HERKESİN BİLDİĞİ 'SIR' DEĞİLDİR!
Sömürgeci Türk devletinin ve işbirlikçi-ihanet çizgisi KDP/Barzani çeteciliğinin Medya Savunma Alanları işgal saldırıları en tehlikeli sürece girerken, PKK’nin; KDP’nin Zine Wertê'ye güç yağınağı yapmasından şu ana kadar olan süreçteki sabrı, KDP’ye yapılan sağduyu çağrıları ve tüm bu can alıcı hakikat orta yerde dururken dahi gerillanın Türk devletine hezimet üstüne hezimet yaşatması tartışmasız bir şekilde ayakta alkışlanması gerekir! Sezar'ın hakkı Sezar'a! Savaşın en keskin, en kirli ve kapsamlı süreci yaşanırken Kürdistan Özgürlük Gerillası'nın destansı direnişi çok iyi okunmalı! Özelikle Zine Wertê süreci ile beraber tezgahlanan PKK-KDP çatışmasının (Kürtler arası savaş) fitili zaten o gün karşı-devrimci güçler tarafından ateşlenmişti ve PKK elbette bu hakikati hepimizden iyi biliyordu! En nihayetinde Gerillacılık yeri geldiğinde görünmez olmak, görülmeyeni görmek, görmek istenmeyeni görünür kılmaktır! PKK, yaklaşık olarak 1,5 yıldır süreci olumlu hale dönüştürmek, yani KDP ile bir çatışmaya girmemek için muazzam bir çaba sarfederek bu tezgahı boşa çıkarmaya çalıştı ve halâ bu noktada inanılmaz bir sağduyu gösteriyor! Fakat 'sır' olmayan şey herkesin bildiği şeydir! Sorunu doğru tanımlamak, adını koymak ve netleşmek gerekir! Bu olay veya süreç "PKK-KDP çatışmasın" temennilerini, iyi dileklerini geçeli çok oldu! Hâlâ bir 'umut' KDP geri adım atar umudu baki olsada, Kürt halkının çok güçlü ve iradeli bir şekilde KDP’nin önüne barikat olması, KDP'ye tarihsel bir ders verilmesi dışında malesef hiçbir adım ve girişim, KDP’nin bir sonraki adımı olan Kürdistan Özgürlük Gerillasına kurşun sıkmasının önüne geçemez! Buda Kürt kazanımlarını sömürgeci Türk devletine peşkeş çekmekten başka birşey değildir. Şayet PKK'nin ferasetinin, sabrının bir sınırının olduğunu da bilmek gerekir. Malesef hakikat tam olarak budur!
KDP/Barzani çeteciliği sömürgeci Türk devletinin gönüllü uşaklığına soyunup, özgür Kürdün ve Özgür Kürdistan'ın geleceğini ellerinden almaya çalışan bir gasp çetesidir! KDP, Kürdün onurunun, haysiyetinin, şerefininin öğütüldüğü bir laboratuvardır. KDP/Barzani çeteciliği lağvedilmediği sürece ne Güney Kürdistan'da ne de tüm parçalarda Kürtler arasında birlik ve huzur sağlanamaz. Haydutça, hoyratça davranan bu çetecilik faaliyeti Kürt Özgürlük Mücadelesine ket vurma işlevi görmektedir. PKK’nin henüz KDP ile bir savaşa girişmemesi, PKK’nin ne kadar duyarlı, sağduyulu ve Kürt halkının çıkarlarını, geleceğini düşündüğünün ve bunun için büyük çaba sarfettiğinin ispatıdır! Keza KCK, PKK, PAJK ve tüm KÖH yapılarının komuta kademesinden tutunda birim komutanlarına, savaşçılarına kadar her konuşan, KDP/Barzani cenahına ısrarla işbirlikçi-ihanet çizgisinden vazgeçin çağrıları yapmaktadır. Fakat çetecilik faaliyeti Kürt düşmanlığını ve işbirlikçi-ihanet çizgisinde ısrarcı olduğunu göstermektedir!
Küresel bir proje olan "PKK'nin tasfiyesi" konsepti derin, kirli ve karanlık bir projedir! PKK'nin tasfiyesi özünde Önderlik Paradigmasının, Kürt halkının, Kürdistan'ın, Ortadoğu’nun yok edilmesi, hegemonik güçlerin insanlık dışı sistemlerine teslim edilmesi anlamına gelir! Rojava Demokratik Halklar Devrimi ile beraber deneyimlenen ve sonuçlarının dünyaya yansımasının ardından dörtbir koldan saldırı altına alınan KÖH, destansı bir direniş ile kazanımları canları pahasına korumaktadır. Bu derin, kirli ve karanlık projenin esas yürütücüsü, bekçisi ise Türk çete devleti ile KDP’nin ta kendisidir! Esas düşman sömürgeci Türk çete devleti tanınıyor ve biliniyor fakat bunun yanında KDP’nin misyonu, pratiği, varlık sebebi ve tarihsel gerçekliği ile güncel rolü bilince çıkarılmadan hareket etmek ve söz söylemek deyim yerindeyse saflıktır! Sorunu veya olguyu doğru tanımlamak, adını koymak ve netleşmek bir sonraki adımı görmek demektir! Gerekli okumaları doğru yapmak gerekir. Emin olduğumuz ve güvendiğimiz tek gerçek ise 44 yıllık Kürt Özgürlük Hareketi'nin tüm bu hakikatleri görebilmesi, bilinmeyeni bilmesi, görülmeyeni görmesi ve o sonraki adımı hatta sonraki 10 adımı atmak gibi bir birikime, deneyime ve donanıma sahip olmasıdır. Bu en büyük umudumuzdur!
