ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLAMA ZAMANI ! (5.BÖLÜM)
Türkiye’deki demokrasi güçleri ve tüm anti-faşist güçler açısından bu hamle tarihi bir fırsattır;
Öte yandan sadece Kürtlerin mücadelesiyle, ittifakıyla bu hamle başarıya ulaştırılamaz. AKP-MHP faşizmi sadece Kürtlere değil, tüm halklara, tüm demokrasi güçlerine, tüm farklı etnik, dinsel ve inanç topluluklarına düşmandır. Bu yönüyle Türkiye’de de bu hamle tüm demokrasi güçleriyle birlikte yürütülmelidir. Onlar da bu hamleye katılmalıdır, bu hamlenin parçası olmalıdırlar. AKP-MHP faşizmini yıkmak ve demokrasiyi kurmak onların da talebidir. Adaletin sağlanması onların da talebidir. Bu bakımdan faşizmi yıkmak, demokrasiyi kurmak, adaleti sağlamak etrafında Türkiye’de geniş bir mücadele cephesi ortaya çıkarıp özgürlüğün, demokrasinin, adaletin gerçekleşeceği bir Türkiye yaratılabilir. Bu yönüyle Türkiye’de en geniş kesimleri AKP-MHP faşizmine karşı mücadeleye çekmek çok çok önemlidir. Türkiye’deki demokrasi güçleri ve tüm anti-faşist güçler açısından da bu hamle tarihi bir fırsattır. Kürtler bütünlüklü bir biçimde AKP-MHP faşizmine karşı mücadele ederken onların da bu mücadeleyi güçlendirmek için harekete geçip destek vermesi gerekir. AKP-MHP faşizmi yıkılacaksa tam da bu zamanda yıkılacaktır. O zaman AKP-MHP faşizmine karşı olan, bu faşizmi yıkmak isteyen herkesin bu dönemde mücadeleye katılması, bu hamleyi güçlendirmesi, bu temelde de faşizmin yıkılıp demokrasinin kurularak adaletin sağlandığı özgürlüklerin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Covid-19 özgürlük ve demokrasi mücadelesini, hamlelerimizi engelleyemez;
Kuşkusuz Türkiye’de demokrasi güçlerinin ittifakı önemlidir. Bunların mücadelesi de AKP-MHP faşizminin yıkılmasında önemli rol oynayacaktır. Zaten Türkiye’de kadınların önemli bir mücadelesi vardır. Kadınlar, AKP iktidarını önemli düzeyde sarsmışlardır. Demokrasi güçleri de bütün saldırılara rağmen direnmektedir. Faşizm de yoğun baskısıyla bu mücadeleyi engellemek istemektedir. Bu açıdan sadece legal demokratik siyaset yapan güçlerle bu mücadeleyi yürütmek yetersiz kalır. Legal demokratik siyasi güçlerin yanında meşruiyet zemininde mücadele eden, Türkiye’deki demokrasi birikiminin, geleneğinin çok önemli bileşenlerini bir araya getiren ve bu temelde Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ni yaratan HBDH’nin mücadelesi de çok önemli olacaktır. Belki koşullar nedeniyle HBDH’nin bileşenleriyle kapsamlı tartışılarak bu hamle ilan edilmemiştir. Ancak onların talepleri, istemleri, onların mücadele anlayışları da dikkate alınarak bir hamle ortaya çıkarılmıştır. Hamlenin Türkiye’deki sloganı en geniş kesimleri mücadeleye katma, faşizme karşı mücadele eden en geniş kesimleri birleştirme temelinde belirlendiği için bu aynı zamanda HBDH’nin de hamlesidir. Sadece HBDH’yi değil, HBDH dışındaki farklı demokratik kesimleri de bu hamleye çekecek bir anlayış ve yaklaşımla hareket edilmiştir. Bu yönüyle bu hamle sadece KCK’nin başlattığı bir hamle değildir. Sadece HBDH’nin isteklerini karşılayan bir hamle de değildir. Aynı zamanda Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin isteklerini ve amaçlarını dile getiren bir hamledir. Bu yönüyle biz başta Halkların Birleşik Devrim Hareketi bileşenleri ve güçleri olmak üzere Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerini de böyle bir hamleye tüm imkanlarıyla katılmaya ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Kuşkusuz başta Türk devleti olmak üzere, çeşitli devlet güçleri, siyasi güçler, iktidar güçleri Koronavirüsü gerekçe göstererek bu mücadeleyi engellemeye ve zayıflatmaya çalışacaklardır. Halkın sokaklarda, meydanlarda yürüteceği mücadeleyi engellemek isteyeceklerdir. Çünkü; Koronavirüsü ortaya çıkaran kapitalist modernite, endüstriyalizm Koronavirüsten yararlanarak emekçilerin, halkların, ezilenlerin mücadelesini engellemektedir. Koronavirüsü, sömürünün ve baskının aracı haline getirmek istemektedirler. Bunu en somut olarak Türkiye’de görmekteyiz. Avrupa’da ve dünyanın başka ülkelerinde de Koronavirüs muhalif güçlerin, halkların mücadelesini engellemede bir gerekçe yapılmaktadır. Bu nedenle demokrasi güçleri, halklar egemenlerin Covid-19’u nasıl kendi çıkarlarına kullandığını, muhalifleri baskı altına alıp iktidarlarını sürdürme için nasıl bir fırsat haline getirdiklerini görmelidirler. Bu nedenle iktidar güçlerinin, egemen güçlerin, sömürücü güçlerin Covid-19’u vesile yaparak özgürlük ve demokrasi için mücadele edenleri engelleme oyunları boşa çıkarılmalıdır.
Kapitalizmin merkezi ABD’de gençler, kadınlar, tüm toplum ayağa kalkarak Covid-19’un eylem kırıcı olarak kullanılmasını duruşlarıyla ezip geçerek bütün dünya halklarına, ezilenlerine örnek olmuşlardır. İnsanlık tarihi haksızlığa, zulme karşı en zor koşullarda mücadele etmiştir. Hiçbir zorluk halkları, toplumları zulme karşı mücadeleden alı koyamamıştır. Hem de binlerce, on binlerce ölümü göze alarak sokaklara, meydanlara dökülerek egemen ve faşist güçlerin saldırılarına göğüslerini siper ederek özgürlük ve demokrasi mücadelesini yürütmüşlerdir. Eğer bugün dünyada özgürlük ve demokrasi kavramı varsa, özgürlük ve demokrasi kavramı yükselen değer haline gelmişse, insanlık açısından özgürlük ve demokrasi değerleri önemli düzeyde kabul görülüyorsa bunda tarih boyu bütün zorluklara karşı göğüslerini geren ve yaşamını veren insanların büyük ve belirleyici etkisi, katkısı vardır.
Covid-19 özgürlük ve demokrasi mücadelesini, hamlelerimizi engelleyemez. Aksine Covid-19’un varlığı faşist iktidarları devirmenin, alaşağı etmenin gerekçesidir. Covid-19’u halkların başına bela eden bu güçler bu virüsü zihniyetlerini, siyasetlerini ve sistemlerini yaşatma aracı yapamazlar. Aksine Covid-19’u ortaya çıkardıklarından dolayı hesap vermeleri gerekir. Bu virüsü insanlığın başına bela eden bu sistemin aşılması gerekir. Bu yönüyle Covid-19 ortamında Kürt halkı, dostları, emekçiler, kadınlar, gençler, herkes tedbirlerini alarak Covid-19 barikatlarını aşmalıdırlar. Covid-19’un mücadele ve eylem kırıcı rolü görmesini boşa çıkarmalıdırlar. Her mahalle, sokak eylem alanı haline gelmelidir. Faşizme karşı mücadele etmek, demokrasiyi geliştirmek ve özgürlüğü sağlamak sadece milyonların meydanlara dökülmesiyle olmaz; her sokak, her meydan eylem alanı haline getirilirse bu milyonların sokağa dökülmesi kadar etkili olur, iktidarı geriletir ve yenilgiye uğratır. Bu açıdan Covid-19 koşullarında da sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da ve Kürdistan’ın tüm parçalarında bu hamleye destek veren mücadelenin geliştirilmesi gerekir. Bu hamlenin başarılması için mücadelenin geliştirilmesi gerekir. Yoksa egemenlerin oyununa gelmiş oluruz. Covid-19’un muhalifleri ezme, eylem kırıcılığı yapma politikalarına destek vermiş ve kabul etmiş oluruz. Bu açıdan bu hamle sürecinde Covid-19 engelini gerekçe göstererek eylemleri engellemek isteyenlere karşı sağlam ve militan duruş gösterilip bu engelleri aşarak, özgürlük ve demokrasi mücadelesi yükseltilmelidir.
Avrupa’daki halkımız hamlenin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır;
Bu hamleye daha ilk günden itibaren büyük destekler sunulmuştur. Halkımız Kürdistan’ın tamamında hamleye destek veren tutumunu ortaya koymuştur. Avrupa sahası bütün hamlelerde ve Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlama mücadelesinde olduğu gibi yine Kürt halkının ulusal birliğinin somutlaştığı ve mücadelesinin ortaklaştığı yer olarak bu hamle sürecinde de bütün Kürdistan’ı temsil eden, bu hamleye öncülük yapan konumunu sürdürecektir. Kürt halkı şu anda Avrupa’da ulusal birliği, ortak tutumu ve mücadeleyi sağlamıştır. Avrupa sahası zaten Kürt halkının özgürlük mücadelesi açısından böyle bir tarihi rol oynamıştır ve oynamaya devam etmektedir. Bu yönüyle bu hamle süresince Avrupa’daki halkımız da hamlenin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Zaten şimdiden bu rolü oynayacak eylemselliği, tutumu ve iradeyi ortaya koymuştur.
Rojava ve Başûr’da işgale karşı Kürt siyasi güçleri, halkımız tutumunu ortaya koymuştur. Rojava’da halk her yerde ayaktadır. Bu açıktan açığa Rojava’da işgallerin sonlandırılacağı iradesinin ortaya konulmasıdır. İşgallere karşı açık tutumun ifadesidir. İşgallerin kabul edilmeyeceğinin gösterilmesidir. Çünkü halkımız da şunu görmüştü; işgaller esas olarak bizlerin yetersizliğimizden, yanlış politikalarımızdan ve bu temelde yeterli mücadele edemeyişimizden kaynaklanmıştır. Bu açıdan AKP-MHP iktidarının içerde ve dışarda en zayıf olduğu, işgallerinin de teşhir olduğu ve hiçbir meşruiyetinin kalmadığı bir dönemde mücadele edilirse işgallere son verilebilir. İşgallere son verme mücadelesi sadece işgal edilen yerleri kurtarmaz, Rojava Devrimi’nin ve Kuzey-Doğu Suriye’deki demokratik sistemin de güvencesi sağlanır. Şu açıktır, Rojava Devrimi tek başına sonuca ulaşamaz. Ancak Kürdistan’ın diğer parçalarındaki mücadele geliştikçe Rojava Devrimi de gelişir ve güvenceye alınır. Bu yönüyle tüm parçada gelişen tecride, işgale karşı mücadele aynı zamanda Rojava’daki işgali sonlandırma mücadelesidir. Bu yönüyle bu hamleyle birlikte işgale karşı mücadele yeni bir aşamaya geçecek, yeni yol ve yöntemlerle, ittifaklarla bu işgale karşı mücadele yükseltilecektir.
İşgal çok haksız ve gayri meşrudur. Artık tüm dünya tarafından kabul edilmeyen bir durumdur. Bu yönüyle meşruiyeti olmayan, kabul edilmeyen bir işgali yenilgiye uğratmak da direnildiği takdirde zor olmayacaktır. Bu açıdan bu hamle zamanı aynı zamanda Rojava için işgallere son verme hamlesinin başlatılma zamanıdır. Eğer böyle görülürse o zaman Rojava’da hamle başarıya ulaşır. Sadece kendi kazanımlarının, özgür ve demokratik sistemlerinin güvencesi yaratılmaz, aynı zamanda Kürdistan’ın tüm parçalarındaki mücadele güçlendirilerek bu temelde kendilerini daha güçlü hale getirmiş olurlar.
Başûrê Kurdistan halkımız son yıllarda ulusal birlik ruhuyla meydanlara dökülmüştür. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgalinde de kararlı bir tutum ortaya koymuştur. Bu işgallerin aynı zamanda tüm Kürtlere yönelik bir saldırı olduğunu görmüştür. Bu işgale karşı ayağa kalkmanın aynı zamanda Başûrê Kurdistan’daki kazanımları da savunma direnişi olduğunu görmüş ve rollerini oynamaya çalışmışlardır. Bu hamlede de Başûrê Kurdistan halkımız rolünü oynayacaktır. Çünkü; Başûrê Kurdistan’a yönelik bir işgal saldırısı vardır. Başûrê Kurdistan’ın kazanımları ipotek altına alınmıştır. Başûrê Kurdistan Türk devletinin mandası haline getirilmiştir. Başûrê Kurdistan’ın tüm ekonomik kaynakları faşist Türk devletine peşkeş çekilmiştir. Kürdistan halkından çok Türk devleti bu kaynaklardan yararlanmaktadır. İşte bu nedenle Başûrê Kurdistan halkımız kazanımları ve Kürdistan’ı savunmak açısından işgale son verme hamlesine güçlü biçimde katılacaktır. İşgale son verme hamlesine katılarak hamle Kürdistan’ın tüm parçalarında güçlendirilmezse, işgale son verilip Kürdistan savunulamaz. Bu yönüyle Türk devletinin işgaline karşı Başûr’daki tüm siyasi partilerin, demokratik güçlerin, sivil toplum örgütlerinin, tüm halkın bir araya gelmesi, ortak tutum koyması çok çok önemlidir.
Kürdistan’ın dört bir yanında ve dünyada faşizme, tecride ve işgale karşı bir hamle başlatılmışsa Başûrê Kurdistan da bu fırsattan yararlanıp kendi hamlesini yaparak Kürdistan’daki işgali sonlandırmada çok önemli bir adım atmalıdır. Halk, işgale karşı mücadelesini geliştirmeli ve yükseltmelidir. Şu anda Başûr’un ihtiyacı olan esas mücadele hamlesi budur. Bu açıdan Kürt halkının ulusal birlik ruhuyla, duygusuyla tüm parçalarda geliştirilen bu mücadelenin etkin bir parçası olmalı, işgale karşı mücadeleyi yükseltmeli ve Kürdistan’ı savunmalıdır. İşgale karşı mücadele Kürdistan’da tüm sorunları yaratan Türk devleti ve onun işbirlikçisi KDP’ye karşı mücadeledir. Kürdistan’daki tüm sorunların kaynağı Türk devletidir. Siyasi, ekonomik ve kültürel sorunların kaynağı da Türk devletidir. Bu açıdan işgale son, Kürdistan’ı savunma hamlesiyle Kürdistan’da sorunları yaratan güçler de etkisizleştirilecektir. Çünkü; bu işgale yol veren KDP’dir. İşgali kendi iktidarı için kullanan KDP’dir. Bu bakımdan işgale son verildiğinde KDP’nin bu oyunu, Türk devleti ve işgalini kendisini ayakta tutmak için kullanan bu kirli yöntemi de boşa çıkarılmış ve yenilgiye uğratılmış olacaktır. Bu da Kürdistan’ı savunma, ipotekten ve mandadan kurtarma hamlesi olacaktır.
Rojhilatê Kurdistan da bu hamlenin önemli parçası olacaktır. İdamı sonlandırma, halkların kardeşliğine dayalı bir demokratik sistem kurma şu anda sadece Rojhilatê Kurdistan halkının değil, tüm İran halklarının özlemi ve çıkarınadır. Tarih boyu İran’da halklar kardeşçe yaşamıştır. Ancak son yüz yılda milliyetçiliğin etkisiyle İran tarihinde halkların kardeşliğine dayanan siyasi anlayış zehirlenmiştir. Milliyetçilik fitnesi İran’a da girmiştir. Bu yönüyle İran’da halkların kardeşliğine dayalı demokrasi kurmak, demokratik zihniyeti geliştirmek çok çok önemlidir. Bugün İran’da herkesin, bütün toplumsal kesimlerin, halkın en fazla rahatsız olduğu konu idamdır. İdamlar artık İran halkı için bir travmadır. Meydanlarda insanların idam edilmesi ve halka gösterilmesi halk için travmadır, psikolojisinin bozulmasıdır. Sağlıklı bir toplum gerçeğinden uzak hale gelmesidir. Dolayısıyla sadece siyasi açıdan değil, toplumsal, kültürel, ahlaki ve vicdani açıdan da bu idamların kaldırılması gerekir.
İran halkının yüzde 90’ı bu idamlara karşıdır. İdama son verme anlayışı içinde çok geniş halk kesimlerinin bir araya gelmesi gündeme gelebilir. Bu talep bütün halkları, demokrasi güçlerini birleştirir. Artık idamla korkutma, bununla siyaseti tehdit etmeye son verip, demokratik siyasi anlayışla, halkların kardeşliği anlayışıyla İran’da yeni bir dönemin başlatılması gerekiyor. Kuşkusuz İran’daki değişimin Avrupa’daki ya da başka bir yerdeki değişimin benzeri olması beklenmemelidir. İran tarihine, toplumsal gerçeğine dayanan bir zihniyetle İran’da bir değişimin yaratılması gerekiyor. Batı, Avrupa, ABD anlayışıyla, oryantalist ve işbirlikçi anlayışla İran’da halkların özlemi olan kardeşlik ve demokratik anlayış yaratılamaz.
Bu açıdan idama son verme etrafında tüm İran halkları, demokrasi güçleri birleşebilir. Bu temelde de iç dinamiklerle mevcut İran rejiminin yanlış politikaları aşılır. İran’da demokratikleşme, halkların kardeşliğine dayalı bir demokratik ve özgürlük sistemi kurulur. İran halkının böyle bir gücü vardır. Bu halk dün nasıl ki zulüm ve baskı yapan Şah’ı devirdiyse, zulme, baskıya, adaletsizliğe karşı çıkan bu halk ortaya çıkan haksızlıklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere ve idama karşı çıkarak İran’ın tarihine yakışır biçimde halkların kardeşliğine dayalı bir demokratik sistem kurabilir. Rojhilatê Kurdistan ve tüm İran halkları Kürdistan genelinde yürüttüğümüz bu hamleden güç alarak kendi mücadelelerini de yükseltmesine zemin, fırsat ve imkan bulacaklardır.
Bu hamle bir heyecan yaratmıştır. Destekler arka arkaya gelmiştir. Bu hamle bütünlüklü yürütülürse, her parça bu hamledeki rolünü oynarsa, bu hamleyi yürütürken ulusal birlik zihniyetiyle hareket edilirse, Önderliğin fiziki özgürlüğünün Kürdistan halkı için çok önemli olduğu bilinciyle mücadele geliştirilirse, Türk devletinin soykırımcı sistemine karşı faşizmi yıkıp özgürlüğü elde etme zamanın geldiği anlaşılırsa ve işgallere son vermeden başka işgallerin önlenemeyeceğinin bilincine varılırsa biz inanıyoruz ki, Kürdistan’ın dört bir yanında, Avrupa’da ve dünyada bu hamle büyük bir coşkuyla yürütülecek, geliştirilecek ve hamlenin amacı olan tecride, işgale, faşizme son verme ve özgürlüğü kazanma gerçekleştirilecektir. Bu bakımdan Özgür Önderlikle Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu’nun yakın olduğuna inanıyor, bu temelde tüm mücadele yürütenleri saygıyla selamlıyor, üstün başarılar diliyoruz.
MUSTAFA KARASU
YORUM GÖNDER