İlk jineolojî kampının 2017’de Avrupa’nın farklı ülkelerinden kadınların katılımıyla Almanya’da yapılışını, yaşadığımız heyecanı dün gibi hatırlıyorum. Söz konusu olan toplumsal dönüşüm olunca beş yıl aslında çok kısa bir zaman dilimi. Geçen beş yıl içinde Jineolojî Akademisi birçok kamp düzenledi. Katalonya, Bask Ülkesi, İtalya, İngiltere, İspanya, Almanya, Portekiz ve Fransa gibi farklı ülkelerde 20’den fazla kamp yapıldı.

Kamplarda Kürdistan Özgür Kadın Hareketi’nin tarihi ve deneyimi, demokratik konfederalizm, kadın tarihi, kadın kimliği, sosyal bilimlerin krizi, özgürlük sosyolojisi, iineolojî nedir, neden kadınlar için çıkış olabilir ve daha birçok konu tartışıldı. Bu kamplar kadın mücadelesinin evrensel ve yerel ayaklarını güçlendirmeyi, farklı halklardan kadınların mücadeleleri arasında dayanışma ve deneyim paylaşımını arttırmayı, bununla kalmayıp kadın özgürlüğünün ideolojik ve politik esasları temelinde örgütlenebilmek için deneyimi bilgiye dönüştürmeyi hedefledi. Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi’nin kurulmasına zihnen ön ayak olmayı, Kürdistan’da 40 yılı aşkın süredir devam eden Özgür Kadın Hareketi’nin ve dünya kadınlarının ortaya çıkardığı mücadele değerlerini adım adım bilimsel bir ifadeye kavuşturmayı amaçladı.

2. Avrupa Genel Jineolojî Kampı

Ağustos ayında, aynı hedef ve amaçla bir kampımızı daha yaptık. Jineolojî aktivistleri 26-31 Ağustos tarihleri arasında, 2. Avrupa Genel Jineolojî Kampı için Fransa’da bir araya geldi. Kamp programı komitelerden alınan görüş ve önerilerle belirlendi. Yürütülecek tartışmaların daha verimli ve sonuç alıcı olabilmesi için komiteler atölye çalışmalarıyla, eğitimlerle ve araştırmalarla ön hazırlıklar yaptı. Heyecanımız 2017’de yaptığımız ilk kampın heyecanından bir şey kaybetmemişti. Biriken deneyimi değerlendireceğimiz ve önümüzdeki dönem hedeflerini belirleyeceğimiz bir tartışma sürecine giriyorduk. Bunun için de başarılardan çok eksikliklere, yetersizliklere ve bizleri sınırlayan duruş ve pratiklerimize odaklanacaktık. Ve tabi ki kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren devrimci kadınların mirası bize ışık tutacaktı. Kampımızı 2018 yılında şehit düşen YJA Star Komutanı Şehid Armanç Goşkar’a adadık. Kampın ilk gününde, yüreklerimizi ve zihinlerimizi karartmaya, sömürgeleştirmeye çalışan sisteme karşı mücadelede yaşamını yitiren yoldaşlarımızla buluştuk. Her komite kendi topraklarında şehit düşen üç mücadeleci kadının fotoğrafları ve biyografileriyle ilk günkü anmaya katıldı. Bu şehitlerin fotoğraflarından ve hikayelerinden oluşturduğumuz köşe bilginin ruhunu aramamıza rehberlik etti, kamp boyunca yüreklerimize dokundu ve tartışmalarımızda çizgimiz oldu. Bizler özgürlük mücadelesine can vermiş kadınları anarken bir kez daha hep birlikte “Bu dünyaya kadın ruhu dokunmalı. Bu dünya kadın ruhuyla dokunmalı” dedik.

Teoriyi eyleme aktarmak

Komiteler kendi dillerinde hazırladıkları pankartlarla kampa geldiler. Dil bariyerine karşı büyük bir emek ve çabayla 5 farklı dile (İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Türkçe) simultane çevrildi. İlk gün komiteler çalışmalarını aktardı, yürütülen pratik çalışmalar anlatıldı. Her komite jineolojînin kendi coğrafyalarındaki kadın ve toplum üzerindeki etkisini değerlendirdi, süren araştırma çalışmalarının sonuçları paylaşıldı. Kadın özgürlük tarihinin yazımına katkıda bulunma, kadınların kendi toplumsallıklarında yaşadıkları sorunları ve krizleri anlamak için tarihi yeniden araştırıp gizli kalmış kadın hakikatini yazma konusu ise bu tartışmalarda öne çıkan tema oldu. Bunun için yapılan çalışmalar hiç de küçümsenmeyecek öneme sahip. Almanya’da faşizm ve kadın kimliğinde yarattığı kırılmalar, İspanya’da 40 yıllık Franco diktatörlüğü dönemindeki faşizmin kadın kimliği üzerindeki etkileri, İngiltere’de demokratik tarih projesi, Avrupa’da cadı avları ve kadın kimliği ve kırımı üzerinde etkileri, sözlü ve yazılı mitolojilerin yeniden yorumlanması ve daha birçok konuda yapılan araştırma çalışmaları hakikati ortaya çıkarmada atılan küçük damlalar. Kampımızın tartışma atmosferi de görülmeye değerdi. Jineolojî kampı katılımcılarının öğrenmesine, gelişimine, kolektif akıl ve bilginin oluşmasına yardımcı olan bir tartışma ortamıydı. Farklı coğrafyalardan geliyorduk, farklı geçmişlere ve deneyimlere sahiptik ama tartışmalarımız ve paylaşımlarımız oldukça açık ve derindi. Hangi alanda olursak olalım jineolojînin ne anlama geldiği konusunda daha fazla bilgi edinme ve öğrenme arayışımız, jineolojîyi yaşamımıza nasıl geçireceğimiz yani teoriyi eyleme nasıl aktaracağımız konusundaki çabalarımız öğretici ve aydınlatıcıydı.

“Ataerkil sistemden ve kapitalist moderniteden kopuş”

Kampın her gününde farklı farklı konuları ele aldık. Örneğin, “Tarihi Sosyolojikleştirmek ve Sosyolojiyi Tarihselleştirmek” başlığı altında tarihe doğru bir yaklaşım neden gereklidir, devletlerin resmi tarihinin kişilik inşası üzerinde nasıl bir etkisi vardır, kadınların sosyolojik gerçekliğini nasıl anlıyoruz, bizim topluma sosyolojik yaklaşımımız nedir konularını tartıştık. “Ataerkil sistemden ve kapitalist moderniteden kopuş arayışı” başlığı altında sistemin düşünme biçimini hangi zihniyetle inşa ettiğini, liberalizmi, bireyciliği ve özel savaşın mücadelemizin gelişimini nasıl engellediği konularını konuştuk. ‘Ataerkil sistemin toplumsal kimlikleri inşa süreci nasıl gelişti’ başlıklı bolümde kadın kimliği, Erkeği Öldürmek konuları tartıştık ve komitelerin yaptıkları araştırma sonuçları paylaşıldı. Elbette tartışmalarımız salt teorik tartışmalar olmadı, pratiğimizi de konuştuk, özeleştirel tartışmalar da yaptık. İdeolojik öz savunma, devrimci eğitim ve örgütlenme ihtiyaçları, sürekli mücadele, toplumsallaşma, alternatif sanat ve kültür çalışmalarını geliştirme, protesto etme, hevalti ve teoriyi eyleme dönüştürme zeminlerinin yaratılması konuları üzerinde durduk. Öğrenmek ve ardından kadın özgürlüğü için mücadele stratejisini belirleyecek kaynak ihtiyacı hayati önemde. Jineolojî kampları aracılığıyla bilginin üretildiği ve dağıtıldığı birincil yer olarak akademinin hegemonyasını yerinden etmeye çalışıyoruz. Bilgi ve uygulama arasındaki ayrıma meydan okumaya, bilgi iktidarının üretildiği akademilere karşı alternatif öğrenme, dinleme ve birbirimizle konuşma yöntemleriyle kaynağımızı yaratmaya çabalıyoruz. Bu temelde kamp boyunca grup tartışmaları, farklı metodlarla örgütlendirilmiş atölye çalışmaları, ezilenlerin tiyatrosu gibi yöntemlerle tartışmalarımızı üretken kılmaya uğraştık. Farklı halklardan ve deneyimlerden gelen kadınlar olarak, günümüzün acil kadın özgürlük ve örgütlenme sorunlarından bazılarını tanımlamak için ortak dile, terminolojiye de sahip olmamız gerekiyor. Bunun için özgür eş yaşam (hevjiyana azad), yoldaşlık (hevaltî), öncülük (pêşengtî), toplumsallaşma (civakbûn) ve yönetim (rêveberî) kavramlarının önemini ve uygulanmasında yaşadığımız zorlukları da ele aldık.

Birbirimizin hikayesini öğreniyoruz

Jineolojî kampının, katılımcıların hayatlarına anlam kattığını söylesem… Birlikte hayal edebilmek, şarkılar söyleyebilmek, dans edebilmek, hiç bilmediğimiz dillerdeki şiirlerin tılsımına kapılabilmek… Birbirimizin hikayesini öğreniyoruz, öğrendikçe de mücadeleyi yeniliyoruz, derinleştiriyoruz. Bu kampa katılan Kuzey İrlandalı bir yoldaşın yeni mücadele yolunu onun sözlerinden aktarayım: “Jineolojî ile tanıştıktan sonra ‘köklerimi’ ve ‘köklerine” dönmenin ne anlama geldiğini sorguladım, jineolojînin merceğiyle tarihimi ve toplumumu daha iyi anlamak istiyorum. Uzun yıllar önce ayrıldığım topraklarıma geri döneceğim. Jineolojî çalışmalarını kendi ülkemde tanıtmak ve yürütmek istiyorum.” Fransız bir arkadaşın “feminizmden farklı olarak jineolojî bana, acı çekmenin de kadın varlığının bir parçası olduğunu gösterdi” demesi ve yine Katalan bir arkadaşın “içinde yaşadığım politik ortamın ne kadar, nasıl güleceğimin sınırlarını belirlememesi ne kadar güzel” diyerek yaşadığı memnuniyeti belirtmesi aklımda kalan diğer detaylardan… Kampı tek kelimeyle tanımlamamız istenseydi, herhalde doğru kelime “dönüştürücü” olurdu. Şimdi bildiklerimizi sorgulamakla kalmayacağız, kolektif bilmelerin yaşamlarımızı dönüştürmesini, mücadelemizi güçlendirmesini göreceğiz. Bir sonraki kampa daha yeni konularla, daha güçlü bağlarla daha güçlü geleceğiz!

BERFİN GÜNEŞ

 NEWAYAJİN.NET