Bana göre KDP, tezgahlanan savaşın-çatışmanın fitilini ateşleyerek ilk aşamayı çok önceden geçmiştir. İlk aşama Türk çete devletinin gönüllü uşaklığnı tercih ederek, küresel ve bölgesel zeminde kendisine verilen rol-misyon gereği, gerilla alanlarını kuşatma, istihbarat sağlama ve manipülasyon üreterek görevini yürütmektedir. En nihayetinde KDP/Barzani çeteciliği ilk aşamayı geçmiş oldu. Dolayısıyla bir sonraki aşamayı konuşmak gerekir. KDP. şimdi ikinci aşamadadır ve bu noktada mutlak olarak müdahale edilmesi gerekir. Şayet KDP bu noktada durdurulamaz ise Kürtlerin felaketi olacaktır. Bu ikinci aşama PKK ile girilecek savaş-çatışma sürecidir ve bu süreç her ne kadar canımızı yaksada, KDP’yi ikinci aşamada kesinlikle bir şekilde durdurmak gerekir. Felaket tellallığı yapmak istemem ama tüm somut verileri, pratiklleri, amaçları ve rol-misyonu yan yana koyduğumuzda PKK-KDP savaşı-çatışması kaçınılmazdır. Olası bir PKK-KDP savaşı-çatışması (ki KDP’nin amacıdır bu) Kürtlere her yönüyle kaybettirse de, düşman saflarında bulunan KDP’nin sonunun olması da gerekir. İkinci aşamada KDP’nin bir daha yaşam bulamayacak şekilde tasfiye edilmesi elzemdir. Çünkü KDP’nin üçüncü ve son aşamaya geçmesi demek tüm Kürdistan’ı, verilen 100 yıllık ve son yarım asırlık kesintisiz mücadeleyi ve Kürtlerin onurunu, haysiyetini, namusunu, ağacını, kurdunu, kuşunu, suyunu ve tüm geleceğini sonsuza kadar düşmanın postallarının altına sererek, kurban etmek demektir! Bu şekilde kendi çirkef varlığını da güvence altına alma amacındadır. Peki bunu kabul edecek tek bir Kürt var mıdır? Şayet varsa aynı ölçüde işbirlikçi-ihanetçidir, Kürt ve Kürdistan düşmanıdır. Zerrece onuru, haysiyeti yoktur. Kendisini Kürt olarak tarif eden her bir birey oturup bunları uzun uzun düşünüp doğru kararı verip harekete geçmelidir. Bu çatışma-savaş riskine karşı yapabilecek ne varsa onu yapmakla yükümlüdür, sorumludur!
KDP’nin savaş ısrarı aynı zamanda kendi sonu olmalıdır. Kürtlerin ve Kürdistan'ın geleceği için bu şarttır. Bu da Demokratik Kürt Ulusal Birliği’nin ve Demokratik Konfederal Kürdistan'ın yolunun açılması anlamına gelir. Bilinmesi ve unutulmaması gereken önemli nokta, bitmiş ve tükenmiş KDP çeteciliği bu savaşla kendini de güncellemeye çalışmaktadır ve bu taktikler tamamen AKP çetesinin kopyalanmış taktikleridir. Buna asla fırsat verilmemelidir. Özelde Güney Kürdistan halkının genelde dünyada yaşayan tüm Kürdistan haklarının ikinci aşamadaki rolleri, tepkileri ve toplumsal eylemsellikleri KDP’ye müdahale noktasında en önemli ve değerli adımlar olacaktır. Ortak tutum ve birlik ruhu sağlanarak, demokratik toplumsal devrimci çizgiyi daha da genişletip, geliştirerek bu ihaneti, işbirlikçiliği ve çeteciliği kesin olarak ortadan kaldırmak gerekmektedir. Güney Kürdistan'ın uzlaşı ve sağduyu niyetli yapıları ile ilişkiler geliştirilmeli. İkinci aşamada KDP’nin bertaraf edilmesi demek Kürtlerin ve Kürdistan'ın nefes alması, Türk çete devletinin mutlak yenilgisi ve Kürdistan'ın özgürlüğü anlamını taşır. Bu durum Türk çete devletinin de mutlak çöküşünün anahtarıdır. Kendini savaş ile güncelleyen çürümüş ve iflas etmiş çetecilik yerlebir olacaktır. Buda hepimizin özgürlüğü ve dahi insanca yaşam hedefimizin mutlak zaferi demektir. Şimdi görev ve sorumluluk zamanıdır!
ŞOREŞ MUNZUR
(6 Ocak 2021)
YORUM GÖNDER