HALK TARİHİNE BÜYÜK KATKIMIZ OLDU (4.BÖLÜM)
Maalesef bu arkadaşların belki de yüzde doksanı böyle. Askerleşmemişler, dört dörtlük gerillacılık yaptığını sananlar az değil. Düşünemiyor ki, bu kadar yoğunlaşıyor, hâlâ kendini iyi bir asker yerine koyamıyor. Halbuki savaşımı da bu sınıra getirmek yüzde doksan dokuz benim çabalarımın sonucudur. Tek bir kuşun çıkartmaktan tutalım en güncel taktikleri belirlemeye kadar, hepsi hemen hemen bizden kaynağını bulur. Ama halen kendimi arkadaşların sandığı gibi asker sayamıyorum. Halen yapılması gereken çok şey var diye düşünüyorum. Bu kadar alçakgönüllüyüz ama, bu kadar da iddialıyız. Siyasi konularda da, edebi konularda da öyleyiz. Bütün bunlar önemlidir.
Bir de zamanımız çok önemli. Zaman deyip geçmeyelim. Çünkü zamanı doğru değerlendiremezsek, kaybetmek işten bile değildir. Mesela bize biçilen hüküm bir aydır diyelim. Biz ilk ayda kazanamadık mı, ikinci ayda bizi vururlar. O açıdan tempo çok önemli. Tempo nedir? Eğer ikinci ayda vurulacağını biliyorsan, birinci ayda kesin kazanmayı bilmektir. Tabii siz bu formülün farkında mısınız? Bana neden bu tempo hakim? Çünkü biliyorum ki, zaman benim dilediğim gibi bana sunulmaz. Aylar, yıllar keyfimce yaşanmaz. Birileri engel olacak ve belki de beni boğacak veya o yıl boğma planıdır. O zaman ben, yaşadığım günleri bir ayı bir güne, bir yılı bir aya sığdırarak kapasitelendireceğim ve böylece düşman planını boşa çıkaracağım.
Ben hızlı düşünüyorum. Bir dostumuz “hızlı düşünen, hızlı yapan veya dünü düşünürken yapan” diyordu. Kendisi bir bilim adamıdır. Doğru bir tespit bu! Düşünürken yapan, yaparken düşünen! Öyle tahmin ediyorum ki, siz düşünceyle yapma arasında belki de fersah fersah zaman ve mekan farkı yaratıyorsunuz. Yani pratik-teorik farkı olan bir konumdasınız. Benim için dakikası dakikasına olmak önemli. Telsizde konuşurum, bana ufak bir bilgi verir, anında ona nasıl karşılık verileceğini bilirim. Belki de yarım saniyede cevap veririm. Düşüncem o kadar hızlı çalışır. Belki sizin düşünceniz hiç bunu almaz bile. Düşünmeyi bilmemek veya düşünürken pratiğini aylarca sonra akla getirmek kaybettirir. Bu yüzden tempo tutturulamaz.
Hızlı düşünmek neden gerekli? Hızlı düşünmek için nasıl olacaksın? Komutan biraz öyle olmak zorunda. Benim gibi yapın demiyorum ama yine de düşmanın size ulaşamayacağı bir hızınız olmalı. Bunlar gerekli. Savaş günlerini yaşıyoruz her cephede ve siz de bu işin içine girmişsiniz. Ben de mutlaka size karşı sorumluluklarımı yerine getirmek zorundayım. Getiremezsek olmaz. Amacınız çok kapsamlı ve yürüdüğünüz yol da tehlikelerle dolu. Çok ciddi olacağız. Korkmayalım, paniklemeyelim ama, keyfimizce de yürüyemeyeceğimizi bilelim. Disiplin bundan doğar. Yolda nasıl tedbirli, sağlıklı yürüyeceksin. Disiplin, tarz, tempo, yine bağlı olduğun amaç karşısındaki düşman nedeniyledir.
Bugünleri anlamak, şehitleri anmak, bir şeyler duymak ancak bu çerçevede geçekçi ve yararlı olabilir. Ve ben de böylece sizi değerlendirmiş oluyorum. En iyi düşünceyi, en iyi yaşam biçimini bir çırpıda vermeye çalışıyorum. Yine de benden isteyebilirsiniz. Halkın da, partinin de, savaşa ilişkin hemen hemen tüm taleplerine anı anına cevap veririm. Kendimi biraz bu konuda ayakta tutuyorum. Hiç olmazsa savaşma konusunda başarma konusunda istemesini bilin, biz vermeye hazırız. Verdik de birçok şeyi.
Sanıyorum bugünler sizin için de son derece çarpıcı oldu. Olağanüstü çarpıcı ve dönüştürücü günler. Kendi açımdan fazla boşa geçirmiyorum bu günleri. Tam istediğimiz gibi olmasa da, boş geçen günler değil. Sanırım ilginç gelişmeler oluyor. Yine gerillayı geliştirmek çok önemli ve belirleyicidir, Türkiye’nin problemini derinleştirmek çok önemlidir. Sosyal-demokrat çıkmazı derinleşiyor, DYP parçalanıyor, hepsinde bir alt-üst oluş yaşanıyor. Faşizm mi başa gelir, bizim dayattığımız büyük demokratik hamle mi başarıya ulaşır, onu önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. Bunlar çok önemli ve sürecin baştan sona inisiyatifimiz altında yönlendirildiğinin farkındayız.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER