TÜRK DEVLETİNİN PSİKOLOJİK SAVAŞ YÖNTEMLERİ
Bu alan savaşım alanıdır, daha da somuta indirgersem; Türk Devleti’nin topyekun bir şekilde Kürt Ulusu’na karşı yürüttüğü savaşımın en karmaşık ve dolayısıyla anlaşılmaz alanı olan psikolojik savaş(ım) alanıdır. Psikolojik Savaşı eğer doğru anlamamışsak her an düşman güçlerin oyununa gelebiliriz. Psikolojik savaş, bir sıcak savaşı kazanmak için veya şu anda yaşadığımız kriz anında bir davayı savaşsız kabul ettirmek için en etkili politik araçtır. O halde bu alanı çok iyi bilmek gerekiyor. Peki o zaman tarif olarak psikolojik savaş için ne getirilebilir? Biz bu işi en iyi yapan Amerikan savunma bakanlığının (DOD) tarifine itibar edelim: Planlanmış psikolojik operasyon; yabancı hükümetlere, organizasyonlara, gruplara ve kişilere yönelik olarak yapılan ve onların hislerini, güdülerini, objektiv muhakeme yeteneklerini, davranışlarını etkilemek için seçilmiş bilgi ve delillerin söz konusu objelere taşınması (verilmesi, sindirilmesi, kabul ettirilmesi) için düzenlenmiş operasyonlardır. Bu tarifte esas olarak beyinlere yönelik bir operasyon söz konusudur. Ben buna “beyinleri teslim alma sanatı” diyorum. Politik açıdan beyinler teslim alındı mı, ulusal ruh teslim alınmış demektir. Bir ulusun fertleri ulusal ruhlarını kaybettiler mi iş bitmiştir.. İşte, tarih içinde başlıca iç sürtünmelerin etkisiyle herşeylerini kaybetmiş olan Kürtler’in unutmaması, iyice anlaması gereken noktalardan biri budur. Ulusal ruhun muhafazası, ulusal kurtuluş ve bir avuç özgürlük için mücadele veren zayıf ve kuşatılmış Kürt Ulusu için hayati önemdedir.. Türk Devleti bunu bildiğinden dolayı, tarih boyunca tüm hatları ile bu zayıf noktaya, direnişin kaynağına yükleniyor. Kürt Liderlikleri’nin bazan tümünün, bazan da sadece bir parçadakinin layıkıyla kavrayamadığı budur. Türk Devleti, bütün ideolojik aygıtlarını da kullanarak harekete geçmiş, Kürt Ulusu’na karşı bir stratejik psikolojik savaş başlatmış bulunuyor. Stratejik psikolojik savaşın diğer iki (taktik ve güçlendirici) psikolojik savaş türünden farkı, hedef kitlenin dolaysız olarak tüm düşman ulus olmasıdır. Bilmeniz gerekir ki taktik psikolojik savaşta doğrudan doğruya düşman askeri birlikleri, yani gerilla ve peşmerge hedeftedir, bunların ruhları çökertilmeye çalışılır. Güçlendirici psikolojik savaşta ise Türk Devleti kendi öz kitlesinin moralini yükseltmenin yollarını arar. Mesela, Galatasaray’ın Avrupa macerası, Türk Milli takımı’nın dünya üçüncülüğü, Eurovision şarkı yarışması birinciliği, enflasyonun düşme eğilimi, Ankara’ya yapılan önemli ziyaretlerdeki sıklık, Türkiye’yi övücü beyanatlar, eğitim ve ekonomik açıdan Türkler’in Kürtler’e karşı sağladığı açık üstünlik.. Bunların tümü savaş malzemesidir ve Türk Kitlesi’nin moralını yükseltmek için kullanılır. Stratejik psikolojik savaş yürüten Türk Devleti, mahalli olanından geneline kadar, tüm anahtar şahsiyetleri karalamak, böylece onların etkinliklerini yok etmek için olağanüstü çaba harcar.. İftira, karalama, yoz kişilikleri ön plana çıkarma, bu savaşımda önemli bir yer tutar. Ayrıca bu mahalli veya genel önderleri satın alma veya tehdit yoluyla kendi saflarına çekme ciddiyetle ve sabırla uygulanıyor. Hapse düşen veya göz altına alınan herkese işbirliği teklifi götürmeleri boşuna değildir. Türk Devleti ayrıca her türlü karşı yayın organlarına sızarak, ince bir taktikle, insanları biribirine düşürür, bazan birinin bazen de diğerinin tarafını tutarak enerjinin iç mücadelede tüketilmesi için elinden geleni yapar. Bugün Türkiye’de yaratılmak istenen halkın güvensizlik psikolojisine bürünmesidir.Bir yandan Ordu yasdışı olmakla itham edilirken diğer yandan hükümetlerle çatışır vaziyette gösterilmekte suni gündemler yaratılmaktadır.Polisin elinden yetkileri alınmıştır.Üniversite mezunu polislerin sokakta büyümüş bir insan gibi bir tinerci bir kapkaççı ile mücadele etmesi mümkün değildir.Çünkü okuyan insan daha insancıldır.Kendisini bedenen değil zihnen geliştirmiştir.Tüm bunların ardından askerin iç güvenlikten çekilerek,iç güvenliğin polise devredilmesi Türkiyede çok büyük olayların çıkmasına sebep olacak ve ülkeyi bölücülerin rahatça at oynatabileceği bir hale getircektir.Terör örgütlerinin amacı insanları bezdirerek isteklerini yerine getirmelerini sağlamaktır.Bu da onlar için büyük fırsat olacaktır.Güvensizliğe düşen halk büyük bir gerilim yaşayacak bu da istenilmeyen pek çok olayın çıkmasına sebep olacaktır.Çünkü insan gerilime uzun süre dayanamaz ve bir çıkış yolu arar.Bu yolun kendisini hangi istikamete götürdüğünü sezemez.Buna asla müsade edilmemelidir.Halkın nabzı sürekli tutulmalı,sosyolojik ve psikolojik etkiler asla göz ardı edilmemelidir.Medya yabancı sermayeye ve büyük holdinglerin tasarrufuna bırakılmamalıdır.Çünkü medeya önemli bir silahtır ve gerektiğinde onu arkanızda değil karşınızda da bulmanız mümkündür.İnsanlara ulaşamadığınız sürece de onlara ulaşanlar istedikleri gibi yönlendireceklerdir. DERLEME |
YORUM GÖNDER