PKK NEDEN ANKARA’DA ÇIKIŞ YAPTI (3.BÖLÜM)
Diğer yandan, bu çıkışın diğer farklı özelliklerini nasıl tanımlayabiliriz? Önce de tartışılıyordu. Önderlik kitapta da yer vermiş. Önderliksel doğuş, ilk ideolojik grup temellerini atma, grup gelişimi sömürgeci sistemin başkentinde oluyor. Önderlik kitapta, “Bu klasik sömürgeciliğin doğal bir sonudur” diyor. Bunun da yadırganacak ve anlaşılmayacak bir boyutu yok. Başka türlü olması da mümkün değil. Bazıları hala şimdi “bilmem Ankara grubu şöyle oldu, böyle oldu” diyorlar. Ankara grubu filan yok. Ankara Önderliksel çıkış merkezidir, doğuş merkezidir. Böyle herhangi bir grup oluşmadı. Önderliksel doğuş, çıkış ve ilk grup hareketine kavuşma burada gerçekleşti. Aslında üzerine gidilen, saldırılan Önderlik gerçeğidir. Önderliksel çıkış, doğuştur. Ama toplumda etkisi bulunduğu için “niye Önderliksel çıkış Ankara’da oldu” diyemiyorlar. Hareketin kitleler üzerindeki etkisini azaltmak, insanların düşüncesini karıştırmak, bozmak için “Ankara grubu şöyle oldu, böyle oldu” diye çekiştiriyorlar. Bu gerçekliği de iyi anlamak, doğru anlamak gerekiyor. Buradan kalkarak aslında Ankara grubu denilerek devletle güya ilişkilendiriliyor. Kürdistan’ın dışında sayılıyor, bazıları kalkıyor “PKK’nin Kürtlükle ilişkisi yok” ya da “Kürtlüğü zayıf” diyecek kadar azgınlaşıyor, ileri gidiyor. Böyle diyenlere Önderlik “Bunu ancak bir zalim krallar söyleyebilir” dedi. PKK’nin Kürtlükle bağını ancak onlar inkar edebilirler, yoksa PKK öncesinde Kürtlük mü vardı? Hangi Kürtlüktü ne Kürtlüğüydü o? Onları iyi tanımamız, doğru anlamamız gerekiyor. Burada gerçekten hakkaniyetli olmak, dürüst olmak, gerçekçi olmak, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekiyor. Bu tutumlar, düşünceler çok çok tehlikelidir. PKK’yi tasfiye etmek üzere yürütülen saldırılar içinde soykırım rejiminin bulduğu ince yöntemler oluyor. Psikolojik savaşın en inceltilmiş ve derinleştirilmiş biçimini ifade ediyor. Öyle ki, insanları etkileyebilmek, kafalarını karıştırabilmek için ne gerekiyorsa ona başvuruyorlar. Bunların doğruluk payı olmadığı gibi doğru anlaşılması da mutlaka gereklidir. O bakımdan elbette ki Ankara’da grup oluşacaktı, doğacaktı. Önderliksel doğuşun Ankara’da oluşu bir klasik sömürgecilik gerçeğidir. Hemen hemen sömürge ülkelerin ulusal kurtuluş önderliklerinin büyük çoğunluğu sömürgeci merkezlerde, başkentlerde doğmuş, çıkış yapmışlardır. Çünkü sömürgeciliğin gereği odur. En yetkin beyinler, sömürgeci sistemin hizmetinde kullanılmak üzere başkente taşınıyorlar. Kürdistan’da bu çok daha fazla, sadece o beyin gücünden yararlanabilmek için değil, asimile edebilmek, denetim altında tutabilmek, yok edebilmek için başkente taşınıyorlar. Eskiden de İstanbul’a götürülüyorlardı. Bu bir Osmanlı siyasetidir, imparatorluk siyaseti, padişah denetimine almak için İstanbul’a götürüyorlar. Hatta çeşitli imkanlar, fırsatlar, ev veriyor, para veriyor, maaş bağlıyor, iş veriyor, çocuklarını okula alıyor, böylece denetim altında sistemin merkezinde tutuyor ve karşıt hareketlerin gelişmesini engelliyordu. TC de böyle bir yönetim sisteminin devamıdır. Dolayısıyla Osmanlı sistemiyle de, klasik sömürgecilik hareketleriyle de uyumludur. Kürdistan gibi bir sömürge ortamında başka bir biçimde Önderliksel doğuşun olması mümkün değildi. Herhalde Urfa’nın köyünde böyle bir Önderliksel çıkış gerçekleşecek değildi. Onun ne bilinç zemini ne iradesini gösterme ortamı vardı. Dolayısıyla da orada olamazdı. Ancak Urfa’da veya Şırnak’ta, Hakkari’de klasik, geleneksel, dinci, aşiretçi önderlikler doğabilir, çıkış yapabilirlerdi. Eğer PKK de öyle bir hareket olsa, PKK Önderliği de öyle bir Önderlik olsaydı doğru, Kürdistan’ın iç kesimlerinde devletten uzak bir ortamda, devletin ulaşamadığı, en az ulaştığı yerlerde doğuş, çıkış yapabilirlerdi. Tabii PKK Önderliği öyle bir Önderlik değil, PKK hareketi öyle bir hareket değil. Bilime dayanarak çıkış yapıyor, modern ulusal kurtuluşçuluğu öngörüyor. Sol sosyalist akımlar içerisinde bilinç temelinde gelişiyor. O halde bilinç nerede varsa, nerede yoğunlaşıyorsa, bilinç yaratan beyinler neredeyse, tabii ki Önderliksel çıkış orada gerçekleşecek. Kürdistan’ın iç kesimlerinde ne böyle bir bilinç edinme imkanı var, ne de böyle bir aydın yoğunlaşması var. Aydınlaşma hareketlerinin hepsi sonunda götürülüyor orada toplanıyor. Bu şu veya bu kişinin bir tercihi olmuyor. Önderlik Ankara’da olmayı kendisi tercih etmiyor. Süreç onu oraya taşıyor. İçinde bulunduğu dönemin özellikleri oraya götürüyor. Önder APO, öyle bir ortamda hem de sömürgeci merkezde, başkentte sömürgeciliğe karşıt, ondan kopuşu öngören, ona karşı aktif bir mücadele ile zafer kazanmayı hedefleyen bir Önderliksel çıkışı, bir örgüt ve akım yaratmayı öngörüyor, hedefliyor. Dolayısıyla bunun doğru anlaşılması lazım. Öyle tartışılacak, eleştirilecek, çekiştirilecek bir yanı yoktur. Sadece klasik aşiret, feodal Önderlikler ve hareketler bunu eleştiri konusu yapabilirler. Yoksa modern ulusal hareketler açısından en küçük bir terslik, anormallik bu durumda söz konusu değildir. Bunu da böyle tanımlamak, bilmek gerekiyor. Yoksa öyle yanlış anlamalar, kafa karıştırıcı oluyor. Bu temelde topluma yönelik bir psikolojik savaş propagandası yürütülüyor. Buna aldanmamak lazım. Bu gerçekliği de böyle doğru görmek ve anlamakta yarar vardır. DERLEME (PKK TARİHİ DERSİNDEN)
|
YORUM GÖNDER