KİTLESELLEŞEN BİR ANTİFAŞİST SOKAK MÜCADELESİ SÜRECİ KARŞILAR
Örgütlü faşizmi geriletecek tek güç radikal politik bir temelde kendisini hazırlayan kitlesel bir antifaşist muhalefetin kamusal alanda ortaya çıkmasıdır. Biat ve itaatten tümden arındırılmış meşru bir çizgide karşı çıkan sanatın ve edebiyatın siyasi radikal öncülüğüne acil ihtiyaç duyuluyor.
Geçmiş tarihsel süreçlere bakıldığında faşist diktatörlüklerin tümü ürettikleri korku sarmalını toplumu yönetmek için etkin bir araç olarak kullandılar. Faşizm kamusal alanda öteki olarak bir nefret öznesi şeklinde kurguladıkları demokratik toplumsal kesimlere karşı şiddet ve korkuyu yıldırma aracına dönüştürerek sürekli yönetebilecekleri gafletini taşıyorlar.
Kürt halkına karşı sergilen total faşizmden ötürü Türkiye çoğunluğu kolektif ulusal bir utanç ve pişmanlık duyabilmelidir. Türkiye de utanç kaynağı faşist bir kimlik inşası örgütlü bir cehalet kaynağı zihniyet tarafından temsil ediliyor ve barbarlıkta hiç bir sınır tanımıyor!
İktidar tarafından araçsallaştırılan sahte inanç demokratik direniş odakları karşısında bir bariyer olarak konumlandırılmış durumda. Faşizm inanca çıkar eksenli bakar ve onu yıkıcı bir temelde topluma karşı etkin bir şekilde kullanır buna karşıt radikal direniş güçleri çok bilinçli ve kararlı olabilmelidirler. Teorik eleştirinin artık pratik sonuçlar ortaya çıkarması gerekiyor.
Kurumlaşmasını neredeyse tamamlamış faşizme karşı toplumdaki ahlaki zemini kullanacak bir radikal demokratik siyasetin ortaya çıkması bekleniyor. Halkın demokratik direniş geleneğini güncelleyecek ve onun meşru direniş kültürünü dünya ile buluşturacak yeni bir siyasal çıkış mutlaka başaracaktır.
Kitlesel direnişlerin dayanışmacı demokrasisini yaratmak için konjektörel süreç son derece uygundur. Siyasal alanın demokratikleştirilmesini sağlamak bile başlı başına bir devrim zeminini yaratacaktır. Toplumsal özgürleşme endeksli sanatsal direniş politikalarına da ihtiyaç büyüktür ve bunu destekleyecek kitlenin yerel etkileşimine dayalı yeni bir siyasi dil ise kaçınılmazdır.
Bu ülkenin entelektüel vicdanı faşizm karşısında neden böyle felçli ve sokağı böylesine kolay terk etmesi normal mi sizce? Bu tarihsel yılgın süreç gelecek kuşaklara bir utanç mirası olarak kalacak. Sindirilmiş ve kısıtlanmış bu halkın öncülüğüne soyunan nice yiğitler geçmişte ve şimdi de gözlerini kırpmadan can vermişlerdir. Salt küçük bir kesim demokratik mücadelenin bedelini ödüyorsa ortada büyük sorun var demektir. Kitleselleşmesi gereken sokak iletişimi çok geç olmadan artık farklılıkta birlik ritmini ortak direnişle yakalayabilmeli.
Faşizm yaşamı zehirliyor herkesin mutlaka bir şeyler yapması lazım halk direnecek, sanat ve edebiyat direnecek, emekçiler ve çiftçiler direnecek, özgür hukukçular faşizmi yargılayacak, öğrenciler başını kaldıracak herkes çelişkilerini bir tarafa bırakıp bilebildiği her yöntemle direnecek! Yaşam müzik ritminde direnecek ve vicdan ayaklanacak faşizm ancak böyle devrilecek.
Bakın yeryüzünün son büyük kötülük kalkışmasının failleri olan daiş’i Kürt evrensel vicdanının özgürlük fedaileri nasıl paçavraya çevirdiler. Direnen bu büyük irade karşısında nasıl boyun eğmek zorunda kaldılar. Moral alınacaksa işte yüzyılın bu efsanevi direnişinden alınacak. Herkesin bu görkemli direnişten çıkaracağı çok büyük dersler vardır.
Özgürlükten yoksun bırakılmak köleliğin en alçaltıcı boyutudur. Faşizm bugün kamusal alanda bu köleleştiren ve ruhsuzlaştıran terörü bir silah olarak kullanıyor. Toplumun politik belleğini acilen harekete geçirmek gerekiyor. Direniş kölelik tarihinin tekzibini içerir bunun için tez elden çoğulcu antifaşist bir politik diyalog yaratmak lazım.
Özgürlüğün ruhsal ve belleksel ifadesi olan açlık grevinde bedenini ölüme yatıran yiğitler çağın bu özgürlük ateşinden besleniyorlar halk, aydınlar, direniş odakları da işte bu özgürlük ateşinden beslenmeye kendilerini tümden açabilirlerse direniş tarihinin destanlar geleneğine yeni ve görkemli bir sayfa da onlar açacak. Muhalefetin politik çeşitlilik kazanması ve farklı kamusal alanlarda kendini ifadeye kavuşturması faşizmi böler ve parçalar.
Radikal değiştirme ve demokratik dönüşüm gücünü kendine yaratmayı başarmış topluluklar çağın diriliş ruhunda muteberdirler. Kimliksel ve sosyo-kültürel özgürlüklerin demokratik savunusunu yapmak faşizme karşı kesintisiz bir kitlesel direnişle mümkündür. Direnişle mekanları zamanla iç içe kullanarak dayanışma ve mücadele alanına çevirmek insanım diyen herkesin görevidir.
Halk içinde filizlenen toplumsal eleştiriden doğan politik bir siyasi muhalefet yatay sınıfsal bir karakter kazanırsa halk çeşitliliği de kendisini bunun içinde görür, aksi durumda yüksek platform üstünde halka seslenen ve üstten bakan bir siyasi öncülük asla halkın duygudan oluşan iç kulaklarına ulaşamaz. Antifaşist bir siyasi-politik mücadele birlikteliği yatay düzlemde (sosyal-politik zeminde) toplumsallaşırsa sonuç alır.
Ötekileştirilenlerin bakış açılarını yansıtabiliyorsa ve etkileşim sağlayarak gündelik yaşamlarına temas edebiliyorsa sosyal politik direnişler süreklilik kazanırlar belki de toplumla siyaset arasında günümüz de oldukça zayıflamış bağlar bu sayede yeniden onarılma şansını yakalayabilirler.
“Hiçbir yerde özgürlüğe açılan kolay bir yol yoktur.” Nelson Mandela
KEREM ÇİFTÇİ- ARŞİV
YORUM GÖNDER