise, yemeğini bile o koşullarda yiyorsa bir devrimci için de özeleştirel duruş öyle bir şeydir. Özeleştiri bir duruş halidir. Bir mücadele duruşu. Kime karşı bir mücadele duruşu? Kendine karşı bir mücadele duruşu. Nefsine karşı. O açıdan peygamberin dediği daha doğru. Sağ ve sol taraftaki melekler derler. Biri sana iyiliği, diğeri ise kötülüğü öğütler. Hangisi ağır basarsa. Bazen iyilik öğütleyen tarafa kulağın kapalı olabilir, bu yüzden hep kötülüğü dinlersin. Sana sürekli şunu yap, bunu yap der. Bir derttir. Diğeri de daha farklı şeyler söyler. Nefsi böyle tanımlar. Önderlik onu örnek verdi. Cihad-ı Ekber. Önderlik Kalanos’u örnek verir. Hindistanlı bir bilgedir. Önderlik savunmada onun gerçekliğini ortaya koyar. İskender onu şölene davet eder.
Fakat o gelmez. Şölen öncesinde kendisini ateşe verme, yakmak ister. Onun hazırlığı içerisindedir. O zaman İskender şunu söyler: O ben den daha büyük düşmanlarını yenmiş bir insandır. İskender dünyanın fatihidir. O zaman dünya Hindistan’a kadar biliniyor, ötesi bilinmiyor. O anlamada İskender gerçekten de bir dünya fatihidir. Dünyanın ucuna gitmiştir. Bütün ülkeleri fethetmiştir, önüne çıkarları yenmiştir. Ama söylediği şey şudur: Kalanos ben den daha büyük düşmanlarını yeniştir. Kimi yenmiştir? Nefsini yenmiştir. Önderlik buradan yola çıkıyor. Özeleştiriyi böyle tanımladı. Özeleştiri bilgelik tarzında seyretmedikçe doğru tarzda verilemez. Bilgeliği yakalamak. Bilgeliğin temel özelliği nedir? Duyarlılıktır. İkincisi olgunlaşmadır. Kemale ermedir. Bilgeliğin temel özelliği budur. Arkadaşlar Mesnevi’yi bilirler. Büyükçe güzel bir kitaptır. Mevlâna Celaleddin Rumi’nin şiir kitabıdır. Tabi bu halk arasında anlatılan deyişlerdir.
Gider bunu Yunus’a verir ve oku der. Nasıl buluyorsun diyor. Yunus okumuş ve bu kadar izaha ne gerek var, demiş. Hamdım, piştim, yendim dersen yeterli olurdu, demiş. Bu kadar kolay izah edilebilecek bir şeyi o kadar kitaplara sığdırmaya ne gerek var. Hamdım, piştim, yendim yani yenilebilir bir duruma geldim. Hamsın pişersin. Pişme pratik içerisinde olur, aynı zamanda bir anlayış gücü ile de olur. Yaşamın kahrını çekersin ama ne diyordu Önderlik? Cahil insanların kahrı kabul edilebilir bir şey değildir, diyordu. Beş paralık bir değeri bile yok. Sizinde saçınız ağarmış, belki onca acı çekmişsiniz ama kaç para eder, diyor. Önemli olan o tecrübe, birikim ve acı ile pişmek, olgunlaşmak ve meyve verebilecek duruma gelmektir. Tüm kadrolardan istenen esas itibarı ile budur. Demek ki yaş ile de fazla alakası yok. Önemli olan anlayış ile bağlantılı olmasıdır. En soylu yaşam, en yoğun düşündüğün ve anladığın andır. Orada her şeyi bir anda somutlaştırabilirsin. Bir anda. Yeterdir, ondan sonrası fazladır. Böyle bir olgunlaşma, pişme, gerçekleşme Önderliğin bizden istediğidir.
Tamam, hatamı kabul ediyorum, özeleştirimi veriyorum, diyor. Özeleştiri veriyorum demek ile özeleştiri verilmez. Ver bakayım! Böyle olmaz. Bu tuhaf bir şeydir. O açıdan yeni bir insan yaratma PKK’de özeleştiri silahının işletilmesine bağlıdır. Önderliğin en temel silahı budur. Şuna inanmanız lazım. Önderlik en büyük savaşı kendi içinde veriyor. Önderlik kendi kendisini çözdü. Aslında toplumsal gerçekliği kendinde çözdü. Kendisini çözüm haline getirdi ve topluma sundu. Çözümü topluma taşıdı. Sorunu kendisinde çözdü, çözümü topluma taşıdı. Her birimizde “Çözümlenen kişi değil toplumdur” dedi. Kendisini de çözdüğünde çözümlenen kendisi değil toplumdur.
Önderlik aynı zamanda şunu söylüyor: PKK olmadan, parti kişiliği olmadan APO kişiliği bir hiçtir. APO kişiliği örgütlenebildiği ve giderek partileşebildiği için vardır, diyor. Eğer bir APO kişiliği varsa, bir APO realitesi varsa bunu ne ile başarıyor? Örgütlülük ile. Örgütlülük ne ile başarılıyor? Düşüncedeki olgunlaşma, yücelme ile. O ne ile sağlanıyor? Kişilikteki gelişme ile dolayısı ile kişilikteki büyük arınma ile o da özeleştiri ile Nefs savaşı ile oluyor. Tarz olarak Önderlik kendisini her zaman için Muhammet’e yakın buldu. Lenin’den daha fazla Muhammet’e yakın buldu. Savunmaları okuduğunuzda da Muhammet’e yönelik çok büyük yüceltmeleri görebilirsiniz. Tanrı düşüncesinde bile felsefi bir yan bulur. Muhammet’i yüceltir. Önderlik tarz olarak Muhammet’e yakındır.
Eğer Önderlik “20. yüzyıl ile alakam yok” diyorsa zaten bunun kendisi pratik gerçeklik olarak ifade ediyor. Biz de kavramların içi yeterince doldurulamadığı için sorunlar esas itibarı ile bu biçimde de yaşanıyor. Kavramların içerisini doğru temelde doldurmak gerekir.
ALİ HAYDAR KAYTAN (HEVAL FUAT)
YORUM GÖNDER