ÖNDERLİK GERÇEĞİ -2.BÖLÜM
Kurmanç yapısı. Kurmanç yapısı aşiretten kopmuş insanı anlatır, özü itibarı ile budur. Bu da halklaşmanın koşullarının ortaya çıkmasıdır. Özü itibarı ile orada mevcut olan durum esasında böyledir. Yoksul, orta halli, kendini kıt kanaat geçindiren insan topluluklarının yaşadığı bir zemindir. Geçimlerini kendi emekleriyle karşılayamayan buna gücü olmayan insanlar mevsimlik işçi olarak çalışırlar. Başlangıçta mevsimlik işçi olarak çalışılan yer, pamuk toplama zemini olarak Adana, Çukurova ve benzeri yerlerdir. Daha sonraki süreçlerde Almanya kapısının açılmasıyla birlikte nüfusun belli bir kesimi Avrupa’ya taşınmış. Düşünce sistemi olarak geridir. İnandıkları bir İslam var, onu içeriğini bile bilmezler. Yani donmuş bir yaşam halinden bile söz edilebilir. Genel anlamda o yaşamın doğal akışına kapılıp gitme söz konusudur. Özü itibari ile köydeki temel durum ve gerçeklik böyledir.
Önderliğin ailesi yoksul ile orta hal arası bir ailedir. Çok yoksulda değil fakat orta halli kapsamı içerisinde örnek olarak sunabileceğimiz bir ailede değil. Yani kendi olanaklarıyla geçimini sürdürebilecek gücü bulunan bir ailedir. Emeğiyle geçinir. Özellikle emek olgusu ailede çok önemlidir. Emek çoğu köylü ailesinde temel özellik budur. Kırsal alanda yaşam komünal özellikler taşır ve orada da böylesi özellikler şu veya bu düzeyde vardır. Halfeti yöresinin şöyle bir özelliği daha vardır: Nüfus itibarı ile bileşimde mozaik bir durum vardır. Çevrede Arap köyle var. Ayno diye bir köy var. Orada bir kaynak var. Herhalde Ayno, adını oradan alınıyor. Fırat Nehri derin bir vadinin içinde akıyor. O açıdan Fırat Nehri yörede sulama için kullanılır. Kaynaktan çıkan su da derinde olduğu için kullanılamıyor.
Önderliğin çok sık oraya gittiği söylenir. Özellikle ortaokul, lisede okurken daha sonra üniversiteden geldiğinde çoğunlukla gençleri alıp oraya gittiği ve orada hem yüzdükleri hem de bir toplantı yerine çevirdikleri söyleniyor. Benzer bir biçimde Türk köyleri, Türkmen köyleridir. Bunlar Alevi-Türk köyleridir. Yine aslında bir ölçüde Türkleşmiş, Ermeni köyleri var. Mesela Civinli. Bu köylerin çoğu mezhep olarak Sunnidir. Bunların Alevi köyleri ile ilişkileri bile hep dostluğa dayanır. Öyle mezhep çelişkilerinin, kavgalarının olduğu bir zemin değildir. Tam tersine dostluk ilişkileri vardır. Türk köyleriyle de benzer biçimdedir. Türk köyleriyle, Türkmenlerle evlilikler yapılıyor. Kürtlerden Türklere, Türklerden Kürtlere doğru evlilikler gerçekleşiyor. Bu da dostluk ve dayanışma duygularını daha fazla pekiştiriyor. Çelişkiden çok dayanışma ve dostluk esas unsur olarak ön plana çıkıyor.
Ayrıca sonradan oraya yerleştirilen kesim, ağırlıkla bürokrasi kesimini oluşturan yönetici Türk kesimidir. Bunlar oradaki Türkmen köylerinden de ayrılır. Bir yönetici tabakadır, elittir ve bunlar genellikle toplumun dışındadır. Toplumla çok fazla bütünleşmiş değildir. Toplum üzerinde bunların çok fazla etkileri yoktur. Toplumun dışındadırlar, yabancıdırlar, onun üzerindedirler, onun karşısındadırlar. Öylesi özellikleri vardır. Ve Halfeti’de özellikle resmi devlet yönetimi daha çok bu kişilerden oluşur. Yöreye en yakın yer, bir sanayi kenti olarak Nizip’tir. Nizip’in böylege de çok önemli bir yeri var. Mesela Halfeti daha çok Urfa’ya bağlıdır, ama ilişkileri daha çok Nizip’tedir. Nizip kısmen sanayinin geliştiği bir kent olma özelliğini taşır. Önderliğin orada da akrabaları var. Dayıları Nizip’te oturur. Sanıyorum birçok arkadaş Önderliğin köyüne gitti, ama ben gitmedim. Biraz arkadaşlarla konuşup köyü tanımlamalarını istedim. Köy kayalık bir yerdir, kayaların üzerine kurulmuştur. Ağırlıklı olarak tarıma elverişli araziden çok fıstık bahçeleri ve bağcılık temel geçim kaynaklarıdır. Bazı vadilerde vardır. Köyde iki temel vadileri var: Newala Kartala ve Newala Bîrê. Bunlar derin vadilerdir. Biraz da Önderliğin çocuk yaşlarda tehlikeyi göze alarak sık sık gidip kuş avlamak için gittiği yerler olma özelliklerini taşır.
Kişilik üzerinde iki temel etken rol oynar. Aile olgusu çok önemlidir. Kişilik ailede şekillenir. Önderliğin babası emekçi bir insandır. En temel özelliği emekçiliğidir. Emekle, ekmek arasındaki bağı çok iyi bilir. Önderlik “babam ekmeğin önemini hatırlatmak için sık sık bize şunu söylerdi.” “Ekmek tavşan olsun, siz de tazı gibi peşine düşün.Tavşan olup kaçsın, sizde peşine düşün.” Ekmeği bulmak gerçekten büyük önem taşır. Önderlik “ekmek benim için büyük değer ifade ediyor” derdi. Buğday ekmeği yemek bir ayrıcalıktır. Şöyle ifade edebilir miyim? İçinizde arpa veya mısır, dara ekmeği yiyen var mıdır? Çok azdır. Arpa ekmeği yersiniz, mesela arpa ekmeğinin yenildiği yerde belki besleyicidir, ama acımtırak bir tadı vardır. Ama size güç verir. Arpa ekmeğinin yanında buğday ekmeği yemek gerçekten bir ayrıcalıktır.
Önderlik hep böyle ele aldım, diyor. Baba da bunu çok iyi biliyor. Her şey emekle ortaya çıkıyor. Baba kendi işinde çalışıyor. Bir de temizliği, saflığı, arılığı sembolize eden bir insan gibidir. Saftır. Köyde kimseyle kavgalı değildir. Bir iftira yüzünden geniş aile anlamında Öcalan ailesi ile Şehit Hasan Bindal ailesi kavga ederler. Hatta birbiriyle silahlı çatışma olur. Adam vurulur, hapse düşen olur. Hapiste ölen olur ve öyle olur ki Öcalan ailesi köyde yaşayamaz, köyü terk ederler. Ama Ömer amca terk etmez, köyde kalır. Diğer akrabalar köyü terk ederler yakında başka bir Türk köyüne yerleşirler. Yetmiş beş, yetmiş altıya kadar o köyde yaşarlar. Devrimcilik gelişince tekrar köye dönerler. Önderliğin babası Ömer amcanın köyü terk etmemesinin nedeni şudur. Aslında kimse onu düşmanı olarak görmez. Öcalan’lardan olabilir, ama kimseye kötülük etmeyen biri olduğu için hedefte de değildir. Onu vurmak kimsenin aklına çok fazla gelmez. O rahat hareket eder ve bu biçimiyle öfkeyi kendi üzerinde dağıtır ve dışarıya çeker. Onun, Önderlik üzerindeki etkilerini de Önderlik ortaya koyar.
Özellikle emek boyutunu vurgular. Çalışmak, değer ortaya çıkarmak, çalışırken temiz çalışmak onun açısından çok önemlidir. Bekli de Önderliği bu boyutuyla etkiler. Önderlik daha da ileriye gider. Mesela işlerini müthiş temiz yapar. Hem temiz yapar hem hızlı yapar. Önderliğin işteki tutumunu, duruşunu, çalışkanlığını, sonuç alıcılığını, temizliğini gördüğü zaman buna teslim derler. Kendi çocuğuna da şunu söyler: “Senin anlında fetih işareti var, sen hangi işe el atarsan o işte mutlaka başarı kazanırsın.” Bu anlamda fetih eden kişilik olmak büyük önem taşır. Fetih emekle fetihtir. İşin fethidir, özgürlüğün fethidir. Ülkelerin fethi değil yani işgal, istila tarzında gelişen fetihler değildir. Sonuç alıcılık anlamında, bütün engelleri bertaraf ederek amaca ulaşma anlamında bir fetih kişiliğidir. İşaret ettiği şey. Vurgusu esas itibarı ile hep emek noktasıdır. Bunun dışında Önderlikte bir özellik daha fark eder. Arif olmak önemli bir kavramdır, yani bilgelik. Aslında tarz ile bilmek arasında bağ vardır. Bilirseniz doğru tarzı uygulayabilirsiniz. Bu kendiliğinden ortaya çıkmaz. O açıdan da bilme ile hissetme bağını çok iyi değerlendirir.
Önderliğin babası Önderlik ile bilme ve ariflik üzerine tartışır. Derki: “Bak oğlum arif kimdir? Bir örnek verir. “Yatmadan önce başını yastığa koy, yüksekliğini hissetmeye çalış sonra yastığın altına bir sigara kâğıdı koy. Sigara kâğıdının yastığın yüksekliğinde bir değişime yol açtığını hissedebiliyorsan sen arifsin” der. Bu önemli bir şeydir. Sigara kâğıdının yüksekliğini nasıl hissedeceksin? Arif olmak biraz da budur. Demek ki en yüksek duyarlılık olarak bilme önemlidir. Önderlikteki duyarlılık bu boyutlarda gelişiyor. Bu, babası tarafından Önderliğe verilen bir derstir ve öğrenci gerçektende dersi çok iyi öğrenen biridir. Nietzsche’nin bir sözü var: “Hep öğrenci olarak kalan, öğretmenine borcunu kötü ödüyor.” Veya öğretmenine borcunu okumuyor demektir. Demek ki öğrenci olmaktan çıkıp, öğretmen haline gelebilmek önemlidir. Önderliğin yaşam çizgisi öğretmen ile öğrencinin iç içe geçtiği ve her ikisinin birbirini dengelediği bir gelişme sürecinin ifadesidir.
ALİ HAYDAR KAYTAN (FUAT HEVAL)
YORUM GÖNDER