BİZ KAYALIKLARDAN KÖK SALIP YEŞEREN BİR HAREKETİZ (2.BÖLÜM)
Niçin direnme? Direnme, baştan beri halkın kurtuluşu içindi. Günümüzde artık bu halkın iktidar seçeneklerini parça parça da olsa, küçükten büyüğe doğru da olsa gerçekleştirmeyi bilmektir.
Niçin direnme? Direnme, baştan beri halkın kurtuluşu içindi. Günümüzde artık bu halkın iktidar seçeneklerini parça parça da olsa, küçükten büyüğe doğru da olsa gerçekleştirmeyi bilmektir. İşte tıkanıklıkların aşılmasının diğer önemli bir ucuda burada karşımıza çıkmaktadır. Buna başta gereken dikkat gösterilmedi. Halkımızı önemli oranda öncüyü destekleyen, ona hizmet etmekle mükellef bir güçmüş gibi bakıldı ve onu bununla sınırlı görme yetmezliğine düşüldü. Nitekim Botan pratiğinde halka sadece şu kadar yiyecek getir, şu kadar bilgi getir denilmiştir. Esas itibarıyla bu durum aşılmış değildir. Halkın kendi cephesini teşkilatlandırması, kendini yönetmesi ve Parti’nin de önder gücünü doğru biçimde kavramasına yaklaşılmamıştır. İşte tıkanma, işte kitle çizgisinin tutturulamaması, işte halka yanlış yaklaşım, işte öncünün halktan izole olduğu kadar ona kendini dayatması, yozlaşması kaynağını burada alıyor. Hedeflere doğru sahip çıkmadınız mı ve hedefleri doğru çizip gereklerini yapmadınız mı halk öncüsünün gücü de boşa gider. Niçin kadro, niçin eğitim ve örgütlenme? Bütün bunlar bu hedefler temelinde ele alınmazsa savaşçılar biri ki gün yanımızda kalır ve elde somut bir şey olmadığı için çekip giderler. Önder, halkın iktidar savaşımına, halkın iktidar hedefine sahip çıkmadığı için sürekli kendini tecrit biçiminde tutar. Ve son tahlilde ya sağ tasfiyeci bir konuma, ya da sol sekter tutumlara girer ki, bunlarında bir çok örneği ortaya çıkmıştır.
Demek ki, dönemin derinliğine tahlili temelinde çalışmalarımızda halkın kendi öz savaşımını hedeflemek, halkı bu temelde örgütleyip yönetmekte ciddi bir noksanlık yaşanıyor. Veya böyle bir durum kendini ilk defa böylesine yakıcı dayatıyor. Aynı zamanda öncünün bu temelde kendini gözden geçirip halkın artık iktidar olma hedeflerine uygun teori üretmesi, taktik üretmesi ve çalışmalarını yeniden düzenlemesi vazgeçilmez bir hal alıyor.
Herhangi bir amaçla direnme değil, halkın ikili karakterde de olsa iktidar hedeflerine yönelik bir öncü düzenlenmesi vazgeçilmez bir görev olarak karşımızdadır. Geçmiş dönemde öncümüzün dağlık alanda, zindanda, yurt dışında bütün yaptığı, direnme imkanı bulmaktır. Bu bir dönem için gerekliydi, ama şimdi bu çoktan aşılması gereken bir durumdur. Şimdi ise direnme; halka ulaşmak için, Parti’yi yeniden doğru bir temele oturtmak içindir. Eğer bunlar önemli oranda yapılmışsa, o zaman ne yapılacaktır? Artık halka ulaşmak, halkı doğru iktidar çabaları içinde savaştırmak, bunun taktiklerini sürekli geliştirmek ve bu taktikleri örgütleyip yönetmektir… İşte geliştirilemeyen buydu! Özellikle bu konuda kendini dayatarak görevlere sahip olunmadığından bir çok alanda nasıl olumsuzlukların peş peşe yaşandığı ve bir çok çabanın da nasıl boşa çıktığını kendi pratiklerinizde iyi bilmektesiniz. Ve şu anda milyonlar, PKK önderliği etrafında varız diyorlar. Hatta ölümüne var olduklarını söylüyorlar. O halde biz artık milyonların örgütlenmesini, savaşımını ve iktidara yürümesini sağlamakla mükellefiz. Artık bir direniş grubunu yaşatmak yeterli değil. Elbette ki bunların eğitim, örgütlenmesi, doğru taktiklerle savaştırılması esas görevdir.
