SARA YOLDAŞ, ÖNDER APO’NUN YOLDAŞIYDI
“Baskıya karşı başkaldırmayan kişi, kendine karşı adaletsizdir.” der, arifin biri. Evet, bu sözü her hatırladığımda, PKK’nin özünü teşkil eden ve bu belirlemeyi kendisine ilke edinen PKK’nin kahraman öncü kadroları ve onlardan biri olan Sara yoldaş aklıma gelir. Hiçbir koşul altında baskıyı ve haksızlığı kabul etmeyen ve ölümüne karşısında duran, PKK’nin direniş ve diriliş destanını canları ve kanları pahasına yaratan şehitlerimizi bu vesile ile tekrar saygıyla anıyor ve anıları önünde eğiliyorum.
Baskıya karşı baş eğmeyen, asi, hırçın ve direngenliği ile, doğduğu topraklara yaraşır bir temsili, PKK’nin özü ile birleştiren Sara yoldaşımızın ve beraberindeki iki can fidanımızın, kalleşçe katledilişinin onuncu yılını geride bırakıyoruz. Evet, bu on yıllık yokluğunuzu içimize sindiremedik. Kabullenemedik ve her şeyden önemlisi de hazmedemedik! Sizlere uzanan kirli ellerin emelleri her geçen gün daha aşikarane bir hal alırken, bizler sizlere yaraşır bir cevap veriş ve hesap soruş içerisinde olarak, bu on yıllık süreçte, her yönümüz ile sizlere layık ve yaraşır bir mücadele duruşu içerisinde olma kararlılığını yaşadık. Sizlerin yaşam duruş ve ilkelerinizi kendi yaşam ilke ve gerekçelerimiz yaparak, her zamankinden daha çok özgür insan ve toplum geliştirme iddia ve inancımızı biledik. Sara yoldaşımızın özelde hedef alınmasıyla bizlere verilmek istenen mesajı bu geçen zaman zarfı içerisinde daha iyi ve derinlikli olarak okuyup, gördük. Ama ‘onların’ yani kalleşçe bu katliamı tezgahlayan güruhların, okuyamadıkları ve göremedikleri bir gerçek var ki; o da, bizlerin yani PKK’lilerin yoldaşlarına bağlılık ve anılarına verdikleri cevap tarzıdır.
Kadının özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesi
Sinsi ve kalleşçe planlanan Paris katliamının, özünde uluslararası komplonun devamı ve Dersim katliamının güncel hali olarak Kürt halkına dayatılması olduğunu, Önderliğimiz, tarihsel ve siyasal yönleri ile ele alıp ortaya koydu. Tarihsel ve sosyolojik yönü ile ele aldığımızda, Sara yoldaşın bir kadın olarak bilinçli tercih edilmesinin nedeni, PKK’nin paradigmal temel ayağının Kadın özgürlüğüne dayanmasıdır. Bu hiyerarşik devletçi sistemin en çok korktuğu ve varlığının sonu anlamına geldiği temel bir noktadır, kadın özgürlüğü. Çünkü, kadının özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesi; toplumun özgürleşmesi de, insanlığın özgürleşmesi ve egemenlikli hiyerarşinin yok olması demektir. Yine siyasal yönden bakıldığında ise; Sara yoldaşın siyasal kimliği ön plana çıkmaktadır. Sara yoldaş, PKK’nin öncü kurucu kadro, militanıdır. Faşist TC devletinin zindanlarda uyguladığı inkar-imha ve irade kırma politikalarına karşı, hiçbir şekilde taviz vermeden direnen ve yaşayan bir efsane olan Sara yoldaşa ulaşmak demek; PKK’nin kendi öz iradesine dayanan şeffaf, ahlaki ve politik siyaset anlayışını, bu şekilde katliam ve komplolar ile yok edilebileceğinin gösterilmeye ve bunun korkusunun geliştirilmeye çalışılması amaçlıdır. İçinde bulunduğumuz süreç her zamankinden daha fazla çözüme yakın olduğumuz ve Kürt sorunun çözümünde temel taraf olarak birebir siyaset yürüttüğümüz tarihi bir süreçtir. Böylesi bir süreçte bu katliamın gerçekleşmesi, bu süreçten rahatsızlık duyan derin gladio örgütlülüğünün işinden başka bir şey değildir. Kısacası, gözdağı ve imha konseptinin