DİJİTAL SERMAYENİN YENİ DÜNYA TASARIMI
Yeni bilişimciler ve biyokimyacıların işbirliğinden doğan bir dünya tasarımı giderek şekilleniyor. Aşılara, çip’le yaşama ve ölüme dijital verilerin karar vermesi yine çip’i durdurarak ölüm şalterlerini indirme aşamaları hızla güncelleştiriliyor.
Bu yeni trans hümanizmin açık savunucuları dijital sermayeciler modernist bir Vahdet-i vücûd / Varlık birliği yaşam felsefesi inşacılarını andırıyorlar. Vahdet-i vücûd / Varlık birliği “Tasavvuf düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek ve "bir" olduğunu savunan görüştür.” Sözün özü dijital sermayeciler bir nevi ölümsüzlük arayışında olan çağın Gılgamış’ına oynuyorlar. Buna göre, “trans hümanizm, bireyi insan doğasının kısıtlamalarından makineyle melezleştirerek kurtarmayı amaçlayan evrimsel ilerlemeciliğin mantıksal mirasçısıdırlar.” Teknolojik moderniteyi mesihçi bilimcilikle taçlandırma açısından insan anlam kapasitelerinin geliştirilmesi işin olmasa olmazıdır onlar açısından. Dijital küreselciler düşüncelerinin dünya çapında dolaşımına izin veren son derece etkili güç ağlarına fazlasıyla sahiptirler.
Bu amaçlar doğrultusunda özerk yapılandırılmış biyo politik küresel sermaye şehirleri şimdiden oluşturulmaya başlanıyor bile. Tasarılar içinde Drone taşımacılık, çipli kimlik tespiti, doğan her bebeğe zorunlu çip takma ve nano aşı yaptırma seçenekleri bu uygulamalardan sadece birkaçıdır. Dini inanç ve milliyetçi endüstrilerinin tümden aşıldığı günümüz zihniyet kodlarının ötesine bakan bir tasarı kendisine hırsla yer açıyor. İnsan sadece bir çip’in içine sığdırılacak kadar her açıdan küçültülmek isteniyor.
Nüfus bakımından az ama bununla ters orantılı geniş topraklara sahip yerleri bu stok özerk şehirler için satın alınmaya başlandı bile. Güncelde Ukrayna buna çapıcı bir örnektir. Stratejik yerleri bu yeni planlama için seçme ve hazırlama işlemleri alttan alta geliştiriliyor.
Yeni dijital İpek yolunun kalbi…
Kürdistan tüm bu planların ve planlamaların tam merkezindedir peki ama bizler bunun ne kadar farkındayız? Kürt halkına soykırım dayatan uluslarası savaş tahvillerini kimler satın alıyor ve coğrafyasını yerel işbirlikçi taşeronlarla hangi güçler talana açıyor? Kürdistan yeni dijital İpek yolununda kalbidir. Tüm işgal hamlelerinin altında yer alan asıl tarihsel etkenlerden biride budur. Dijital sermayecilerin hedefleri açısından Rojava-Güney ve Kuzey Kürdistan'da bu küresel denetimin yer alacağı bölgelerdir. Çin hem geçmişte olduğu gibi İpek Yolu’nun hem de bugün dijital devrimin de başlangıç merkezidir.
Yeni bilişimciler ve biyokimyacıların işbirliğinden doğan bir dünya tasarımı giderek şekilleniyor. Aşılara, çip’le yaşama ve ölüme dijital verilerin karar vermesi yine çip’i durdurarak ölüm şalterlerini indirme aşamaları hızla güncelleştiriliyor. Cinsiyete kişinin karar verebileceği bir biyolojiteknik süreç baş döndürücü bir hızda işliyor. İnsanın bağışıklık sistemine direngen mutasyona uğramış yeni virüs salgınlarıda giderek olağan hale getiriliyor.
Bu ultra biyopolitik sermaye sisteminin seçkin temsilcileri şimdiden global bir tekel yaratma yoluna gidiyorlar. Yağmur ve deprem bombalarını bulanlar şimdide güneş sistemini hedefliyorlar. Güneş ve dünya arasındaki enerji koridorunun denetimi üstünde hakimiyet sağlayarak insanlığın tümüne ait olan dünya kaynaklarını yekpare ticari denetime alma amacı güdülüyor. Özelleştirilmemiş ve ticari marka-patente dönüştürülmemiş Güneş ve okyanuslara da el konuluyor.
Dijital dünya vatandaşlığı…
Tek şifre ile çip okutarak oluşturulacak sistemde; dünya vatandaşlığı klasik ad ve soyadı, imza, cinsiyet bilgileri, banka hesapları, hastalık tanıları tarih olacak. Gözetim, tüketim, üretim ve denetimi' de kapsayan insanın doğal varlığı tek bir çipte işlevsellik kazanacak. Dijital dünya vatandaşlığı daha da dallanıp budaklanacak!
Mesela daha geçenlerde siber savaşla Avustralya'nın neredeyse tüm alt yapısı Siber saldırı sonucu ele geçirildi ve bilinmeyen bir "devlet" veya şebeke tarafından ağlar kontrol edilir duruma getirildi. Dünyada yavaş yavaş bu global sistemin denemeleri yapılıyor. Devletlerin, insanların güvenlik ve kişisel bilgileri artık mahrem bir sır değil!
Özelleştirilmiş krizler çağı başlıyor. Sosyal tecritlerin sıradanlaştırılması amacı saklanmıyor bile. Korona milenyumu bunun startını verdi. Sosyal mesafe dedikleri aslında tümden bir insan yalıtılmışlığı projesidir. Artık evler hem uzaktan eğitim ile bir okul hem de home (ev) ofisle yeni işyerleridir. Bireyselleştirilmiş yaşam ev içine sığdırılmış-sıkıştırılmış oldu. Eskiden finans kapital bankacılık ve sigortacılıkla çokça konuşurdu günümüzde bu değişti. Dijitalciler doları, euroyu yaratmışlardı ama şimdilerde bu gibi araçlar demode oldu. Bunların yerine “Bitcoin dijital para, 2008 yılında Satoshi Nakamoto tarafından deneysel olarak başlatılmış, herhangi bir merkez bankası, resmi kuruluş, vs. ile ilişiği olmayan, ancak ülkelerin para birimleriyle alınıp satılabilen, herhangi bir üçüncü parti hizmetine aracı kurumuna gerek kalmadan transferi yapılabilen bir tür dijital para birimidir. Küresel piyasalarda, Dolar ve Euro’ya alternatif olarak lanse edilen Bitcoin’in sembolü ‘฿’, kısaltma ise BTC‘dir ve tüm dünyada şuan fiilen zirvededir." Oysa küresel dijital sermayenin izini dünya borsalarında günlük olarak sürmek hiçte zor değil.
Üreteceği mallar ve hizmetler içinde artık insanlara ihtiyacı pek yok bu sistemin. Zaten seri üretime adapte olmuş akıllı robotları fazlaca var. İstatistiki veriler ışığında savaşlar ve virüsler bile dünya borsalarında birer manipülasyon ve yatırım aracıdırlar. Öngörülmeyen riskler fiyatlandırılarak önceden satın alınabiliyorlar ve etkin bir kar- faiz fırsatına çevrilebilen araçlar haline rahatlıkla getirilebiliyorlar. Dijital manyetik alanların devasa boyutu bile insan sağlığını ve doğa dengesini tehdit edecek boyutları çoktan aştı. Öldürücü virüslerin yakın gelecekte manyetik ağlar üzerinden yayılımıda hiçte sürpriz sayılmamalıdır.
Teknoloji elbisesi giymiş bir vahdeti vücutçular
Fransa ve ABD’deki bazı kitlesel olayların perde arkasında da bu küresel dijitalci sermaye var. Irkla ve ırkçılıkla sorunları var gibi bir izlenim veriyorlar ve kısmende kendi çıkarları için sentezci demokratik bir yönetimsel sisteme sıcak bakıyor dijital sermayeciler. Ama sermayelerini tehdit edecek örgütlü direnişlerden de ölesiye korkuyorlar ve çok önceden bu direniş odakları içine sızarak yönlendirmeyi amaçlıyorlar.
Bu sistemde artık kitlesel insan gücüne ve toprak ağalarına ihtiyaç yoktur. Kibarca ırkçılığa hayır tüm insanlar eşit bir sömürüye tabi tutulacağız deniliyor. Teknoloji elbisesi giymiş bir vahdeti vücutçular prototipi var karşımızda. Teklikten çokluğa, çokluktan tekliğe sen sen değilsin diyen bir anlayış temelinde yürüyorlar. Tek çipe dokunarak insan doğasına müdahale eden bu sistemin birçok anti insani yönünün mutlaka törpülenmesi gerekiyor.
Çin bu dijitalcilerin küresel aktörüdür. Bil Gates, Maddona, Lady Gaga, Ali Baba ve Amazonun sahipleri, Elon Musk, gibi öncüleri bu sivri orkestranın şefleridir buna direnebilecek bütün küresel şirketler ve devletler batırılacaktır gözü karalığı var. Belkide yakın gelecekte bazı devletler aniden iflasını ilan edecek ve bu küresel sermayeye sahip dijitalcilere gelin beni satın alın diyecekler. Ordularını bile bu güçlere kiralayacaklar.
Günümüzde insanlar zamanı tümden kuşatan çalışma sistematiği ve etiği yüzünden: “Kitleler formlarını ve kalıplarını yitirmiş ve dijital veri sistemlerinin kümelerine ve birer yığınlarına dönüşmüşlerdir.” Toplumsal denetim ve gözetimin dijital mantığına kurban olma riski yüksektir. “Zenci Aklın Eleştirisi” kitabında Achille Mbembe buna dair şu çarpıcı tespite gider: “Sınırların askerileştirilmesi, toprakların parçalanması, ayrıştırılması ve paylaştırılmasının suç ortaklığı köleleştirilmiş ülkeler ve nesteleştirilen halklar yaratır. Halkların ve ülkelerinin servetleri özel çıkarlara ve örgütlü işgalci sisemlere aktarılır. Artık insanlar sayısal verilere, hareketli nesnelere ve kodlara dönüşmesi muhtemeldir.”
Kapitalizmin Protestan yorumu bile artık miadını dolduracaktır. Göğe atıf edilen egemenlik artık dünyevi dijitalcıların hükümranlığı altındadır. Küresel dijital sermayenin hedeflediği biyopolitika ve biyoiktidar aslında “herhangi bir inanca dayalı olmayan yeni bir evangelizm Mesihçiliğini temsil ediyor.”
Distopya, zombiler, virüs filmleri…
Kamera lenslerle düşüncenin okunması amaçlanıyor ve teknoloji bunu mümkün kılacak çalışmalarda sona doğru geliyor. İnsan düşüncesinin mahremiyeti bile bio gözetim karşısında artık korunaklı değil. Uzmanlar “Hollywood boşuna film yapmaz” diyerek bir gerçekliliği işaret ediyor. Distopya, zombiler, virüs filmleri neden bu kadar revaçta mı dersiniz; insanlık yavaş yavaş buna hazırlanıyor ve hizaya getiriliyor. Distopya kitapları, Game of Thrones taht oyunları da bu dijital gelecek biçimlenişine katkı sunuyor. Artık insanlar böyle uzun yazılarıda okumayacak bunun yerine çok kısa zaman zarfında bir kaç dijital karakter tuşuna basarak sanal anlam dünyalarıyla daha kolayca buluşacaklar.
Çağımız biyo yapay zekası, alternatif gerçeklilikleri ürtme peşinde koşuyor. İnsanın başka organizmalar ve teknolojiyle geçirgen sınırlarını hatırlatan Siborg kavramı farklı bilgi özneleri ve nesneleri üreten büyük metalar ütopyasını olası kılma peşinde ısrarla koşuyor. Yapay zeka ürünü teknolojilerin sağladığı küresel ağ topluluklarının kontrol edilmesi ve denetime alınması(bu toplulukları oluşturmak için sadece Facebook'un hedefi şimdilik 1 milyar insandır) hiçte uzak bir ihtimal değil. 4 milyar aktif internet kullanıcısından büyük bölümünü bu dijital sermayeci sistem kendisine bağlama amacı güdüyor. ABD'de geçen seçimleri Trump lehine sonuçlandıran ve seçmeni yönlendirende işte bu derin dijital sermaye sisteminin varlığıydı.
Küresel ölçekte alternatif direniş…
Gayet organizeli ve yapay zeka destekli küresel ölçekte bir nüfus mühendisliği giderek ivme kazanıyor. Fakat buna paralel olarak gelişen, kamusal hayatı savunan ve direniş potansiyeli taşıyan küresel ölçekte alternatif direniş kitleselliğinde kendisini görünür kılıyor. Keskin bir farkındalık kazananmış bilinçli topluluklar söylem enflasyonuna takılmadan, eylem deneyimselliğiyle buna karşı koyuyor. Mide ve cebe indirgenen günümüz sanal asosyal insan prototipine karşı özgür vicdan ve düşünceyi esas alan ahlaki politik toplum savunucuları giderek çoğalıyor. Demokratik çoklu toplumda bir ütopik hayal olmaktan çıkıyor.
Artık biliyoruz kendi ötesinde yaşayanların kurdukları bir distopik dünya ve toplumsallık kurma uğraşı var. Biyo genetik tahakkümde kapımızda. Ultra sermaye yaşamının ötesinden bizlere bakan genom özneleri peşinde biyo genetik bilim. Yaşam özgürlüğümüz çoktandır metalar rejimine ipotek edilmiş durumda. Dijital bilim, bizim adımıza devir ettiğimiz hayatı kendisine dayanak göstererek bizlere karşı bu ötanazi hakkını kullanıyor sadece!
Lakin buna karşı borç ekonomisi köleliğine bağlanmış ve sömürü altındaki bu sefil yaşama direnen bir aydınlanmış toplumsallık mutlaka çıkış fırsatı yakalayacaktır. Esnek ve etik uzlaşılar ise hiçte uzak bir ihtimal değil. Duyguların politik dilini ve eylemini yakalamış ve bunlara direnen yeni insanın özgür yaşam inşası müthiş bir verimlilik alanı sunacaktır. Devrimci toplumsal paylaşım ağları küresel ölçekte bir demokratik çoğulcu karakter kazanarak mücadeleye koyulacaklardır. Böylelikle dijital devrimlerin, dijital devrimci ağlarıda siber bilgi savaşlarında mesafe almada giderek meşruiyet kazanacaklardır ve etkin sonuçlarda yaratacaklardır. Devrimci ideolojilerinde demokratik modernite temelinde yakın dönemde bu devasa teknolojik gerçekliliğe kendi insan odaklı bakış açılarıyla yön vermeleri yüksek olasılıklar dahilindedir.
“(..) Keşke bilgi, dolu bir kaptan boş olana bir yün iplikle süzülen su gibi olsaydı da, iki insan birbirine dokununca bilgi, dolu olandan boş olana geçebilseydi.” Platon
KEREM ÇİFTÇİ (ARŞİV-2021)
YORUM GÖNDER