ORTADOĞU'DA SUNNİ SEÇİM BLOKLARI İNŞASI
ABD-İran güç dengelerinin merkezindeki Irak seçimlerini Şii lider Mukteda es-Sadr’a bağlı Sadr Grubu önde bitirdi. Irak’ın yeniden dizaynında bu seçimlerdeki ittifaklar ve hamleler Ortadoğu’nun geleceği açısından önemli ipuçları verdi. Küresel güçler bu seçimin perde arkasındaki asıl yönlendirici güçlerdi.
Irak seçimlerinde en aktif güçlerden biride TC’ydi. ABD’nin vesayeti altındaki hamlelerde TC-KDP-ITC işbirliğine herkes sağırları oynadı. Bu da Güney’de TC-KDP işbirliği projesine küresel güçlerin bir onayı olarak algılandı. Seçimlerde önemli bir başarı kazanan Sünni Meclis Başkanı Muhammed Halbusi’nin liderliğindeki Takkaddum partisinin KDP ile yakın işbirliğini Sünni blok inşası olarak yorumlayanlar çoğunlukta. Yine TC-KDP-Türkmenler- Irak seçimlerinde Sünni bir koalisyon da buluşursa bölgesel düzeyde yankılarıda olacaktır. Irak’ta İran politikalarına yakın şii bloku güçsüz düşürmek için oldukça fazla detay mevcuttu bu seçimlerde. Gerginlik politikasını ustaca kullanan KDP, YNK bölgesindeki güçlü muhalefeti bölme stratejisinde kısmen başarılı oldu.
TC fiili olarak KDP lehine Irak’da seçimlere müdahil oldu. KDP-Türkmenler ittifakının mimarı da TC’dir. YNK bölgesinde tertiplenen siyasi istikrarsızlık ve şok suikastler direk TC-KDP ortak yapımıydı. Küresel güçler buna sessiz kaldı, destekledi ve yönetti. Bu seçimlere dönük gayet başarılı bir özel savaş operasyonuydu. Irak seçimleri üzerinden şekillenen bu kritik hamlelerin bölgesel düzeyde yeni Ortadoğu konseptiyle de direk ilişkisi vardır.
Bu seçim vesilesiyle de görmüş olduk ki Rojava’da yakın gelecekte yapılması düşünülen seçimlere dönük TC-KDP eliyle ENKS-Türkmen ortak yapımı bir şer cephesi örgütlendiriliyor. Avrupa’nın buna dönük destekleri de söz konusu. TC-KDP-ITC-ENKS kirli ittifağının bir ayağıda Avrupa’da yaşam buluyor ve palazlandırılıyor. Güney’de hazırlanan KDP maşası kaçkın Kürtler pey pey Rojava seçimleri için kirli politikalar ve kaotik seçenekler için eğitiliyor. Rojava seçimleri denkleminde TC-KDP-ENKS derin kirli tuzaklarına dönük hazırlıklar mevcut. Erdoğan’ın son Rojava’ya yönelik tehditlerini bu bağlamda okumak daha da anlaşılır olacaktır. KDP’yi bu proje temelinde seçimlerde güçlü bir muhatap olarak yaratmak isteyen güçlerin kötücül niyetleri bir an bile akıllardan çıkarılmamalıdır.
KDP’nin Güney Kürdistan’da arzuladığı muhalefetsiz parlamento modeli de bu seçimlerle zemin bulmuş oldu. Kerkük ve Erbili Türk şehri olarak tanımlayan KDP’nin desteklediği Türk başbuğu Erşed Salihi (Irak Türkmen Cephesi – Kerkük) 70 bin oy alarak rekor kırdı. KDP, MHP çizgisini açıkça savunan bu kontrayı Irak parlamentosuna taşıyarak TC’nin Musul-Kerkük ve Rojava’da Türkmenleri bahane göstererek olası işgal planlarını meşrulaştırmak istedi. KDP, Kürt ve Kürdistan davasını bir çırpıda sattı. Türkmen cephesinin bu işgalci istem ve iradesine siyasi meşruluk kazandıran KDP adeta MHP çizgisini temsil eden ITC temsilcilerini akladı ve onlardan muhatap yaratmayı amaçladı.
KDP’nin uyguladığı bir diğer kaotik strateji de güçlü bağımsız adaylarının seçilmemesi idi. Bunda da büyük mesafe aldı ve amacına ulaştı. Bu önceden ısmarlanmış seçimi yürüten dış destekli üst aklın alanda ne kadar hakim olduğunun da en belirgin göstergesiydi. Güçlü muhalif adaylara karşı geliştirilen lokal ittifaklar büyük ustalık işiydi.
Güney’de yolsuzluklardan kaynaklı uzun süredir büyük yoksulluk çeken ve maaş alamayan kesimlere dönük ortaya saçılan paralar ve aşiretlere dağıtılan dolarların haddi hesabı yoktu. Halksız temsilin en bariz örneği de KDP adaylarının sınıfsal karakterleriydi. Üst kesime mensup bu adaylar için yapılan propaganda ve tanıtıma büyük paralar harcandı. Adaylar arasında halkı temsil eden hiç kimse yoktu. Toplum bezdi, ahlakını korudu ama bu örgütlü bir alternatif çıkarmaya tek başına yetmiyor. Aşiret kontenjanı temelinde bir hiyerarşi vardı. Muhalif basına ve öteki adaylara karşı sistematik bir sindirme politikası izlendi. Şantajlar, vaatler havada uçuştu.
KDP’nin ısmarlanan seçim zaferi çok önceden tasarlanmıştı. KDP aleyhine olabilecek bütün olumsuzlukların önü çok önceden alınmıştı. Olası bütün riskler önceden satın alınmıştı. Bununla birlikte Güney’de referandumdaki hayal kırıklığının yarattığı derin etkiler de bu seçimde katılımı oldukça düşürdü. Halk artık bu göstermelik seçimlerle bir şeylerin düzelebileceğine pek inanmıyor.
KDP’den Kürdistani birlik ve Kürdistan halkı için hala birilerinin bir beklentisi varsa ve demokrasi için bir umut bekleniyorsa onlara çok geçmiş olsun. Bu seçimlerde de gördük ki, KDP ve uzantıları Kürdistan davasının mezar kazıcılarıdırlar. Xelifan alanına adım başı kurulan karakollar ve kontrol noktalarında bulunan KDP üniformalı başlarında aydınlatma feneri ve sağ ayaklarının alt kısmında tabanca taşıyan yabancı aksanla konuşan özel kuvvetler elemanlarının varlığı KDP-TC ittifak ve ilişkisinin yakın gelecekte Kürt halkı için yarattığı tehlikenin herkes farkında. Sosyal medya da KDP-TC ortak trollerinin saldırgan tutumlarının bir sebebi de bu açık düşman işbirliğinin maskesinin düşürülmüş olmasıdır. KDP, Kürt halkına karşı af edilmez ihanetlerine her gün bir yenisini daha ekliyor. Kürt ihanet tarihinin uğursuz yazıcısı Kürt halkı için yeni trajediler tezgahlıyor, aman dikkat.
Türkiye’de seçim endeksli Erdoğan’ı devirmek için faşizm koşullarında direnen HDP ve diğer demokratik muhalefet güçlerinin de Irak ve Güney seçimlerinde ortaya çıkan bu ultra anti demokratik ve şaibeli ısmarlanmış durumdan çok erkenden dersler çıkarıp önlemler almaları gerekiyor. Sünni seçim kemerinin fiili merkezi Türkiye’dir. 3 milyon Suriyeli göçmen önümüzdeki seçimlerde aktif olarak kullanılacaktır. Özetle Irak ve Güney Kürdistan’da umuda dair bir şeyler ufukta görünmüyor!
Serdem Amed
YORUM GÖNDER