DEVRİMCİLERİN FAŞİSTLERDEN KORKTUKLARI TARİHTE GÖRÜLMEMİŞTİR
“... Politik boşluk, medyadaki sahnelemelerin şatafatlı gösterileriyle dolduruluyor. Politikacılar da tantananın bu politikadan arındırılmış mekanında kendilerine yer buluyorlar. Siyasi eylemleriyle değil, medyatik sahnenin ortasında kişi olarak gündeme geliyorlar...Günümüz demokrasisi “tamamen ihtişam üzerine kuruludur”, yani “medya tarafından çoğaltılan ve yaygınlaştırılan, her türlü hayal gücünü aşan bir toplu alkışın ikna gücü.”... Politika bir boşluk, içini oyarak tavır almayan, önemli hiçbir şey söylemeyen veya kurmayan, sadece iletile bilirliği ileten bir şamata politikası haline geliyor. Şamata kılığındaki iletişimin boş formülüne dönüşüyor.” Agamben- Byung-Chul Han
Tarihin bütün kritik süreçlerinde sosyalist devrimciler faşizmin şiddet iklimine asla boyun eğmemişlerdir. Sara, Kemal Pir, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Ulrike Mailof ve Dimitrov tarihe altın harflerle geçmiş devrimci kişiliklerden sadece bir kaçıdır. Zap cesareti ve fedailiği Kürdün ulusal hafızasını yeniden tazeliyor. Yasadışı Erdoğan faşizminin hiçbir siyasi ve hukuki meşruluğu yoktur. Faşizme karşı direnmek meşru bir haktır.
Günümüz yaşanılan somut gerçeklik şudur; Öncü ideolojinin, paradigmanın devrimci eylemi her koşulda pratikle konuşurken klasik siyasetçi ise medyatik sahnelerde popülist söylemlerle kendisini konuşturur. Uzun bir süredir toplumun hasret kaldığı Radikal demokrasinin devrimci siyaset diline nihayet TC suç işleri bakanı S’S karşısında HDP Milletvekilleri Rıdvan Turan, Garo Paylan ve HDP oylarıyla seçilen TİP’li Ahmet Şık tarafından etkin bir şekilde kullanılmasına tanıklık ettik. Faşizme faşizm diyen ve faşiste “Devrimcilerin faşistlerden korktukları görülmemiştir” tarihi ayarı ve tokadı siyasi gelecek adına umut verici bir gelişmedir. Faşizmin korku ikliminde sokaklara öncülük edecek dil işte bu radikal demokrasinin devrimci cesaret dilidir!
Radikal devrimci siyaset Türk halkına ve tüm ezilenlere TV dizileri üzerinde zerk edilen şiddet ve savaş zehrinin pençesinden kurtaracak yaratıcı gündemler oluşturmalıdır. TV dizileri Türk özel savaş rejimi senaristleri tarafından yazılıyor. Toplum Hitler faşizmiyle bire bir yöntemlerle Kürt soykırımının suç ortaklığına bulaştırılmak isteniyor. Pohpohlanan tarihi zaferlerin hiç birisi doğru değil. Sadece Azınlıklara uygulanan soykırımlar gerçek. Mafyatik kirli bir çete bu manipülasyonlarla ve yalanlarla ülkeyi soyuyor. Türkiye ahlaki yozlaşma, kara para, petrol talanı ticareti, göçmen ve antika kaçakçılığı cenneti !
Milli takımlarını Kürdistan seferine çıkaran faşist diktatör Erdoğan Amed ve Antep de milli maç oynattı. Erdoğan futbolu da faşizmin hizmetinde kullanıyor. Spor stadyumlarını kitlesel faşizm için araçsallaştırmak bilinen bir yöntemdir. Erdoğan faşizmi bu kirli amaçla tüm araçlarını devreye koymuş ve seferber etmiş durumda. Kürdistanı işgal seferi için Erdoğan yandaş medyasını mesken tutan savaş kılıçşörleri ve paralı katillerinin yüzüne tükürmeli toplum. Bu netleştirici süreçte Kürdün yaşama ve direnme hakkını savunmak insan olmanın gereğidir.
Devrimci kitle tabanın yaratıcı politik eylemlerle totaliter faşizmin daralttığı kamusal alanı genişletmeleri ve topluma açmaları hayati bir durumdur. Trajik politik körlüğü aşacak anti faşist bir kamusal vicdan inşasına ihtiyaç var. Akıl yürütme becerimiz eleştirel düşünebilme kapasitemizle yakından ilişkilidir. Bu çağında cesaretin ölçütü, kişinin kendi inanç ve doğrularıyla direnerek ayakta durabilme kapasitesidir. Yaşamın boşu boşuna önyargılar ve safsatalar sultasında yitmemesi için bu beceriye ihtiyacımız var. Zombileşen yığınsallığa inat bilinçli ve devrimci karşı koyuşlar mümkündür.
Biliniyor faşizm zihin ve söylem körlüğü yaratır. Faşizm halkı ayrıştırarak ve bölerek sürüleştirme taktiği uygular. Ötekinin duygu sesine sağırlaştırır. Buna karşın politik eylemde bulunma basireti ve kudretini taşımak diri bir ideolojik yeterlilik ve bağlılık gerektirir. Şu yakıcı tespitte güncelde tedbir geliştirmek için uyarıcı bir görev görüyor; Faşizm ikliminde kamusal demokratik uzlaşma zemini tahrip edilmiş durumda sahi demokratik bir toplumsal barış hangi zeminde inşa edilecek?
TOLDAREN TOLA MEZİN
YORUM GÖNDER