Örneğin cephe gerisi çalışmalar, sınır boylarından tutalım yurt dışına kadar, yine şehirlerde ki, şehirler bu aşamada cephe gerileridir eğitim, örgütlenme görevleri şimdiye kadar sınırlı da olsa yapıldı. Bu görevleri bundan sonra daha da özenle yapmak gerekecektir. Ve gerçekten daha önceki dönemlerde böyle bir kitle desteğine ulaşmamıştık. Ama şimdi ulaşılmıştır. Kitleler daha şimdiden fazla görev ve örgütlenme talep ediyorlar. İşte burada öncünün eğitici, örgütleyici, yönetme, önder ve yönetici olma vasıfları önem kazanıyor. Bunlara sahip çıkmak gerekir ve bu konuda halk yalnız bırakılmamalıdır. Halk böyle örgütsüz ve yönetimsiz bırakılırsa elbette ya sağdan, ya da soldan saldırılarla, dayatmalarla bu potansiyeli çarçur edilmek istenilecektir. Bu, hiç de küçümsenecek bir tehlike değildir. Kaldı ki düşman, her gün bu potansiyeli yerle bir etmek için toplatıyor, işkenceden geçiriyor, göçertiyor. Dolayısıyla yapılması gereken hayati görevler var. Madem potansiyel uyanmış ve bize akıyor, o halde mutlaka ulaşmak, düşmanın pençesinden kurtarmak, göçertmesinden, pasifikasyonundan kurtarmak ve devrime kanalize etmek şarttır. Bu, ister milis ve cephe düzeyinde olur, isterse gerillaya çekmek ve çeşitli somut durumlarına uygun çalışma düzenleri içine almak biçiminde olur, ama mutlaka yerine getirilmelidir. Bu, öncünün mutlaka başarması gereken bir görevidir.
Kitlelere alanlara uygun somut görevler vermek mümkündür. Ve bu yapıldığında işler ilerleyecektir. Daha öncede belirttiğimiz gibi, öncü de kendisini sadece direnme içinde tutamaz. Direnme başarılmıştır; ülkeye taşırılma, ülkede direnme başarılmıştır. Şimdi direnmenin ürünlerini toplayacağız. Direnme kendi başına bir amaç değildir. Direnme daha güçlü bir gelişmenin, iktidar savaşımının temelini atmak için başvurduğumuz bir eylem biçimidir. Artık bundan sonra bütün dikkat ve çabamız nasıl ve ne kadar ayakta kalırız değil, çünkü ayakta kalmayı başarmışız ve noktaları tutmuşuz nasıl atılalım, gücümüzü nasıl yoğunlaştıralım, kendimizi nasıl hakim, otoriter kılalım, gücümüzü nasıl bir iktidar gücü haline getirelim? konularında yoğunlaşmalıdır. İşte bu noktada öncünün yaşadığı son tıkanıklıklar biliniyor. Gelen raporlara bakıyoruz; doğru bir iktidar anlayışı yerine, direniş grubu içinde bir kişini kendini hakim kılması, dayatması biçiminde bir çarpıtmayla karşı karşıya kalıyoruz. Grup sorumlusu bütün grubu halk iktidarının bir aracına dönüştürmesi gerekirken, burada otorite sorunu grup sorumlusunun kendini gruba dayatması biçiminde şekilleniyor. Bu tehlikeli bir yaklaşımdır. Bir öncü grubumuz, en azında bir mıntıkanın iktidarının önder gücüdür. Doğru bir otorite tahsisi ile bu güç kendini bütün mıntıkaya kumanda gücü haline getirmesi gerekirken bu yapılmıyor. Savaşçı ve komutan ayrımı adı altında ve birde kapsamlı eğitim, örgütlenme görevleri bir tarafa bırakılarak, kişi tam bir ağa gibi birimin içinde kendini egemen kılmanın kurnazlığını yapıyor. Diğerlerini de düşürerek, kendi etrafında aslında son tahlilde hizip gibi bir durum yaratarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.
Örneğin sizlerin pratiklerinde ortaya çıkan buna oldukça benzer bir durumdur. Ortada kapsamlı eğitim, örgütlenme görevleri var ve halktan çok sayıda insan gelip savaşa katılmak istiyor ve halkın kendisi çok sayıda görev talebinde bulunuyor. Ama haklı, yerinde ve aynı zamanda mutlaka karşılanması gereken taleplere sırt çevriliyor. Bunun yerine mevcut gruplar içinde hangi kişi etkili olacaktır, kimin etrafında hayranlık geliştirilecektir? bunun hesapları yapılıyor. Bu nedenle savaşçıların eğitimi tamamen ihmal ediliyor. Çünkü savaşçılar eğitilir ve PKK’nin kadro çizgisinde yoğunlaştırılırsa, onların şeflikleri de tehlikeye girecektir. Gelişen kadro şüphesiz doğru yönetim isteyecektir. Bunlarda da doğru yönetim gücü olmadığına göre, bu dayatma karşısında çoğu sahte ve sağ tasfiyeci, ama kendini sekter bir biçimde gösteren sorumluluk, anlayış ve pratiklerini yürütmeleri zorlaşır. İşte bunu önlemek için yapılan; savaşçıları geri düzeyde tutmak, gözünü, ağızını açtırmamak, onları bir ağanın hizmetinde çalıştırır gibi çalıştırmaktır. Ki, bu büyük bir örgüt suçudur. Bunun yanlış anlayış ve yanılgılı yaklaşımla da ilişkisi yoktur. Bu, feodalizmin uygulanmasıdır ve Parti çizgisinin boşa çıkartılmasıdır. Son tahlilde Parti’ye karşı gerici bir direnmedir ve bu noktaya gelinmiştir. Bazıları bunu daha da ileri götürmüştür.
Örneğin Uludere pratiğinde bir öğe yönetimi yozlaştırma işini ahlaksızlığa kadar vardırmıştır. Bırakalım halkın iktidarına yol açabilecek bir çalışmaya yönelme, karanlık çevrelerle ilişki ve kendi basit güdülerini tatmin peşinde koştuğu bugün biliniyor. Bu daha da ağır bir suçtur. Bu tamamen ilkel milliyetçilikte bol bol ortaya çıkan ve PKK’ye de bulaştırılmak istenen, kesinlikle tehlikeli, tehlikeli olduğu kadarda yenilgiyi, dağılmayı, yozlaşmayı beraberinde getirmiştir. Bu, tarihimizde de halkımızın direnmesinin yerle bir edildiği bir özelliktir. Bu birim sorumluları Parti’ye rapor yazmaktan ve toplantı geliştirmekten kaçınmışlardır. Bunların bir bütün olarak Parti’nin işleyiş esaslarını, demokratik merkeziyetçiliğini yerle bir ettiklerini, bu temelde kendilerini kamufle edip yaşatmaya çalıştıklarını iyi bilmekteyiz. Gerçekten doğru bir hedefler tespiti, buna doğru bir çalışma tarzıyla yaklaşmak ve bunu dile getiren rapor, talimat düzeni yok gibidir. Bunun yerine kendini dayatıyor. Geri köylü özellikleri olan ve kendine dalkavukluk edebilecek bir grubu etrafında tutuyor. Bu, kesinlikle tehlikeli, gerici ve Parti’ye karşıt bir durumdur. Bunlar sınırlıda olsa ortaya çıkabiliyorlar. Bundan çıkarılması gereken sonuç nedir? İşte ilkel milliyetçilik Güney Kürdistan’da böyle davrandı. Sonucu ise bir halkın toptan tasfiyesidir.
Bu kadar yakıcı örnekler gözler önündeyken halen ders çıkarma yerine, örneğin daha değişik bir biçimini PKK’nin yönetim pratiği içinde oluşturmak kişiyi ya çok tehlikeli iflah olmaz küçük burjuva egemenliğine götürür, ya da art niyetine. Bu başka hiçbir şeyle izah edilemez. Bunların üzerine bizim nasıl yürümemiz gerektiğini ortaya koyduk. Böyle yaşanılamayacağını, bunu ısrarla dayatanlara bunun bir suç olduğunu söylüyoruz. Bunun yerine halkın iktidar taleplerine doğru sahip çıkılacak ve öncü grubumuz varsa, öncü grup iktidar aracı haline getirilecektir. Orada kadrolaşma durumunda olan ister sıradan, ister gelişkin herkese azami bilinç verilerek yoğun eğitimleri pratik içinde yapılacaktır. Eğer eylem varsa eylem içinde yapılır. Bunların hepsi eylem öncesi veya sonrası hazırlık durumudur ve çok güçlü eğitimi mümkün kılar. İşte görev bunlardır. Böyle bir sürü insan yıllardır etrafımızda duruyor. Çoğunun durumuna bakıyoruz, hepsi gerçekten en toy, en amatör kişiler durumundan çıkmış değildirler. Bunları gördük ve bazılarıyla bizzat temasımızda oldu. Bazılarının da fotoğraflarına bakıyoruz, bunların çoğu hiç de profesyonel gerilla önderlerine benzemiyorlar.
Oysaki bunların çoğu yıllardır saflarımızdadır. Durumdan sorumlu kimdir? İşte kendisini grup sorumlusu yerine koyan ve işi gücü seviye düşürmek, bilinçlenme, eğitim ve örgütlenmeyi bir tarafa iten, nasıl grup şefliği icra edildiğinin düşünce ve uygulaması içinde olanlar bunun sorumlusudurlar. Parti dışı bir konum!… Yapılması gereken; Parti’nin doğru kadro anlayışını ister okuryazarlar olsun, ister olmasın biz hepsinden sonuç çıkardık uygulamak, bunların hepsini uygun yöntemlerle, en azından bir küçük birimin sorumluluğunu üstlenebilecek düzeye getirmektir. Böylelikle yılların çalışması üç ayda başarılacaktır. İşte tüm bunları yapmamak, PKK örgüt anlayışının gereklerini yerine getirmemek; PKK’deki kadrolaşmayı, örgütleşmeyi bir tarafa itmek demektir. Bu böyle olunca elbette alttaki savaşçıda yozlaşacak ve uzaklaşacaklardır. Ve nitekim bu alanda bu durumlar ortaya çıkmıştır. Bu zeminde aynı zamanda ahbap – çavuşlukta ortaya çıkar. Burada yozlaşan PKK’liliktir. Bu temelde hizipçilik ve komploculuk örgütlenir. O halde yine sormak gerekir, tüm bunlardan sorumlu kimdir? Elbette böyle bir yerde Parti’yi temsil etmek durumunda olandır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER