''SOSYALİZMİN KÜRESEL YÜKSELİŞİNDE PKK'NİN ÖNCÜLÜK ROLÜ''
Anti-insanî ve anti-vicdanî bir sistem olan kapitalizm insanlığı onarılmaz bir yıkımın eşiğine getirmiş durumda. Pandemi, küresel yoksulluk, devasa atık sermaye stokunun yarattığı bunalım ve eşitsizlik, yine açlık, ekolojik yıkım, büyük seviyelere ulaşan göçler ve artan şiddet sarmalının eşlik ettiği gözetim cehennemi, küresel ölçekte yükselişe geçen sosyalizmi tek umut haline getiriyor. Peki, sosyalizm dalgası beklenirken ve bunun objektif ve subjektif koşulları da oluşurken kapitalist sistemin PKK’yi tasfiye etmeye dönük estirdiği sınırsız terörü nasıl okumalıyız?
Netflix’in iddalı yapımlarından biri olan “Homeland” dizisinin son sezon finalinde temel konun Afganistan ve TC olması da asla tesadüf değildi. ABD-Rusya politik ilişki ve çelişki denklemindeki yeni soğuk savaş araçlarının halklara yine çok ağır faturalar çıkarması bekleniyor. Kapitalizmin tüm varyantlarının yeni müttefikleri olan cihadisyen unsurların eline virüs ve kimyasallar vererek toplu kıyımlar, savaş ve talanlara yol açacaklarına dönük güçlü emareler mevcut. Mesela Afganistan’ın tümden cihatçı Taliban’a bırakılmasının arkasında yatan proje nedir ve yakın gelecekte bununla asıl ne amaçlamaktadırlar? Yoksa yeni küresel konjonktörde cihadisyen radikalizmin unsurları kapitalizmin çıkarlarıyla uyumlu lokal güçler olarak global düzeyde yükselişe geçen sosyalizmin karşısına çıkarılmak için mi hazırlanıyor? Kapitalizmin icadı olan yeşil kuşak projesi bir dönem komünizmi önleme amaçlı bir tasarı olarak ortaya çıkmıştı. Bu eksende yaratılmış sağ-dinci radikalizm unsurları şimdiyse yeni görev tanımlarıyla küresel sosyalizm karşısına çıkarılmak isteniyor.
Bu bağlamda NATO, PKK ve Sayın Öcalan’ın fikirlerinin dünya çapında patlama yapması beklenen sosyalizme öncülük etmesinden korktuğu için Erdoğan’ın tasfiye konseptine aktif destek sunuyor. Örnek; Sur-Cizre-Nusaybin-Şırnak öz savunma direnişlerinin NATO ve cihadisyen unsurların desteğiyle barbarca bastırılması ve insanların cayır cayır yakılmasına göz yumulması da bir NATO projesiydi. Asrın Leningrad kuşatmasıyla özleştirilen Kürt halkının ve enternasyonal sosyalist dayanışmanın Kobanê zafer tecrübesinden sonra bu deneyimlerin başarıya ulaşması ve yaygınlaşmasının bir modele dönüşme potansiyeli kapitalist sistemi elbette çok tedirgin etti. Çünkü Rojava’da DAİŞ’e destek sunan küresel cihadisyen ağlara karşı enternasyonalizmin devrimci ruhu görkemli bir çıkış yarattı. Bundan dolayı Ortadoğu’nun tek sosyalist modeli ve inşa deneyimi olan Rojava devrimi büyük bir savaş tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kürt halkının direniş değerlerine yabancılaşması, yaşam sigortası olan Kürdistan dağlarının da gerilladan arındırılarak bu cihadisyen terörizm unsurlarına tahsis edilmesi hedefleniyor.
Afganistan’dan İdlib’e kadar uzanan uyuşturucu güzergâhlarının denetimi boşuna TC’ye verilmiyor. Küresel güçler uyuşturucu hatlarının derin sırlarına sahip S.Peker’i boşuna Erdoğan için denetimlerine alıp susturmadılar. PKK karşısında yenilgi üstüne yenilgi yaşayan Erdoğan ve emrindeki küresel çetelerin finansmanının ana kaynaklarından biri de hiç şüphesiz bu uyuşturucu ticaretidir. Kürdistan gençliği ahlakî yozlaşma ve uyuşturucu cenderesine bu sistematik politikalarla alınıyor. Erdoğan’ın hamisi olduğu DAİŞ-Taliban-ÖSO gibi terörizm unsurları emperyalizmin sahadaki yeni patnerleri olarak Kürdistan özgürlük mücadelesi karşısına çıkarılıyor. Kürdistan baştan başa bu çetelerle tekrardan istila edilmek isteniyor. Kürdistan’da hızla değiştirilen demografik haritalara baktığımızda bunu net olarak görmek mümkündür.
