PKK İLE REEL SOSYALİSTLER ARASINDAKİ TEMEL FARK (15.BÖLÜM)
PKK, Kürdistan’a dayatılan kapitalizmin işlevi, karakteri konusunda, hem reel sosyalist yaklaşımlardan hem de Türkiye ve Kürdistan’daki diğer örgütlenmelerden tümüyle ayrı bir görüşü savunur konumda oldu.
Ulus devletçi yaklaşım temelinde gelişen ulusal kurtuluşçuluk teorisinin kapitalizme vehmettiği ilericilik, devrimcilik, ulusalcılığı geliştirme yaklaşımını başka alanlarda genel planda kabul etmekle birlikte, Kürdistan koşullarında gerçeğin bunun tersi olduğunu hem fark etti, tespit etti hem de ısrarla savundu. Bu PKK’yi ayırt eden önemli bir anlayış oldu. PKK’nin Kürt ve Kürdistan gerçeğini yaratıcı bir biçimde doğru olarak tespit etmesini sağladı.
Diğer güçlerin hepsi Kürdistan’da değil de, başka yerde, başka zamanlarda olanları olduğu gibi Kürdistan’a taşımak isterken, PKK burada yaratıcılık gösterdi. Bütün düşünsel dogmatizmine rağmen, yine düşünceyi dışarıdan almasına rağmen her şeyi ezbere yürütmedi. Yine de yaratıcı, irdeleyici, somutu çözmeye ve anlamaya çalışan bir yönü vardı.
Önderlik o koşullarda bütün Türkiye genelinde en az kalıpçılık yapan, en az dogmatik olan, en fazla somuta inen ve yaratıcı yaklaşan bir düşünce gücüydü. Bunu kabul etmemiz lazım.
Diğer gruplar, örgütler hiçbir yaratıcılık gösteremediler. Derinliğe de ulaşamadılar. Yüzeysel bir biçimde bazı temel kavramları belli bir süre ezberleyip tekrarladılar, o kadar genellemeci ve ezbere bir yaklaşım, örgüt ve eylem de geliştiremeyince süreç sertleşip, sömürgeciliğin sert saldırılarıyla karşı karşıya da gelinince eriyip gittiler. Yok oldular. Yok olmalarını, tasfiye olmalarını kendi ezbercilikleri, yüzeysellikleri, darlıkları yarattı. PKK yaratmadı.
Kemal Burkay şimdi kalkmış “PKK çıktı Kürtleri elimizden aldı, oysa Kürdistan’da biz örgütlüydük, hakimdik” diyor. Bu gerçek dışı bir düşünce ve gerçek dışı bir suçlamadır. Onların erimesine PKK değil de, kendilerinin ezbercilikleri yol açtı. Ezberlemiş birkaç kavramı, şair edebiyatıyla 50 yıldır yazıyor, söylüyor ve herkes Kemal Burkay’ın kaleminden ne çıkıyorsa onu öğrenip öyle hareket edeceğini sanıyor. Dünya öyle değildir, toplumlar öyle yürümüyor. Eğer bugün sıfırı tüketmiş, 50 yıl sonra ortada yalnız kalmışsa bunda kabahat PKK’nin ya da şunun bunun değil, kendisinindir. Kendi gerçeğini görecek, düşünce dediği düşüncenin ne olduğuna, söz-yazı dediklerinin ne anlama geldiğine bakacak.
Onlar öyle bir durumu yaşadılar. Ezbere tekrarladılar. Sonunda ise “sömürgecilik iyidir” dediler. Çünkü “kapitalizm iyidir, daha fazla gelişsin, daha çok istiyoruz, kapitalizme karşı çıkılamaz. Kapitalizm uluslaştırıyor, “bak Marks diyor, Lenin diyor bundan daha doğrusu mu olabilir, herkesi kapitalizm uluslaştırmış, o halde Kürtleri de uluslaştıracak, o halde kapitalizm iyidir, ilericidir, daha çok gelişmelidir” diyorlardı.
Bu; o halde sömürgecilik daha çok gelişsin daha çok güçlensin, fakat biraz bizi de gözetsin, bizimle de uzlaşsın anlamına geliyordu. İstekleri sadece buydu.
Kürtlük, Kürdistan olsun, özgürlük ve demokrasi olsun yönünde bir istekleri, talepleri yoktu. Kendilerine de bir yer olsun da faşizm mi olur, kapitalizm mi olur, Türklük mü olur, ne olursa olur çok umurlarında değildi.
Zaten Türkiye devlet sistemi içerisinde yer tutmuşlar, avukat olmuşlar, memur olmuşlar, şu bu olmuşlar. Yaşar hale gelmişlerdi. Bütün hareketler böyle bir kesimin, devlet sistemi içerisine şu veya bu biçimde girmiş kesimin yarattığı örgütlerdi. Devlet sisteminden kopma temelinde örgüt olmayı geliştiren tek güç, yegane güç PKK’ydi. PKK ile onlar arasındaki, dolayısıyla reel sosyalizmin o günkü Türkiye ve Kürdistan’a yansıyışı arasındaki farkı böyle görmek lazım.
Bu noktada PKK genel teori öyle olmakla birlikte aynı şeyin Kürdistan’da doğru ve geçerli olmadığını tespit etti. Bu teorinin Kürdistan’a uygulanmasında çıkan sonuç, kapitalizmin ilerici değil gerici, uluslaştırıcı değil soykırımcı olduğunu tespit etti. Bir uluslaşmanın geliştiğini söyledi, ama bunun bir Kürt uluslaşması değil de Türk uluslaşması olduğunu tespit etti. Bunun da Kürtlük açısından ise soykırım anlamına geldiğini belirtti.
Bütün bunlar yaratıcı bir yaklaşım ve somuta uygun bir düşünceydi. Bu teori, PKK’nin eylemine, örgütlenmesine yön verdi. Kendi anlayışları diğer grup ve örgütleri sıfırı tüketir hale getirirken, PKK’nin, Kürt halkının ve insanın en zor koşullarda bile direnip gelişme sağlamasını bu düşünce yarattı. Yaşlısında, gencinde, kadınında, erkeğinde eğer duygu geliştirdi, düşünce yarattı, destek buldu, onlar üzerinde bir çekim gücü olduysa, bu düşüncesi sayesinde oldu. Böyle bir düşünce geliştirebilmiş ve bu düşünceyi hayata geçirebilmiş, örgütleyebilmiş, bu temelde mücadele yürütebilmiş olmasıyla gerçekleştirdi.
PKK öyle çok eylemciliğiyle iş yapmadı. Tabii ki pratikte dürüsttü, çalışkandı, o tür özellikleri de yüksekti ama gelişmesini sağlatan birinci karakterinin düşünce gücü olduğu tartışmasızdır. Doğru ya da doğruya en yakın düşünceleri savunuyor olması, sürekli somutu irdelemesi, bu anlamda somuta bağlı olması, onun zorlukları yenmesinin ve gelişme yaratmasının temel güç kaynağı oldu.
Bu bakımdan bu tanımlamalar, görüşler yeniydi, PKK’ye aitti. Reel sosyalizmle, onun uzantılarıyla uyumlu değildi. Ulus devlet yaklaşımı onun ulusal kurtuluş hareketi yaklaşımının genel tanımlamalarını aşıyordu. Çünkü o genel tanımlamalar Kürdistan gerçeğiyle uyumlu değildi, Kürdistan gerçeğini izah etmeye yetmiyordu. Kürdistan ve Kürt olgusunu aydınlatmıyordu. Özellikle de Kürdistan’a dayatılan inkar ve imha sisteminin temel karakterlerini aydınlatmıyor, açığa çıkarmıyor, tanımlamaya yetmiyordu. Bu yeni düşünceler yaratmayı zorunlu kıldı.
Önderlik bu anlamda yaratıcı yaklaştı. Baştan itibaren somuta en yakın düşünceleri üretti. Bir yanı reel sosyalizmin, ulusal kurtuluşçuluğun düşüncelerini alır, bilimi dışarıdan öğrenmeye çalışırken diğer yanıyla somutu irdeledi. Somutu anlamaya ve çözümlemeye çalıştı. Bu bakımdan da yaratıcı oldu. Yaratıcı yaklaştı. Bu iki boyutu görmek gerekiyor. Örgütsel bakımdan da parti, örgüt, militan ölçüleri anlamında da her ne kadar örgüt sistemini isim olarak da, ölçüler olarak da reel sosyalizmin parti ölçülerine uygun olarak geliştirmeye çalışsa da pratik tutmadı. Onunla uyumlu olmadı.
Bunun için PKK her zaman yeniden yeniden yaratıcılığa yüklenerek pratik çalışmalara yüklendi. Ve bugünlere bu yaklaşımlarla geldi.
DERLEME (PKK TARİHİ DERSİNDEN)
YORUM GÖNDER