PKK'NİN KURULUŞUNUN ANISINA (7.BÖLÜM)
İlk Kurşuna Giden Yolun Günü Kürt insanı dünyada eşine ender rastlanan baskılama ve imha yöntemiyle sindirilmiştir. Ürkütülmüştür. Korkutulmuştur. İçine dönük kılınmıştır. Kürt insanı ne zaman isyana kalkışmışsa ya da saldırılara karşı kendisini korumak için direnişe geçmiş ise sonu hep hüsran olmuştur. Nasıl ki Alevilerde Kerbela olayı sürekli bilinçaltlarında bir imha ve yok etme psikolojisini yaratmış ise Kürtlerde de katliamlar, sindirmeler benzer bir durumu yaratmıştır. Kürt insanının bu katletmeleri sonucu kişiliği parçalanmıştır. İçi ile dışı ayrı olmuştur. Kendisine yabancılaşmış bir kişiliğin bırakalım başkasına, kendisine karşı hayrı olabilir mi? Mümkün mü? Verilecek cevap; tek kelimeyle elbette ki hayırdır. İçiyle dışı bir olmama esasen bir kişilik bozukluğunu ifade eder. Kişilik bozukluğunu yaşayan bireyler hiç şüphe olmasın ki yönlendirilmeye açık olacaklardır. Yalan dolan en çok bu yapılarda zemin bulacaktır. Ve tabii ki birilerinin güdümüne girmekte buralarda yaşam bulur. Kürtlerin en büyük trajedisi de bu olmuştur. Bu kişilik yapılanmasıyla isteseler de direnişlerinde başarılı olamayacaklardır. Direnişleri hep yarım kalacaktır. Direnişleri ancak bireysel kalır ki onunda nerede söneceği meçhul olacaktır. Hâlbuki direnişe geçmek işi esasen örgütlenme ve örgüt işidir. Lakin kişilik olarak dumura uğramış kişiliklerde esasen bu kendine yetme mekanizması parçalanmış olduğu için bu durum ortaya çıkmaz. Böyle yapılarda bireyin dar çıkarları, aile menfaatleri, küçük hesapları, bireycikleri, egoları, dar düşünceler üzerinde kurulu olan davranışları pratikleşme zemini bulur ki bunlarda esasen dağıtıcı özellikler olarak toplumun bağrına düşer. Özcesi; Kürtleri işgal eden güçler, sömürgeciler Kürtlerin yüreğine korku salarlarken ortaya bu tablonun çıkacağını bilerek saldırırlar. Yok ederler. Kadınlarına tecavüz ederler. Doğmamış bebeklerine Dersim’de yaşandığı gibi süngülerle yönelirler. Çınarlık ihtiyarlarının yaşlarını Küçülterek idam sehpalarında katlederler, küçük yaştaki çocuklarının yaşlarını büyüterek idam sehpalarında sallandırırlar. Maraşlarda olduğu gibi coplarla insanları iğfal ederler. Sivaslarda olduğu gibi ateşlerde yakarlar. Bunları yaparken hepsini bilerek yaparlar. Bunlar yetmemişse 33 kurşun olayında olduğu gibi suçsuz insanları yargısız infazlar katlederek herkese emsal olmasını sağlarlar. Dediğimiz gibi tüm bunların bir hedefi bulunur; o da kişilik bozukluğunu yaratmak, sinmiş, kendisinden korkmuş insanlar yaratmak. Sömürgecileri Azrail olarak görmesini sağlamak. Böylelikle esasta sömürge kişiliği yaratarak kendi gölgesinden korkan ve beyinlerde karakollar kurulmasını sağlamayı amaçlar. Bir kez bu sağlanmışsa orada artık sömürgecilerin kalmasına gerek yoktur. Çünkü artık her yerde karakollar milyonlarda beyinlerinde, yüreklerinde, bedenlerinde inşa edilmişlerdir. Bunun için; 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, ilk elden tüm bu oluşturulan yapıyı parçalamanın günü olarak anacağız. Bunun için; 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, kendi gölgesinden korkar hale gelen Kürdün bu ürkekleştirmesini parçalaması olarak anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, içiyle dışı bir olmayan Kürdün aşılarak kendisi olan, içiyle dışı bir olan Kürdün yaratılması olarak anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, Kürdün beyinlerinde oluşturulan, inşa edilen karakolların yıkılmasına başlaması olarak anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, yaratılmış olan ikircikli kişiliğe sıkılan ilk kurşun olarak anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, Kürt bilinçaltıyla bilinç üstünün birleşmeye başlaması olarak anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, Kürdün kendisiyle yüzleşmesinin görkemli bir şekilde sağladığını bilerek anacağız. 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, özcesi Kürdün istemlerini bilinçaltına iterek kendine güvensiz, kendinden kaçak, hasta, kompleksli, duygusallaştırarak zayıflatılmış kişiliğinden kaynaklı didişmeci, çekişmeci, kof, içe dönük tasfiyeci, tahrike açık bir serseri mayın misali kimden nereden nasıl beli olmayacak şekilde patlamaya ya da patlatılmaya hazır bomba haline getirilmesine karşı sıkılan bir kurşun olarak anacağız. Ve tüm bunların yerle bir edilmesi ile ortadan peyderpey kaldırılması olarak anacağız. Ve tabii ki onun içinde esas da yer alan neolitik değerler diye bugünlerde tabir edilen komünal değerlerin açığa çıkararak serpilmesinin yolunu açmaktır. O temiz özü, sadeliği, adaleti seven, insanlığın beşiği olmuş, yiğit, arayışçı, gözünü kırpmadan komşusu ve insanlık için ölümün üzerine atlayan ana yanlı tüm o güzellikleri evet açığa çıkaran günün ta kendisi olarak anacağız. Ve 27 Kasım gününü anlamak istiyorsak, Düşmanın tüm sindirme, katletme, içe dönük tasfiye girişimlerine rağmen yeni bir halk, yeni bir insan, boynu bükülmez militanlar ve geleceğin garantisi olan küçük generallerle geleceğe iyi örnek olarak anılacak tanrıçalar ile yaşlı çınarlık abideler yaratmasını anacağız. Devam edecek… ŞEHİT KASIM ENGİN |
YORUM GÖNDER