TANRIÇA STAR'DAN YJA STAR'A KADIN TOPLUMUNU SAVUNUYOR -5-
Kürt Kadını Tarihin Her Aşamasında Bir Direniş Gücü Olmuştur Tarihin en eski direnen halklarından biri de Kürt halkıdır. Kürdistan coğrafyası, egemen zihniyetin ortaya çıktığı ilk günden itibaren, kadınların, direnişin içinde olduğu bir coğrafyadır. Egemen uygarlıklara ve erkek egemenliğine karşı, tarih boyunca en fazla kafa tutanlardan biri de Kürt kadınları olmuştur. Kendi aşiretini korumaktan tutalım, egemen sisteme isyana kadar Kürt kadınları hep direniş saflarındadırlar. Düşmana esir düşmektense savaşmayı ve gerekince kendini kayalıklardan atmaya kadar varan bir yiğitliktir Kürt kadınının direnişi. Ama tarihe Kürt halkının direnişi yazılmadığı gibi Kürt kadının yiğitliği de yazılmamıştır. Kürdistan tarihinde topluma öncülük ederek rol oynayan birkaç kadın örneği vermek tamamlayıcı olacaktır. Deyfe Xatun Selehaddin Eyubinin yeğenidir. Halep valisiyle evlidir. Eşi ölünce başa geçer on yıl Halebi yürütür, sonra oğlu başa geçer, o da ölünce tekrar yönetime geçer. Dönem Moğol ve Haçlı saldırıları dönemidir. Deyfe hatun doğudan ve batıdan gelen saldırılara karşı askeri gücününün başına geçerek sorumlusu olduğu Halep kentini korumayı başarır. Destansı Dımdım kalesi direnişinde yüzlerce kadın ele geçmemek için kendisini öldürür. Zadine Xatun Dımdım kalesinin düşmanın eline geçmesinin ardından yöre yönetimine geçişiyle birlikte kadınların intikamını almak için bin askerle Dımdım kalesine saldırır ve kaleyi alır. Ordusunun adı “Çengzerin” ordusudur. Şehnaz Hatun ise Rojhilat Kürdistan’da Erdalan beyinin eşidir. Farslara karşı verilen savaşta savaş kızgınlaşınca Erdalan kızlarından beş yüz kadını toplar. Kadın oldukları anlaşılıp Farslar tarafından ele geçmemek için erkek kılığına girerek savaşa katılırlar ve savaşın kaderini değiştirirler. Yine Rojhilatê Kürdistan, Loristan’da Qedem Xêr, Kürt birliğini sağlama temelinde uğraşır. Bunu kendine tehlike gören şah onu tehdit eder. Şah elçisiyle üç torba pirinç gönderir, “benim askerlerim bu kadar çok, yenemeszin” mesajını gönderir. Qedem Xêr ise bu pirinçleri tavuklarına yedirerek kendi gücünün akıl ve cesaretini ifade eder. Kara Fatma Kırım savaşında 300 süvarisinin başında Osmanlı sarayına destek sunar ve savaşta büyük kahramanlık ve cesaret gösterir. Kürt olduğu bilindiği halde bu nedenle Türkler kendilerine mal etmek isteseler de dünyada Kürt Fatma olarak tanınmıştır. Başur Kürdistanlı Leyla Qasım Baas rejiminin Kürtlere dayattığı baskı, zülüm ve katliama karşı peşmergeye katılır. Kürt halkının sesini dünyaya duyurmak için uçak kaçırma eylemine katılır. Bu eylemde yakalanır ve biçimsel bir yargılanmayla yirmi gün gibi bir zaman içinde idam edilir. “Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak. Ben Kürdistan’ın özgürlüğü yolunda canımı feda ettiğimden dolayı sevinç ve gurur duymaktayım” sözleriyle Leyla Qasım, Kürt kadının özgürlük tutkusunun ve özgürlük için neler yapabileceğinin ifadesi olmuştur. Yine cumhuriyet döneminde Kürt isyanlarında Gülnaz Xanım, Ağrı isyanında öncü rol oynamıştır. Seyit Rıza önderliğinde gelişen isyanda ise Bese ve Zarife’nin mücadeleleri Kürt kadınının onurunu koruma mücadelesidir. Zarife, Alişer’in eşi ve yoldaşıdır. Seyit Rızanın sofrasına oturan ve söz hakkı kullanan tek kadın olduğu söylenir. Garzan isyanında direnişe katılan Rinde Xan esir düşünce son isteği olarak Malabadi köprüsünü görmek istediğini söyler. Köprüye varınca kendisini köprüden Dicle suyuna atar. Kürt Kadının Özgürlük Hareketi Evrensel ve Ulusal Direniş Kültürünün Mirası Üzerinden Yükselmiştir. Kürdistan’da isyanların bastırılmış, Kürtlüğün bitirilmesi için vahşi katliamlar yapılmış, kalanların ise kim olduklarını unutmaları için beyaz soykırım politikası Kürdistan’a dayatılmıştır. Kürtlüğe dayatılan yok oluşun somut ifadesi, Ağrı isyanı sonrası “Muhayyel Kürdistan burada meftundur” sözleriyle betondan hazırlanmış bir sembol mezardır. Artık Kürdistan’da özgürlük adına yaprak kıpırdamaz denen bir aşamada PKK Kürt halkının özgürlük umudu olarak doğmuştur. Bu özgür ruh Kürdün özünün yeniden doğuşu olarak hızla Kürdistan’da yayılmış ve kök salmıştır. PKK’nin çıkışı kadın içinde bir milat anlamını ifade etmektedir. Sömürge toplumlarda elbette kadınların durumları çok daha ağır bir aşamayı ifade eder. Çünkü, sömürge toplum erkeği en ezilen konumda iken bunun acısını evde, ailede kadından çıkarır. Erkeğe sadece mülk olarak aile kalmıştır. Bu aile üzerinde kendi egemenliğini korumak için her türlü baskıyı kadına yapacaktır. Ailenin kişinin karanlıkta kaybolduğu bir kör düğüm haline geldiği Kürdistan’da PKK kadının koştuğu özgürlük ışığı olmuştur. PKK’nin ilk grup aşamasından itibaren kadınlar mücadeleye katılmışlardır. İlk örgütlenme gruplarında, ilk kongrede, zindan direnişlerinde ve dağa çıkan ilk gerilla gruplarında olmak üzere, kadınlar devrimin ilk aşamasında her alanda yerlerini almışlardır. Yani nerede direniş varsa kadınlar orada bizde varız demişlerdir. PKK’nin bir düşünce olarak doğması elbette ki en önemli adımdır. Düşünce doğmadan daha ileri adımlar atılamazdı. Ama henüz bir somut pratikleşmesi olmayan bir düşünceye katılmak büyük bir özgürlük inancı ve iradesi ister. Bugün özgürlük hareketimiz dört parça Kürdistan’da halklaşmış ve ordulaşmış bulunmaktadır. Elbette ki bu somutlaşma PKK’nin gücünü ifade eder ve insanları çeker. Ama henüz sadece özgürlük sözüyle yola çıkmış bir gruba inanmak büyük bir özgürlük tutkusu gerektirir. Sara yoldaş PKK’nin ilk yürüyüşçülerinden olarak Kürt kadının özgürlük tutkusunu ifade etmektedir. Hatta Sara yoldaş Apo’cular ve onların özgürlük arayışlarını duyduğu gibi kendisi onları aramaya koyulmuştur. Yani birilerinin gelip Onu bulmasını örgütlemesini beklememiş kendisi Apocu olmak için yollara koyulmuştur. Bunun için ailesiyle büyük kavgalar vermiştir. Hareketle