PKK EVRENSEL BİR HAREKETTİR
Kocaman imparatorlukları aşan devletler var. Tarihte birçok güçlü imparatorluklardan çok daha ileri güçlü egemenlikler var. Yine de korkuyorlar. ABD sözcülerine, yine İngiliz sözcülerine bakalım ve hatta Rus hükümetine bakalım! Hepsi TC’ye “al sana bu kadar helikopter, destekliyoruz seni” diyorlar. Bölge güçlerine bakalım, “bizi de tehdit edebilir, birleşelim, zirveler yapalım” diyorlar. Yine iç gericiliğe bakalım; “aman imdadımıza gelin” deyip, böylesi bir birleşme içine girmesi, devrimin yetkin bir temsilcisinden egemenlerin duyduğu korkunun en çarpıcı örneklerinden birisini temsil ettiğimizi ortaya koyuyor. Bu ancak kapsamlı bir devrimci olguyu yaşamakla mümkündür. Bir dönemlerin egemen Roma düzenleri vardı. Ve yine Firavunlar düzeni. Doğu’nun görkemli imparatorlukları vardı. Küçük adımlarla başlayan çıkışlarla giderek sonlarının nasıl geldiğini biliyoruz. Bir anlamda kapitalist imparatorlukların da buna benzer bir çözülüşü söz konusu oluyor. Her şey ellerinde, ama buna rağmen güvensizler. Uluslararası kapitalist düzen şu anda, “tek dünya nizamıyım” biçiminde kendine anlam vermeye çalışırken bile kuşkulu. Hatta en bunalımlı ve belirsizliklerle dolu bir durumu yaşıyor. Zirvedeki imparatorlukların yıkılmaya başlaması gibi bir durum, bir kez daha yaşanıyor. İşte tam da bu noktada, “bu PKK denilen olay da nereden çıkıyor” sorusunu kendilerine soruyorlar. “Yıkılışımıza bir dinamit olmasın, bir çözücü başlangıç yapmasın mı?” diye kuşkuyla bakıyorlar. Böylece kendi ilkelerinin de önemli kısmına ihanet ederek, temel insan haklarını, ulus haklarını hiçe sayarak ve bir anlamda kendilerini de yadsıyan bu yaklaşımlarıyla yenilgi tohumlarını içeren tutum içinde bulunuyorlar. Bütün bunları PKK bilinçli bir tarzda mı hazırladı? Biraz bilinçli. Nitekim bunun ilk ifadesi PKK’nın devrimci teorisidir. Biraz kendiliğindenliği ortaya çıkaran da onun yürüttüğü politik, pratik savaşımıdır. Tarihte hiç şüphesiz her şey baştan sona planlı ve bilinçli gelişmez. Biraz bilinç kadar kendiliğindenlik de önemli rol oynar. Ama gelinen nokta PKK’yi artık böyle bir gerçeklikle yüz yüze bırakmıştır. Artık bütün etkenler, PKK’nin salt ulusal sınırlar içinde bir ulusal kurtuluşçuluk ve hatta demokratik bir toplumla işin içinden kendini sıyıramayacağını gösteriyor. Bu rolünün bir gereği olarak giderek bölgeselleşip evrenselleşiyor. Bunun için daha derinlikli bir noktada ulaştığı sosyalizm içeriği, onu, mevcut sosyalizm deneyimlerini aşarak yaşanılabilir bir sosyalizmi yakalama ihtiyacı olarak, bunun siyasal ifadesi ve ulusal düzeyi kadar uluslararası düzeyin de yeni ifadesi olmaya zorluyor. Birey hakkı kadar, toplumun kolektif hakkını da bu muhteva içinde sağlam ele alarak değerlendirmeye götürüyor. Ya böyle gelişir ve başarır ya da ele alamaz ve başarısızlığa uğrama noktasına dayanır. O halde PKK gerçeğini ele alırken, Ulusal kurtuluş savaşımı ve ona dayatılan özel savaşla ilgilenemeyiz. Bu yetmezliğe düşmemek için PKK öncülüğünün içeriğine bakmak gerekiyor. Yeni dönemde zenginleşen bu içeriği dar, milli sınırlara sığdırmakla ve yine diğer birçok ulusal kurtuluş örneğinde görüldüğü gibi günümüz devrimlerinden bir tanesi haline gelmekle bile onlar kadar başarı sağlanamayacağını görüyoruz. Dolayısıyla mevcut devrimci hareket, daha fazla sosyalistleşmek veya mevcut sosyalist deneyimlerden çıkarılacak dersler temelinde özellikle başarısızlığa yol açan nedenleri aşarak yaşanılabilir bir sosyalizmi, hem ilkede hem uygulama düzeyinde gerçekleştirmekle karşı karşıyadır. Yine başta sosyalizmin bu yaklaşımının artık daha açık olan ilkesi kadar, onun uygulamalı örneğini de temsil etmek gerektiğinin bilincindeyiz. PKK, bunun somutlaşın gösterme iddiası ve kararı kadar, bizzat bunu yaşamında gerçekleştiriyor. Bu geçen kısa tarihi süre içinde bile, “PKK’yi böylesine savaşkan kılan nedir” diye bir soru sorulsa, herhalde bunun yanıtı, PKK’nin sosyalizme böyle iddialı bir girişi yapmış olmasıdır. Daha o zaman reel sosyalizme, onun her türlü hastalıklarına geçit vermeyen, sosyalizme böyle bir iddialı inanç duymak kadar bir bilim işi olduğuna hükmeden ve bunun bilinciyle donanmayı bütün görevlerin önüne koyan, bu konuda politik çıkarlara alet olmayan, ilkesel yaklaşımı esas alan, yine sosyalizmi her türlü taktik gelişmenin önünde ele alan, bunda oldukça tutarlı kalabilen ve bunun için inancını, bilincini temiz tutan bir parti olmaya büyük özen gösteriyor PKK. Onun savaşının ruhu bu tutum oluyor. Halen eğer PKK’nin bu büyük kahramanlığına yol açan nedir denilirse, temelde yatan bu ruhtur ve bu bilinçtir. Aynı zamanda onun bunu az çok yaşam tarzı haline getirmesidir. Bundan eminiz. Bunun dışında PKK olayına açıklık getirmek, en temel özellik söz konusu olduğundan zordur. Buna şu gerçek de ilave edilebilir. HALKLAR ÖNDERİ 1992 NİSAN |
YORUM GÖNDER