göstergesi olmaktadır. Ancak bunlar beyhude, boşa kürek çekmekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Tarihte böylesi oyun ve komplolar çok oynandı, ama sonuç alıcı olmadığı bilinmektedir. Sonuç alıcı olmaması, belirttiğim gibi, PKK’nin ideolojik ve tarihsel üstün öngörüsünden ve yoldaşlarına bağlılığını gösterme şeklinden gelmektedir. PKK ve onun Önderlik Gerçeği, her zaman yenilgilerden, yengiler yaratmasını bilen, şahadet gerçekliğini hep mücadelede yeni ivmelerle taçlandırmasını bilen bir hakikate tekabül eden bir gelenekten gelmektedir. Ve Sara yoldaş şahsında Paris şehitlerine vereceğimiz en anlamlı cevapta bu anlayış ve ilke ile, kadın özgürlüğü temelinde Demokratik Ulusu İnşa etmekten geçecektir. Ve bu inşa sürecini, Ronahi yoldaşın genç kadın ruhu ile, Rojbin yoldaşın ahlaki-politik üslup ve demokratik siyaset tarzıyla ve Sara yoldaşın kadınca özü ile tanrıçalara eş, yaşamı ayrıntılarda ören ve yüreğe dokunan direngen, komünal mücadele duruşu ile harmanlayıp, yaşamsal kılarak, bilfiil bu komplonun tertipçilerinden hesap soracağız. Bu cinayetin failleri belli olsun olmasın, bizler açısından net olmakla birlikte, bu kahraman yoldaşlarımızın mücadele gerekçelerini, zaferle taçlandırarak, aydınlığı ve şeffaflığı güçlendirerek, onları yani beş bin yıllık hiyerarşik, komplocu güruhları, kendi karanlıklarında boğacağız.
Çünkü, yaşamımızın can damarlarıdır, şehitlerimiz. Onlar bizlere yaşamı getirmeye gidenlerimizdir. Ve özleri ile, tarzları ile yönümüzü belirleyen, gecenin karanlığında yolumuzu aydınlatarak yol güzergahımızı gösteren kutup yıldızlarımızdır, Onlar. Ve bizler de bu geleneğin takipçileri olarak amaçladığımız özgür eş yaşamı, onların mücadele duruşlarından okuyarak öğrenen ardılları olarak, kişilik, yaşam ve mücadele tarzımızda boş bıraktığımız, düşmanlarımıza zemin olan eksik ve yüzeysel yönlerimizi, Sara yoldaşların şahadet gerçekliğinde bir kez daha okuyup, yüzleşerek ve bu temelde kendimizi demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigmamız ekseninde yetkinleştirerek, dönem görevlerini sahipleneceğiz. Bizler, PAJK’lı kadın militanlar olarak, kadının zulme ve baskıya karsı baş eğmeyen, direnen duruşunu Sara yoldaştan öğrendik. 1980’lerin Diyarbakır zindanlarında uygulanan TC. faşizminin işkence ve baskılarına karşı, başı Munzurlar kadar dik, asi ve mağrur duruşu ile Zarifelere, Besêlere yaraşır bir direnişin adı olan Sara yoldaş(Sakine Cansız), bu duruşu ile nice genç Kürt kızı ve oğluna emsal oldu. Sakine yoldaşın bu direnişi ve heybeti, Seyit Rıza’ya yaraşır bir duruş olarak tarihe adını yazdırdı. Düşman, Sara yoldaşa da baş eğdiremedi, bu TC faşizmine dert oldu. Kendisinin de dediği gibi, ‘Yaşamı hep kavga’ oldu. Hiçbir zaman düzenin verili yaşamına kolay ve ucuz bir şekilde tabi olmadı. Hep kendi inandığı, bildiği sosyalist ve komünal özgür yaşam yolunda, kendini bilmeyi ve bu bilme temelinde yaşamını örmeyi, ona göre bir yaşamın sahibi olmayı bildi, Sara yoldaş. Hayatın her alanı, her mekanı onun için, bir mücadele ve yeniyi yaratma temelinde kavga sahasıydı. Çünkü O, Dersimin düşmana geçit vermeyen, özgürlük meskeni olan heybetli coğrafyasında yetişen yiğit bir Kürt kızıydı. Emeğin, aşkla, sabırla, özlemle yoğrulduğu bir kültürden geliyordu. Özü-sözü, tüm sadeliğinin yüzüne ve hal hareketlerine yansımasını bulduğu bir Kürt kadınıydı, Sara yoldaş.
Hep genç kalmayı bilen bir ruh ve öze sahipti, Sara yoldaş
Yaşamı ayrıntılarda keşfeden ve kuran bir felsefik bakış açısına sahipti, Sara yoldaş. İncelikli ve hassasiyetle insanı ele alan ve yaşamda her zaman insana öncelik tanıyan bir yaklaşımı olduğundan, yediden, yetmişe her kesimin sevgisini ve saygısını kazanmayı bilmiş bir kadın militandı. İnsanlara hesapçı ve kaygılarla yaklaşmayı, dürüst olmama olarak tanımlar ve empatiyi yitirmeden, ne düşünüyor ise bütün sadeliği ve doğallığı ile bunu yansıtmayı kendisine bir yaşam ilkesi bellemişti. Ondandı ki, kızdığında bağırıp, çağırması bile insanları incitmezdi. Ve yine yeri geldiğinde çocukça saflığı ve muziplikleri de onun yaşam içerisindeki yerini ve varlığını bir başka ayrıcalıklı kılıyordu. Yeri geldiğinde yoldaşlığını, yeri geldiğinde sırdaşlığını ve yeri geldiğinde de kavgacılığını yapmayı bilen biriydi. Yani yaşamın ayrıntılarını iyi gözleyen, iyi gören ve iyi okuyan bir duruşun sahibiydi, Sara yoldaş.
İnsanlarla ilgilenmeyi, onlara kim olursa olsun zaman ayırmayı ihmal etmeyen, sevgi ve saygısında karşılık ve taviz beklemeyen kişiliği ile, insanların gönlüne taht kurmayı başarmış bilge bir kadındı. Yaşamdan zevk alan, tüm yaşadığı zorluklara karşın, yaşamdan asla vazgeçmeyen ve yaşam aşkını asla yitirmeyen duruşu ile çevresine moral ve inanç aşılayan, hayata aşkla bakmayı teşvik eden bir tarzın sahibiydi. En zor koşullarda bile, hayata sporla başlamayı ihmal etmezdi. Düşüncesi kadar, duygu dünyasında da hep estetik bir anlayış hakimdi. Yaşamını 24 saatini planlı ve programlı, dolu dolu geçirmeyi ilke edinen bir disiplin ve ciddiyete sahipti. Asla koşullara teslim olmayan, en zor koşulları dahi, kendi lehine kullanmayı bilen bir beceriye muvafık olan kişiliği ile, PKK hareketi gibi, hep genç kalmayı bilen bir ruh ve öze sahipti, Sara yoldaş.
Sara yoldaş, Önder APO’nun yoldaşıydı. PKK’nin bitmeyen, hep kendisini kaynağından yani Önderliğinden besleyen, yaşam aşkı ve özgür kadın sembolüydü. Bitmeyen ve hiç bitmeyecek olan, Dersim’in Munzur gözeleri gibi hep gürül gürül akan özgürlük ve direniş çığlığı, deyişi olacak ve lal dillere sevgiyi taşıracak, duymayan kulaklara özgürlüğü haykıracak, mil çekilen gözlere, hakikat aşkıyla bakmayı öğretecek, Sara efsanesi, doğdu. Ve sınırları aşarak, Paris’ten Fransız devriminin kadınlarına seslenecek, Klara’lara, Roza’lara, Alexandra’lara, oradan Latin Amerika’nın kavruk yüzlü kadınlarına, Afrika’nın, Asya’nın emekçi, özgürlük arayışçısı kadınlarına bir ses olacak Sara yoldaş ve tüm dünya kadınlarını geçmişten geleceğe, Ortadoğu’nun kadim meskeninde, an’da şahlanan Kürt kadınının özgür eş yaşam halayına çağrı olacak… evet sınırları aşan kişiliği ve mücadele anlayışı ile, enternasyonal bir kadın devrimcidir, Sara yoldaş. Ve giderken ardında bıraktığı miras tüm kadınlara vasiyeti oldu; ‘hayatı hep kavga tadında, aşk ve emekle örerek, hakikat aşkıyla kendini bilmeyi yaşam ilkesi edinmeli her kadın ve de insan’.
Ve bizlere düşen, katledilen kadın yoldaşların anılarına ve Sara yoldaşın, bizlere miras olarak bıraktığı “hep kavgaydı yaşamım” adlı hayatını anlattığı kitabını okuyarak, onun özgür ve ilkeli yaşama aşkına ve mücadelesine bağlı ardılları olarak, “özgür kadın, özgür toplum” mücadelemizi zaferle taçlandırma yolunda ilerleme azmini göstermektir. Şahadetlerinin birinci yılında Paris şehitlerimizi(Sara, Rojbin, Ronahi yoldaşları) saygı ve minnetle tekrar anıyor ve diyorum ki, ‘Yıldızlara yoldaş olun!’
BERİ DERSİMİ
YORUM GÖNDER