GERİLLANIN SESİ, SÖZÜ VE EYLEMİ OLMA ZAMANI
Tarihi bir ihanet içinde olan KDP’nin desteğiyle 17 Nisan’da AKP-MHP faşizmi uluslararası güçlerinde desteği ve onayını alarak yoğunluklu olarak Zap ve Avaşin olmak üzere bütün Kürdistan’da yeni bir işgal ve soykırım süreci başlattı. Bu soykırımın bir yani askeri olurken diğer bir yanı da siyasidir. Siyasi boyutuyla başta HDP’nin kapatılması olmak üzere Kürtlerin siyaseten var olabileceği bütün kurumlara dönük bir saldırı başlattığını, tüm diplomatik görüşmelerinde Kürt kazanımlarına yöneldiği belirtilebilir. Fakat esas olarak saldırdığı alan gerilla alanıdır. Peki, neden gerilla ilk saldırının merkezinde yer alıyor?
Çünkü gerilla Kürt halkının bütün kazanımlarını koruyan ve 21 yüz yılda Kürt halkını özgür Önderlik ve demokratik özgür Kürdistan gerçekliğine kavuşturacak yegane güçtür. Şayet gerilla bitirilebilirse o zaman bırakalım Özgür Kürdistan’ı yaşamayı, hayalini bile kuruturlar. Bu düşman gerçekliğini gerilla karşısında halen ayakta tutan ve bu soykırımına izin veren uluslararası bir hegemonya olduğunu germemiz gerekiyor. Şayet bu böyle olmasaydı bu gün olduğu gibi geçmişte de onlarca AKP-MHP faşist ordusu gerrila karşısında yenilmişti. Peki, bu böyledir diye bize biçilen kadere razı mı olacağız? Şayet kadere razı gelinseydi, bu Önderlik mücadeleye hiç başlamazdı. Hiç kimsenin Kürdistan kelimesini ağzına almadığı bir dönemde ve bütün imkansızlıklar içinde özgürlük mücadelesini başlatarak bu seviyeye getirdi.
Şimdi bütün kazanımlar elimizden alınarak tasfiyeye, yok oluşa sürüklemek istiyorlar. Komutan Murat karayılan bu savaşa bunun için “ölüm kalım savaşı” dedi. Bu tanımdan yola çıktığımızda, Kürtleri yeniden bir başlangıç yapamayacak duruma getirmek istiyorlar. Halk olarak yaşamsal olan bütün hayati alanlarımızı yok etmek istiyorlar. Tüm zenginliklerimizi talan ederek sömürmek istiyorlar. Tekrardan köleleştirilerek, kendinden utanan, kendisine ihanet eden bir toplum ve birey gerçekliği yaratmak istiyorlar. Bu noktada gerillanın verdiği savaş, yok oluşa dur deme, kazanımları koruma, sömürge ve ihanet şebekelerine kaybettirme savaşıdır. Bugün Zap, Avaşin’de olan da budur. Gerilla vurdukça AKP-MHP faşizmi kaybetmekte, ihanet şebekesi KDP kaybetmektedir. O nedenle onlarda bütün imkanları ve uluslararası destekle saldırıyorlar.
Dikkat edelim her yerden Kürt kazanımlarına karşı bir saldırı var. Güney Kürdistan’da Avaşin, zap ve Metina alanlarına dönük KDP’nin desteğinde Türk devletinin saldırısı var. Şengal’de Türkiye ve KDP’nin anlaşması sonucu Kazimi hükümetinin saldırısı var. Maxmur’da KDP saldırısı var. Rojava’da Türkiye, ENKS ve çetelerin ortak saldırısı var. Türkiye’de başta Kürt halkının kazanımları olmak üzere özgürlük ve demokrasi isteyen tüm halklara dönük AKP-MHP hükümetinin faşist bir saldırısı var. Bütün bu saldırılar öyle rast gele seçilmiş saldırılar değil, çok bilinçlice örgütlenip, planlanmış saldırılardır. Bütünlüklü olarak ele alındığında Kürt halkının geleceğine dönük yapılan saldırılardır. Yani her bir Kürdün ölümüne yemin edilmiş saldırılardır. İşte gerilla ve halkımız bu saldırılara karşı Zap, ve Avaşin’den başlayarak Şengal ve Rojava’da, Kürdün yaşadığı her alan bir direniş ve özgürlük savaşı alanına dönüşmüştür.
O halde Kürtler olarak bu yüzyılda özgür bir halk, özgür bir toplum, özgür bir ulus ve özgür bir birey olarak yaşamak ve demokratik ulusu gerçekleştirerek halkları bölüp parçalayan, birbirine düşüren ve ölümlerimiz üzerinden kazanç sağlayan bu uğur sisteme karşı savaşmak, mücadele etmek bir hak değil midir? Saldırı nereden geliyorsa oraya yaparak savunma hakkını kullanmak temel bir yaşam hakkı değil midir? İmha ediyorsa, soykırıma uğratmak istiyorsa, katlediyor ise buna misliyle cevap vermek toplum olarak var olmak hakkımızdır. Bu saatten sonra şehitlerimizin dediği gibi “bireysel mutluluk aramak bitmiştir’ toplum olarak halk olarak, halklar olarak mutluluğa kavuşma zamanıdır artık.
Şayet mutluluğumuz özlemini duyduğumuz Önderliğimizin ve ülkemiz özgürlüğü ise buna ulaşmak ancak bütün halkımızın gerillanın kanını vererek bize hayat vermeye çalıştığı savaşa katılma ve gerillayla aynı mevzide olmakla gerçekleşecektir. Başta gençlik olmak üzere eli silah tutan herkes gerillanın yükünü ortaklaştığında olacaktır. AKP-MHP ve işbirlikçilerinin olduğu her yerde saldırıldığında bu düşmanın çöküşünün gerçekleşmesi an meselesidir. Her Kürt bireyi kendi geleceği ve özgürlüğü için düşmana karşı bir şey yapmakla kendini görevli kıldığında bu savaşı sona erdirebiliriz. Böylece bireysel çıkar ve hırsları için ihanet ederek kazanımlarımızı elimizden çalmak isteyenlerin çirkin eylemlerine son verebiliriz. Bu güç bugün halkımızda fazlasıyla vardır. Buna inanarak harekete geçtiğimizde görülecektir ki, 21, yüz yıl halkımızın ve halkların yüz yılı olacaktır.
Hiç kimse ‘elimden bir şey gelmez ‘ dememelidir. Her birimizin yapacağı çok şey vardır. Meydanlarda yürüyerek gerillanın sesi olmak büyük bir eylem olduğu gibi, aynı şekilde şehirlerde, kasabalarda bir ihanetçiyi, bir düşmanı cezalandırmakta bir gerilla eylemdir. Düşmana vergi vermeyerek, su, elektrik ve her türden bizi borçlandıran faturaları ödememe bir eylem olduğu gibi, şehirlerde işbirlikçi, ajan faaliyeti yürüten, karakollarda bulunan polis ve bekçilere aman vermemekte önemli bir gerilla eylemdir. Gerillanın sesi, sözü ve eylemi olma zamanıdır. Unutmayalım ki, artık devrimci halk savaşını her yere taşımak ve buradan zafer yaratmak bizlere aittir. Bu halkın kahramanları öne çıkmalı ve tarihi görevlerini yerine getirmelidir. Gerillanın ulaşamadığı her yerde askeri elbisesini giymiş biz siviller hakkın, hukukun ve en önemlisi ahlakın meşru gördüğü özgürlük hakkımızı sonuna kadar kullanma zamanıdır.
AMED PÎRAN
YORUM GÖNDER