SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT-I (ÖNSÖZ-3)
Temel tarihsel perspektifleri ana aşamalar halinde tamamlamak, günümüzü kavramanın, körlüğü aydınlığa çevirmenin ve zengin çözüm perspektiflerinin olanaklı olduğunu gösterecektir. Hem dinsel, hem de aşırı milliyetçi yaklaşımların gözleri ne kadar kör ettiği, tek boyutlu ve hayali yaklaşımları abarttığı bilince çıkarıldığında, bu yaklaşımın büyük önemi kendini daha anlamlı kılmaktadır. Bir anlamda bu çok gecikmiş sayılmaz. Bir Filistin sorunu ve benzeri sorunlarla karşılaştırıldığında, büyük çıkmazının yanı sıra, dinsel kökeniyle birlikte asırlarca süren ve halen ağırlaşarak devam eden milliyetçi yöntemin yolunu terk etmek, erken bile sayılması kadar, bilimsel çağdaş demokratik yaklaşımın gereğidir. İlgili her kesim ve kurumun bu yöntem yeniliğini görmesi ve tutumunda gerekli düzeltmeyi yapması hayati öneme haizdir. Kapsamlı bir hal alan Türkiye’nin kriz yapısı bunu ertelenemez bir görev konumuna getirmiştir. Şüphesiz Kürt gerçeğinin yaşadığı birçok tarihsel ve güncel ilişkiler boyutunun en belirleyici olanı Kürt-Türk ilişkileri boyutudur. Bu boyutu daha da derinliğine ve kapsamlı ele almak hayatidir.
Arzulanan çözüm eğer üniter devlet yapısında ve demokratik birlik temelinde olacaksa, bu durum ilişkiler tarihinin bilimsel çözümlenmesini daha da önemli kılacaktır. Kürt sorununu tanımak istemeyenlere bile şunu hatırlatmak gerekir ki, çok sayıda Türki devlet ve toplulukla ortak devlet çatısı altında birleşmek bir yana, sınırlı bir dayanışma bile, bu dayanışmanın tarihsel oluşunu ve güncel gerçekliğinin doğru tanınmasını şart kılmaktadır. Duygusal yaklaşımların sonuçta tepkilere de yol açtığı günümüzde de çok iyi görülen bir gerçektir. Bu yanlış ve yetersiz bir yöntemdir. Dolayısıyla Kürt-Türk ilişkisinin kapsamlı bir demokratik reformdan geçirilmeyi acil bir görev olarak dayattığı günümüzde, bu ilişkilerin mahiyeti, çarpık yanları ve olumlu yönleri yeniden değerlendirilerek sağlam bir reforma ve yeniden düzenlenmeye tabi tutulacaktır. Şüphesiz reformlar iç dinamizmden kaynaklanır; ama bir parçası olunduğuna inanılan ve üyesi olunmaya çalışılan A B gerçekliğiyle bütünlük içinde bu çabaların yürütülmesi işin önemini iki kat daha artırmaktadır. İç ve dış konjonktür, reformu bir yük değil, büyük krizli yapıdan çıkış için şans haline getirmektedir. Savunmanın PKK boyutu daha da önem taşımaktadır.
PKK’yi bilimsel bir değerlendirmeye tabi tutmak, sadece mensupları için ve kitlesel tabanı açısından değil, ona karşıt konumda yer alanlar açısından da gereklidir. Salt “terör” nitelemesinin hiçbir çözümleyici yanı yoktur. Buna karşıt olarak ‘yaptığımız her şey kutsaldır’ demek de yalnızca büyük yanlışlara götürür. Günümüzde sadece Türkiye somutu açısından değil, Ortadoğu’nun ilgili coğrafyasında Kürt ve PKK olgusu son derece iç içe geçmiş bir mahiyet arz etmektedir. PKK çözümlemesini özenle yapmak, anlamlı bir özeleştiri kadar, olası çözüm yollarını açık hale getirir. PKK deyince en çok gündemleştirilen iki temel konuya, “terör” ve “ayrılık” kavramlarına açıklık getirmek büyük önem taşımaktadır. Şüphesiz bu kavramların bağlı olduğu tarihsel ve toplumsal arka planı iyi görmek, yine çağdaş devrimlerin ideoloji ve pratiklerini gözden geçirmek gerekir. Daha da önemlisi, Kürt gerçekliğini tam bir cendere altında tutan, tarih boyunca sürekli geliştirilen, yaşatılan ve sürekli gündemde tutulan dayatıcı terörü de bilimsel çözümlemeye tabi tutmak şarttır. Sadece ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal alanda özgür gelişmeyi yasaklamakla yetinmeyen, bunu anayasal dil yasağına kadar taşıran bir terör yaklaşımını da hem siyasi ve askeri açıdan, hem de hukuk ve demokrasi açısından değerlendirmek hayatiyet taşımaktadır.
Dolayısıyla PKK’ye zemin ve dayanak teşkil eden, aynı zamanda karşıt bir konumdan da kaynaklanan bazı kavramsal ve kuramsal değerlendirmelere açıklık getirmek önemini korumaktadır. Bu temelde sosyalizm, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, milliyetçilik, zor, terör, üniter birlik, ulusallık, birlik ve ayrılıkçılık kavram ve kuramlarına hem siyasi hem hukuki yönleriyle açıklık getirmek, doğruları ve yanlışlarıyla ortaya koymak son derece önemlidir. Bu kavram ve kuramların sığ bir şekillenmesinden etkilenen PKK’nin, teorik ve pratik yönlerini ortaya koymak, sürecin olumlu çözümlere kavuşmasına katkıda bulunacaktır. Ya aşırı suçlayıcı veya tersi savunmacı yaklaşımların çözüme hizmet etmediği ortaya çıkmış ve anlaşılmış bulunmaktadır.
PKK’ye ister kendi içinden, ister dışından, ister karşıt, ister lehinde değerlendirmelerde bulunurken; Kürt sorununun özgünlüğünü, acılarla ve şiddet ortamında yoğunlaşmış halini, bilimden nasibini almamış, toplumsal gelişme ve hele hele siyasi açılımlara konu edilmemiş, sürekli yasaklanmış ve bastırılmış özelliklerini tamamen göz önüne getirmek gerekir. Aradaki etki tepki ilişkisini görmeden yapılacak değerlendirmeler oldukça sübjektif kalacak ve tehlikeli siyasi sonuçları beraberinde getirecektir. Bu da çözüme değil, çıkmaza götüren yaklaşımların özüdür.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER