KOMPLO NEDEN ÖNDERLİĞE KARŞI GELİŞTİRİLDİ?
15 Şubat komplosu karşısında Önderliğimizle “yoldaşların yoldaşı olmak, temsil edilen hakikatten pay almak demektir.”
Yaşamımızın anlamı ve umudu olan Özgürlük Önderliğimizden fiziki olarak 24 yıldır uzaktayız. Uluslararası Komplo aramızda karaçalılar ve uçurumlar oluşturmak istese de biz militanlar olarak uçurumları ve karaçalıları aşarak Önderliğimize bağlılıklarımızı daha fazla derinleştirdik. Önderliğimizin öğretisini, ideolojisini, yaşam tarzını beynimize ve yüreğimize kazıdık. Fiziki beraberlik önemli olsa da ruhsal birliktenlik her zaman bizleri ayakta tutan en önemli öğreti oldu.
Uluslararası komployu anlamaya ve kavramaya çalışırken hep merak ettiğimiz konu; Komplo Neden Önderliğe ve Kürt halkına karşı geliştirildi? Neden Önderliğe karşı gerçekleştirilen komplo da hiçbir ahlaki ve insani kural tanınmadı? Önderlik ahlaki ve politik topluma ait değerlerin yani erkek egemen sistemin kadından çalmak istediği tüm değerlerin toplamıydı. Komplo ve komploculuk uygarlık tarihi boyunca günümüz kapitalist sistemine kadar kendisini komplocular tarihi olarak yaşattı ve bugüne kadar iktidarını sürdürdü. Tanrı krallar, krallar, padişahlar, imparatorlar vb. bunu tanrıların onlara sunduğu nimetler olarak ele aldılar ve değerlendirdiler. Büyük imparatorlukların saraylarında gizli kapılar ardında oynanan tek oyun komploculuktu. İktidar oyunları dünyayı yaşanılamayacak bir duruma getirdi. İnsanlık bu oyunların altında inim inim inlemektedir.
Komplocuların temel felsefesi iktidarı ezel-ebed kılmaktır. Komploculuk analitik aklın bir ürünü olarak gelişti. Egemeler kendi sistemlerini kurmak ve sistemlerini geliştirmek için komploculuğu kullandılar. İktidara karşı çıkan her ses susturuldu, her özgürlük yolunda yürüyen kesimler bastırıldı, işkencelerden geçirildi, öldürüldü ve ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her şeyi uyguladılar. Komploculuğun iki temel amacı vardı. Birincisi ahlaki ve politik değerleri taşıyan toplumların köleleştirilmesi, ikincisi de özgürlük ahlakını temsil eden toplumsal gerçeklikleri imha etmekti.
Uluslararası komplo Kürt halkı ve tüm özgürlüğe susamış ve özgürlüğe yürüyen insanlığın değerlerine yönelik bir saldırıdır. Önderliğimiz şahsında esaret altına alınan ve tasfiye edilmeye çalışılan tarihi toplumsal kültürün direniş geleneğidir.
Bu yüzden 15 Şubat komplosun asırlık bir temeli vardır. Her dönem farklı bir şekilde komplolar kendisini açığa çıkartıyor ve devam ettiriyor. Kürdistan üzerindeki soykırım sistemi küresel kapitalist sistemin geliştirdiği İngiltere’nin ortaya çıkardığı bir sistemdir. Uluslararası komplonun tarihsel dayanakları var. Komplo kapitalist sistemle bağlantılıdır. Kürdü inkâr eden imha etmek isteyen bir Kürt soykırımıyla karşı karşıyayız. Önderliğin, PKK’nin ve Kürt özgürlük hareketinin varlığı ile Ortadoğu’da demokratik gelişimin ortaya çıkması küresel kapitalizmin çıkarları önünde engel teşkil ediyor ve bir bütünen yok etmek için çeşitli komplolar geliştiriyor. 15 Şubat komplosu “ABD entrikacıları, Avrupa ikiyüzlülüğü ve Kürt ihanetinin birleşmesinden” ortaya çıktı. Burada amaçlanan hedef Kürt sorununun çözümünün çözümsüzlüğe itilmesi Kürt ve Türk toplumları arasındaki çatışmanın artık bitmez tükenmez ve sonu gelmez bir hale dönüşmesi demektir. Bu anlamda komplonun tarihi gelişim seyrini anlamak kadar günümüz koşullarında kendisini nasıl yenileyerek sürdürdüğünü anlamak ve kavramak komployu boşa çıkartmak açısından önemlidir.
