“ARTTIRILMIŞ SANAL GERÇEKLİK ÇAĞI”
“Nesnel hakikat kavramının kendisi dünyadan gitgide silinip gitmektedir. Tarihe geçecek olanlarsa yalanlardır.” — George Orwell
Duygu ve zihini idrak üzerinde geliştirilen manipülasyonlar kendisini sanal gerçeklik üzerinden toplumda inşa ediyor. Bu artırılmış sanal gerçeklik insan bedenlerini biçimlendirmekle kalmadı şimdilerde ruhlarına da ipotek koydu. Bilinçli yaşam arayışlarının sonunu getiren sanal karmaşalardan yaratılmış imajlar tapınması söz konusu. Metalaşan tutkular cenderesinde gerçek sevgiden yoksun ruhsal mutasyona uğratılıyor insanlar. Gönüllü kölelik iradi çoraklığı meşrulaştırıyor.
Sosyal insanın sonunu hazırlayan ve radikal yenilenme potansiyelini baskılayan, yine anlam yetisi sakatlanan milyonlarca insanı yutan flu bir alan yaratılıyor. Milyarı bulan insanlar yığını gözü kapalı sanal kulluğa biat ediyor. İnsanın öz yaşam deneyimine vedası bu anlamsızlık girdabının son aşamasıdır. La zaman ve la mekân boyutsuzluğunda tanımlanan Yaratanı mekân ve zaman boyutunda yaşayanların bile kendince tanımladığı bir paradoks sürekliliği de cabası. Zira güncelde piyasaya sürülen ve Tanrıya oynayan teknolojik sürümlerin bini bir para. Sanal imajlar ve ikonlar enflasyonu yaşamı kuşatmış durumda. Dijital zaman peşinde koşturuyoruz. Dijital ateş böcekleri gibi.
Sanallaştırılmış, ticarileştirilmiş ve gerçeklikten kopartılmış, başkaları tarafından tasarlanarak ısmarlanmış yaşam tasarımlarının son sürümleri topluma kesintisiz pazarlanıyor. Bilişsel sürecin kendisi en aza indirgenip daha çok bilinçaltı ile karar veriyor olmamız büyük handikaplar yaratıyor. Histen yoksun kuru analitik yorumun yorumu canlı yaşamı esir almış durumda. Duygu düşünüş hakikatini sakatlayan bir hissizlik ve sevgisizlik histerisi moda trendi olmuş. Sanal teknolojik tahakküm zamana hükmederek insanlığı adeta bir sürü moduyla iradesizleştiriyor. Yeni sanal yakınlıklar sanal gerçekliğin sanal sosyal bağlarını yaratıyor. Hızlandırılmış yenilik momenti nesil değişimini de hızlandırıyor. Bu nedenle sanal dijital yaşamı benimseyen gençlik insanlığın tarih boyunca yarattığı sosyal sermayeyi deneyimlemekten yoksun kalıyor.
Ağ toplumlarında artık tepkiler de dijitalleşmiş durumdadır. Faşizmin dijital yaşam damarlarını kesmek gerekiyor. Kısıtlanmış insanların dünyayla iletişim kurabilme şansı var elbette. Ancak bunlar demokratik devrimleri yaratan kitlesel çıkışların içine sızarak manipüle eder ve tıpkı Arap baharında olduğu gibi devrimci dinamikleri büyümeden sabote etme yoluna giderler. Böylelikle de demokrasi talebini bypass aracına dönüştürmüş olurlar.
Tüm dünyada medya tekeli toplumların beyin yıkama makinesine dönüşmüştür. İnternet teknolojisi ve medya toplumların üzerinde kurulan yönetsel politikalarda etkin araçlar haline gelmişlerdir. Yüzbinlerce internet ajanı olan büyük gözetim ve denetim mekanizmalarıyla toplumsal yaşamın öngörülmez devrimci çıkışlarını bastırmaktır esas hedef. Bu temelde sansür ve denetim amaçlı orantısız bir güç kullanılır. Bununla da şiddet yüklü toplumlar inşası amaçlanır.
Teknolojinin yaygınlaşması devrimci potansiyele sahip politik değişikliklere duyulan arzuyu sinsice bastırmayı esas alır. Siyasetin kendisini üretmemesi ve teknolojinin sürekli kendisini yenilemesi siyaseti değişim momentinin hızına yetişmekten düşürüyor. Yeni düşünce yol ve yöntemlerini yaratmada pasif kalan politika güncele takılıp kısır bir alana insanları sıkıştırıyor. Demokrasiyi dışlayan mevcut politik pratik egemenlerin çıkar savaşına dönüşerek bürokratikleşiyor!
Hakiki gerçeklikten ayırt edilemeyecek sanal gerçekliği amaçlayan post ideolojik bir çağ tasarlanıyor. Silikon Vadisi patentli bilimsel yenilikler popülist bir pazarlama stratejisiyle toplumlara empoze ediliyor. Ekolojik yeşil bir teknoloji talebi hiç yokmuş gibi hasır altı ediliyor. Küresel teknoloji politik beceri noksanlığından kaynaklı çağı okuyabilen devrimci yaşam politikalarının toplumla buluşması önünde görünmeyen bariyerler kuruyor. Teknolojik yaşam bağımlılığı erdemli devrimci mücadelenin idrakını zorlaştırıyor. Kapitalist modernite sanal duygular doyurganlığı yaratıyor yığınsal tüketim objesine dönüştürdüğü kitleler üzerinde. Sanal gerçeklik dünyası manipüle etme üzerine kurulu kaygan bir zemindir. Yarattıkları sanal rakamsal düşlerin peşinde milyonlarca insan sorgulamadan uçuruma doğru koşuyor.
Z. Bauman bu çağı yorumlarken “İnsan tarihinin teknolojik bakımdan en donanımlı olan nesli güvensizlik ve çaresizlik duygularına en çok boğulmuş olan nesildir” diyor. Vicdani körlük yaşatılan toplum ahlakı soyutlayan politikadan giderek soğuyor. Burada saf ahlaki politik özgürlüğü savunan bir devrimci inşa buna “dur” diyebilir. Politik edilgenlik ve atalet yerine demokratik devrim direnişçiliği tek alternatiftir. Yaşamı politikadan ve demokrasiden soyutlayan ve şiddeti kutsayan her şeye kayıtsız bir toplum yaratma projesini uygulayan kapitalist modernitenin kirli siyaseti ancak böyle yenilgiye uğratılır.
Tam bu noktada toplumun direnişçi ve diri bir devrim umuduna ihtiyaç var. Çağın direniş değerlerini ve yol yöntemlerini yaratmak gerekiyor. Siyasetin durmaksızın topluma dayattığı güncel kutuplaştırıcı, kısır politik sürtüşmeler devrimci gündemleri baskılıyor ve toplumu sanal gerçekliğin kucağına iterek toplumsallığı dağıtıyor. İşte bu, devrimci gündemlere ustaca kurulmuş bir tuzaktır!
Teknolojik hayatın belirsiz kör noktalarına karşı sorgulayan bir devrimci bilinç şarttır. Toplum iyice güçten düşürülmüştür. Seçimler üzerinde bile teknolojik hegemonyanın bariz bir ağırlığı vardır. Görüyoruz ki, seçimler üzerindeki teknolojik hegemonya toplumun iradesini bile manipüle edebiliyor. Teknoloji insanları yüzeysel olarak bir araya getirse de çevrimiçi politik gruplara bölerek de birbirinden koparabiliyor. Oysa toplumun asıl gücü devrimci refleksleridir. Devrimci mücadeleyi yaratan da bu politize olmuş toplumsal diri reflekslerdir. Eşitsizlikleri ortadan kaldırabilecek adil çözümleri devrim getirir, teknolojik yenilikler ve bağımlılıklar değil. Teknolojinin yaydığı sanal iyimserlik yanıltıcıdır. Apolitik sanal fantazilerin sonu ise her zaman hüsrandır.
Çağdaş demokratik, politik devrimler teknolojinin toplumu dönüştürücü gücünden olumlu yönden yararlanır. Çağdaş politik devrimlerle teknolojik değişimin dengeli işbirliğinden doğan barışçıl toplumsal dönüşümler bir hayal değildir. Aksine artık bir gereksinimdir. Radikal demokratik barışçıl devrimler çağı yeni başlıyor. Özellikle iletişim- enformasyon teknolojilerindeki değişim hızı toplumları akıl almaz bir sürede dönüştürürken güncel kısır politikaların tekdüzeliği insanları artık cezbetmiyor. Politika yapıcılar toplumun dönüşme hızının gerisine düşüyor!
Demokratik devrimlerin hizmetindeki bir teknolojik devrimin doğuş şafağındayız. Modern devrimci enformasyon teknolojisini yaratmaya dönük dünya çapında bir arayış var. Devrimci teknolojik dehaların küresel ölçekte açığa çıkaracakları bir dayanışma kapitalist modernite oyun kurucularına siber saldırılarla tarihi yenilgiler yaşatmaları da yüksek olasılıklar dahilindedir. Dünyada sistematik bir çöküş istikrarı yaratanlar panikte. Dünya küresel sermaye gücünü demokratik devrimleri bastırmak için kullanan Silikon Vadisi’nin patronlarını şimdiden korkutan çokça işaret var. Halkın nefreti ve sempatisinin politik arenada yol açacağı sonuçları teknoloji çağında bile önceden kestirmek oldukça güçtür!
Ortadoğu’nun kalbinde kesintisiz bir toplumsal devrimci siyaset kurumlaşmasını yaratmak gerekiyor. Devrim idealleriyle aydınlanmış ve politize olmuş bu genç yeni kuşak politikayı araçsallaştıran faşist tiranların elinden alıp halka geri verecek. Ancak bu demokratik devrimlerle mümkündür. Zira sadece eşitliği sağlayan devrim politikayı halklaştırabilir. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın paradigmasına bunca saldırının bir nedeni de yarattığı demokratik devrimin bir alternatif oluşturmasıdır. Geleceğin başkaldırı biçimlerini de mayalayan bir alternatiftir Apocu demokratik halklar devrimi!
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER