SEVDALISI OLDUĞU TOPRAĞI
Kod Adı: Sema Amed
Adı Soyadı: Leyla Gündoğdu
Doğum Tarihi Ve Yeri: 1984-Amed
Ana Adı: Meryem
Baba Adı: Mehmet emin
Katılım Tarihi Ve Yeri: 2004-Amed
Kaldığı Alanlar: Kandil, Zagros, Xınere, Amed
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 27 Kasım 2010
HPG BİM’in şehit Sema yoldaşa ilişkin yaptığı kısa açıklama:
“Sema Amed yoldaşımız, özgürlük mücadelesine uluslararası komploya ve tasfiyeciliğe cevaben katılmış, Önderliğe bağlılık yeminiyle fedai çizgisinde yürümeyi esas almıştır. Genç Kürt kadınının özgürlük ruhunu ve ısrarını yaşatmayı bilmiş; duruşuyla dürüstlüğün, fedakârlığın ve özlü katılımın sembolü olmuştur.”
Sema Amed-Leyla Gündoğdu Yoldaşın Anısına
Sema arkadaş, Amed Bismil doğumluydu. 2004’te İstanbul’dan katılmıştı. 2008’de Amed eyaletine gelmiş, orada tanışmıştık. Kısa bir süre beraber kaldık.
Amed’e geldiğinde ilk bizim yanımıza O, gelmişti. O’nun o anki Amed’e ulaşmış olmasının sevinç ve heyecanını hal hareketlerinden, yüzündeki tebessümlerden anlayabiliyordun.
O’da kuzey eyaletlerine ‘emrivaki’ diye bilinen, adeta zoraki kendisini dayatarak gelenlerdendi. Kaç yıldan sonra kuzeye sevdasına, Amed sevdasına ulaşmıştı. Bir çocuk gibi bunun sevincini yaşıyordu. Tabi onun bu sevincini bizde yaşıyorduk.
Amed’de sayımız azdı ve YJA STAR gücü olarak mevzilenmelerimizi dolduramıyorduk. Yeni gelen arkadaşların sevinç ve heyecanlarını anlayabiliyorduk; çünkü bizde o yollardan geçmiştik. İnsanın sevdasına ulaşması sabır, güç ve en önemlisi de irade istiyor. Bunun için tüm zorluklara, engellere rağmen dişini tırnağına takarak düşmana, ölüme meydan okurcasına yürürsün.
Çoğumuz ulaşır, birçoğumuzda ulaşamayız. Birçoğumuz sevdalısının kollarında gözlerini kapatıp güzellik uykusuna yatarken, birçoğumuzda yarı yolda sevdaya ulaşmamızı istemeyen, kalleş ve kıskanç cehennem zebanilerinin mermilerine hedef oluruz. Sevdalı hasretiyle gözlerimizin neden kapandığını bildiğimiz ve ölümden korkmadığımız için düşmana inat sevdamız için ölüme bile gülümseme tebessümleriyle ‘hoş geldin’ deriz.
Boşuna Che Guevera yıllar önce: “Sloganlarımız, kulaktan kulağa yayılacaksa, silahlarımızı kavramak için başka eller uzanacaksa, başkaları mitralyöz sesleri ve yeni savaş naraları arasında cenazelerimize ağıt yakacaksa, ölüm hoş geldi, sefa geldi” demişti.
Bizlerde Che gibi bilerek yürürüz cehennem zebanilerin üzerine. Hatta kimimizde Mustafa Gezgör yoldaşımız gibi: “Şaka maka, bugün keyfim bir başka, varsa yukarıda… al aşacağı ederiz yaka paça” deriz. Evet, tüm dünyada üzerimize gelse al aşağı ederiz “yaka paça” ruhuyla yöneliriz yüreklerimizin bizleri götürdükleri yerlere.
Sema arkadaş, bizim time geldiğinde yaz bitmek üzereydi. Üslenme çalışmalarına başlanılacaktı. Benim düzenlemem başka bir bölgeye olmuştu. O kışı onlarla geçirmedim; ama baharın kısa bir süre beraber kaldık.
Sema arkadaş; moralli, coşkulu ve bir o kadarda sessiz radikal ve hırslı bir arkadaştı. Yanlışlara göz yummaz, kimseye boyun eğmezdi. Pratiğe yeni katılmanın verdiği heyecanla her şeye katılıyordu. Macerayı seviyordu. Bazen yaptığımız küçük kuralsızlıklara öyle seviniyordu ki, bu onun gözlerinden okuna biliniyordu. Küçük bir çocuk, hırsızlık yaptığında sanki büyük bir zafer kazanmış gibi bir sevinci yaşar ya, işte Onunda bu sevinci gözlerinden yansıyordu.
İlk kış mevsiminde sadece 3 kadın arkadaştılar ve bahar sürecinde kendi timlerinde olup bitenleri anlattıklarında gülmekten kendimizi alıkoyamıyorduk. 3 arkadaştılar Sema ve bir arkadaş kuzeye yeni gelmişlerdi. Devrim arkadaş ise daha önce oradaydı. Eğitimleri güzel geçmişti; ama özgün eğitimleri zorlayıcı olmuştu. Bunun nedeni de eyalet pratiğinde 2 yeni, 1 eski arkadaş olmanın verdiği dengesizlikti; çünkü bir, iki eğitimden sonra konuşacak bir şeyleri kalmamıştı ve olan Devrim arkadaşa oluyormuş. O’da her özgün eğitimde kendisi konuşuyor, kendisi değerlendirme yapıyor ve bunun özeleştirisini veriyor. Anlayacağımız YJA STAR eyalet pratiğinin özeleştirisini hep veriyor.
Birde o kış okumadıkları kitap kalmamış. Bunları anlatırken yaşadıkları ilk kışın heyecanıyla gülerek anlatıyorlardı. Şehit Sema arkadaş, o zaman Şehit Serxwebun bölgesindeydi. Daha sonra Şehit Sinan, Akdağ’a geçti ve ondan sonra hiç göremedim. Sadece iyi olduklarının haberini alıyordum.
Son olarak O’nun şehadet haberini almıştım. Böyle bir şehadet çok zoruma gitmiş, kabullenemiyordum. Sevdalısından böyle bir şahadet biçimiyle ayrılmak çok kötü bir duygudur. O kadar zorlanmalara katlanması, döktüğü alın teri, verdiği emek; O’nun için ölümü bile göze almasına karşılık böyle bir şahadeti hak etmemişti Sema ve Sema’nın tüm yoldaşları. Her bir özgürlük sevdalısı, savaşçısı gibi O’da sevdasını korumaya, sadık olmaya yemin etmişti. Belki de sevdalısı olduğu toprağı, O’nu bizden daha çok sevmişti. Bundandır ki, O’nu bizden erkenden aldı… Kim bilir?
Beş körpe çiçeği belki de bizden daha çok sevmiştir. Evet, yoldaşım! Gittiğin yolda yalnız değilsin, 4 yoldaşında sana eşlik etti. Yaşarken birbirinizi yalnız bırakmadınız, giderken de öyle yaptınız.
Gittiğiniz yerlere bizden selam götürün. Fiziki olarak ayrılmış olsak ta ruhumuz birdir. Aynı amaç için çarpar kalbimiz. Tutkulu olduğun yaşam için ölüme gülümsedin. Onun için yaşama olan tutkunu, moralini, coşkunu hiçbir zaman yitirme. Bizim için anılarınızla, mücadelenizle her zaman yaşayacaksınız.
Ve yeniden Che gibi; ama bu kez daha gür bir şekilde haykırıyoruz!:
“Sloganlarımız, kulaktan kulağa yayılacaksa, silahlarımızı kavramak için başka eller uzanacaksa, başkaları mitralyöz sesleri ve yeni savaş naraları arasında cenazelerimize ağıt yakacaksa, ölüm hoş geldi, sefa geldi” Sevgilerimle.
Devrimci Selam ve Saygılar
MÜCADELE ARKADAŞI
YORUM GÖNDER