Macron’un Irak ve Güney Kürdistan temaslarındaki gizli ajandasını bu proje ışığında analiz etmekte yarar vardır. Kürdistan’ın dört parçasında devrede olan, akla hayale gelmeyen özel savaş politikaları ile halk bu sağcı-ırkçı cihadisyen projeye, NATO Erdoğan’a bağlanmak isteniyor. Rojava demokratik devrimini gasp etmek hayali de buna dahildir. Ruhsuzlaştırılmış Kürtsüz Kürtlük modeline meşruluk kazandırılmak isteniyor. Bu proje ile uyumlu olarak sağcı-dinci-milliyetçi faşizm, AB’nin açık desteğiyle gerilerden ileriye doğru kendisini yenileyerek işletiliyor. Kürdistan özgürlük mücadelesi zemininde sosyalizmi benimseyen tabanı bölmek için sağ-muhafazakar bir işbirlikçi çizgi geliştirilmek isteniyor. İmralı tecridi, PKK’nin terör listesine alınması, Efrin işgali, Şengal, Maxmur saldırıları, HDP’ye kapatılma davası ve Güney Kürdistan işgalini iç içe bu konsept etrafında yeniden yorumlamak gerekiyor.
Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğünün salt “seçimlerle” aşılacağını sanan naif siyasi tezlerin bir kere daha gözden geçirilmesinde yarar vardır. 2023 hedeflerinin kapitalizmin global politikalarıyla ilişkisini de iyi irdelemek gerekiyor. Türkiye’de tırmandırılan faşizminin uluslararası destekçileri halkların aleyhine ve kendi çıkarları lehine fitne kartlarını yeniden karıyorlar. Bu açıdan bakıldığında Daişleştirilen, talibanlaştırılan Erdoğan Türkiyesi bu projenin ana merkez üssü olacaktır. Zaten Antep-Urfa hattı bu projeyle uyumlu hale getirilmiş durumdadır. NATO’nun karanlık politikalarının bu merkezden yürütüleceği sır değildir. Mit müsteşarı Hakan Fidan’ın sır gibi saklanan ve içeriği açıklanmayan Şam, Bağdat ve Tahran temasları PKK karşıtı koalisyonun sanılandan çok daha geniş olduğunu gösteriyor.
Kısacası; Erdoğan Türkiyesi’ne biçilen yeni rol küresel sosyalizm uyanışını cihadisyen teröristlerle bastırma görevidir. Oysa ideolojiler çağı bitti diyenler büyük yanılıyor. Büyük sosyalizm uyanışı ve küresel kapitalizm hesaplaşması yeni başlıyor. Yüz milyonlarca mağdur insan küresel kapitalizme diş biliyor. Kapitalizme karşı dünya genelinde bir dayanışma ve mücadele birliği hiç umulmadık bir zamanda sosyalizm çağını başlatacak güçtedir.
Öte yanda TC ordusu PKK karşısındaki savaşta çoktan yenildi. Şu anda PKK, TC’nin emrine verilmiş karma-kokteyl terör örgütleriyle de insanlık savunusu adına mücadele ediyor. PKK dağda yok edilmek isteniyor. Kitlesel desteği yok etmeye dönük kirli ve aldatıcı özel savaş politikaları devrededir. Kitle ile mücadele arasındaki bağı zedelemek için envai çeşit dezenformasyonlar devreye konuluyor. PKK’ye karşı kullanılan kimyasallar ve teknoloji Tamil katliamına benzer bir tasfiye için onay alındığına dönük sinyalleri de görünür kılıyor. Güney sahasının tüm kentlerine salınan MİT-Parastın denetimindeki devşirme tetikçiler kalleş suikastler peşindeler. Küresel kapitalizmin laboratuvarlarında üretilen PKK’yi tasfiye amaçlı çok boyutlu politikaların varlığı çok bariz. Buna karşın PKK büyük direniyor. Kürt halkının bu büyük direnişi beslemesi ölüm kalım meselesine dönüşüyor.
Yani, emperyalizmin tahkim edilmiş cihadisyen unsurlarıyla kora kor bir savaş var. Sosyalizm ve emperyalizmin hesaplaşma alanı artık dünya çapında yaşanıyor. Kanımca 2021’in bu son üç ayı ve 2022 yılı özellikle Ortadoğu’da çok büyük sürprizlere gebe. Yeni dünyanın global dengeleri yeniden oluşurken Ortadoğu reel politik gerçekliğinde ABD-AB-Rusya yeni soğuk savaşın sıcak dip dalgaları Tsunami’ye zemin hazırlıyor.
Tehlikeler büyük olduğu kadar direnişten beslenen umut da büyüktür. PKK küresel sosyalizm rönesansına onurla öncülük yapıyor.
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER