PRATİĞE DOĞRU ANLAYIŞ VE YARATICI TARZLA YAKLAŞARAK BAŞARMAYI MUTLAKA ESAS ALMALIYIZ! (2.BÖLÜM)
Çok derinlikli bir eleştiri ve özeleştiriyle kendimizi düzeltebiliriz
Değerli Yoldaşlar!
Tüm bunları tartışıp eleştiri ve özeleştirileri yaparken hata ve eksiklikler üzerinden çok daha yoğun ve derin durarak, eleştiri-özeleştiriyi daha derin ve keskin yaparak, hataları daha somut ve ileri düzeyde ortaya koyarak ancak düzeltme yapabiliriz.
Önder Apo, 26 Haziran 2014’teki talimatında, “Makas açılıyor” demişti. Makasın açılmasının ötesinde Önderlik çizgisiyle bizim pratik duruşumuz arasındaki mesafe dik açı noktasına ulaşmış, farklı yönlere giden bir konum kazanmıştır. En azından stratejik açıdan duruşumuz kesinlikle böyledir. İdeolojik-örgütsel-politik çizgi bakımından da zayıflıklar, kendine görelikler, darlıklar ve yüzeysellik var. Yeni paradigmayı anlama, özümseme ve onun gerektirdiği örgütsel ve eylem pratiğini Apocu tarzı, tempoyu ve üslubu harekete geçirmede de çok ciddi zayıflıklarımız, geriliklerimiz var. Dolayısıyla hem stratejik hem de ideolojik-örgütsel çizgi bakımından sorunlu durumdayız. Düzeltme ancak çubuğu tersine bükerek olabilir. Yani bir çubuğu eğriyse düzeltmek için en az eğri olduğu kadar karşı tarafa eğersek belki ortada bir doğrultu kazanabilir, büyük bir duruş sahibi olabiliriz.
O bakımdan eleştiri ve özeleştiride daha fazla derinleşmeye çalışmalıyız. Çünkü kendimizi eğitme kaynağımız kesinlikle budur. Önderlik çizgisini doğru anlayan ve başarılı uygulayan haline gelebilmek için Önderlik çizgisi karşısındaki durumumuzu sorgulamadan başka bir güç, değer bizi düzeltemez, düzeltecek başka bir yöntem de yoktur. Ancak derinlikli bir eleştiri ve özeleştiriyle kendimizi düzeltebiliriz, Apocu çizginin gereklerine uygun hale getirebiliriz. Eleştiri ve özeleştiriye daha derin, keskin, radikal yaklaşımımız hem pratik faaliyetleri hem de bireysel durumumuzu değerlendirirken çubuğu tersine bükmemiz zorunludur. Durumun vahametine ulaşarak, olayları doğru yorumlayarak böyle bir düzeltme yapmak zorunlu hale geldi. Bu, hiç de yanlış, hatalı olmadı. Dolayısıyla ne yapıldığını doğru anlamak lazım. Eleştiri ve özeleştiri çizgisini her zaman dikkate alarak kalıcı hale getirmek gerekli.
