RADİKAL DEMOKRASİYİ KÜRTLERDEN ÖĞRENECEĞİZ
Sosyolog, filozof ve kültür eleştirmeni Slavoj Zizek, Kobanê Üniversitesi’nde çevrimiçi ders verdi: “Eğer gece rahat uyuyabiliyorsan iyi bir lider değilsin demektir. Liderler, geceleri rahat uyumalarını engelleyen kararlar verir. Özgün, ilham verici demokratik deneyimleri incelemeliyiz.” Felsefenin halen yaşayan en meşhur ve önemli isimlerinden Slavoj Zizek, Kobanê Üniversitesi’nde çevrimiçi ders verdi. “Demokrasi Halen Bir Tercih Mi?” başlığıyla düzenlenen dersin moderatörlüğünü Dr. Sardar Saadi üstlenirken, Dr. Engin Sustam ise Zizek’i tanıtan bir açılış konuşması yaptı. Marksist felsefeci, sosyolog ve kültür eleştirmeni Zizek, derste Kürtlere şöyle seslendi: “Kürtler, siz entelektüel bir topluluk ile fiilen var olan bir ütopya oluşturdunuz; sadece direnmenin değil, yeni bir düzen kurmanın da sembolüsünüz.” Nasıl bir demokrasi? Zor koşullara rağmen dersin düzenlenebilmesinden dolayı Kobanê Üniversitesi’ne teşekkür eden Zizek, dersin başlangıcında dünyanın farklı yerlerindeki muhalif hareketlerden bahsetti. Fransa’da Sarı Yelekliler ve İspanya’da Podemos gibi örneklerde de insanların yeni bir düzen istediğine dikkat çeken Zizek, “Nasıl bir demokrasi?” sorusunu sordu. Demokrasi için toplumun gücünün örgütlenmesinin ve seçim mekanizmasının önemine değinen felsefeci, temsili demokrasilerin geldiği noktayı özetledikten sonra, “Biz solcular ve bazı sağcılar, bu parlamenter mekanizmayı işlevli bulmuyoruz. Artık gelişmemiş ülkeler demokrasinin olmadığı ülkeler değil; temsili demokrasiler, artık gelişmemiş ülkelerde oluşuyor” ifadelerini kullandı. Mevcudu korumak değil daha iyisini inşa etmek İdeoloji kavramına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Zizek, şunları söyledi: “Mevcut olanın daha iyi işlemesi için çabalamak yerine daha iyi bir dünya inşa etmeye çalışmalıyız. İdeoloji, soyut bir değerler sistemi değildir, günlük pratiklerinize kazınmıştır. Nasıl evleniyoruz, nasıl yiyoruz, nasıl seviyoruz? İdeoloji budur.” İdeolojinin günlük tecrübelerde yer edindiğini belirten felsefeci, “Örneğin ideoloji her gün karşılaştığımız ırkçılıktır” dedi ve ideoloji kavramını somutlamak gereğine işaret etti. Seçim sandığıyla çözemezsiniz Kapitalist sistemin bir kriz hâlinde olduğunu belirten Zizek, şöyle devam etti: “Krizi bugün seçimlerle çözemezsiniz. Zaten burada belli bir dayanışma varken seçimler işlevselleşir; birbirimize karşı çıkabiliriz ama temel kurallar çerçevesinde de uzlaşırız. Bu, bugün hayal edebileceğimiz bir şey değil. Örneğin ABD’deki sorunları sıradan bir seçim sandığıyla çözemezsiniz. Trump, multimilyarderler tarafından manipüle edilmiştir.” Liberal demokrasinin “temel bir sosyal sözleşmeyi” gerektirdiğini vurgulayan Zizek, “Hegel’in işaret ettiği gibi, gündelik gelenekler belirli şeylerdir; toplumu bir arada tutan da budur. Kurallar, ama yazılı olmayan kurallar. Bugün çözülen de tam olarak bu ve bu krizlere neden oluyor” dedi. Avrupa’daki halk hareketlerinin son tahlilde sistemin bir parçasına dönüştüğü tespitini yapan Zizek, “Mesela İspanya’daki Podemos gibi partiler, önce sosyalist olarak ortaya çıktılar ama sonra sistemin parçası haline geldiler” ifadelerini kullandı. Rahat uyuyabiliyorsan iyi bir lider değilsin Trump yanlılarının Ocak ayında Capitol’u basması karşısında Avrupa solundan bazılarının sevindiğine işaret eden Slovenyalı felsefeci, “Bu solcuların tepkisi, ‘Bu çok iyi oldu, insanlar gücü eline alıyor’ oldu ama mesele bu değildi, ben bunu kabul etmiyorum” dedi. Soldaki “liderlik” tartışmalarına da değinen Zizek, “Eğer gece rahat uyuyabiliyorsan iyi bir lider değilsin demektir” diyerek toplumsal hareketlerde liderlerin yaptıkları tercihlerle oluştuklarını belirtti ve şöyle devam etti: “Liderler, geceleri rahat uyumalarını engelleyen kararlar verir. Liderliğin tanımı budur. Özgün, ilham verici demokratik deneyimleri incelememiz gerekiyor.” İşçilerin liderlik koşulları yok Toplumsal hareketlerde her mücadele döneminde belli bir grubun devrimin öncüsü olarak öne çıktığını, örneğin yüz yıl önce maden işçilerinin böyle bir rol üstlendiğini söyleyen Zizek, bugünkü işçi sınıfının öncülüğü tartışmalarına dair ise şu ifadeleri kaydetti: “Üçüncü dünya ülkelerinde sömürülen işçiler var; birinci dünyada da kapitalist sistemin sömürdüğü işçiler var. Birinci dünya ülkelerindeki işçiler doğrudan sömürülmez ancak dolaylı bir şekilde onlar da sömürüye bağlı kalır. Slovenya’da orta sınıf grev yapabilir ama asıl sömürülenler grev veya gösteri yapamıyor. Bir de göçmen proletarya diyebileceğimiz insanlar var.” Zizek, işçi sınıfının mevcut durumunu değerlendirdikten sonra, göçmen işçilerin de, birinci dünyadaki işçilerin de politik mücadeleye liderlik etme koşullarının olmadığı tespitinde bulundu. Kürtler gibi istisnalar dışında… ABD’de Bernie Sanders’in seçimlerde bir alternatif sunduğunu, insanların da bu alternatifi istediğini onun hakkında bu kadar çok konuşarak gösterdiğini belirten Zizek, “Siz Kürtler de bu çizgidesiniz” dedi ve ekledi: “Siz Kürtler gibi bazı istisnalar dışında insanlık, giderek daha fazla bölünmüş durumda ve artık liberal demokrasi de yok. Bir devrimin görevi sadece insanları temsil etmek değildir, ayrıca insanları ne istediklerinin farkına vardırmaktır.” Kürtleri ABD’ye çalışmakla suçlayanlar… Türk devletinin Girê Sipî ve Serêkaniyê’ye yönelik işgal saldırıları öncesinde ABD’nin askerlerini çekmesine ilişkin tartışmaları da hatırlatan felsefeci, şunları söyledi: “Amerikalılar sizi terk ettiğinde antiemperyalistler tarafından Amerikalılara çalışmakla suçlandığınızı hatırlıyor musunuz? Bu, sizin durumunuzda somutlaşan temel yalandır. Temel bir gerçek, herkesin bunun için hayatını feda etmesi gerektiği anlamına gelmez.” Rojava yönetimi ile ABD’nin ilişkilerini değerlendirirken İsrail-Filistin meselesine de değinen Zizek, “İsrail ve antisemitizm meselesini konuşurken İsrail’in Filistinlilere ilişkin tutumunu da sorgulamamız gerekiyor. Bugün antisemitizmden bahsediyorsanız, İsrail’in Batı Şeria’da Filistinlilere ne yaptığını da konuşmak durumundasınız. Avrupa’daki antisemitizme karşı mücadele ve İsrail’deki Filistinlilere yapılanlara karşı çıkmak, aynı paranın iki yüzü gibidir” dedi. Gerçek tarafsız değildir Kürtlerin Rojava pratiğinin “üçüncü yol” konusunda örnek olduğunu da vurgulayan felsefeci, ekledi: “Siz Kürtlerin somutlaştırdığı Marksizm’in temel dersi şudur: Zulmün olduğu bir ülkede gerçek (truth) tarafsız değildir. Gerçeği ancak o ülkedeki en radikallerin, en çok ezilenlerin konumundan formüle edebilirsiniz. Gerçek, etkileşimli bir kategoridir.” Kürtler benim modelim Kürt Özgürlük Hareketi’nin kendisini de etkilediğini belirten Zizek, “Siz Kürtler, benim modelimsiniz, çünkü yeni bir evrenselcilik inşa etmeliyiz. Siz mucizesiniz. Demokrasi radikal bir şekilde yeniden inşa edilmeli ve bunu sizden öğreneceğiz. Demokrasiden ne kastettiğinizi yeniden düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı. Konuşmasının bir yerinde moderatör Dr. Saadi’ye dönen ve Rojava’daki Kürtlerin durumunu merak ettiğini belirterek, “Ne durumdasınız, güvende misiniz?” diye soran Zizek’e Dr. Saadi, kendisinin şu anda Rojava’da bulunmadığını, ancak bölgenin Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” gibi tehditlerine maruz kaldığını anlattı. Tecrit Öcalan’ı güçlendirdi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’daki alternatif toplum inşasındaki rolü üzerine sorulan soruya ise Zizek, Öcalan’ın birkaç yıl önce bir gazetede yayımlanan ve kendisiyle aynı fikirde olduğunu söylediği bir mektubuna atıf yaparak, “Öcalan’ı ortodoks bulmadım, çok muhteşem buldum. Çok fazla bilgiye sahip olduğunu düşünüyorum” dedi. Dr. Saadi’nin Öcalan’ın uzun süredir avukatlarıyla görüştürülmediğini ve tecrit altında tutulduğunu hatırlatması üzerine ise Zizek, “Bu onu Mandela gibi bir sembol haline getirdi ve içeride daha da güçlendirdi” dedi ve ekledi: “Ben bu tecrit nedeniyle onun muhtemelen hapisten daha da güçlü biçimde çıkacağını umuyorum” dedi. Kürt Halk Önderi’nin Rojava Devrimi’ne ilham olmasının doğallığına da dikkat çeken Zizek, “Anarşist solcuların liderliğe dair burjuva yaklaşımına, liderliğin totaliter olduğunu söylemelerine katılmıyorum. Olduğunuz konumdan daha ileriye gidebilmek için bir ilhama ihtiyaç duyarsınız; daha iyisini yapmanızı sağlayacak birine. İnanıyorum ki Kürtler bunu yapabilir” dedi. Felsefeci Zizek, dersinin bu bölümünde moderatör Dr. Saadi’ye “Öcalan Rojava ve Türkiye’deki Kürtler ile bağlantılı, değil mi? Türkiye ve Suriye’deki Kürtlerin Kuzey Irak’taki Kürtlerle ilişkisi nedir? Kuzey Irak’taki Kürtlerin daha kapitalist olduğu iddiası doğru mu?” sorusunu yöneltti. Dr. Saadi, kısaca, Kürtler arasında büyük farklılıklar olduğunu, Rojava’daki sistemin ise Öcalan’ın demokratik, ekolojik, cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü toplum anlayışına dayanan demokratik konfederal sistem eksen alınarak inşa edildiğini belirtti. Güney Kürdistan’daki sistemin oldukça farklı olduğunu belirten Dr. Saadi, “Orada