buluştuktan sonra PKK’nin halk ve kadınlar içinde ilk örgütlenmesini sağlamak için büyük emek vermiştir. Yakalanıp zindana düştüğünde ise direniş abidesi olmayı başarmış, yaşarken kahramanlaşmıştır. Dağda, toplumun içinde mücadelenin öncüsü olmuş, kadınlarla el ele, çocukların dünyasında her yerde mücadeleyi büyütmeyi bilmiştir. Mücadeleyi ilgilendiren her çalışmayı büyük bir ciddiyetle ele almış, büyük bir heyecanla yürütmüştür. Sara yoldaş ulaştığı özgürlük düzeyiyle kadın hareketimizin özgürlük düzeyini somutlaştırmıştır. Kadının özgürlük tutkusunu, kadın nasıl direnmelidir, nasıl kendini ve halkını savunmalıdır, bunları Sara yoldaştan öğrendik. Kadının yoldaşlık ruhu Onunla hepimize yayıldı. Kürdistan özgürlük mücadelesinde kadına dair ne varsa ilk Onunla can buldu. O ilk öncümüz, ilk yol göstericimiz, bu anlamda ilk komutanımızdır. Kürdistan’da komutanlık sadece askeri bir eyleme, savaşa öncülük etmek değildir. Kürdistan’da yaşama, onura, özgürlüğe dair her şey mücadeleyle, direnişle yaratılmaktadır. Yaşamın her anı bir savaştır. Özgürlük mücadelesinin öncüsü dolayısıyla komutanıdır Sara yoldaş. Ve Sara yoldaş kendi deyimiyle hep kavgayla yaşamıştır. Yaşamı kavgadır. Onun kavgası kadın hareketimizin ulaştığı özgürlük düzeyidir şimdi, yani tek kendi olmaktan çıkmış hepimiz olmuştur O. Kendi özgürlüğünü bize taşımıştır. Eğer bu gün bizler özgürlüğe dair bir şeyler anlamışsak bu, Onun sayesindedir, Onun özgürlüğüdür. Ve onun kavgası bizim kavgamız olarak sürmektedir mücadelemizde. Dağa çıkan ilk gerilla gruplarında kadınların yer aldığını belirtmiştik. Bunun anlamı, kadın açısından, özgürlük için savaş gerekiyorsa bu savaşta bende varım demektir. Belki gerilla gruplarındaki erkek gücü içinden kadının dağa çıkmasını erken gören, önce gidip dağı tanıyıp öğrenelim sonra kadınlar gelsin diye karşı çıkmak isteyenler olsa da kadınlar ilk gruplarla birlikte gerilla birliklerinde yer almışlardır. Bu ilk adımdan itibaren gerillanın zorluklarında, emeğinde, mevzilenmesinde, başarısında içinde olmak demektir. Gerillanın arkadan geleni, bir eki, parçası değil gerillanın kendisi, rengi öncüsü olmak demektir. Gerilla toplumun öz savunması olarak yola çıkarken kadın hem toplumun hem de kadınların öz savunması olarak en önde yer almaktadır. Kürdistan gerillasının dünya devrim deneyimlerinden farkı, kadının gerillada kendi rengiyle, öncelikle kadın özgürlüğü için mücadele ediyor olmasıdır. Kadın özgürleşmeden toplumun hiçbir kesimi özgürleşmez. Bu nedenle Kürdistan özgürlük mücadelesine kadınlar sadece toplumun öz savunması için değil kadın üzerindeki köleliği parçalamak için, özgür kadın hakikatini yaratmak için, yani kadınların öz savunma gücü olarak katılmışlardır. İlk gerilla gruplarında tek tek kadın arkadaşlar yer almışlardır. Bu süreç elbette ki kadın özgürlük mücadelesi için en zor aşamadır. Kadının gerilla olabileceğini hem düşmana, hem öz savunmasını yaptığı toplumuna, hem aynı mevzide savaştığı erkek yoldaşına ve en önemlisi de kendine ispatlama sürecidir. Kadın gerillanın Kürdistan dağlarında verdiği mücadele, kadından asker olmaz, kadın bir orduyu dağıtır anlayışına parçalamış, kadın değil sadece gerilla olur, kadın gerillada öncüdür, biçim verendir, ölçü oturtandır, en keskin savaş verendir anlamlarını yaratmıştır. Bu gün kadın gerilla, öz savunmanın sadece bir parçası değil öncüsü durumuna gelmiştir. Bunu her şeyden önce, elbette ki ilk gerilla gruplarında yer alan kadın yoldaşların büyük bir inançla yürüyüşlerine ve efsanevi direnişlerine borçluyuz. Aslında belki her takımda bir iki kişidirler, ama bir kadın temsili olarak kadın öncülüğüdürler. Kendi dönemlerinin komutanıdırlar. Kendi adlarına değil kadın cinsi adına katılmaktadırlar her çalışmaya. Sağladıkları her başarı tüm kadınların hanesine yazılmaktadır. Kürt kadınının Özgürlük Direnişi Efsanevi Kadın Komutanlar Yetiştirmiştir. Özgürlük hareketimiz, ilk şehidimiz olan Bese Anuş’tan, uçurumların direniş çiçeği Beritanlara, fedailik çizgisiyle tanrıçalaşan Zilanlara, kadın ordumuzun komutanlığını üstlenen Dellalere efsanevi kadın kişilikleri yaratmış. Binlerce kahramanın direnişiyle bu gün dünyadaki en örgütlü kadın hareketi durumundadır ve bu direnişiyle başta Ortadoğu olmak üzere dünya kadınlarına ilham olmaktadır. Dünya kadınlarını özgürlük saflarımıza çekmektedir. Sayısız adsız kadın yoldaşımızın emeği ve kahramanlıkları kadın hareketimizin bu gün yenilmez bir güç olarak, kadınların özgürlük savunma gücü haline gelmesini sağlamıştır. Burada tüm kadın şehitlerimizi anlatamayız. Fakat tarihe ilklere adını yazan bazı yoldaşları örnek olarak verebiliriz. Hanım Yaverkaya yoldaşımız ilk kadın komutan olarak tarihimizde adı geçer. Hanım Yaverkaya yoldaşıımz mücadelemizin ilk adımlarından itibaren direnişin içindedir. Hilvan direnişinde yer almış ve yakınlarından tutuklamalar olunca önce yurt dışına çıkmış ve kısa bir süre sonra partiye katılmıştır. Ortadoğu sahasında Önderliğin eğitimini gören ilk kadın yoldaşlardan olmuştur. Botan’a ilk geçen gruplarda yerini almış, ilk silahlı propaganda birliklerinde yer almıştır. Botan’da yürüttüğü gerillacılıkta, manga komutanı düzeyinde görev yürütmüştür. Evet bir kadın olarak ilk komutanlık görevini O yapmıştır. Savaşçıları ise hem kadın hem erkek gerillalardır. Kadın olarak dağda gerillada öncülük yapabileceğini ispatlamış ve tüm yoldaşlarına komutanlık yapabilecek düzeyde kendini yetiştirmiştir. Belki bugün bir çok kadın gerilla kadınlara ve erkeklere komutanlık yapmaktadır. Ama feodalizmin kadını güç görmeyen, hep küçük gören erkek anlayışını parçalayıp erkeklere komutanlık yapmak o gün açısından büyük bir adımdır. Kadın kendini, ilk önce erkeğin kaba, güvensiz yaklaşımlarını parçalama temelinde genel gerilla pratiğine aktif katılarak ispatlamıştır. Bugün ilk kadın komutan Hanım Yaverkaya’nın attığı ilk adım, açtığı yol üzerinden yüzlerce kadın komutan yetişmiştir. Yine Ozan Mizgin (Gurbet Aydın) kadın komutanlaşmasında efsanevi bir kişiliktir. Hem sanatçı, hem gerilla, hem halkçı bir kişilik. Hangi işe el atsa Mizgin yoldaş başarıyla tamamlamıştır. Yapamayacağı iş yoktur adeta. Özgürlük hareketinin temel örgütlenmelerin oluşmasında katılımıyla belirleyici olmuştur. Bir sanatçı olarak HünerKom ve Koma Berxwedan’ın kurulmasında yer almıştır. Kadınların özgürlük hareketini tanımasında aktif rol oynamış ve Avrupa sahasında kadın örgütlenmesinin ilk kurumlaşması olan YJWK’nin kuruluşunda öncü olarak yer almıştır. Daha sonra Önderlik sahasına gelmiş ve dağlara yönünü dönmüştür. Mizgin yoldaş eyalet komutanlığ yapan ilk kadın yoldaşımız olarak kadın ordulaşmasının öncülerinden olmuştur. halkın içine girdiğinde Onlardan biri olmuş ve gönüllerini fethetmiştir, yanık ve içli sesiyle yurtseverlik duygusunu müziğin diliyle halkın yüreğine ekmiştir. Mizgin yoldaş da somutlaştığı gibi ilk dönem kadın öncüsü yoldaşların, çok yönlü, çok renkli, büyük inançlı, gözü pek, cesur kişilikleri kadın ordulaşmasının temeli olmuştur. Mizgin arkadaşın duru ve yanık sesi tarihin derinliklerinden gelircesine içten ve bugün hala dinleyenleri etkiliyor, mücadelenin derin anlamını anlatıyor ve dinleyenleri saflara çekiyor. Komuta tarzı ise kadın komutanlığının cesaretini, yiğitliğini ve inceliklerini ifade ediyor. Serbest Kiçi yoldaşın “Dağlar Konuşsun” kitabı Garzan pratiğini anlattığı gibi Mizgin yoldaşın kişilik ve tarzını en sade bir şekilde anlatıyor. Herkesin okuması gereken bir gerilla anı-tarih kitabıdır. Diğer bir yiğit kadın komuta duruşu ise Bese (Suna Çiçek) yoldaştır. 91 yılı başlarında, Botan’dan mücadeleye katılan Bese arkadaş aslen Dersim-Pülümürlüdür. Şehit olacağım, ama kanım Dersim’e akmazsa gözlerim açık giderim” sözleri Onun yurtseverlik ruhunu ve Dersim’e dayatılan katliamdan intikam alma öfkesini yansıtmaktadır. Bese yoldaş 1991 yılında Mahsum Korkmaz Akademisine geçmiş, buradan da 1992 baharında ülkeye yönelerek Botan’a geçmiştir. 1993 yılı sonlarında Dersim’e geçmek üzere Botan’dan ayrılmış ancak mevsim koşullarından dolayı Amed’de kalmıştır. Burada kadın ordulaşması adına yapılan ilk eylemlerden olan yol kesme eyleminin örgütleyicisi ve komutanıdır. Bese yoldaş 94 Haziranında Dersimde karakola yapılan eylemde saldırıda şehit düşmüştür. Eyleme giderken arkadaşlara “Dersimdeki oportünist ruhu kıracağım” demiş ve eylemiyle bunu başarmıştır. Bese yoldaş, 1.YAJK kongresinde “kadın ordulaşmasının savaşta pratik ve taktik kadın komutanlığının temsili” unvanı verilmiştir. Dersim’de ilk kitlesel gösteri Bese arkadaşın cenazesini karşılamada ortaya çıkmıştır. Onun şahadetinden sonra katılan arkadaşlara rastgele Bese adı verilmemiş duruşuyla hak edenler Onun adını kaldırmıştır. Azime (Mihriban Saran) yoldaş, kadın komutanlaşmasının örnek isimlerinden bir diğeridir. 