9 Ekim komplosunun temel amacı Kürdistan Özgürlük Hareketinin özgürlük hayallerini ve umutlarını karartmaktı. Önderliğimiz şahsında Kürdistan özgürlük hareketi PKK tasfiye edilmek istendi. Önderliğimizin geliştirmiş olduğu mücadele ve Kürt sorununun çözümünde içerisine girmiş olduğu yoğunlaşma düzeyi ve geliştirmiş olduğu projeler ve perspektiflerle komployu boşa çıkarttı. 15 Şubat komplosu başta Önderliğimizin İmralı direnişi, mücadelenin her anı ve saniyesinde gözünü bile kırpmadan şahadete ulaşan binlerce yoldaşımız, halkımızın direnişleri sonucunda büyük bir bedel ve kararlılıkla boşa çıkartıldı. 9 Ekim komplosu, Önderliğimizin Suriye’den çıkışından itibaren Yunanistan, Rusya, İtalya, Kenya’ya ve 15 Şubat’a kadar geçen süreç direniş ve mücadele sürecini ifade eder.
Önderliğimizin esaret koşullarını hazırlayan uluslararası komplocu güçlerinin pervasız saldırılarına karşı sahte dostluk ve yetersiz yoldaşlığın eleştirisi olarak gelişen “Güneşimizi karartamazsınız” eylemleriyle komploya çok güçlü cevaplar verildi. Önderliğimizin Suriye’den çıkışından ve İmralı’ya götürülüşüne kadar olan sürede kendini yakma, konsoloslukları işgal etme, açlık grevleri vb. eylemlilikler gelişti. Bu eylemlerde 63 yoldaşımız şehit düştü. Başta kendisini önderlik etrafında ateş topu haline getiren Rojbin, Berwar, Dilan, Tayhan, Xebat, Bınevş, Zin, Rozerin, Şarıstan, Rotinda, Kurde yoldaşlardır.
Önderliğimize karşı gerçekleştirilen ilk uluslararası komplo girişimi 6 Mayıs 1996 yılında Şam’da düzenlenmek istenen suikast girişimiyle başlatıldı. İlk bu komployu anlayan ve bu komployu boşa çıkartmaya çalışan fedai eylemi gerçekleştiren şehit Zeynep Kınacı’dır. “Önderliksiz yaşam asla” dedi ve eylemini gerçekleştirdi. Zilan yoldaşın gerçekleştirdiği eylemle onun Önderliğe olan derin bağlılığını ve anlama derinliğini görebiliyoruz. Bu eylem sadece bir askeri eylem değildi. İdeolojik ve planlı süreci anlayan Önderliğe ve hareketimize karşı gelişen tehlikeleri gören, bu tehlikelere karşı bir duruş belirleyen ve buna göre kendini patlatan bir gerçekliği ifade eder. Sömürgeci güçlerin kalbinde eylemini gerçekleştirir. Bu Önderliğe karşı geliştirilmek istenen saldırıya karşı gerçekleştirilen çok büyük bir cevaptır.
Komplocular Ortadoğu’da yeni bir yapılanma oluşturma açısından kendilerini yeniden örgütleme ve planlama çabası içerisindedirler. Komployu her açıdan ele alıp yorumlayıp tartışmak bir bütünen komployu boşa çıkartmak açısından önemlidir.
Bilindiği üzere Önderlik savunmalarında da dile getirdiği gibi “Üçüncü dünya savaşının çıkış merkezi Ortadoğu’dur.” PKK’nin kuruluşundan bugüne PKK birçok komployla karşı karşıya kaldı. En son Önderliğimizin Suriye’den çıktığı 9 Ekim tarihine kadar. Ortadoğu’ya ilk müdahale Önderliğe karşı gerçekleştirilen 9 Ekim komplosuyla başlatıldı ve 15 Şubat komplosuyla sonuç alabilmek için uluslararası güçler birleşti. O dönem hiçbir ülke Önderliğimizi kabul etmedi. Uluslararası komplonun bilinçli ve planlı bir şekilde yürüttüğü bir komploydu. Önderliğimiz bilinçli olarak tüm dünya da istenmeyen kişi ilan edildi. Hegemon güçler iktidarlarını ellerinde tutabilmek için komployu iktidar sanatı saymaları bu bakımdan ele alınıp yorumlanabilir. Önderlik komployu tanımlarken şu vurguyu yapmaktadır. “Komplo iktidar kesimlerinin kendi iktidarlarını korumaları açısından ellerinde tuttukları en büyük silahlarıdır.” Bu silahı 15 Şubat komplosuyla Kürtlere karşı çok güçlü bir şekilde Önderliklerini esir alarak kullandılar.
Komplocuların her şey bitti dedikleri noktada Ortadoğu coğrafyasında Önderliksel çıkış gerçekleşti. Bu mücadele binlerce yıllık mücadelelerde ezen ve ezilen kesimlerin arasında sürüp gidiyordu. İyilik ve kötülüğün, güzellikler ve çirkinliklerin, özgürlük ve köleliğin, doğruluklar ve sahteliklerin arasında yaşanan hakikat arayışçılarının mücadelesiydi. Önderlik bu arayışa cevaptı. Kaybedilenler kaybedilen yerlerde aranacak ve bulunacaktı. Ortadoğu halkları ve Kürt halkı kaybettikleri noktadan tekrardan kazanacaktı. Egemen güçler Kürdistanı kontrolleri altına alarak Kürtleri de kendi amaçları doğrultusunda kullanmak istiyorlardı. Böylelikle Ortadoğu’da siyasi ve ekonomik çıkarlarını koruyabileceklerdi. Bunu geliştirmek istediklerinde tek engel Önderliğimizdi. PKK’yi ve özgür Kürdü etkisizleştirip aşmayı hedeflediler. PKK Ortadoğu’da tasfiye edilmeden Kürtler üzerindeki planları sonuç alamaz, Önderliğimiz imha edilmeden PKK’nin imha edilemeyeceği sonucuna ulaştılar. Bu yüzden tüm yoğunlaşmaları ve planları Önderliğimiz üzerinde yoğunlaştı. Önderliğe yönelik yapılan saldırı Önderlik şahsında PKK ve Kürt toplumuna ve Kürdistan’a yönelik bir saldırıya dönüştü.
Bugünde ‘En iyi Kürt ölü Kürt’tür’ anlayışıyla PKK’ye ve özgür Kürt’e saldırılar devam etmektedir. Kürt varlığı her zaman bir sorun olarak ele alınmış fiziksel ve kültürel soykırım konusu haline getirilmiştir. Komplo bugünde kendisini yenileyerek devam ediyor. Önderliğimizin belirtmek istediği gaflet durumu tam da buna denk düşmektedir. “Kök salmış bir özellik olarak ağacın kurdu rolü oynanmaktadır. Kurtçuklar çoktur ve yaşamak için toplumsal varlığın kendisi olan ağacı her tarafından kemirmek zorundadırlar.”
İmralı süreciyle gelişen yeniden yapılanma ve paradigmasal değişim süreciyle birlikte ideolojik anlamda yenilenme, stratejik anlamda değişim, Sürecin gerekliliklerine göre yeni bir mücadele çizgisi ve komploya karşı mücadele temelinde örgütlenen bir halk yapısı ortaya çıktı. Önderliğimizin geliştirmiş olduğu paradigmasal çizgiyi bir bütünen yaşama geçirebildiğimiz oranda, boşa çıkartabiliriz. PKK olarak çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Halk olarak kendi değer yargılarını oluşturma, ona göre yaşama, yaşamını idame etme ve kendi dilinde kültüründe katılım sağlama Demokratik ulus olabilmenin en önemli koşuludur. Ulus devlet hiçbir zaman demokratik barışçıl çözüm için tek bir adım bile atmamaktadır. Kürtler söz konusu olduğunda imha, inkâr, asimilasyon ve soykırım gündeme girmektedir. Yüzyılları aşan bir süredir Kürtlere uygulanan bir soykırım savaşıdır. Bunun en son aşaması PKK ve Önderlik gerçeğinde somutlaşmaktadır. Kürtleri bir bütünen tarihten silmeyi, iradesizleştirmeyi hedefleyen bir savaştır.
Bizler de her girdiğimiz 15 Şubat gününde bu kara günü bir daha yaşamak istemiyoruz. İmralı’yı ve İmralı sistemini hiçbir zaman kabul etmiyoruz. Önderliğin İmralı’ya götürülmesinde ki amaç bizleri köksüz, umutsuz ve mücadelesiz bırakmak içindi. Önderlik gerçeği ve Önderlik çizgisinin yaşamsallaştırılması anlamında her zaman Zilan, Beritan ve Kemal Pir çizgisini değerlendirdi. PKK’nin özünün bu çizginin anlaşılmasından geçtiğini dile getiriyordu. Burada düşünsel anlamda aynı ruhu yakalama ve bu ruhsal şekillenmeyle pratiğe geçirmeyle “Düşüncesi bizim olanın pratiği de bizimdir” dedi. Militan olma bu ölçüye göre yaşamayı gerektirir. Komplo karşısında güçlü bir duruşu yakalamak ve görev, sorumlulukların gereğine göre yaklaşmak bir bütünen ret etmek önemlidir. Komplonun derinliğini, yarattığı tahribatları 24 yıllık mücadele süreci ve direnişlerde net olarak görebiliriz.
Önderlik komployu değerlendirirken sahte dostluk ve yetersiz yoldaşlığı hep dile getirdi. Komployu topyekûn bir saldırı olarak ele aldı. Yaşanan komplonun derinliğini ve kapsamını bu kelimelerle ifade etti. “Abdullah Öcalan komplosunun içyüzünü çözümlemek, dört taraftan kuşatılmış ve içte haini bol olan bir halkın trajedisini anlamak açısından hayli öğreticidir. Komploda sorumluluğu sadece dostların basitliğine ve yoldaşların zayıflığına yıkmak dar yaklaşmak olacaktır.” Bizlerde geçirdiğimiz tüm yılları sahte dostluk ve yetersiz yoldaşlık üzerine örülen gaflet durumunu aşıp tutarlı yoldaşlık ilkesini yakalayıp Önderlik çizgisinde komplocu güçlere karşı mücadelemizi başarıya götürmek zorundayız. Uluslararası Komploya cevabımız daha çok inşa, daha çok örgütleme, daha çok başarı ve daha çok katılım olmalıdır.
ROJDA FIRAT
pajk.org
YORUM GÖNDER