KÜRDİSTAN DEVRİMCİ GENÇLİĞİ TOPLUMSAL DİRENİŞİN VE SAVAŞIN ÖNCÜSÜ OLACAK (1.BÖLÜM)
Tarihi süreçler yaşıyoruz. Özgürlüğü en fazla hak eden fakat özgürlükten en fazla mahrum bırakılan halkımızın varlık ve özgürlük savaşı en kritik dönemlerinden geçiyor. İnsanlığın ve insanlıkta ısrar etmenin beşiği olan Kürdistan, tarihinin en şiddetli saldırılarıyla karşı karşıyadır. Soykırımcı TC rejiminin demirden kanunu olan imha ve inkar konsepti zirveyi yaşamaktadır. 200 yıllık biriktirilmiş tüm faşist saldırganlık son 7 yılda Kürdistan’ı cehenneme çevirmek istedi. Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine, ağacından ormanlarına, cenazesine, mezarlıklarına varana kadar tarihin en aşağılık, en korkunç, en vahşi saldırılarını gerçekleştirdi. Hitler’e, Mussolini’ye, Franco’ya rahmet okutan bir zulüm saltanatı 24 saat işletildi.
Kürtlüğün kökü kazınarak ırkçı, turancı Türkçülük hakim kılınmak istendi
Direnişin en güzel şehri Cizre’de halkımızın en değerli oğulları ve kızları benzin şişeleriyle canlı canlı yakıldı. Silopi’de Taybet Ananın cenazesi bir hafta boyunca sokak ortasında bekletilerek ölüsüne bile işkence edildi. Şırnak’ta Hacı Lokman Birlik’in cenazesi zırhlı aracın arkasında sürüklenerek sokak sokak gösteri malzemesi haline getirildi. Nusaybin uçaklarla bombalanarak viraneye çevrildi. Amed’in Sur’u camileri de içinde olmak üzere yakılıp yıkılarak yok edildi.
Kürdistan’ın şirin şehri Efrin, Moğol orduları gibi istila edilerek talan edildi, zeytin ağaçlarından tarihi eserlerine kadar haraç mezat satıldı, Kürtlüğün kökü kazınarak ırkçı, turancı Türkçülük hakim kılınmak istendi.
Serêkaniyê ve Girê Spî işgal edilerek çapulcu DAİŞ artığı çetelere peşkeş çekildi.
Onuru, şerefi ve özgürlüğü için yaşayan ve mücadele eden binlerce Kürt katledildi, on binlercesi zindanlara dolduruldu, yüzbinlercesi soykırım politikalarının pençesinde teslim alınmak istendi.
Kürdistan’ın yüreği ve beyni temiz pırıl pırıl gençleri uyuşturucuyla, fuhuşla, cinsellikle zehirlenerek yaşamları haram edilmeye çalışıldı; uşaklaşan, ajanlaşan ve köksüzleşen bir gençlik nesli oluşturulması için seferber olundu.
Kadın özgürlük ideolojisinin haykırışı olarak “Jın, Jiyan, Azadi” sloganını tüm dünyaya mal eden Kürt kadınları, genç kadınları tecavüz saldırılarıyla onursuzlaştırılmaya ve Türk ordusunun çapulcu askerleri tarafından bataklığa sürüklenmeye çalışıldı.
Kürdistan’ın paha biçilmez güzellikteki doğası sistematik biçimde yok edilmeye çalışıldı, ormanları kesilip yakılarak kırımdan geçirildi, Kürdistan’ın sadece insanına değil, doğasına, ormanına ve hayvanlarına da büyük bir düşmanlıkla saldırıldı, kök kurutma politikası uygulandı.
Kürdistan Özgürlük Gerillası yüzbinlerce ton patlayıcıyla bombardıman edildi, NATO’nun gelmiş geçmiş en gelişkin tekniği karadan havaya Türk ordusunun emrine koşuldu, keşif uçaklarından savaş uçaklarına saldırısız tek bir gün bile geçirilmedi.
Bunlar da yetmedi, gerilla cenazelerine alçakça biçimde işkenceler yapıldı; cenazeler analara ve ailelere dünyanın en büyük azabını yaşatmak için kargo paketleriyle, çuvallarla teslim edildi, şehit cenazelerinin olduğu mezarlıklar bombalandı, mezar taşları kırıldı, cenazeler Kilyos’ta olduğu gibi kaldırım kenarlarına gömüldü.
Kürdistan’ın dört bir tarafında bu mücadeleye gönül vermiş, iman etmiş herkes hedeflenerek terörist yaftası vuruldu, on milyonlarca insandan oluşan bir halk soykırım saldırıları altında ezilmek istendi.