12 Eylül darbesinden sonra ilk gruplarla kırsala çıkmış, oradan Önderlik sahasına geçmiş ve gerillaya yönelen ilk gruplarla ülkeye geçmiştir. Azime yoldaş Botan’da pratiğe katılmış ve Botan’da yetkinleşerek öncüleşen kadın komutanlardan olmuştur. Savaşın içinde kendini yaratmış, askeri olarak büyük bir deneyim kazanmıştır. Özgüç, iradi duruşuyla savaşa hızlı uyum sağlamış, yaratıcı komuta tarzı ile güven kazanmıştır. Otoriter bir kadın komutan olarak herkesi etkilemiş ve kadın komutanlaşmasına karşı olan inançsızlıkları kırmıştır. Savaşta yetkin bir komutan olduğu gibi geriliklere karşı da tavizsiz tavır sahibi olmuştur. Komuta otoritesiyle herkes üzerinde ağırlığı olduğu gibi espirili rahat kişiliğiyle yoldaşlarının parçası olan bir kadın komutanlaşması, kadın gerilla rengidir. Sehit düştüğünde Garısa bölgesinin komutanıdır. Şahadeti denetimindeki kadın erkek herkesi derinden etkilemiş öncülüğünün boşluğu herkes tarafından hissedilmiş güçlü bir komuta kişiliğidir. İlk dönem kadın gerillaları, belki o zaman her biri bir alanda tek başına mücadele ediyor olsalar da o günden bu günleri hayal etmiş olmalılar. Kadınların binlerce çoğalarak gerillalaşacağını, kendi kendilerini yönetip, kendi öz güçleriyle eylem yapacaklarını, tüm kadınları savunma gücünü açığa çıkaracaklarını, tüm kadınlara umut olacaklarını düşünmüş olmalılar. Onlar kadın komutanlığının renginin farkını yaratanlardır. Bizler açısından ise yaşamımızın her anında öncüdürler, yolumuzu aydınlatan ışıktırlar izlerinden yürüdüğümüz, zor anlarda güç verendirler. Onlar gibi mücadele etmek, keskin savaşçı olmak, yoldaşlık ilkelerini yaşamımızda somutlaştırmak özgürlük yürüyüşümüzün amacıdır. Öyle ki Onlardan bahsederken adeta kudretlerini yanımda hissederiz. Birde gerillaya gelmeden topluma öncülük eden, eylemleriyle toplum haklarını savunan ve kazananlar, özgürlüğü ateşten eylemleriyle yaratanlar var tarihimizde. Zekiye Alkan Amed Surlarında, Rahşan Demirel İzmir Kadifekalede, Ronahi ve Berivan yoldaşlar ise Almanya’da Kürt özgürlük hareketinin yükselişine dayatılan faşizme karşı bedenleriyle özgürlük ateşini yükselten yoldaşlardır. Önderlik Zekiye ve Rahşan yoldaşlar için dönemin komuta kişilikleri olduklarını söylemiştir. Belki dağda gerillacılık yapmamışlar fakat topluma yurtseverliğin gerektirdiği görevleri anlatan, halkı örgütleyen ve ayağa kaldıran, eylemleriyle dönemlerinin komutanı kişiliklerdir. Yine Önderliğimiz Ronahi ve Berivan yoldaşlar için özgürlük kolay olsaydı Ronahi ve Berivan bedenlerini yakmazdı belirlemesini yapmıştır. Onlar karanlıklarla boğulmak istenen özgürlüğü bedenlerinin ateşiyle aydınlatma cesareti gösteren dönemin öncüleridirler. Onların direnişi bu gün yurtsever halkımızın direnişine hala öncülük etmektedir. Kadının fedailik çizgisi bu yoldaşlarla başlamış, Zilanlardan, Doğa, Güven, Tekoşinlere kadar bir gelenek halini almıştır. EMİNE ERCİYES |
YORUM GÖNDER