daha kapitalist bir yapı var” dedi. Bu bir ulus-devlet trajedisi Türk imparatorluğunun tarihte ademi merkeziyetçi bir yönetime sahip olduğunu belirten Zizek, devam etti: “Ancak Türkler, Türkiye’nin modernleşmesi sürecinde ‘Jön Türkler’ aracılığıyla büyük suçlar işledi. Ermeni Soykırımı örneği gibi. Bu, Türkiye’nin ulus devletleşmesi süreciydi. Bugün Erdoğan, ‘Büyük Türkiye’ derken çok yalan söylüyor. Türkiye, 18 ve 19. yüzyıllarda Avrupa’ya göre daha ademi merkeziyetçi ve belli konularda daha ilericiydi. Sanırım Türkiye trajedisi, bugün de ulus-devlet hedefini taşımasıyla bağlantılıdır ve siz de, diğer başka gruplar da bunun bedelini ödüyorsunuz.” Çünkü Öcalan müzakere ediyor Dersin bitiminden sonra izleyicilerden gelen soruları da yanıtlayan Zizek, “Lacan’ın teorisi, sistemin dışında kalmanın imkansızlığını varsayıyor. Bu durumda Öcalan ve Rojava’yı nasıl görmek gerekiyor” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bugün Erdoğan, Öcalan ile barış yapmak istemiyor; çünkü Öcalan, müzakere ediyor. Bu durumun benzeri, bugün Hindistan’da, Kaşmir’de de yaşanıyor. Kaşmir’de insanlar barışçıl bir çözüm istediler ama provoke edildiler. Öcalan ve sizi düşündüğümde, sizin İslamcılardan çok daha az batıl inançlara kandığınızı görüyorum; kökten dinciler gibi değilsiniz, laik ve ilericisiniz.” Moderatör Saadi, Zizek’in, “Peki Türkiye ve Rojava Kürtleri daha çok hangi dine inanıyor” sorusuna, “Rojava’da siyasi partiler dini siyasallaştırmıyor, kültürel olarak bakılıyor. Realite şudur: Kürdistan’ın önemli bir çoğunluğu Müslümandır ama Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar bir arada yaşıyor” diye yanıt verdi. Ben gerçekçiyim İzleyicilerden gelen “Devletsiz halklar varlıklarını nasıl sürdürebilir? Bu düşmanca ortamın içinde seçenekleri neler?” sorusuna Zizek, “Ben Kürtlerin yerinde olsam ‘Türklere karşı yalnızız’ hissine kapılmak yerine (Türk muhalefetiyle) realist ittifaklar kurardım. Ben gerçekçiyim. Siz DAİŞ’i yendiniz, Erdoğan ise size saldırıyor. Bu bir skandal. Suriye’deki Esad da size aynı şeyi yapmadı mı? Bir noktada Esad, diğer muhaliflere oranla daha iyi bile göründü” dedi. Sosyalizmin içi boşaltıldı “Komünizmin farklı formları olabilir mi? Keza Öcalan ve Rojava’nın komünist olmadığı yönünde şikayette bulunanlar var” sorusuna ise Zizek, şu yanıtı verdi: “Ben sosyalizmi seviyorum ama şu anda içi boşaltıldı. Milyonerler de sosyalist olduklarını savunur hale geldiler. Önemli olan, sizin Rojava’da lokal düzeyde neyi deneyimlediğiniz. Örneğin Bolivya’da da büyük bir devrim yapmak yerine kendilerini organize ediyorlar; köylerini, mahallelerini organize ediyorlar. Önemli olan, daha iyisini yapmaktır. Elbette Erdoğan tehdidi var ama asıl önemli olan, ahlaki olarak da önemli olan, bunu gerçekleştirmenizdir. Burada elbette çok pragmatik olmalısınız. Orada yaşayan insanlara umut aşılıyorsunuz. Chomsky’nin de belirttiği gibi, Erdoğan ve Putin’e karşı Amerikan askerlerinin orada olmasını önemsiyorum.” MUHAMMED KAYA
|
YORUM GÖNDER