SİYAJİN İLE ŞİYAR (11.BÖLÜM)
İdeallerimizi De Seviyoruz;
Aşk nasıl bir duygu diye düşündü daha on beşinde. O güne kadar bu duyguyla hiç tanışmamıştı. Bu topraklardaki aşk başka biçimde hayat buluyordu. Mezopotamya aşklar coğrafyasıydı, ama artık kökleri kurutulmuştu. “Aslında aşkı geliştirmesini de bilmiyorsunuz” demişti Rojhat’ın en çok sevdiği Bilge.
Ancak bu topraklar sancılıydı. Yaralıydı ve yaralıyordu. Her ikisini de getirdiler. Son sözlerini söyleyeceklerdi ve söylediler:
Biz kızgın değiliz. Birbirimizi de, bizi ortak idealler etrafında birleştireni de seviyoruz. Tercihe zorlamayı doğru bulmuyoruz. Siz ancak sevdiğinizde, bizleri anlarsınız, dediler. Bunları kadın söyledi.
Erkek suskunluğu seçmişti. Belki de öyle gerekiyordu. O zaten beş bin yıldır konuşuyordu. Belki de ilk kez susması gereken yerde susmuştu. Kadınla bakışıp gülümsediler. Kurşunlar namluya sürüldü. Bunu yapanın elleri titremeye ve yüzündeki çizgiler değişmeye başladı. Başını eğdi. Birbirinin gözlerine bakanlar “biz kazandık” der gibiydiler.
Son isteğiniz, dedi silahı elinde tutan.
Kadın: Birbirimizin elini tutmak istiyoruz, dedi.
“Yok” diyemedi silahlı olan. Sonra da, “biraz su getirin arkadaşlara” dedi. Evet,“arkadaşlara” dedi. Buna sevindiler. “Düşman görülmüyoruz”dediler.
Erkekler geriye çekildiler. Sert yüzlü bir kadın:
Ne bekliyorsunuz dedi.
‘Suçlu kadın’ ona dönerek:
İstiyoruz ki sen ayırasın bizi, dedi. Ölüme gidenlerin son isteğine kim ne diyebilirdi ki.“Yok demem”, dedi somurtkan yüzlü olan ve öne çıktı.
Sonra ‘suçlu’ erkek:
Biz kendimizi cezalandıralım, sonra pişmanlık duymayasınız diye, demişti. Yeniden birbirine baktılar. “Herkese selam söyleyin, kimseye kızgın değiliz” dediler. Ve yere düştüler. İki güm sesi duyuldu. Yan yana gömdüler. Saygıyla gömdüler. On beşinde bir çocuk vardı. Bakışları hep o kadındaydı. Kadın ona gülümsüyordu. Kadın yere düşünce çocuğun boğazı düğümlendi. Uzaklaştı oradan.
Aşk böyle bir şey olsa gerek dedi. Ben böyle biliyorum, ya yaşarsın ve hakkını verirsin ya da saygı duyup yaklaşmazsın. Kirletmeye kimsenin hakkı yoktu. Ama kirletenlerde var, gördüm onları. “Aşk yoktur demek” Mem û Zîn’leri inkâr etmektir, bu da insani değildir, dedi o çocuk. Sonra ne mi oldu? Namluya kurşunu süren bu olayın üzüntüsünü hep yaşadı ve tam on yıl sonra çıkan bir çatışmada hayatını kaybetti.
Somurtkan kadın tam on üç yıl sonra bir erkekle kaçıp hain dedikleri güçlere sığındı. Çocuk ise tetiği çeken ve sonradan kaçan kadına lanetler okurken günlüklerinde, iki aşığı saygıyla anmıştı.
NİZAR ZANA
YORUM GÖNDER