En önemlisi de özgür Kürtlüğün yaratıcısı, yürütücüsü, önderi, lideri, tüm değerlerimizin sentezi olan Rêber Apo İmralı çarmıh sisteminde tarihin en zalim işkencesine, tecridine, esaretine ve zulmüne maruz kaldı. Her dakika yeniden öldürmeyi hedefleyen bir vahşet cenderesi altında 200 yıllık TC projesinin alt üst edilmesine karşı duyulan kin, öfke ve nefretle intikam alınmaya çalışıldı. Aslında İmralı’da uygulanan politika A’dan Z’ye tüm Kürdistan’a taşırılmış oldu.
Bu biçimde bir sayfaya sığdırılan fakat bir asra sığdırılamayacak saldırı bombardımanı son 7 yıl boyunca aralıksız devam etti. Bir halka, onun kahraman savaşçılarına, özgürlük davasına ve Önderliğine karşı bir soykırım konsepti dayatıldı. 600 yıllık Osmanlı geleneği, 100 yılllık TC Devlet geleneğinden edinilen tüm vahşet, barbarlık, gaddarlık, katliam, komplo, özel ve psikolojik savaş çirkeflikleri 7 yılda topyekun bir biçimde uygulandı. Kürdistan gençliği de tüm herkes gibi bu tarifsiz sürecin tanığı, şahidi ve öznesi oldu.
Önder Apo, ideolojiyle ezilen halklara inanç ve bilinç aşılamıştır
TC soykırımcı devleti, kapitalist modernite sisteminin paramiliter gücüdür. Kapitalist Modernite sisteminin Ortadoğu’daki ajanı, kontrası, çetesi Türk devletidir. TC, soykırımcı sömürgeci faşist karakterini yediden yetmişe kapitalizmden almıştır. Dolayısıyla ruh ikizidirler. Bunun için Kürt soykırım projesinin esas yaratıcısı da bu vahşi sistem olmaktadır. Tüm dünyaya iyilik meleği olduğunu kabul ettirmeye çalışan fakat halkları birbirine boğazlatan, sömürgeci devletlere kurban ettiren, soykırım politikalarından geçiren bir cehennem zebanisi olduğu gerçeği gün geçtikçe gün yüzüne çıkmaktadır. Bu sebeple artık çok iyi bilinmektedir ki Kürdistan’da savaşan ne tek başına TC’dir, ne de savaş politikalarını yürüten sadece TC’nin faşist şefleridir.
50 yıldır Kürdistan Özgürlük Devrimine karşı Kapitalist Modernite sisteminin askeri kolu olarak NATO savaşmaktadır. TC’ye her türlü desteği bu karanlık güçler sunmaktadır. İnsanlığa bir umut ışığı olarak doğan Önder Apo ve ideolojisi kapitalizmin en büyük düşmanı olarak görülmektedir. Ölüm döşeğine düşerek can çekişen sosyalizme can suyu veren Önder Apo, Apocu ideolojiyle özgürlüğe susamış ezilen halklara irade, inanç ve bilinç aşılamıştır. Yeni, yılmaz ve yıkılmaz bir direniş mevzisi yaratmıştır. Sadece Kürtler veya Kürdistan halkları değil; tüm Ortadoğu ve dünya halkları Apocu ideoloji ve düşünce devrimiyle aydınlanmış, kendi Rönesanslarını gerçekleştirme fırsatına kavuşmuşlardır. Yani zalimlerin zulüm düzeni devrilme tehlikesiyle yüz yüze gelmiş, devran ezilen mazlumlardan ve özgürlük sevdalılarından yana dönmüştür. Bu yüzden savaş kapitalist modernitenin sahte özgürlük anlayışı olan liberalizmle, Önder Apo’nun öncülüğünü yaptığı demokratik modernitenin sosyalist ideolojisi arasında sürmektedir.
İmralı’da saldırılan ve savaşılan gerçeklik de budur. Kürdistan Özgürlük Gerillası’na karşı yürütülen kök kazıma saldırıları da, mücadelemize karşı geliştirilen tasfiye saldırıları da bununla alakalıdır. Apocu ideoloji tasfiye edilerek 21. yüz yılın son özgürlük çıkışı ezilmek ve yok edilmek istenmektedir. Savaşımızın özü, özgünlüğü ve özelliği tamamen burada yatmaktadır.
KOMALÊN CİWAN KOORDİNASYONU
YORUM GÖNDER