Zihniyet ve vicdan devrimini sürekli gerçekleştirmek gerekir
Zihniyet devrimini, yaşam tarzı devrimini ve hakikat devrimini kendi kişiliğimizde kişilik devrimi olarak sürekli en küçük bir boşluk bırakmadan gerçekleştirmemiz gerekli. Aksi durumda pratik hatalar ortaya çıkar. Hatalar da tesadüfen olmuyor. Aslında çizgiden kopuş var, çizgi dışılıklar var. Bu kopuş, çizgi dışılık sadece pratik uygulama zayıflığı biçiminde değil. Anlayış, zihniyet, duygu ve amaç olarak kopukluklar var. Pratik hatalar da bunların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu tesadüf değil, tekil olay değil. Yanlış anlayışların ve ruh hallerinin, zihniyetin pratik sonuçları olarak gerçekleşiyor. O halde pratikteki bu hataları, eksiklikleri, zayıflıkları gidermek için ne yapmak lazım? Zihniyet devrimini, vicdan devrimini sürekli kılmak, geliştirmek, derinleştirmek lazım. Önder Apo’nun “Zihniyet ve yaşam tarzı devrimi” olarak ifade ettiği hakikat devrimini sürekli kılmak lazım. Kendi kişiliğimizde kişilik devrimini, örgütlü ve eylemsel kılınmış bir hakikat biçiminde sürekli hale getirmek lazım. Bu konuda durma, duraksama olmamalı. Bunlar temelinde eleştiri ve özeleştiriyi süreklileştirerek, kendimizi eğitmeli, hata ve eksikliklerimizi güçlü bir biçimde bilince çıkartmalıyız. “Pratikleşirken ne gerekli ne söylemek lazım” diye düşünülüp tartışılıyor. “Her şey söylendi, fazla bir şey kalmadı” diyen arkadaşlar var. Yani “Her şey tartışıldı” deniliyor. O zaman bu durum bizi, “Her şeyi tartıştık, sonuca götürdük, amacımıza ulaştık” gibi bir yanılgıya düşürebilir. Kesinlikle öyle değil. Evet, partide çok şey tartışıldı, bunların hepsi yeni başlangıçlar yapmak içindir. Tartışmak, pratiğe hazırlanmak için bu gerekli. Ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı anlamayı, kendimizi aydınlatmayı ifade ediyor bu. Ama kesinlikle pratikleşmeyi ifade etmiyor. Dolayısıyla bir sonuç değil, bir başlangıç olarak ele almak lazım, yeni bir başlangıç olarak görmek gerekli. Sonuca ulaştığımızı kesinlikle sanmamalıyız. Tam tersine yeni başlıyoruz.
Nasıl başlıyoruz? Önderlik ve parti gerçeğini, mücadelenin ideolojik-politik çizgisini, stratejisini, taktiklerini ve tarzını daha doğru anlamış, daha derin kavramış olarak bu yeni başlangıcı yapıyoruz. Aydınlanmışız, netleşmişiz, kararlaşmışız, bunlar temelinde pratiğe başlıyoruz. Ama bunlar bir sonuç değil, bir başlangıç. Sonuç kesinlikle bu başlangıcı sürdürmek, pratikleştirmekle ve pratik çalışmayla olacaktır. Apocu tarz, tempo ve üslupla 24 saat pratik yaparak, 24 saat particilik, 24 saat gerillacılık yaparak başaracağız. Bu 24 saat particiliği, gerillacılığı Önderlik ve şehitler çizgisinde yapacağız. Şimdi pratikleşeceğiz, her şeyi pratikle kazanacağız. Pratikteki çabamız, emeğimiz, gücümüz, yaratıcılığımız, doğru anlama, kararlaştırma ve planlama yeteneğimiz bizi başaran devrimci haline getirecek. O bakımdan burada da yanılgıya düşmemek lazım. Tartışmayla ulaşılan düşünceyi bir sonuç değil de bir başlangıcın önünü aydınlatma olarak görmek gerekli. Bu aydınlanma temelinde yoğun bir pratiğe yürümek lazım. Pratiğin gerektirdiği fedakarlığı, cesareti, çabayı, militanlığı, girişkenliği gösterebilmemiz gerekiyor. Fedai militanlığın bütün özelliklerini eksiksiz olarak hayata geçirmemiz gerekli.
Sadece tartışmayla sınırlı kalmak, ötesine geçememek, onu bir başlangıç olarak ele alamamak, pratiğe yönelme olduğunda bunu unutmak ve sürekli eğitim yapmamak gibi yanılgılı tutumlar bizi pratikte başarısız kılıyor. Kesinlikle çok yönlü, güçlü, bütünlüklü bir devrimci pratiğe yönelme bilinci, iradesi, gücü kazanmalıyız.
PKK YÜRÜTME KOMİTESİ
YORUM GÖNDER